el-EMÎRÜ’l-KEBÎR - TDV İslâm Ansiklopedisi

el-EMÎRÜ’l-KEBÎR

الأمير الكبير
Müellif:
el-EMÎRÜ’l-KEBÎR
Müellif: ASRİ ÇUBUKCU
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 1995
Erişim Tarihi: 24.04.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/el-emirul-kebir
ASRİ ÇUBUKCU, "el-EMÎRÜ’l-KEBÎR", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/el-emirul-kebir (24.04.2024).
Kopyalama metni

Bu unvana önce Irak Selçuklu Devleti’nde rastlanmaktadır. Sultan Mesud tarafından 532 (1138) yılında İmâdüddin Zengî’ye verilen unvanlar arasında el-emîrü’l-kebîr de vardı. Anadolu Selçuklu Devleti’nde Tâceddin Mu‘tez bu unvanla anılırdı. Ayrıca uçlardaki emîrlerle Germiyanlılar, Osmanlılar, Karamanoğulları ve diğer tâbi beyliklerin beylerine ve bazı güçlü emîrlere de el-emîrü’l-kebîr denirdi. Eyyûbîler’de Atabeg Fârisüddin Oktay bu unvanı taşırdı.

Memlükler’de el-emîrü’l-kebîr unvanı fazla yaygın olmamakla beraber devletin kuruluşundan beri mevcuttu. el-Melikü’l-Mansûr Kalavun’un (1279-1290) emri üzerine emîrü’l-kebîrlerin 300 dirhem ağırlığında gümüş bir kemer (hıyâsa) taşımaları âdet olmuştu. Sultan Ferec’den (1399-1412) sonra bu âdet kaldırıldı. Rütbe itibariyle önce nâib-i saltanat (nâib-i kâfil), ardından da el-emîrü’l-kebîr geliyordu. Bunlar nâib-i saltanat tayin edilmeleri halinde de bu unvanı kullanırlardı. el-Emîrü’l-kebîr unvanı verilen ilk atabekü’l-asâkir Şeyhûn el-Ömerî oldu (752/1352). Bu tarihten itibaren sultana en yakın emîrlere bu unvan verildi; bunlar sultanın sağ tarafında oturmaya başladılar. XIV. yüzyılda devlet yönetimine tamamen hâkim olan emîrü’l-kebîrler 3500 memlük besliyorlardı. Şeyhûn’dan sonra bu unvanın verildiği her atabekü’l-asâkire hil‘at giydirilmeye başlandı. Daha önce böyle bir âdet olmadığı gibi kıdemli her emîre bu unvan verilebilirdi. Burcî Memlükleri’nde her nâiblikte “mukaddemü elf” rütbesiyle bir emîrü’l-kebîr atabekü’l-asâkir beylerbeyi bulunurdu. Sultan Ferec zamanından itibaren sayıları çoğalan bu emîrlerin kapılarında nevbet çalınırdı. Sultanın yolculuğu sırasında ve katıldığı merasimlerde başının üzerinde saltanat şemsiyesini (çetr, mizalle, el-kubbe, et-tayr) el-emîrü’l-kebîr, Dımaşk nâibi, Halep nâibi ve sultanın oğlu taşıyabilirdi.


BİBLİYOGRAFYA

Eflâkî, Menâḳıbü’l-ʿârifîn, Ankara 1976, II, 754.

, VI, 208.

Makrîzî, Histoire des sultans mamlouks de l’Égypte (trc. E.-M. Quatremère), Paris 1837-44, I, 3.

, VII, 100; X, 302-303; XIII, 103-104, 141; XIV, 30; XV, 11, 150.

Halîl b. Şâhin, Zübdetü Keşfi’l-memâlik (nşr. Paul Ravaisse), Paris 1894, s. 112.

, s. 9, 59, 61, 65, 68, 76, 110, 124, 135, 140, 142.

a.mlf., , s. 349, 352, 353, 401, 402, 458.

a.mlf., Kitâbeler, İstanbul 1347/1929, II, 195.

M. C. Şehabeddin Tekindağ, Berkuk Devrinde Memlûk Sultanlığı, İstanbul 1961, s. 134.

Mustafa Akdağ, Türkiye’nin İktisadî ve İçtimaî Tarihi, İstanbul 1974, I, 108, 164, 170, 185.

“Emîrülkebîr”, , IV, 263.

D. Ayalon, “al-Amīr al-Kabīr”, , I, 444.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1995 yılında İstanbul’da basılan 11. cildinde, 155 numaralı sayfada yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER