https://islamansiklopedisi.org.tr/harb-beni-harb
Benî Harb kabilesinin soyu hakkındaki bilgiler oldukça çelişkilidir. İbn Hazm (Cemhere, s. 275), İbn Haldûn (el-ʿİber, II, 311) ve Kalkaşendî (Nihâyetü’l-ereb, s. 232-233), kabilenin Adnânîler’den Benî Hilâl b. Âmir b. Sa‘saa’nın bir kolu olduğu görüşündedirler. Hemdânî, şeceresini Harb b. Sa‘d b. Sa‘d b. Havlân b. Amr b. Hâf b. Kudâa şeklinde verdiği ve aslen Yemen’in Sa‘de şehrinden olduğunu belirttiği Benî Harb kabilesinin 131 (748-49) yılında Hicaz’da Mekke ile Medine arasındaki bölgeye geldiğini ve bazı kollarının daha sonraki dönemlerde buradan Necid’e göç ettiğini bildirir (el-İklîl, I, 298-314). Çağdaş müelliflerden Kehhâle, çoğunluğunu Adnânîler’in teşkil ettiği, nesepleri birbirinden farklı unsurlardan oluşan kabilenin bir ahlâf topluluğu (antlaşmalı kabileler) olduğu görüşündedir (Muʿcemü ḳabâʾili’l-ʿArab, I, 259). Buna karşılık Semîr Abdürrezzâk, Kahtânîler’in Havlân koluna mensup olan Benî Harb’in aynı bölgede yaşayan Adnânî kabileleriyle karıştığını, bu sebeple bazı nesep âlimleri tarafından yanlışlıkla Adnânîler’e nisbet edildiğini ileri sürmektedir (Ensâbü’l-ʿArab, s. 57-60). Bu ihtilâfa işaret eden Hamed el-Câsir ise Adnânîler’in Benî Süleym ve Müzeyne gibi bazı kollarının Benî Harb ile karışmış olması ihtimaline de temas ederek nesep ilminde daha güvenilir olan Hemdânî’nin görüşüne itibar edilmesi gerektiğini söyler (Cemheretü ensâb, I, 144-145).
Kaynakların bir kısmına göre kabile Benî Sâlim ve Benî Mesrûh adlı iki ana kola, bunlar da çeşitli alt kollara ayrılmıştır. Bazı kaynaklarda bunların yanı sıra kabilenin Zübeydü’l-Hicâz, Benî Amr, Benî Ubeydullah, Benî Ali, Vühûb, Fürâde gibi kollarından da söz edilmektedir.
Betenûnî, Benî Harb’in 1909 yılında Hicaz bölgesinde yaklaşık 6000 hânesi ve 80.000 civarında nüfusu olduğunu kaydederken (er-Riḥletü’l-Ḥicâziyye, s. 58) Berekâtî’nin yaklaşık aynı tarih için verdiği rakam 300.000’dir (er-Riḥletü’l-Yemâniyye, s. 138). Büyük çoğunluğu Hicaz’da yaşayan kabilenin bir kısmı daha sonra Necid’e ve Irak’a kadar yayılmıştır. Debbâğ’ın zikrettiği Benî Harb (el-Ḳabâʾilü’l-ʿArabiyye, s. 197-198, 199) aynı kabile ise bazı kollarının Filistin, Suriye ve Mısır’ın çeşitli bölgelerine dağılmış olduğu söylenebilir.
Güçlü ve yağmacı bir kabile olan Benî Harb, Mekke-Medine yolunu özellikle Suriyeli hacılar için oldukça tehlikeli bir hale getirmişti. XIX. yüzyılın başlarında Vehhâbîler tarafından güçlükle itaat altına alınabilen kabile varlığını günümüze kadar korumuştur. Aynı adı taşıyan başka kabileler de vardır (Kehhâle, I, 259-262).
BİBLİYOGRAFYA
Hemdânî, el-İklîl (nşr. Muhammed b. Ali el-Ekva‘), Kahire 1383/1963, I, 298-314.
İbn Hazm, Cemhere, s. 275.
İbn Haldûn, el-ʿİber, II, 311.
Kalkaşendî, Nihâyetü’l-ereb (nşr. İbrâhim el-Ebyârî), Kahire 1959, s. 232-233.
M. Emîn es-Süveydî, Sebâʾilü’ẕ-ẕeheb fî maʿrifeti ḳabâʾili’l-ʿArab, Beyrut 1406/1986, s. 166.
İbrâhim Rifat Paşa, Mirʾâtü’l-Ḥaremeyn, II, 342.
Şeref b. Abdülmuhsin el-Berekâtî, er-Riḥletü’l-Yemâniyye, Beyrut 1384, s. 137-139.
Hamed el-Câsir, Cemheretü ensâbi’l-üseri’l-müteḥaḍḍıra fî Necd, Riyad 1981, I, 144-145.
Kehhâle, Muʿcemü ḳabâʾili’l-ʿArab, Beyrut 1982, I, 259-262.
Ahmed Vasfî Zekeriyyâ, Aşâʾirü’ş-Şâm, Dımaşk 1403/1983, II, 386, 645-646.
Mustafa Murâd ed-Debbâğ, el-Ḳabâʾilü’l-ʿArabiyye ve selâʾilühâ fî bilâdinâ Filisṭîn, Beyrut 1986, s. 197-198, 199.
M. Lebîb el-Betenûnî, er-Riḥletü’l-Ḥicâziyye, Kahire, ts. (Mektebetü’s-sekāfeti’d-dîniyye), s. 58.
Semîr Abdürrezzâk el-Kutb, Ensâbü’l-ʿArab, Beyrut, ts. (Dâru mektebeti’l-hayât), s. 57-60, 230-231.
J. Schleifer, “Harb”, İA, V/1, s. 227-228.
a.mlf., “Ḥarb”, EI2 (İng.), III, 179-180.