https://islamansiklopedisi.org.tr/bahtiyarname
Günümüze ancak Arapça tercümesiyle Arapça’dan Farsça’ya yapılan tercümelerinden bazıları gelebilen Baḫtiyârnâme’nin bilinen en eski Arapça çevirisi, ʿAcâʾibü’l-baḫt fî ḳıṣṣati’l-iḥdâ ve’l-ʿaşer vezîran mâ cerâ lehüm maʿa İbni’l-Mülki’l-Âzâdbaḫt (Kahire 1886; Tahran 1347 hş.) adını taşımaktadır. En eski Farsça çevirisi ise, VI. (XII.) yüzyıl sonlarının âlim, şair ve vâizlerinden Şemseddin Muhammed b. Ali Dekāyikī-yi Mervezî’ye nisbet edilen Lümʿatü’s-sirâc li-ḥażreti’t-tâc adlı eserdir. Tercümenin mukaddimesinde mütercim bir gece Baḫtiyârnâme okuduğunu, ibareleri anlaşılmadığı için devrin insanlarının ona rağbet etmediklerini, bu yüzden kaleme sarılıp eseri tercüme ettiğini, aslındaki Baḫtiyârnâme adını değiştirip esere Lümʿatü’s-sirâc li-ḥażreti’t-tâc adını verdiğini ifade etmektedir.
Baḫtiyârnâme’nin Pehlevî diliyle yazılan aslı günümüze kadar gelmediğinden Lümʿatü’s-sirâc’daki hikâyelerin Baḫtiyârnâme’nin asıl metninde bulunan hikâyelerle ne ölçüde ilişkili olduğunu tesbit etmek mümkün değildir. Şimdilik bilinen, Baḫtiyârnâme’nin, Avfî’nin Cevâmiʿu’l-ḥikâyât’ının 36-44. hikâyeleriyle muhteva bakımından benzerliğinden ibarettir.
Bir mukaddime, on bab ve bir hâtimeden oluşan, yer yer Arapça ve Farsça şiirlerle süslenen Lümʿatü’s-sirâc, on vezirin hikâyesini içine aldığı için Ḳıṣṣa-i Deh Vezîr adıyla da tanınmış olup muhtevası şöyle özetlenebilir:
Sîstan’da on veziri olan Âzâdbaht adlı bir padişah vardır. Bir isyan sonucu ülkesini terkeder ve beraberine aldığı oğlundan da yolda ayrılmak zorunda kalır. Çocuğu bir eşkıya bulur, ona Hudâdâd adını verir. Bir yol kesici olarak yetiştirilen Hudâdâd yolunu kestikleri bir kervandaki pehlivanların eline esir düşer. Kervanbaşı ondan bir daha eşkıyalık yapmayacağına dair söz aldıktan sonra onu evlâtlık edinir. Bu arada Âzâdbaht, Kirman padişahının yardımıyla yeniden tahtına kavuşmuştur. Kervanbaşının evlâtlığı olarak hayatını sürdüren Hudâdâd, kervan Sîstan’a geldiğinde padişaha mal satmak üzere huzura çıkar. Padişahın delikanlıya kanı ısınır ve onu kervancıdan alıp adını Bahtiyâr olarak değiştirir. Bahtiyâr önce ahırda çalışır, daha sonra mîrâhur ve hazinedar olur. Günün birinde sarhoş iken hazine dairesinden harem dairesine geçer ve padişahın tahtında uyuyakalır. Bunun üzerine padişahın hayatına ve namusuna göz dikmekle itham edilip zindana atılır. Her gün bir vezir Bahtiyâr’ın öldürülmesi konusunda padişahı ikna eder ve darağacı kurulur. Ancak Bahtiyâr her defasında padişaha bir hikâye anlatmak suretiyle onun kararını on gün ertelemeyi başarır. Sonunda padişah çocuğunu terkederken koluna bağladığı mücevherden onun kendi oğlu olduğunu anlar. Elinden tutup hareme götürerek hanımına oğullarını bulduğunu müjdeler ve oğluna taç giydirip onu tahta geçirir. Bahtiyâr da padişah olunca vezirleri cezalandırır.
Leiden (God. Or. 593, istinsah tarihi 6 Zilkade 695 [1296]) ve Oxford’da (Bodleian Ktp., nr. 231) iki nüshası bulunan Lümʿatü’s-sirâc, dîvân-ı istîfâ (defterdarlık) görevinde bulunan Tâceddin Mahmûd b. Muhammed b. Abdülkerîm’e takdim edilmiştir. Bu Farsça tercüme, Sir William Ouseley’in İngilizce tercümesiyle birlikte Londra’da (1803), Kazimirsky tarafından taş basması olarak Paris’te (1839), Berthels tarafından Leningrad’da (1926), Armaġān dergisinin eki olarak Tahran’da (1310 hş.) ve taş basması halinde tarihsiz olarak iki defa Bombay’da, bir defa da Tebriz’de basılmıştır. Son zamanlarda Zebîhullah Safâ tarafından Râḥatü’l-ervâḥ fî sürûri’l-mifrâḥ: Baḫtiyârnâme adıyla Tahran’da (1345 hş.), Muhammed Rûşen tarafından Lümʿatü’s-sirâc li-ḥażreti’t-tâc adıyla yine Tahran’da (1348 hş.) yayımlanmıştır. Eser İngilizce dışında Baron l’Escalier tarafından Fransızca’ya, meçhul kişiler tarafından Doğu ve Batı Türkçesi’ne çevrilmiştir. Türkçe çevirilerden ilkine ait Uygur harfli bir nüsha Bodleian Kütüphanesi’ndedir (nr. 598; Jaubert, s. 146-167). Anadolu Türkçesi’ne yapılan tercümesi ise, Nuruosmaniye Kütüphanesi’nde (nr. 3685; ayrıca bk. Blochet, II, 16) bulunmaktadır.
BİBLİYOGRAFYA
Dihhudâ, Luġatnâme, XIV, 64.
Lümʿatü’s-sirâc li-ḥażreti’t-tâc: Baḫtiyârnâme (nşr. Muhammed Rûşen), Tahran 1348 hş./1969; a.e., 2. bs., Tahran 1367 hş.
Şemseddin Muhammed Dekāyikī-yi Mervezî, Râḥatü’l-ervâḥ fî sürûri’l-mifrâḥ: Baḫtiyârnâme (nşr. Zebîhullah Safâ), Tahran 1345 hş.
Avfî, Lübâb, I, 212-215.
Keşfü’ẓ-ẓunûn, II, 1003.
Rızâ Kulı Han Hidâyet, Mecmaʿu’l-fuṣaḥâʾ (nşr. Müzâhir Musaffâ), Tahran 1336 hş., II, 217.
Gr.IPh., II, 323-325.
Ethé, Catalogue of the Persian Manuscripts, I, 545; II, 525.
a.mlf., Târîḫ-i Edebiyyât, s. 223-224.
Blochet, Catalogue, II, 16.
A. J. Arberry, Classical Persian Literature, London 1958, s. 170-179.
Nefîsî, Târîḫ-i Naẓm u Nes̱r, I, 14.
Zehrâ-yi Hânlerî [Kiyâ], Ferheng-i Edebiyyât-ı Fârsî, Tahran 1348 hş., s. 84-85.
Safâ, Edebiyyât, II/1, s. 1002; II/2, s. 1148, 1295.
a.mlf., Gencîne-i Süḫan, I, 55-58.
Muhammed Muîn, Ferheng-i Fârsî, Tahran 2536 hş./1977, V, 532.
A. Jaubert, “Notice et extraits de la version turque du Bahtiyārnāme d’après le ms. en Caractère Ouigur”, JA, X (1827), s. 146-167.
Th. Nöldeke, “Ueber die Texte des Buches von den zehn Veziren, besonders über ein alte persische Recension desselben”, ZDMG, XLV (1891), s. 97-143.
Muhammed Nizâmeddin, Introduction to the Jawāmiʿ ul-ḥikāyāt wa Lewāmiʿ ur-rivāyāt of Sadidu’d-dīn Muḥammad al-ʿAwfī, London 1929, s. 74 vd.
İ. Efşar, “Terceme-i Fârsî-yi Baḫtiyârnâme”, Cihân-ı Nev, sy. 6, Tahran 1330 hş., s. 246-247.
Muhammed Rûşen, “Râḥatü’l-ervâḥ fî sürûri’l-mifrâḥ: Baḫtiyârnâme”, Râhnümâ-yi Kitâb, IX, Tahran 1345 hş./1967, s. 503 vd.
J. Horovitz – M. Fuad Köprülü, “Bahtiyar-nâme”, İA, II, 241.
J. Horovitz – H. Massé, “Bak̲h̲tiyār-nāma”, EI2 (İng.), I, 955.
a.mlf.ler, “Baḫtiyârnâme”, UDMİ, IV, 131-132.
DMF, I, 393.
W. L. Hanaway, “Baḵtīār-nāma”, EIr., III, 564.