https://islamansiklopedisi.org.tr/dimam-b-salebe
Hz. Peygamber’in süt annesi Halîme’nin kabilesi olan Sa‘d b. Bekir hicretin 9. (630-31) yılında, bazı kaynaklara göre ise 5. (626-27) veya 7. (628-29) yılında Resûlullah’a Dımâm b. Sa‘lebe başkanlığında bir heyet gönderdi. Maiyetiyle birlikte Medine’ye gelen Dımâm devesini Mescid-i Nebevî’nin önüne çökertip bağladıktan sonra içeri girdi. Topluluğa, “Muhammed hanginizdir?” diye sorup Hz. Peygamber’i tanıdıktan sonra ona yaklaştı ve, “Sana bazı şeyler soracağım, ancak sorularımda biraz sert ve haşin davranacağım; sakın alınıp incinmeyesin!” dedi. Hz. Peygamber kesinlikle kırılmayacağını ve istediğini sorabileceğini söyledi. O günlerde ashabın iman esaslarını ilgilendiren hususlarda Hz. Peygamber’e soru sorması yasaklanmıştı. Bu sebeple onlar çöl halkından bazı kimselerin gelip Hz. Peygamber’e bu konularda soru sormalarından hoşlanıyorlardı (Müslim, “Îmân”, 10). Dımâm Hz. Peygamber’e, “Senin elçin bize gelerek yeri ve göğü Allah’ın yarattığını, o Allah’ın seni peygamber olarak gönderdiğini, gündüz ve gece olmak üzere bize günde beş vakit namazın farz kılındığını, mallarımızdan zekât vermemizin, senede bir ay ramazan orucu tutmamızın da farz kılındığını ve gücü yeten için Beytullah’ı ziyaret etmek gerektiğini söylemiş olduğunu iddia etti. Allah aşkına söyle, bütün bunlar doğru mudur?” diye sordu. Hz. Peygamber onun her sorusuna, “Evet doğrudur” diye cevap verince Dımâm, “Ben Allah tarafından getirdiklerinin tamamına iman ettim ve bunların hepsini eksiksiz yapacağım. Ben Sa‘d b. Bekir kabilesinden Dımâm b. Sa‘lebe’yim. Kabilemi temsilen gönderilmiş bulunuyorum. Dönüşte onlara burada duyduklarımı anlatacağım” diyerek memleketine hareket etti. Hz. Peygamber onun arkasından bakarak, “Bu adam eğer sözünde durursa kurtuluşa erdi” dedi.
Muhaddisler ve tarihçiler bu olaya büyük önem vermişler, tarihçiler müstakil başlıklar altında, hadisçiler de eserlerinin ilim, iman, namaz, zekât, oruç konularını ele alan bölümlerinde hadiseyi çeşitli rivayetleriyle birlikte kaydetmişlerdir. Oldukça kalabalık bir topluluğun huzurunda cereyan eden bu karşılıklı konuşma ashabın üzerinde silinmez izler bırakmıştır. Nitekim Hz. Ömer, Dımâm b. Sa‘lebe’den daha veciz soru soran bir kimse görmediğini, İbn Abbas da Hz. Peygamber’e gelen elçiler içerisinde Dımâm’dan daha üstün birisinin bulunmadığını söylemiştir.
Dımâm b. Sa‘lebe kendisini heyecanla karşılayan kabilesinin yanına dönünce tapmakta oldukları putları kötüleyerek söze başlamış ve Resûlullah’la olan görüşmelerini bütün ayrıntılarıyla anlatmıştır. Bunun üzerine kısa bir tereddütten sonra kabile halkının tamamı o gün müslüman olmuştur. İbn Sa‘d’ın ifadesine göre Sa‘d b. Bekir oğulları tapmakta oldukları putlarını hemen tahrip ederek mescid yapmışlar ve namaz kılmak için ezan okumuşlardır.
Dımâm’ın ne zaman vefat ettiği bilinmemektedir.
BİBLİYOGRAFYA
Müsned, I, 264-265; III, 168.
Dârimî, “Ṣalât”, 1.
Buhârî, “ʿİlim”, 6.
Müslim, “Îmân”, 10.
İbn Mâce, “İḳāmetü’ṣ-ṣalât”, 194.
Ebû Dâvûd, “Ṣalât”, 23.
Tirmizî, “Zekât”, 2.
Nesâî, “Ṣıyâm”, 1.
Taberî, Târîḫ (Ebü’l-Fazl), I, 124-125.
İbn Hişâm, es-Sîre, IV, 573-574.
İbn Sa‘d, eṭ-Ṭabaḳāt, I, 299.
Taberânî, el-Muʿcemü’l-kebîr, Musul 1405/1985, VIII, 304-307.
İbn Abdülber, el-İstîʿâb, II, 214-217.
İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-ġābe, Kahire 1284, III, 42-43.
İbn Hacer, el-İṣâbe, II, 210-211.
İbn Kesîr, el-Bidâye, V, 60-62.
Şiblî Nu‘mânî, İslâm Tarihi: Asr-ı Saâdet (trc. Ömer Rıza [Doğrul]), İstanbul 1347/1928, II, 612-613.
Köksal, İslâm Tarihi (Medine), V, 103-107.