https://islamansiklopedisi.org.tr/hicazkar
Dizisi, zirgüleli hicaz makamı dizisinin rast perdesindeki inici şeddidir. Dolayısıyla rast perdesinde bir hicaz beşlisine nevâ perdesinde bir hicaz dörtlüsünün eklenmesinden meydana gelmiştir.
Hicazkâr inici bir makam olduğundan hemen giriş seyrinde gerdâniye perdesi üzerinde seyir yapılabilecek bir alana ihtiyaç vardır. Bu da iki şekilde temin edilmiştir. Birincisinde, durak perdesi üzerinde bulunan hicaz beşlisi simetrik olarak gerdâniye perdesi üzerine göçürülür.
Bu genişleme, dizinin her üç bölgesinde de hicaz çeşnisinin yer alması sebebiyle bir monotonluk meydana getirebilmektedir. İkinci şekil bu monotonluğu ortadan kaldırmak amacıyla ortaya çıkmıştır. Bu durumda dizinin üst bölgesinde yer alan nevâ üzerindeki hicaz dörtlüsü, tiz durak gerdâniye perdesi üzerine bir bûselik beşlisi ilâvesiyle nevâda hümâyun dizisi halinde genişletilir. Böylece meydana getirilen ikinci bir seyir alanı ile gerdâniye perdesinde yeni bir renk temin edilmiş olur.
Nota yazımında donanımına si için koma (segâh), mi ve la için bakiye bemolleri (hisâr ve zirgüle), fa için bakiye diyezi (eviç) yazılır; gerekli diğer değişiklikler ise eser içerisinde gösterilir. Yedeni, portenin birinci aralığındaki bakiye diyezli fa (ırak) perdesi, durağı ise rast perdesidir. Makamın birinci mertebe güçlüsü tiz durak gerdâniye perdesi olup bu perdede hem hicaz hem de bûselik çeşnisiyle yarım karar yapılabilir. Ana dizinin ek yerindeki nevâ perdesi ikinci mertebe güçlü olduğundan bu perdede değişik çeşnilerle asma kararlar yapılır.
Hicazkâr makamı dizisi hiç değişikliğe uğramadan olduğu gibi kullanıldığı takdirde nevâda hicazlı, çârgâhta nikrizli, segâhta hüzzamlı asma kararlar yapılır. Fakat seyir esnasında bu dizinin iniş cazibesiyle birtakım değişikliklere uğraması sonucu çeşnilerde ve asma kararlarda bazı farklılaşmalar meydana gelir. Tiz taraftan inen nağmeler, iniş cazibesiyle eviç yerine acem perdesini kullanma eğilimindedir. Bu sebeple zaman zaman orta seyirde eviç yerine acem perdesinin kullanılmasıyla nevâ perdesinde kürdî, çârgâhta bûselik çeşnileri meydana gelir ve bu çeşnilerde asma karar yapılır. Tabii olarak rast perdesinde de bir hicaz dörtlüsü bulunduğuna göre bu, rastta bir hümâyun makamı dizisidir (bu durumda eviç perdesi acem olduğu gibi mi bakiye bemolü de [hisar] artık mi küçük mücennep bemolü [nîm-hisar] perdesidir).
Dizinin orta bölgesinde meydana gelen bu değişiklik, tiz durak gerdâniye perdesi üzerindeki iki ayrı çeşniyle birlikte düşünülecek olursa hicazkâr makamı dizisinde şu şekilde birtakım başka dizilerin de yer aldığı görülecektir: a) Gerdâniye perdesi üzerinde bûselik beşlisi kullanılıp nevâ perdesinde kürdî çeşnisiyle kalınırsa bu nevâ perdesinde bir kürdî dizisi meydana getirir. b) Gerdâniye perdesi üzerinde hicaz çeşnisi dörtlü halinde kullanılıp çârgâh perdesinde bûselik çeşnisiyle asma karar yapılırsa bu ikinci şekil bir bûselik makamı dizisidir. Bu sırada aynı zamanda rast perdesinde de bir hümâyun dizisi meydana gelmiş olur.
Sözü edilen çeşni ve dizilerden sonra tam karara yine ana diziyle gitmek yerinde olacaktır.
Hicazkâr makamının seyrine tiz durak gerdâniye perdesi civarından başlanılır. Bu bölgede yer alan hicaz veya bûselik çeşnilerinde gezinildikten sonra gerdâniye perdesinde ya hicaz veya bûselik çeşnileriyle ya da her ikisiyle ayrı ayrı yarım karar yapılır. Orta seyirde ve dizinin orta bölgesindeki değişiklikler gösterilerek bütün dizide karışık gezinilir ve nihayet genellikle ana diziyle, bazan da rastta meydana gelen hümâyun dizisiyle zirgüleli hicaz çeşnili tam karar yapılır.
Zekâi Dede’nin darb-ı fetih usulünde, “Bir kerre iltifâtın ile hürrem olmadık” mısraı ile başlayan bestesi, lenk fahte usulünde, “Hicr-i lebinde yârin bir dil ki oldu nâhoş” mısraı ile başlayan nakış bestesi, “Gülşende hezâr nağme-i demsâz ile mahzûz” mısraı ile başlayan ağır semâisi ve, “Bülbül gibi pûr oldu cihan nağmelerinden” mısraı ile başlayan yürük semâisinden oluşan takımı bu makamın en güzel örneklerindendir. Hicazkâr makamı daha çok şarkı formunda kullanıldığından bu makamda bestelenmiş dinî eserlere pek rastlanmamaktadır. Şarkılar arasında Hacı Sâdullah Ağa’nın devr-i revân usulünde, “Hırâm et gülşene gûş eyle ar‘ardan müdârâyı”, Şevki Bey’in curcuna usulünde, “Bâis oldu çeşm-i mestin âşıkın berbâdına”, Leylâ Saz’ın yine aynı usulde, “Mâni‘ oluyor hâlimi takrîre hicâbım” mısraları ile başlayan eserleri örnek olarak verilebilir.
BİBLİYOGRAFYA
Hâşim Bey, Mûsikî Mecmuası, İstanbul 1280, s. 24-25.
Ezgi, Türk Musikisi, I, 255-256; IV, 267.
Özkan, TMNU, s. 240-245.
Arel, Türk Mûsıkîsi, s. 349, 351.