https://islamansiklopedisi.org.tr/car--kiyafet
Zar şeklinde de telaffuz edilen car kelimesi “örtü” ve “peştamal” anlamlarını taşıyan Arapça izârdan bozularak Türkçe’ye girmiştir. Bu kıyafete çeşitli bölgelerde çar, çarşaf, çadır, ehram, futa, bürgü, bürük gibi isimler verilmekte ve çok yerde bu isimler birlikte kullanılmaktadır; bunların Arapça’daki genel karşılığı ise mülâedir (örtü).
Kadının baştan ayağa örtünmesinde en kolay kıyafeti teşkil eden car, vücuda göre kesim ve dikimi olmayan, bazı yörelerde sadece köşelerinin sivriliği yuvarlatılmış, ortalama 185 × 215 cm. boyutlarında dört köşe bir örtüden ibarettir. Bürünülmek suretiyle baş dahil topuklara kadar bütün vücudu örter; bu sebeple Türkçe adı bürgü veya bürüktür. Bürgünün Arapça’ya bürku‘/berku‘/bürka‘ şeklinde geçtiği ileri sürülmekte (SA, I, 301) ve bazı Arapça-Türkçe sözlüklerde bürku‘un karşılığı “bürgü” olarak verilmekte ise de (meselâ bk. el-Mevârid, “bürḳuʿ” md.) gerek bürku‘un yalnız “yüz örtüsü, peçe, maske” anlamlarına gelmesi, gerekse bürgünün Türkler tarafından geç dönemlerde benimsenmiş olmasına karşılık bürku‘ kelimesinin İbnü’l-A‘râbî (ö. 231/845), Sâhib b. Abbâd (ö. 385/995) ve İbn Manzûr (ö. 711/1311) gibi sözlük âlimleri tarafından kullanılmış olması (bk. Lane, I, 192-193), bu iddianın sadece kelimeler arasındaki zâhirî benzerliğe dayandığını göstermektedir.
Car yün, ipek, keten ve pamuktan genellikle siyah, beyaz, kahverengi, dumanî renklerde düz, yollu veya siyah-beyaz damalı olarak özel şekilde dokunmuş ince kumaşlardan yapılmakta, ekseriya ipeklileri kılaptanla işlenmektedir. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da cara ehram denilmekte ve bunlar Erzurum çevresi gibi soğuk bölgelerde mor koyun yününün evde dokunmuş tabii kahverengi kumaşından, Urfa çevresi gibi sıcak bölgelerde ise ak koyun yününden dokunmuş çok ince kumaşlardan yapılmaktadır. Car, ya alından itibaren yüzü açık bırakacak şekilde veya alnı da kapatıp kumaşın kenarlarını iç yüzden elle burun üzerinde tutmak suretiyle yalnız gözleri açıkta bırakacak şekilde kullanılmakta ve nâdiren uygulanan birinci şekilde yüze peçe takılmaktadır. Car genellikle çok ince kumaşlardan yapıldığı için bazan yüzü tamamen örtecek şekilde de kullanılabilmektedir. Özellikle Konya bölgesinde alt uçları bele sokulmak, üst uçları başın üzerinden alınıp çene altında birbirine iğnelenmek suretiyle de örtülmektedir.
Çarşafın da kelime anlamı car gibi “örtü” olduğu ve pek çok yerde cara çarşaf denildiği halde gerçekte bu iki elbise türü birbirinden farklıdır. Çarşaf düz bir örtü olmayıp biçilip dikilen bir giyim eşyasıdır ve carın gelişmiş şeklidir (bk. ÇARŞAF). Bu iki elbisenin birbirine olan benzerliği daha çok genel görünüm açısındandır ve her ikisinde de kullanılan peçe bu benzerliği arttırmıştır. Car ile çarşafın birbirine karıştırılmasındaki diğer bir sebep ise isimler arasındaki benzerliktir. Aslı Arapça olan car, çar şeklinde de söylenmekte ve halk arasında bunun Farsça kökenli çarşafın kısaltılmış şekli olduğu sanılmaktadır (carın dinî hükmü için bk. TESETTÜR).
BİBLİYOGRAFYA
Lane, Lexicon, I, 52-53, 192-193.
Kāmûs-ı Türkî, s. 464.
Mevlût Sarı, el-Mevârid: Arapça-Türkçe Lûgat, “bürḳuʿ” md.
Pakalın, I, 67-70, 258-259, 327-329.
R. Ekrem Koçu, Türk Giyim Kuşam ve Süslenme Sözlüğü, Ankara 1967, s. 47-48, 50-51, 65-68.
Bölgesel Türk Giysileri, İstanbul 1972, s. 29, 122.
Neriman Görgünay, Erzurum Merkez İlçesi ile Civar Köylerinde Kadın Giyimi Üzerine Araştırmalar, Erzurum 1973, s. 42.
Pars Tuğlacı, Osmanlı Döneminde İstanbul Kadınları, İstanbul 1984.
SA, I, 301.