HİSAR-BÛSELİK - TDV İslâm Ansiklopedisi

HİSAR-BÛSELİK

HİSAR-BÛSELİK
Müellif: İSMAİL HAKKI ÖZKAN
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 1998
Erişim Tarihi: 22.12.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/hisar-buselik
İSMAİL HAKKI ÖZKAN, "HİSAR-BÛSELİK", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/hisar-buselik (22.12.2024).
Kopyalama metni

Hisar ile bûselik makamlarının birleşmesinden meydana gelen ve yapısı gereği ifade imkânları açısından zengin özelliklere sahip olan hisar-bûselik makamı bu sebeple bestekârlar tarafından değişik şekillerde düzenlenmiştir. Başlıca dört şekilde kullanıldığı görülen bu makamın en çok rastlanan karakteristik tertibi, hisar makamı dizilerine yerinde bûselik beşlisi veya dizisinin eklenmesi ve bûselik dizisiyle karar etmesinden meydana gelir.


Çok çeşnili böyle bir makamın bütün özelliklerini şarkı gibi küçük formlarda göstermek zaman bakımından pek mümkün olmadığından diğer şekiller bu ilk tertibin kısaltılmasından doğmuş olup şunlardır:


II. şekil. Özellikle küçük formlu eserlerde daha kısa bir seyir alanı içerisinde kullanılan makamın bu şeklinde, hüseynî perdesindeki zirgüleli hicaz dizisinin bir kısmında gezinildikten sonra yerindeki hüseynî dizisinin üst bölgesi olan hüseynî perdesinde uşşak dörtlüsüne geçilir ve yerindeki hüseynî beşlisi gösterilmeden yerinde bûselik beşlisine geçilip karar verilir.


III. şekil. Yine küçük formlu bazı eserlerde çok tercih edilen bu tertip ikinci şekilden daha da kısa bir düzenleme olup hüseynîdeki zirgüleli hicazdan sonra yerindeki hüseynî dizisine hiç yer vermeksizin hemen bûselik dizisine geçilip karar verilmesi biçimindedir. Basit şehnaz-bûselik makamına çok yakın görünen bu yapıda, hüseynî perdesindeki zirgüleli hicaz dizisinin kararı sırasında yeden olarak kullanılan nîm-hisar perdesi makamın hisar-bûselik özelliğini sağlamaktadır.


IV. şekil. Küçük formlu bazı eserlerde görülen bir diğer şekilde makam, dügâh perdesindeki neveser dizisine yerinde bûselik beşli veya dizisinin eklenmesi biçimindedir. Fakat çok defa hüseynî perdesinden aşağıya doğru nîm-hisar perdesi terkedilmeden inildiği için dügâh perdesi üzerindeki çeşni nikriz beşlisi haline gelmekte ve bûselik de ancak bir üçlü halinde bulunmaktadır. Daha doğrusu son kısımda bûselik dizisi veya beşlisi de ortadan kalkmakta ve dügâh perdesinde nikrizli karar verilmektedir. Bu durumda makamı tek dizi ile göstermek de mümkündür.

Hisar-bûselik eserlerde eğer birinci şekil kullanılıyorsa donanımına si için koma bemolü (segâh) yazılır. Diğer şekiller için ise hiçbir şey yazmamak ve gerekli değişiklikleri eser içinde göstermek daha doğrudur.

İnici-çıkıcı bir seyir takip eden makamın yedeni nîm-zirgüle (bakiye diyezli sol), durağı dügâh perdesidir. Bu perdede nîm-hisar perdesi yeden olarak kullanılmak suretiyle zirgüleli hicaz çeşnisiyle makamın yarım kararı yapılır.

Hisar-bûselik makamının asma karar perdeleri kullanılan şekle göre artar veya eksilir. Ancak esas olan ilk şekilde, hisar makamının bütünüyle yer alması sebebiyle bu makamın asma kararları, ardından da bûselik dizisine geçildiği için onun asma kararları kullanılacaktır. Bunlar da hüseynîde uşşaklı, nevâda rastlı, özellikle çârgâhta çârgâhlı, segâhta segâhlı ve dügâhta hüseynîli asma kararlardır. Bûselik dizisine geçildiğinde ise hüseynîde kürdili, çârgâh ve rastta çârgâhlı asma kararlar yapılır. Ancak bûselik dizisinin bütünüyle değil de sadece beşli olarak kullanılması halinde hüseynîdeki kürdili asma karar kullanılmayacaktır. Makam, çok dizili ve yapısı gereği geniş bir seyir alanına sahip olduğundan ayrıca genişletilmemiştir.

Birinci şekil hisar-bûselik makamının seyrine hisar makamı gibi güçlü perdesi civarından ve bu perdenin üzerindeki zirgüleli hicaz dizisinin seslerinde dolaşılarak başlanır. Bu dizide gezindikten sonra güçlü hüseynî perdesinde, nîm-hisar perdesi yeden olarak kullanılmak suretiyle zirgüleli hicaz çeşnili yarım karar yapılır. Daha sonra geçilen hüseynî dizisinde asma kararlar gösterilerek dolaşılmasının ardından yerindeki bûselik dizisi veya beşlisine geçilir. Burada da gerekli asma kararlar belirtilerek gezinildikten sonra dügâhta bûselik çeşnili ve genellikle yedenli tam karar yapılır. İkinci şekildeki seyirde ise hüseynîdeki zirgüleli hicaz çeşnili yarım karar yapıldıktan sonra hüseynî perdesindeki uşşak dörtlüsüne geçilir. Buradaki kısa bir gezintinin ardından yerindeki hüseynî beşlisi gösterilmeden yerindeki bûselik beşlisine geçilir ve bu beşli ile tam karar yapılır. Üçüncü şekil için hüseynî perdesindeki zirgüleli hicaz gezintisi ve yarım kararından sonra hemen bûselik beşlisine geçilir ve buradaki gezintiden sonra da dügâhta bûselikli ve yedenli tam karar yapılır. Dördüncü şekil hisar-bûselik makamı âdeta basit bir makam gibi kullanılmıştır. Hüseynî üzerindeki gezinti ve yarım karardan sonra dügâh perdesindeki nikriz beşlisine geçilip bu beşli ile dügâhta tam karar yapılır. Bu tarz seyirde, hüseynîdeki yarım karardan sonra nîm-hisar perdesi terkedilmeksizin aşağıya inildiğinden dügâh perdesi üzerindeki beşli nikriz beşlisine dönüşmüştür.

Zekâi Dede’nin iki beste ve iki semâiden oluşan takımı bu makamın en güzel örnekleri arasındadır. Bu eserler darb-ı fetih usulünde, “Yâr olmayıcak câm-ı safâyı çekemez dil” mısraı ile başlayan birinci bestesi, çenber usulünde, “Zahm-ı sînem hançer-i zerkâr bilmez kim bilir” mısraı ile başlayan ikinci bestesi, “Yâr alıp destine peymâne gelir mi bilmem” mısraı ile başlayan ağır semâisiyle, “Gönlüm heves-i zülf-i siyehkâre düşürdüm” mısraı ile başlayan yürük semâisidir. Ayrıca Tanbûrî Mustafa Çavuş’un raks aksağı usulünde, “Dök zülfünü meydâna gel” mısraıyla başlayan ve Servet Yesârî Bey’in curcuna usulünde, “Bir hâdise var cân ile cânân arasında” mısraı ile başlayan şarkılarının yanında Zekâi Dede’nin, “Yâ ilâhî sana geldik bizi mahzûn eyleme” mısraıyla başlayan ilâhisi de bu makamın çok bilinen örneklerindendir.


BİBLİYOGRAFYA

Abdülbâki Nâsır Dede, Tedkīk u Tahkīk, Süleymaniye Ktp., Nâfiz Paşa, nr. 1242/1, vr. 16a, 28a.

Hâşim Bey, Mûsikî Mecmuası, İstanbul 1280, s. 35.

, I, 212-214; IV, 262-263.

, s. 328-332.

, s. 264, 271.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1998 yılında İstanbul’da basılan 18. cildinde, 131-133 numaralı sayfalarda yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER