https://islamansiklopedisi.org.tr/fitrat-abdurrauf
Buhara’da doğdu. Ticaretle uğraşan bir ailenin oğludur. Medresede tahsil gördü. 1910’da Buharalı milliyetçilerin kurduğu Terbiyye-i Etfâl cemiyetince araştırmalarda bulunmak üzere gönderildiği İstanbul’da ilk eserlerini yayımladığı gibi Terbiyye-i Etfâl cemiyetinin bir şubesini de faaliyete geçirdi. Buhara’ya döndükten sonra öğretmenlik yapmaya başladı; aynı zamanda Genç Buharalılar’ın yayın ve teşkilât işlerinde çalıştı; 1917 yılına kadar da cemiyetin liderliğini sürdürdü.
Buhara Millî Devleti’nin kuruluşu için çalışan reformcuların merkez komitesinde görev alan Fıtrat ve arkadaşları Buhara emîrine karşı Ruslar’la iş birliği yaptılar. Cemiyette Osman Hocaoğlu ile birlikte şiddetli mücadele taraftarı olarak dikkat çeken Fıtrat, 1917 hareketlerinin sonuç vermemesi üzerine yeniden kurulan merkez komitelerinde görev yaptı ve cemiyetin programını hazırladı. Programı hukuk devleti temeli üzerine İslâmî bir görüşle hazırlamış olması dikkati çekmektedir. 1918’de emîrin şiddetli takibi üzerine arkadaşları ile Taşkent’e geçti. Burada devrin milliyetçi-yenilikçi aydınlarını bir araya getirerek Çağatay Güringi’yi (sohbet cemiyeti) kurdu. Ahmed Yesevî, Ali Şîr Nevâî, Hüseyin Baykara ve Bâbür gibi meşhur şahsiyetleri tanıtarak Özbek dili ve edebiyatı üzerinde araştırmalar yapan cemiyet milliyetçi fikirlerin ocağı haline geldiyse de 1922’de Ruslar tarafından kapatıldı.
Ruslar’ın 2 Eylül 1920’de Genç Buharalılar’a yardım adı altında Buhara’yı zapt ve ilhak etmeleri üzerine Genç Buharalılar’ın kurduğu hükümetlerde (1921-1923) Eğitim ve Dışişleri bakanlıkları yapan Fıtrat, yetişmiş eleman sıkıntısına son vermek için yetenekli devlet memurlarının dış ülkelerde eğitilmesini sağlamaya çalıştı. Ruslar 1924’te milliyetçileri yavaş yavaş tasfiye edip Buhara Cumhuriyeti’ni lağv ve ülkeyi ilhak ettikleri için önce Taşkent’e, bir müddet sonra Moskova’ya, ardından yeniden Taşkent’e gönderildi. Fıtrat bundan sonra siyasî-idarî görev almayarak halkı eser yazmak suretiyle aydınlatmaya çalıştı. Yüksek okullarda Özbek dili ve edebiyatı hocalığı yaptı, 1928’de profesör oldu. Eserlerinde resmî Rus görüşlerine ters düştüğü için Rus makamlarının daima şüphesini çekti. 1937-1938 yıllarında yürütülen “halk düşmanlarını kitle halinde yok etme” harekâtında bölücü, burjuva milliyetçisi olarak suçlandı ve ölüme mahkûm edildi; 1938’den sonra da kendisinden bir daha haber alınamadı.
Fıtrat kendini İslâm dünyasının problemlerine adamış bir fikir adamı idi. İslâm âleminin meselelerini medreseleri boşalmış, devlet otoritesi kalmamış, Rus işgaline uğramış olan kendi memleketi Buhara örneğinde inceledi. Kurtuluş için önce İslâm’ın temel kurallarına ters düşen taklide dayalı anlayışın terkedilmesi gerektiğini savunuyordu. Bir eğitimci olarak, cemiyetin bütün fertlerini İslâm’ın gerçek mânasını anlayacak şekilde eğitmeden tekrar eski günlere dönmenin mümkün olamayacağını ileri sürmekte, eğitimin ıslahı için hem okulların hem de ders programlarının gözden geçirilmesini şart koşmaktaydı. Bilgi sahibi olmanın dünyevî ve uhrevî saadete vesile olacağını belirtirken bilginin akıl süzgecinden geçirilip doğrulandıktan sonra kabul edilmesi üzerinde duruyordu. Bu anlamda Batı’dan alınması gereken pek çok şey olduğunu, ancak Batı’nın körü körüne taklit edilmemesi gerektiğini savunuyordu. Cemiyetin sosyal ilişkilerde köklü düzenlemelere muhtaç bulunduğunu da ifade eden Fıtrat, zenginliğin eşit dağılımı da dahil sosyalist fikirlerin benimsenmesini zaruri görmekte ve bunun İslâm ideolojisine ters düşmediğini söylemektedir.
Sosyal planda, aile içi ilişkilerde de reformların gerekli olduğunu söyleyen Fıtrat, ailede kadının mevkiinin yükseltilmesiyle başlayacak yeniden yapılanmayı zaruri görmektedir. Fıtrat’a göre İslâm cemiyetinin tekrar güçlenmesi, yaygınlaştırılacak bir eğitim yoluyla ruhî canlanma, çöküş döneminin müessese ve fikirlerini terkedip modern bir devlet ve cemiyet yaratacak siyasî ve içtimaî bir inkılâp gibi ikili bir metotla gerçekleşebilecektir. Ruhî canlanma yabancı hâkimiyetini kırıp bağımsızlığı kazanmak için gereklidir. Bağımsızlığa giden yolda cihadın her müslümana farz olduğunu da sık sık tekrarlayan Fıtrat bu sebeple panislâmcı olarak nitelendirilmiştir.
Münâẓara adlı eserinde din adamlarını, bilgilerinin yetersizliğinden ve İslâm’ı yanlış takdim etmelerinden dolayı şiddetle tenkit eden Fıtrat, İslâm dünyasının zayıflamasından din adamları ile medrese hocalarını sorumlu tutmaktadır. Ona göre, askerî alandaki yenileşme ile paralel gelişen savaş sanayiine karşı menfi tavır alarak İslâm cemiyetinin savunma imkânlarını kısıtlayan din adamları aynı zamanda Sünnî, Şiî, Zeydî ve Vehhâbî gibi birbirine düşman kamplara ayırdıkları cemiyetin mevcut gücünü de parçalamışlardır.
Arapça, Urduca ve Rusça da bilen Fıtrat edebî faaliyetlerine Farsça yazarak başlamış, daha sonra milliyetçilik fikirlerinin gelişme seyrine uygun olarak Türkçe’ye dönmüştür. 1920’li yıllarda Rus baskısının hafiflemesi üzerine millî yapıyı temellendirmeye çalışan Genç Buharalılar’a Türk dilinin güçlendirilmesinin millî iradeyi de destekleyeceği fikrini aşılayan Fıtrat, Mart 1921’de Buhara Cumhuriyeti Eğitim bakanı sıfatıyla Türkçe’yi resmî dil olarak ilân etmiş, 1928’de Özbek Devlet İlmî Şûrası idare üyeliğine seçilmiştir. Eserlerinde “Buharalı” imzasını kullanarak yeni yetişen neslin ve çağdaşı fikir adamlarının dikkatini vatan-millet sevgisine çekmeye çalışmış, Türkistan Cedîdcilik hareketinin önde gelen liderlerinden biri olarak temayüz etmiştir.
Eserleri. Edebiyatın her dalında örnekler veren Fıtrat’ın önemli eserleri şunlardır:
1. Münâẓara (İstanbul 1910). Hiciv ve tenkit ağırlıklı bir eser olup Farsça’dır. Kitap, Hacı Muîn Şükrullah tarafından 1912’de Özbekçe olarak Taşkent vilâyet gazetesinde (Tuzemni Gazit) yayımlanmıştır.
2. Beyânât-ı Seyyâḥ-ı Hindî (İstanbul 1911). Farsça olan eser, 1913’te Mahmud Hoca Behbûdî tarafından Rusça’ya çevrilerek Semerkant’ta basılmıştır.
3. Necât.
4. Aile. 1915’te yayımlanan bu son iki eserde de dinî ve sosyal konulara yer verilmektedir.
Özbekçe sarf ve nahivle Nevâî’nin bazı eserlerini de yayımlayan Fıtrat’ın Çağatay Güringi’yi kurduğu yıllarda dinî-millî hislere hitap eden pek çok tiyatro eseri neşredilmiştir. Bunlar Abu Müslim, Çın Süyüş (gerçek sevgi), Hind İhtilâlcileri, Oğuz Han, Temür Sağanası’dır. Ayrıca 1924’ten sonra Arslan, Ebülfeyz Han, Halime, Leylâ ile Mecnûn - Ferhad ile Şirin adlı eserleri Buhara’da sahneye konulmuştur. Buhara Mûsiki Mektebi’nin de kurucusu ve müdürü olan Fıtrat’ın şiirlerinin bir kısmı Millî Edebiyat dergisinde yayımlanmıştır. En verimli devresini 1924’ten sonra yaşayan Fıtrat’ın, Özbek Klasik Edebiyatı Numûneleri, Divânü Lugāti’t-Türk’te Eski Türk Edebiyatı Numûneleri, Ömer Hayyam adlı eserlerinden sonra Türk milletinin tarihteki haşmetini hatırlatarak ilerleme isteği aşıladığı “Ey Türkoğlu” adlı şiiriyle Temür Sağanası adlı piyesi Özbek millî ruhunda derin akisler uyandıran ölümsüz eserleridir.
BİBLİYOGRAFYA
A. Zeki Velidi Togan, Bugünkü Türkili Türkistan ve Yakın Tarihi (İstanbul 1942-47), İstanbul 1981, bk. Fihrist.
Baymirza Hayıt, Türkistan-Rusya ile Çin Arasında (trc. Abdülkadir Sadak), İstanbul 1975.
a.mlf., “Sovyetler Birliği’ndeki Türklüğün ve İslâmlığın Bazı Meseleleri”, Türkistan, sy. 3, İstanbul 1987.
A. Bennigsen – Ch. Lemercier-Quelquejay, Step’te Ezan Sesleri (trc. Nezih Uzel), İstanbul 1981, s. 55, 131, 193.
S. A. Zenkovsky, Rusya’da Pan-Türkizm ve Müslümanlık (trc. İzzet Kantemir), İstanbul 1983, tür.yer.
H. Carrère D’Encausse, “Fiṭrat”, EI2 (İng.), II, 932-933.
Taha Akyol, “Cedîdcilik”, DİA, VII, 213.