et-TEMHÎD - TDV İslâm Ansiklopedisi

et-TEMHÎD

التمهيد
Müellif:
et-TEMHÎD
Müellif: DAVUT İLTAŞ
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 2011
Erişim Tarihi: 18.04.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/et-temhid--kelvezani
DAVUT İLTAŞ, "et-TEMHÎD", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/et-temhid--kelvezani (18.04.2024).
Kopyalama metni

Tam adı et-Temhîd fî uṣûli’l-fıḳh’tır (Kelvezânî, neşredenlerin girişi, I, 69-70). Başka isimlerle de anılan eser, Kelvezânî’nin hocası Ebû Ya‘lâ el-Ferrâ’nın el-ʿUdde’si ve çağdaşı Ebü’l-Vefâ İbn Akīl’in el-Vâżıḥ’ı ile birlikte Hanbelî fıkıh usulünün üç temel kaynağından biridir. Diğer ekollere nisbetle Hanbelîler’de fıkıh usulü yazımına geç sayılabilecek bir dönemde başlanmış olup usul kurallarını Ahmed b. Hanbel’den gelen rivayetler doğrultusunda tesbit konusunda önemli bir çaba harcayan Ferrâ’nın kitabı fakihler yöntemine göre kaleme alınan Hanbelî usulüne dair ilk eser sayılır. Bu yöntem Kelvezânî tarafından et-Temhîd’de devam ettirilmiştir.

Fıkıh ve fıkıh usulünün mahiyeti ve deliller hakkında genel bilgilerin ardından eserin başında kelâm, mantık ve dille ilgili bazı terimlerin tanımlarını içeren bir giriş bölümü yer alır. İbn Akīl’in el-Vâżıḥ’ında da izlenen, fakat sonraki Hanbelî usulcüleri tarafından pek tercih edilmeyen bu yöntemde Ferrâ’nın el-ʿUdde’si esas alınmıştır. Eserde ana konular hitap (harfler, emir ve nehiy, âm ve hâs, mücmel ve mübeyyen), Hz. Peygamber’in fiilleri, nesih, haberler, icmâ, kıyas, istishâbü’l-hâl, ictihad ve taklid şeklinde sıralanmıştır. Gerek bu tertipte (I, 121-123) gerekse eserin içeriğinde el-ʿUdde’nin (krş. I, 213) yanı sıra önemli ölçüde Ebü’l-Hüseyin el-Basrî’nin el-Muʿtemed’inin de etkili olduğu görülür (krş. el-Muʿtemed, I, 8-9). Kelvezânî bazı yerlerde doğrudan Basrî’ye atıfta bulunmakla birlikte birçok konuda ismini vermeden el-Muʿtemed’den aynen ya da az bir tasarrufla bolca alıntı yapmıştır. Bu eseri ezberleyecek derecede mütalaa etmesi, müellifin ismine yer yer atıfta bulunduğu için her alıntıda zikretmemeyi bir kusur saymaması ve Ehl-i sünnet’e uygun görüşlerden istifadede bir sakınca görmese de Hanbelîler’in Mu‘tezile’ye karşı mesafeli duruşlarını dikkate alması bu tutumunun muhtemel sebepleri arasında sayılmaktadır. Esasen Basrî’nin el-Muʿtemed’inden alıntı konusunda bu ve benzeri sebeplerle aynı tutumun benimsendiği, Fahreddin er-Râzî’nin el-Maḥṣûl’ünde ve Üsmendî’nin Beẕlü’n-naẓar’ında da görülmektedir. et-Temhîd’de daha çok el-ʿUdde ve el-Muʿtemed’den yararlanılmış olmakla birlikte şu eserlerden de nakillerde bulunulmaktadır: Ahmed b. Hanbel’in Kitâbü Ṭâʿati’r-Resûl’ü, Ebü’l-Hasan Abdülazîz b. Hâris et-Temîmî’nin Kitâbü’l-ʿAḳl’ı, Yahyâ b. Sellâm’ın Tefsîr’i, Ebû Ubeyd Kāsım b. Sellâm’ın Kitâbü’l-Ġarîb’i, İbn Kuteybe’nin Kitâbü’l-Câmiʿ li’n-naḥv’i, Ebü’l-Kāsım ez-Zeccâcî’nin Kitâbü’l-Emâlî’si, İbn Arafe en-Nahvî’nin (Niftaveyh) Kitâbü’l-İstisnâ’sı (Kelvezânî, neşredenlerin girişi, I, 77-84). Ancak Kelvezânî’nin bazı meselelerde usulcülere yanlış görüşler nisbet ettiği de görülmektedir. Meselâ Ebû Ya‘lâ el-Ferrâ’ya kelimelerin lugavî hakikatlerinden şer‘î hakikatlere nakledildiği (I, 88; krş. el-ʿUdde, I, 190), Kerhî’ye Kitap ve Sünnet’in umumunun kıyasla tahsisinin câiz olduğu (II, 121; krş. Cessâs, el-Fuṣûl, I, 110), Hanefîler’e mutlak emrin fiili hemen yapmayı gerektirdiği (I, 215; Kerhî ve Cessâs bu kanaatte olmakla birlikte Hanefîler’de hâkim görüş aksi yöndedir, krş. Cessâs, I, 295; Debûsî, s. 75; Serahsî, I, 26) görüşlerini nisbet etmesi böyledir.

et-Temhîd’de müellif meseleleri ele alırken genellikle önce tercih ettiği görüşü, daha sonra olabildiğince sahiplerini de belirterek diğer görüşleri zikretmiş, ardından tercih ettiği görüşü delillendirmeye ve muhalif görüşü çürütmeye çalışmıştır. Hocasının yaptığı gibi usul kaidelerini temellendirme konusunda Ahmed b. Hanbel’den gelen rivayetleri aktarmaya özen gösteren Kelvezânî, Hanbelîler’de konuyla ilgili iki görüş veya rivayet bulunması durumunda ikisine de yer verip birini tercih etmiş ve gerekçesini açıklamıştır (meselâ bk. II, 120-121, 416). Yöntem, taksim, tertip, meseleleri ele alış biçimi vb. bakımından el-ʿUdde ile önemli benzerlikler taşımakla birlikte (bir karşılaştırma için bk. neşredenlerin girişi, I, 85-94) et-Temhîd kendine has özelliklere sahip özgün bir eserdir. Meselâ müellif, hocasının Ahmed b. Hanbel’den naklettiği birtakım rivayetlerle ilgili değerlendirmelerine katılmamış (II, 119, 150, 151; IV, 295), bazan görüşünü onun zikretmediği veya tercih etmediği rivayetlere dayandırmış, Hz. Peygamber’in niteliği bilinmeyen fiilleri konusunda Ferrâ’dan farklı olarak tevakkufu tercih etmiş ve bunu onun zikretmediği bir rivayete dayandırmış (II, 317-329; ayrıca bk. II, 66, 68; krş. el-ʿUdde, II, 525-526, 528), genellikle hocasının fikirlerine yer vermekle beraber birçok konuda onunkinden farklı tercihlerde bulunmuştur (neşredenlerin girişi, I, 95-107). Bazan da diğer görüşü daha güçlü bulduğunu ifade etmekle birlikte Ferrâ’nın görüşünü savunmuştur (I, 291; krş. el-ʿUdde, II, 351; III, 194-198; IV, 1196).

Kelvezânî, bazı konularda mezhepte hâkim olan görüşü değil daha ziyade kelâmcı usulcüler tarafından benimsenen görüşü tercih etmesiyle dikkati çekmektedir. Meselâ mutlak emrin tekrarı gerektirmediği (I, 187; krş. Ferrâ, I, 264; İbn Akīl, II, 545-549), bir lafızla iki hakikatin (umûmü’l-müşterek) veya biri hakikat diğeri mecaz iki anlamın birlikte kastedilemeyeceği (II, 238-239; krş. Ferrâ, II, 703; İbn Akīl, IV, 65), Kur’an’ın sünnetle neshinin şer‘an câiz olduğu (II, 369; krş. Ferrâ, III, 788; İbn Kudâme, s. 84), dilde kıyasın câiz olmadığı (III, 455; krş. Ferrâ, IV, 1346; İbn Akīl, II, 397), muhalifi bilinmeyen ve yaygınlık kazanmamış sahâbî sözünün hüccet olmadığı (III, 331-346; krş. Ferrâ, IV, 1178, 1185; Tûfî, III, 185; İbn Kudâme, s. 165), önceki şeriatların müslümanlar için bağlayıcı sayılamayacağı (II, 416-425; krş. Ferrâ, III, 757; İbn Akīl, IV, 174) şeklindeki görüşleri mezhepte hâkim olan görüşlere aykırıdır. Bu görüşlerinden bazıları sonraki bir kısım Hanbelî usulcüleri tarafından benimsenmiştir. Meselâ mutlak emrin tekrarı gerektirmediği görüşü İbn Kudâme (Ravżatü’n-nâẓır, s. 199), Tûfî (Şerḥu Muḫtaṣari’r-Ravża, II, 374) ve İbnü’l-Mibred (Şerḥu Ġāyeti’s-sûl, s. 287); Kur’an’ın mütevâtir sünnet ile neshinin câizliği Tûfî (Şerḥu Muḫtaṣari’r-Ravża, II, 320) ve İbnü’l-Mibred (Şerḥu Ġāyeti’s-sûl, s. 270); müşterekin umumunun olmadığı İbn Kayyim el-Cevziyye (İbnü’n-Neccâr, III, 192); şer‘in gelmesinden önce fiillerin hükmünün ibâha üzere olduğu görüşü İbnü’l-Lahhâm (el-Muḫtaṣar, s. 51), İbnü’l-Mibred (Şerḥu Ġāyeti’s-sûl, s. 150) ve İbnü’n-Neccâr el-Fütûhî (Şerḥu’l-Kevkebi’l-münîr, I, 325) tarafından tercih edilmiştir. Yine Kelvezânî’nin benimsediği bazı görüş ve tercihlerin kendisinden sonraki Hanbelî usulcüleri arasında yaygınlık kazandığı görülmektedir. Meselâ Ferrâ, kelimelerin lugavî hakikatlerinden şer‘î hakikatlere nakledildiğini kabul etmezken (el-ʿUdde, I, 190) Kelvezânî nakledildiği görüşünü tercih etmiş (et-Temhîd, II, 252) ve bu tercihi kendisinden sonraki Hanbelî usulcülerinin geneli tarafından benimsenmiştir (İbn Akīl, II, 426; İbn Kudâme, s. 173; Tûfî, I, 490-492; İbn Müflih, I, 87; Merdâvî, II, 492; İbnü’l-Lahhâm, s. 37; İbnü’l-Mibred, s. 124).

Eş‘arîler ile Mu‘tezile arasında ihtilâflı olan, şer‘in gelmesinden önce fiillerin hükmü ve hüsün-kubuh meselesi gibi iki önemli meselede bu fiillerin hükmünün ibâha üzere bulunduğu (IV, 269-282; krş. Ferrâ, IV, 1243; İbn Akīl, V, 259-262; Merdâvî, II, 765) ve bazı fiillerin hüsün ve kubhunun aklî olduğu (IV, 294-306; krş. Ferrâ, IV, 1259-1260; İbn Akīl, I, 26, 200-204; Tûfî, I, 402-410; İbn Müflih, I, 149; İbnü’l-Lahhâm, s. 49-50; Merdâvî, II, 715; İbnü’l-Mibred, s. 148) görüşünü tercih ederek Mu‘tezile tarafında yer almıştır. Kelvezânî’nin bu iki konuda benimsediği görüşlerde Hanbelîler’den Ebü’l-Hasan et-Temîmî kadar Basrî’nin de etkisi düşünülebilir; zira şer‘in gelmesinden önce fiillerin hükmünün ibâha üzere olduğu konusunda esas itibariyle Basrî’nin gerekçelerine dayanmıştır (krş. el-Muʿtemed, II, 315-322). el-ʿUdde’den sonra Hanbelî usulünün eleştirel bir bakış açısıyla gözden geçirildiği et-Temhîd, sonraki Hanbelî usulcülerin eserlerine kaynaklık etmesi yanında (meselâ Merdâvî, eserinde yararlandığı Hanbelî kaynakları arasında Ferrâ’nın eserlerinden sonra ikinci sırada Kelvezânî’nin et-Temhîd’ini zikretmiştir, et-Taḥbîr, I, 7) Şâfiî usulcülerinden Bedreddin ez-Zerkeşî’nin el-Baḥrü’l-muḥîṭ’inin temel kaynakları arasında yer almaktadır (I, 6). et-Temhîd, ilk iki cildi Müfîd Muhammed Ebû Amşe, diğer iki cildi Muhammed b. Ali b. İbrâhim tarafından Mekke Ümmülkurâ Üniversitesi’nde doktora tezi olarak neşre hazırlanmış ve yayımlanmıştır (I-IV, Cidde 1406/1985).


BİBLİYOGRAFYA

Kelvezânî, et-Temhîd (nşr. Müfîd M. Ebû Amşe), Cidde 1406/1985, I-II, tür.yer.; (nşr. Muhammed b. Ali b. İbrâhim), III-IV, tür.yer.; ayrıca bk. neşredenlerin girişi, I, 69-70, 77-84, 85-94, 95-107.

Cessâs, el-Fuṣûl fi’l-uṣûl (nşr. M. M. Tâmir), Beyrut 2000, I, 110, 154-155, 295.

Debûsî, Taḳvîmü’l-edille (nşr. Halîl Muhyiddin el-Meys), Beyrut 1421/2001, s. 75.

Ebü’l-Hüseyin el-Basrî, el-Muʿtemed (nşr. Halîl el-Meys), Beyrut 1403/1983, I, 8-9; II, 315-322.

Ebû Ya‘lâ el-Ferrâ, el-ʿUdde fî uṣûli’l-fıḳh (nşr. Ahmed b. Ali Seyr el-Mübârekî), Riyad 1414/1993, I-IV, tür.yer.

Şemsüleimme es-Serahsî, el-Uṣûl (nşr. Ebü’l-Vefâ el-Efgānî), Beyrut 1393/1973, I, 26, 260.

Ebü’l-Vefâ İbn Akīl, el-Vâżıḥ fî uṣûli’l-fıḳh (nşr. Abdullah b. Abdülmuhsin et-Türkî), Beyrut 1420/1999, I-V, tür.yer.

Tûfî, Şerḥu Muḫtaṣari’r-Ravża (nşr. Abdullah b. Abdülmuhsin et-Türkî), Beyrut 1990, I, 402-410, 490-492; II, 320, 374; III, 185.

Muvaffakuddin İbn Kudâme, Ravżatü’n-nâẓır (nşr. Abdülazîz b. Abdurrahman es-Saîd), Riyad 1987, s. 84, 165, 173, 199.

, XIX, 349.

Şemseddin İbn Müflih, Uṣûlü’l-fıḳh (nşr. Fehd b. Muhammed es-Sedhân), Riyad 1420/1999, I-IV, tür.yer.

Bedreddin ez-Zerkeşî, el-Baḥrü’l-muḥîṭ (nşr. M. M. Tâmir), Beyrut 1421/2000, I, 6.

İbn Receb, eẕ-Ẕeyl ʿalâ Ṭabaḳāti’l-Ḥanâbile (nşr. Abdurrahman b. Süleyman b. Muhammed el-Useymîn), Riyad 1425/2005, I, 273.

İbnü’l-Lahhâm, el-Muḫtaṣar fî uṣûli’l-fıḳh (nşr. M. Hasan M. Hasan İsmâil), Beyrut 2000, tür.yer.

Ali b. Süleyman el-Merdâvî, et-Taḥbîr şerḥu’t-Taḥrîr fî uṣûli’l-fıḳh (nşr. Abdurrahman b. Abdullah el-Cibrîn v.dğr.), Riyad 1421/2000, I, 7; II, 492, 587, 715, 765; V, 2211, 2401; VI, 3050; VIII, 3770, 3800.

İbnü’l-Mibred, Şerḥu Ġāyeti’s-sûl ilâ ʿilmi’l-uṣûl (nşr. Ahmed b. Turukī el-Anzî), Beyrut 2000, tür.yer.

İbnü’n-Neccâr el-Fütûhî, Şerḥu’l-Kevkebi’l-münîr (nşr. Muhammed ez-Zühaylî – Nezîh Hammâd), Mekke 1413, I-IV, tür.yer.

, I, 687.

, II, 6.

Abdülkādir Bedrân, el-Medḫal ilâ meẕhebi’l-İmâm Aḥmed b. Ḥanbel (nşr. Abdullah b. Abdülmuhsin et-Türkî), Beyrut 1401/1981, s. 462.

Bekr b. Abdullah Ebû Zeyd, el-Medḫalü’l-mufaṣṣal ilâ fıḳhi’l-İmâm Aḥmed b. Ḥanbel, Riyad 1417/1997, II, 943, 1070.

Abdullah b. Muhammed b. Ahmed et-Tarîkī, Muʿcemü muṣannefâti’l-Ḥanâbile, Riyad 1422/2001, II, 138.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2011 yılında İstanbul’da basılan 40. cildinde, 416-418 numaralı sayfalarda yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER