https://islamansiklopedisi.org.tr/hubab-b-munzir
Hazrec kabilesinin Benî Selime koluna mensup olduğu için Selemî nisbesiyle de anılır. Resûl-i Ekrem’in vahiy kâtiplerinden Münzir b. Amr es-Sâidî’nin dayısıdır. Bedir Gazvesi’nde otuz üç yaşında iken Hazrec’in sancaktarlığını yapan Hubâb, İslâm ordusunun düşmana en uzak olan kuyunun çevresine yerleşmesini uygun görmediğinden Hz. Peygamber’e bu kararının ilâhî bir işarete dayanıp dayanmadığını sormuş, vahiyle ilgili olmadığını öğrenince de düşmanı susuz bırakmak için onlara en yakın su kuyusunun yanına yerleşilerek diğer kuyuların kapatılmasını teklif etmiş, Resûl-i Ekrem de onun bu görüşünü uygun bulmuştur. Resûlullah’ın Benî Kurayza ve Benî Nadîr gazvelerinde de müslümanların nerede mevzilenmesi gerektiği hususunda ashabıyla istişare ettiği, isabetli görüşleri sebebiyle “zü’r-re’y” diye anılan Hubâb b. Münzir’in bu iki yahudi kabilesinin arasına yerleşmenin onların haberleşmesini engelleyeceği yolundaki teklifini benimsediği, Cebrâil’in de bu görüşü onayladığı belirtilmektedir (İbn Sa‘d, III, 567; Hâkim III, 427). Resûl-i Ekrem’e eziyet etmesiyle bilinen Ebû Kays b. Fâkih’i Bedir Gazvesi’nde Hz. Hamza’nın veya Hubâb’ın öldürdüğü, yine bu savaşta Hubâb’ın Ümeyye b. Halef’i yaraladığı, İkrime b. Ebû Cehil’in esaretten kurtarmak üzere fidye getirdiği Hâlid b. A‘lem el-Ukaylî’yi onun esir aldığı rivayet edilmektedir. Uhud Gazvesi’nde Hz. Peygamber tarafından düşman kuvvetlerinin sayısı ve hazırlıkları hakkında bilgi toplamakla görevlendirilen ve görevini başarıyla yerine getiren Hubâb, savaşın iyice kızıştığı sırada Resûlullah’ın etrafından ayrılmayan sahâbîlerden biridir. Medine’ye döndükten sonra da düşmanın âni bir baskın düzenlemesi ihtimaline karşı Hz. Peygamber’in kapısında nöbet tutanlar arasında Hubâb b. Münzir de vardı. Hubâb’ın Hendek Gazvesi’nde ve Resûl-i Ekrem’in katıldığı bütün savaşlarda bulunduğu bilinmekte olup Huneyn Gazvesi’nde Benî Hazrec’in sancağını onun veya Sa‘d b. Ubâde’nin, Tebük Gazvesi’nde de yine onun veya Ebû Dücâne’nin taşıdığı zikredilmektedir. Hayber’de de İslâm askerlerinin yerleştiği mevkii uygun görmeyen Hubâb, Resûlullah’a başvurarak eğer orası Allah tarafından seçilmemişse düşmanın ok menzilinden ve bataklık mevkiinden uzakta bir yere yerleşilmesini teklif etmiş, bu teklifi de kabul edilmiştir. Hubâb’ın Hz. Ebû Bekir’in halife seçilmesinden önce Sakīfetü Benî Sâide’de toplanan müslümanlara hitaben bir konuşma yaptığı, ensara kendi davalarına sahip çıkmalarını söylediği ve muhacirlerle ensardan birer halife seçilmesini teklif ettiği, Hz. Ömer’in onun bu görüşünü benimsemeyerek bir halifeye biat edilmesi gerektiğini savunduğu bilinmektedir.
En son vefat eden sahâbî Ebü’t-Tufeyl Âmir b. Vâsile el-Leysî’nin kendisinden hadis rivayet ettiği Hubâb b. Münzir’in bazı şiirleri de vardır. Bey‘atürrıdvân’da bulunan, Bedir’den sonraki gazvelere katılan ve Resûl-i Ekrem’in muhafızlığını yapan Haşrem onun oğludur. Hubâb b. Münzir Hz. Ömer’in hilâfeti döneminde muhtemelen 20 (641) yılı civarında vefat etti.
BİBLİYOGRAFYA
Müsned, I, 56.
Vâkıdî, el-Meġāzî, I, 53-54, 58, 85, 142, 150, 169, 207-208, 215, ayrıca bk. İndeks.
Buhârî, et-Târîḫu’l-kebîr, III, 109.
İbn Sa‘d, eṭ-Ṭabaḳāt, III, 567-568.
Belâzürî, Ensâb, I, 138, 191, 293, 299, 303, 317, 318, 580-582, 584.
Taberî, Târîḫ (Ebü’l-Fazl), II, 440; III, 220-221, 223.
İbn Ebû Hâtim, el-Cerḥ ve’t-taʿdîl, III, 301.
Hâkim, el-Müstedrek, III, 426-427.
Seâlibî, S̱imârü’l-ḳulûb (nşr. M. Ebü’l-Fazl), Kahire, ts. (Dârü’l-maârif), s. 288.
İbn Hazm, Cemhere, s. 359.
İbn Abdülber, el-İstîʿâb, I, 354.
İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-ġābe, I, 436-437; II, 137.
a.mlf., el-Kâmil, II, 122, 329-330; III, 77.
Zehebî, Târîḫu’l-İslâm: ʿAhdü’l-Ḫulefâʾi’r-râşidîn, s. 6, 7, 9, 286-287.
İbn Kesîr, el-Bidâye, VII, 142.
Safedî, el-Vâfî, XI, 282-283.
İbn Hacer, el-İṣâbe (Bicâvî), II, 10-11, 285.
Ziriklî, el-Aʿlâm (Fethullah), II, 163.
Abdülhay el-Kettânî, et-Terâtîbü’l-idâriyye (Özel), II, 116; III, 186.