https://islamansiklopedisi.org.tr/behcetut-tevarih
1456-1459 yılları arasında Bursa’da kaleme alınan Behcetü’t-tevârîḫ on üç bölümden (bab) meydana gelmiştir. İlk sekiz bölümde kâinatın ve Hz. Âdem’in yaratılışından, Çin, Türk, Rum, Hint, Habeş gibi kavimlerden, Hz. Peygamber’in nesebi, doğumu, hayatı, aşere-i mübeşşere, sahâbîler, mezhep imamları, tanınmış âlimler ve şeyhlerden bahsedilir. Bu bakımdan ilk sekiz bölüm bir İslâm tarihi mahiyetindedir. Meşhur Yunan filozofları ve bazı din büyüklerinin anlatıldığı bölümlerden sonra gelen on birinci bölüm İran şahlarına, gayri müslim hükümdarlar ve İslâm hükümdarlarına, on ikinci bölüm Emevî, Abbâsî, Alevî hânedanlarına ve Selçuklular’a, son bölüm ise, Osmanlı tarihine ayrılmıştır. Müellif eserini Fâtih Sultan Mehmed ile veziri Mahmud Paşa’yı överek bitirir; bu arada Fâtih döneminin tarihini ayrı bir ciltte yazmayı düşündüğünü belirtir. Behcetü’t-tevârîḫ’in en orijinal bölümleri müellifin yaşadığı Çelebi Mehmed, II. Murad ve Fâtih dönemleridir.
Şükrullah eserini yazarken kullandığı kaynakları kısmen belirtir; Ahmedî’nin İskendernâme’si ile müellifi ve mahiyeti hakkında bilgi bulunmayan Sahîhü’t-tevârîh bunlardan ikisidir. Behcetü’t-tevârîḫ önemli bir kaynak olduğu halde Câmiʿu’t-tevârîḫ müellifi Zaîm Mîr Mehmed’in dışındaki tarihçilerin dikkatini pek çekmemiştir.
Behcetü’t-tevârîḫ’in İstanbul’da (Nuruosmaniye Ktp., nr. 3059; Beyazıt Devlet Ktp., nr. 4902; TSMK, Revan Köşkü, nr. 1538, 1539; İÜ Ktp., FY, nr. 811; Süleymaniye Ktp., Fâtih, nr. 4203, Ayasofya, nr. 2990, Serez, nr. 1891) ve yurt dışındaki kütüphanelerde (Viyana, Londra, Paris, Petersburg, Münih) birçok yazması vardır. Eserin ilk redaksiyonu gibi görünen Nuruosmaniye nüshasında Şükrullah, Ertuğrul Bey’in soyunun Gökalp b. Oğuz’a ulaştığını söyler. Müellif bu bilginin kendisine, II. Murad tarafından 852 (1448) yılında elçi olarak gönderildiği Karakoyunlu Hükümdarı Mirza Cihan Şah’ın meclisinde Moğol yazısı ile yazılmış bir kitaptan naklen verildiğini belirtir. Yine yalnız bu nüshada vezir Mahmud Paşa’nın adı “Sebeb-i Te’lîf” kısmında II. Mehmed’den sonra geçmektedir. Mahmud Paşa’nın vezîriâzamlıktan azli gibi bazı siyasî sebepler, on iki bab olan bu nüshanın diğer nüshalara göre farklılıklar göstermesine yol açmış olabilir.
Behcetü’t-tevârîḫ 937 (1530-31) yılında Mustafa Fârisî tarafından Mahbûbü kulûbi’l-ârifîn adıyla Türkçe’ye tercüme edilmiştir. Mustafa Fârisî, tercümesinde Behcetü’t-tevârîḫ’in baş kısımlarını biraz değiştirmiş, bazı yerlerini de kısaltmıştır (tercümenin nüshaları için bk. Atsız, s. 42). Behcetü’t-tevârîḫ’in Osmanlılar’a ait bölümü, Farsça metin ve Almanca tercümesiyle birlikte Theodor Seif tarafından 1925 yılında Mitteilungen zur osmanischen Geschichte’nin ikinci cildinde (s. 63-128) neşredilmiştir. Bu yayında Münih ve Viyana nüshaları kullanılmıştır. Nihal Atsız da eserin baş tarafı ile eski Türkler’e ve Osmanlılar’a ait bölümlerini Türkçe’ye çevirip notlar ekleyerek Dokuz Boy Türkler ve Osmanlı Sultanları Tarihi (İstanbul 1939) adıyla yayımlamıştır. Bu neşir, eserin İstanbul kütüphanelerindeki yazmalarıyla Seif neşrinin karşılaştırılmasına dayandığından daha mükemmeldir. Atsız bu tercümeyi daha sonra gözden geçirerek Osmanlı Tarihleri içinde tekrar neşretmiştir (bk. bibl.). İlk baskıda Türk boylarıyla ilgili olarak verilen geniş bilgi ve açıklamalara bu neşirde yer verilmemiştir.
BİBLİYOGRAFYA
Şükrullah Çelebi, Behcetü’t-tevârîh (trc. Çiftçioğlu N. Atsız, Osmanlı Tarihleri I içinde), İstanbul 1949, s. 36-76.
Taşköprizâde, eş-Şeḳāʾiḳ, s. 94-97, 116.
Mecdî, Şekāik Tercümesi, s. 114-115.
Hoca Sâdeddin, Tâcü’t-tevârîh, II, 452.
Keşfü’ẓ-ẓunûn, I, 258.
Sicill-i Osmânî, III, 154.
Storey, Persian Literature, I, 91-92.
Babinger (Üçok), s. 20-22.