https://islamansiklopedisi.org.tr/ahmed-i-rumi
Hayatı hakkında kendi eserlerinden çıkarılan bazı mâlûmatın dışında bir şey bilinmemektedir. Bu yüzden o çok defa Osmanlı dönemi müelliflerinden Ahmed-i Rûmî-yi Akhisârî (ö. 1041/1631-32) ile karıştırılmış, hatta Deḳāʾiḳu’l-ḥaḳāʾiḳ gibi bazı eserleri de Akhisârî’ye nisbet edilmiştir (bk. Osmanlı Müellifleri, I, 26). Halbuki bunların aynı şahıs olmalarına imkân yoktur. Zira, eserlerini 720 (1320) ve 727’de (1327) yazmış (bk. Alphons C. M. Hamer, SIr., III, 238) ve bu eserlerinden biri 924’te (1518) istinsah edilmiş bulunan Ahmed-i Rûmî’nin, 1041’de (1631-32) ölen Akhisârî olması düşünülemez. Kâtib Çelebi’ye dayanarak (bk. Keşfü’ẓ-ẓunûn, II, 1362) onun 717’de (1317) ölen Ahmed b. Muhammed er-Rûmî el-Hanefî ile aynı kişi olduğu da ileri sürülmüştür. Ancak bu da gerçekle bağdaşmaz; zira elimizde Ahmed-i Rûmî’ye ait olan ve Ahmed b. Muhammed’in ölümünden on yıl sonra yazılmış bulunan bir eser vardır. Ahmed-i Rûmî’nin Sultan Veled’in torunu Muzafferüddin Ahmed Paşa (ö. 740/1340) olduğunu söyleyenler de olmuştur (bk. Massignon, s. 111). Bu da doğru değildir; çünkü kaynaklarda Ahmed Paşa’nın yazarlığı ile ilgili herhangi bir bilgi yoktur.
Ahmed-i Rûmî Deḳāʾiḳu’l-ḥaḳāʾiḳ adlı eserini yazdığı sırada (720/1320) elli yaşında olduğuna göre (bk. Alphons C. M. Hamer, SIr., III, 234) 670 (1271-72) yılında doğmuş olmalıdır. Anadolu’nun neresinde doğduğu belli değildir. Hindistan’a ne zaman gittiği de bilinmemektedir. Ancak ed-Deḳāʾiḳ fi’ṭ-ṭarîḳ adlı eserinde (XXXVII. fasıl) deniz kenarında Alâna adlı bir şehirden söz etmektedir ki tavsifinden buranın Alanya olduğu anlaşılmaktadır. Alanya’dan deniz ve kara yolu ile Hindistan’da Ganj’ın doğusunda, Leknev ve Zaferâbâd civarındaki Avad’a (Oudh) gitti. Ümmü’l-kitâb adlı eserinde (XXXII. fasıl) bu şehri tasvir eder. Hindistan’da öylesine büyük bir ün sağladı ki hükümdar onu saraya davet ettiği halde o bu daveti kabul etmedi; kırk sekiz beyitlik bir kaside yazıp kendisini davet için gelenlerle hükümdara gönderdi. Bu arada Bengal’e gitti. Buradan arkadaşlarına yazdığı bir kasidede Bengal’deki emîr ve onun hizmetçilerinden memnun kalmadığını bildirmekte, devlet adamlarıyla âlimlerin kıskançlıklarından dert yanmaktadır. Ahmed-i Rûmî’nin ölüm tarihi belli olmamakla birlikte en geç 750 (1349) tarihlerine kadar yaşadığı tahmin edilmektedir.
Eserleri. 1. Deḳāʾiḳu’l-ḥaḳāʾiḳ. Farsça kadar Arapça’ya da vâkıf olduğu anlaşılan Ahmed-i Rûmî’nin Farsça eserlerinin başında Deḳāʾiḳu’l-ḥaḳāʾiḳ adlı kitabı gelmektedir. Bu ad mevcut el yazmalarının çoğunda burada kaydedildiği gibi ise de bazılarında Ḥaḳāʾiḳu’d-deḳāʾiḳ ve Ḥaḳāʾiḳ ve Deḳāʾiḳ biçiminde geçmektedir. Ancak kitabın tertip ve muhtevasına bakıldığında bu son ad daha doğru gibi görünmektedir. Seksen fasıldan ibaret olan eserde her faslın başında yer alan âyet ve hadislerin “hakāik”, bunları açıklamak üzere anlatılan fıkralarla Mes̱nevî ve Dîvân-ı Kebîr’den alınmış parçaların da “dekāik” diye adlandırıldığı ve eserin adının buradan geldiği kabul edilebilir. Müellif eserin önsözünde, Allah’a hamd ve Peygamber’e salât ve selâmdan sonra Mevlânâ’nın soyunu baba tarafından Hz. Ebû Bekir’e, anne tarafından da ünlü sûfî İbrâhim b. Edhem’e bağlar. Etrafındakilerin kendileri için âhirette kurtulma vesilesi olur ümidiyle bir kitap yazmasını istediklerini anlatır. Eserde her fasıl bir âyet veya hadisle başlar. Mes̱nevî ve Dîvân-ı Kebîr’den parçalar nakledildikten sonra konu ile ilgili dinî ve ahlâkî nitelikte fıkralar anlatılır. Bazı yazarlarca (meselâ Fürûzanfer) Mes̱nevî’nin şerhi olarak tanıtılan bu eserin böyle bir niteliği yoktur. Kitabın Türkiye ve dünya kütüphanelerinde çok sayıda yazmaları vardır. Türkiye’deki başlıca yazmaları şunlardır: Millet Kütüphanesi, Ali Emîrî, Farsça Eserler, nr. 978; Süleymaniye Kütüphanesi, Hacı Mahmud Efendi, nr. 2248 (istinsahı 924); Şehid Ali Paşa, nr. 1349; İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi, FY, nr. 942; Mevlânâ Müzesi, nr. 2102, 2103 (dünya kütüphanelerindeki diğer yazmaları için bk. Alphons C. M. Hamer, SIr., III, 248-249).
2. ed-Deḳāʾiḳ fi’ṭ-ṭarîḳ. Bir tarikat âdâbı kitabı niteliğindedir. Mes̱nevî’nin etkisi ile konulara çok defa “bişnev” (dinle!) hitabı ile başlanır. Mesnevî vezninde (remel) yazılmış olan bu eser semâ için zaman, mekân ve ihvana ihtiyaç olduğunu bildirmekle beraber tarikat âdâbı ile ilgili olarak burada verilen bilgiler Türkiye’deki uygulamalardan farklıdır. Alphons C. M. Hamer ed-Deḳāʾiḳ fi’ṭ-ṭarîḳ’ın Kahire’de Dârü’l-kütüb, nr. 59’da kayıtlı bir yazma nüshasını geniş olarak tanıtmıştır (bk. SIr., III, 233 vd.).
3. Ümmü’l-kitâb. Kırk bölümden oluşan bu eser bazı yazarlar (meselâ Blochet) tarafından bir “kırk hadis” kitabı olarak kabul edilmiş ve Deḳāʾiḳu’l-ḥaḳāʾiḳ’le birleştirilmek istenmiştir. Ancak bu iki eser arasında birtakım benzerlikler bulunmakla birlikte aynı eser sayılmalarını imkânsız kılan pek çok fark vardır. Nitekim kırk fasıllık bu eserin baştan altı faslı Deḳāʾiḳu’l-ḥaḳāʾiḳ’te olduğunun aksine, âyet ve hadisler yerine sûfî imam ve şeyhlerin sözleriyle başlar. XVI. fasılda Kur’an’ın mahlûk olup olmadığına dair (bk. HALKU’l-KUR’ÂN) Mu‘tezile ile Sünnîler’in karşıt görüşleri yer alır (eserin yazmaları için bk. Alexander von Kégl, ZDMG, LX [1906], 549-592; Bibliothèque Nationale, Supplément Persan, nr. 115).
BİBLİYOGRAFYA
Keşfü’ẓ-ẓunûn, I, 66, 737, 856; II, 159, 1362.
E. Blochet, Catalogue des manuscrits persans de la Bibliothèque Nationale, Paris 1905, I, 96, nr. 143.
Osmanlı Müellifleri, I, 26.
Bedîüzzaman Fürûzanfer, Şerḥ-i Mes̱nevî, Tahran 1346 hş., Önsöz.
The Alphabetic Catalogue of MSS found by 1959-1963 Expedition in Gorno-Badakhshan Autonomous Region (nşr. B. G. Gafurov – A. M. Mirzoev), Moskow 1967, s. 94.
Münzevî, Fihrist, I, 41.
Gölpınarlı, Katalog, II, 53, 162.
Nabibakshs Qazi, “A Rare Manuscript of Daqāʾiq at-Tarīq - A Persian Mathnavi by Aḥmed-e Rūmī”, Proceedings of the Twenty-Seventh International Congress of Orientalists, Ann Arbor, Michigan, 13th-19th August, 1967, Wiesbaden 1971, s. 279.
C. A. Storey, Persidskaya literatura: Bio-bibliografiçeskii obzor (trc. Yuri E. Bregel), Moskva 1972, s. 1334-1335.
Alexander von Kégl, “Zu Blochet, Catalogue des manuscrits persans”, ZDMG, LX (1906), s. 549-592.
a.mlf., “Daqâ’iqu’l-Ḥaqâ’iq”, a.e., s. 590 vd.
Louis Massignon, “La Légende de Hallacé Mansur en pays Turcs”, REI (1941-1946), s. 111.
Alphons C. M. Hamer, “An Unknown Mavlawî-Poet: Aḥmad-i Rûmî”, SIr., III (1974), s. 229-249.
a.mlf., “Aḥmad-i Rūmī”, EI2 Suppl. (İng.), s. 49-50.