https://islamansiklopedisi.org.tr/cem--nikah
Sözlükte “toplamak, bir araya getirmek, birleştirmek” anlamına gelen cem‘, İslâm aile hukukunda bir erkeğin kendileriyle aynı anda evli olması haram sayılan kadınların durumuyla ilgili olarak geçmektedir.
İslâm hukukunda bir erkeğin en fazla dört kadınla evlenmesine izin verilmiştir. Ancak bu kadınların birbirleriyle yakın akraba olmamaları gerekir. Yakın akrabalığın kan veya süt yoluyla oluşması hükmü değiştirmez. Bu konuda genel esas, iki kadından her birinin erkek, diğerinin kadın kabul edilmesi halinde aralarında evlenmeleri haram olacak kadar yakın akrabalığın bulunmasıdır. Buna karşılık kadınlardan biri erkek kabul edildiğinde evlenmeleri haram, diğeri erkek kabul edildiğinde evlenmeleri helâl ise cem‘ sebebiyle geçici bir evlenme engelinden söz edilmez. Bu son duruma örnek olarak bir erkeğin bir kadınla ve onun üvey annesiyle aynı anda evli olması hali gösterilebilir. Kadının erkek kabul edilmesi halinde üvey annesiyle aralarında evlenme engeli doğacak, ancak üvey anne erkek farzedildiğinde onun baba ile evlenmesi ve kızıyla aralarında sıhrî hısımlığa dayalı bir evlilik engelinin doğması söz konusu olmayacaktır. Böylece bu iki kadının aynı anda bir erkeğin eşi olmalarında sakınca yoktur. Öte yandan bir erkek, karısı hayatta olduğu ve nikâhı altında bulunduğu sürece onun kız kardeşi, halası, teyzesi veya kardeşinin kızıyla evlenemez. Bunların hangisi erkek kabul edilirse edilsin diğeriyle evlenmesi yasaktır. Kur’ân-ı Kerîm’de iki kız kardeşin bir nikâh altında birleştirilmesinin haram olduğu ifade edilmiştir (en-Nisâ 4/23). Hz. Peygamber de bir kadının, halası veya teyzesiyle birlikte aynı erkeğin karısı olmasını yasaklamış (Buhârî, “Nikâḥ”, 27), İbn Hibbân’ın rivayetine göre bunun sebebini de, “Böyle yaparsanız şüphesiz akrabalık ilişkilerini kesmiş olursunuz (kat‘-ı rahim)” (eṣ-Ṣaḥîḥ, VI, 166) diyerek açıklamıştır. İslâm hukukçuları bundan hareketle, akrabalarla iyi ilişkiler içinde olmanın (sıla-i rahim) farz olduğunu belirtmişler ve bu derecede yakınlığı bulunan iki kadının aynı kişinin karısı pozisyonunda genellikle birbirleriyle iyi ilişkiler içinde olamayacağını, dolayısıyla sıla-i rahim gibi bir farzın yerine getirilmesine engel teşkil edecek durumun aklen de haram olması gerektiğini söylemişlerdir. Ancak buradaki evlenme engeli geçicidir. Erkeğin, karısı ile arasındaki nikâh bağının ölüm veya boşanma gibi bir sebeple sona ermesi halinde bu nikâhtan doğan evlenme engeli de ortadan kalkacağından karısının yukarıda sözü edilen akrabalarından herhangi biriyle evlenmesi mümkündür. Ric‘î talâkla karısını boşayan bir erkek için evlenme engeli iddet bitinceye kadar devam eder. Hanefîler’e ve Hanbelîler’e göre bâin talâkta da durum aynıdır. Mâlikîler’le Şâfiîler ise kocanın, bâin talâk iddeti bekleyen karısının yakın akrabalarından biriyle evlenebileceğini kabul ederler. Şîa’dan Ca‘feriyye’nin Ehl-i sünnet mezheplerinden ayrıldığı belli başlı konulardan biri de cem‘ olup bu mezhebe göre teyze ve halanın rızâları alınarak yeğenleriyle aynı nikâh altında birleştirilmesi, yani bir erkeğin birbiriyle teyze-yeğen veya hala-yeğen durumunda olan iki kadını aynı zamanda eş olarak alması câizdir.
Akrabalık bağından kaynaklanan bu durumdan başka dört kadınla evli olan erkeğin beşincisiyle evlenmesi de cem‘in başka bir türüdür. Böyle bir kimse ancak hanımlarından birinin ayrılması veya ölmesi halinde başka bir kadınla evlenebilir.
BİBLİYOGRAFYA
Buhârî, “Nikâḥ”, 26, 27.
Müslim, “Nikâḥ”, 33-40.
İbn Mâce, “Nikâḥ”, 31.
Ebû Dâvûd, “Nikâḥ”, 13.
Tirmizî, “Nikâḥ”, 31.
Nesâî, “Nikâḥ”, 45-48.
İbn Hibbân, eṣ-Ṣaḥîḥ (nşr. Kemâl Yûsuf el-Hût), Beyrut 1407/1987, VI, 166.
İbn Rüşd, Bidâyetü’l-müctehid, II, 35-36.
İbn Kudâme, el-Muġnî, VIII, 436, 489-490.
İbnü’l-Hümâm, Fetḥu’l-ḳadîr, III, 212-218.
Şirbînî, Muġni’l-muḥtâc, III, 180-182.
Buhûtî, Keşşâfü’l-ḳınâʿ, V, 74-82.
Şevkânî, Neylü’l-evṭâr, VI, 166-171.