https://islamansiklopedisi.org.tr/comakdar
Türkçe çomak kelimesiyle “sahip olan” anlamındaki Farsça dâr kelimesinden meydana gelen çomakdarın sözlük anlamı “çomak tutan” demektir. Memlükler’den önceki ve Memlükler’e çağdaş olan İslâm devletlerinde çomakdar tabirine rastlanmamakla beraber bu devletlerde, yaptıkları işlerden ziyade taşıdıkları çomak veya asâ (debbûs) dolayısıyla çomakdarlara benzeyen başka görevliler bulunmaktadır. Nizâmülmülk’ün Siyâsetnâme adlı eserinde saray için satın alınan gulâmların dereceleri anlatılırken Sâmânîler’de mevcut olan tertibe göre dördüncü yılda bunlara daha iyi bir eyer, yaldızlı bir gem ve bir kaftan ile birlikte üstüne bir halka asılı olan çomak verildiği zikredilmektedir. Yine aynı eserde sultanı korumakla görevli emîr-i haresin maiyetinde altın ve gümüş değnekli “çûbdâr”ların bulunması gerektiği belirtilmektedir. Büyük Selçuklular ve Hârizmşahlar’da her türlü merasim sırasında çavuşların (serheng, dûrbâş) ellerinde altın veya gümüş yaldızlı kıymetli asâlar bulunurdu. Hârizmşahlar’da hâcibler ellerinde alâmet olarak çomak taşırlardı. İlhanlılar ve Timurlular devrinde de ellerinde çomak veya altın yaldızlı asâ taşıyan çavuşlardan bahsedilmektedir.
Memlükler’de çomakdar, sultan için satın alınıp yetiştirilen ve meziyetleriyle kendilerini göstererek zamanla yüksek mevkilere gelen yakışıklı ve heybetli kölelerden seçilirdi. Çomakdar merasim (mevkib) günlerinde sultanın sağ tarafında durur, bazı hallerde meselâ sultan konuşurken başı altın yaldızlı büyük çomağı eliyle kaldırır ve gözlerini kırpmadan sultan meclisten ayrılıncaya kadar ona bakardı. Çomakdarın yalnız bir kişi olduğu ve merasimlerde sultanın ihtişamını arttırmak için bulunduğu anlaşılmaktadır. Çomakdar Osmanlılar’da Dîvân-ı Hümâyun çavuşlarını hatırlatmaktadır. Ancak Memlükler’de çomakdar dışında Dîvân-ı Hümâyun çavuşlarıyla aynı görevleri yapan çavuşlar da vardı.
XIII. yüzyılın son çeyreğiyle XIV. yüzyılın ilk yarısı içindeki olayları anlatan Memlük kaynaklarında ve kitâbelerde çomakdar unvanını taşıyan ve “mukaddem-i elf” (binler emîri) rütbesine kadar yükselmiş bulunan emîrlerin isimlerine rastlanmaktadır. Alemüddin Sencer el-Mansûrî (ö. 745/1344), İzzeddin Aydemür ez-Zerrâk (ö. 760/1358 dolayları), Şemseddin Bennâ b. Çomakdâr kaynaklarda adlarına rastlanan çomakdar unvanlı emîrlerdendir. Kaynaklarda ayrıca Taştemür adlı bir çomakdarla babası çomakdar olan Emîr Şemseddin Muhammed’in de adı geçmektedir.
BİBLİYOGRAFYA
R. Dozy, Supplément aux dictionnaires arabes, Leiden 1881 ⟶ Beyrut 1981, I, 217.
Clauson, Dictionary, s. 422.
Nizâmülmülk, Siyâsetnâme (Köymen), I, 112, 145.
İbn Bîbî, el-Evâmirü’l-ʿAlâʾiyye, s. 382.
İbnü’d-Devâdârî, Kenzü’d-dürer, IX, 211.
Makrîzî, el-Ḫıṭaṭ, II, 53.
a.mlf., es-Sülûk, I, 244, 699, 766.
a.mlf., Histoire des sultans mamlouks de l’Égypte (trc. M. Quatremère), Paris 1845, I, 138-139.
İbn Hacer, ed-Dürerü’l-kâmine, I, 430; II, 173-174.
İbn Tağrîberdî, en-Nücûmü’z-zâhire, X, 61.
M. Sobernheim, CIA Syrie du nord, Caire 1909, s. 10-13.
Uzunçarşılı, Medhal, s. 347.
a.mlf., “Çomakdâr”, İA, III, 440.
G. Wiet, Catalogue général du Musée de l’art islamique du Caire: Inscriptions historiques sur pierre, Le Caire 1971, s. 67.
Şükran Engizli, İstanbul Topkapı Sarayı Müzesindeki Memlûk, İran, Türk Topuz ve Şeşperleri (lisans tezi, 1978), İÜ Ed.Fak. Genel Ktp., nr. TS 642, s. 19-22.
V. H. Stöcklein, “Die Waffenschätze im Topkapu Sarayi Müzesi zu Istanbul - Ein Vorläufiger Bericht”, AI, sy. 1 (1934), s. 200-218.
M. Fuad Köprülü, “Çavuş”, İA, III, 364-366.