https://islamansiklopedisi.org.tr/davud-b-muhabber
es-Sekafî, el-Bekrâvî ve el-Basrî nisbeleriyle de anılmaktadır. Dedesi Kahzem’in İsfahan fethi sırasında esir alındığı ve sahâbî Ebû Bekre es-Sekafî’nin kölesi olduğu söylenmektedir. Hayatı hakkında yeterli bilgi bulunmamakta, babasının ve dedesinin zayıf birer râvi oldukları bilinmektedir. Dâvûd b. Muhabber babasından başka Hammâd b. Seleme, Hammâd b. Zeyd, Şu‘be b. Haccâc ve Halîl b. Ahmed gibi âlimlerden faydalanmıştır. Kendisinden de Fazl b. Sehl el-A‘rec, Hâris b. Ebû Üsâme gibi muhaddisler rivayette bulunmuşlardır.
Dâvûd b. Muhabber’in şahsiyeti ve rivayetlerinin sıhhat derecesi üzerinde çok tartışılmıştır. Akıl konusundaki rivayetlerinin tamamına yakını uydurma kabul edilmekle beraber diğer konulardaki bazı rivayetleri makbul sayılmıştır. Hakkında farklı görüşlerin ileri sürülmesi, hayatının bir döneminde rivayeti ihmal edip kendini tamamen zühde vermesi veya bazılarının dediği gibi Mu‘tezilî görüşü benimsemesi yüzündendir. Yahyâ b. Maîn Dâvûd’un yalan söylemediğini, sadûk bir râvi olmakla beraber yanılıp hata ettiğini belirtmektedir. Yine İbn Maîn’den nakledildiğine göre güvenilir bir râvi iken hadisi bırakıp Mu‘tezile’den bazıları ile düşüp kalktıktan sonra zihniyeti bozulmuştur. Ahmed b. Hanbel ise kendisinden Dâvûd hakkında bilgi istendiği zaman gülmüş, onun çok önemsiz biri olduğunu, hadisten hiç anlamadığını söylemiştir. Buhârî de aynı görüşe katılmaktadır. Ali b. Medînî ve Ebû Hâtim er-Râzî’ye göre onun hadisleri hiçbir şekilde rivayet edilemez. Dârekutnî ve Ebü’l-Feth el-Ezdî’ye göre ise büsbütün metrûktür. İbn Hibbân ve Hâkim en-Nîsâbûrî onun mevzû hadisleri sika râvilere nisbet ederek rivayet ettiğini ifade etmişlerdir. İbn Mâce, senedinde onun adının bulunduğu ve Zehebî’nin uydurma olduğunu söylediği -kendi memleketi olan Kazvin’in faziletine dair- rivayeti es-Sünen’ine (“Cihâd”, 11) alması sebebiyle tenkide uğramıştır. Dâvûd 8 Cemâziyelevvel 206’da (9 Ekim 821) Bağdat’ta vefat etmiştir.
Dâvûd b. Muhabber’in aklın değerine dair rivayetleri bir araya getirdiği ve Zehebî’nin ise “keşke yazmasaydı” dediği Kitâbü’l-ʿAḳl’dan başka eseri yoktur. Bu eserdeki rivayetlerin hemen hemen tamamı veya iyimser bir görüşle tamamına yakını zayıf veya mevzû haberlerden meydana gelmiştir. Dârekutnî’ye göre akla dair rivayetleri hadis uydurmakla tanınan Meysere b. Abdürabbih icat etmiş, Dâvûd ise yeni senedler uydurarak bu rivayetleri kendine mal etmiş, daha sonra da başkaları Kitâbü’l-ʿAḳl’ı aynı şekilde rivayet etmişlerdir. Eserin günümüze gelip gelmediği bilinmemektedir. Ancak İbn Hacer, Dâvûd’un talebesi Hâris b. Ebû Üsâme’nin el-Müsned’ine aldığı Kitâbü’l-ʿAḳl’dan otuz hadislik bir bölümü el-Meṭâlibü’l-ʿâliye’de (III, 13-23) iktibas etmiş ve bu rivayetlerin tamamının, bir başka rivayette ise çoğunun uydurma olduğunu söylemiştir.
BİBLİYOGRAFYA
İbn Mâce, “Cihâd”, 11.
Yahyâ b. Maîn, et-Târîḫ, II, 154.
Ahmed b. Hanbel, el-ʿİlel (Vasiyyullah), I, 388.
Buhârî, et-Târîḫu’l-kebîr, III, 244.
Ebû İshak el-Cûzcânî, Aḥvâlü’r-ricâl (nşr. Subhî el-Bedrî es-Sâmerrâî), Beyrut 1405/1985, s. 198.
İbn Ebû Hâtim, el-Cerḥ ve’t-taʿdîl, III, 424.
İbn Hibbân, el-Mecrûḥîn, I, 291.
İbn Adî, el-Kâmil, III, 965-967.
Dârekutnî, Kitâbü’ḍ-Ḍuʿafâʾ ve’l-metrûkîn (nşr. Subhî es-Sâmerrâî), Beyrut 1406/1986, s. 87.
Ebû Nuaym el-İsfahânî, Ẕikru aḫbâri İṣbahân (nşr. Dedering), Leiden 1934, II, 165.
Hatîb, Târîḫu Baġdâd, VIII, 359-362.
Mizzî, Tehẕîbü’l-Kemâl, VIII, 443-449.
Burhâneddin el-Halebî, el-Keşfü’l-ḥas̱îs̱ ʿammen rumiye bi-vażʿi’l-ḥadîs̱ (nşr. Subhî es-Sâmerrâî), Bağdad 1984, s. 174-175.
Zehebî, Mîzânü’l-iʿtidâl, II, 20; III, 441.
a.mlf., el-Muġnî (nşr. Nûreddin Itr), Halep 1391/1971, I, 220.
İbn Hacer, Tehẕîbü’t-Tehẕîb, III, 199-201.
a.mlf., Taḳrîbü’t-Tehẕîb, I, 234.
a.mlf., el-Meṭâlibü’l-ʿâliye (nşr. Habîbürrahman el-A‘zamî), Küveyt 1393/1973, III, 13-23.
İbn Kutluboğa, Tâcü’t-terâcim, s. 28.
Ali el-Kārî, el-Esrârü’l-merfûʿa fi’l-aḫbâri’l-mevżûʿa (nşr. Muhammed es-Sabbâğ), Beyrut 1391/1971, s. 442-443.
Keşfü’ẓ-ẓunûn, II, 1439-1440.
Kettânî, er-Risâletü’l-müsteṭrafe, s. 52.