https://islamansiklopedisi.org.tr/hurmuzan-i-farisi
Hûzistan merzübânı olan, Urfût lakabıyla da tanınan ve Sâsânî dönemi İran’ının önde gelen sülâlelerden birine mensup bulunan Hürmüzân-ı Fârisî el-Mihricânî’nin asıl adı Hâmerz’dir. Kādisiye Savaşı’nda (16/637) İran ordusunun sağ kanadına kumanda etti; başkumandan Rüstem’in öldürülmesi ve Farslar’ın dağılmasından sonra kumandanlarla birlikte Medâin’e çekilerek müslümanlara karşı koymaya çalıştı. Ancak Sâsânî kumandanları başarılı olamadılar ve çeşitli bölgelere dağıldılar; Hürmüzân da memleketi Hûzistan’ın başşehri Ahvaz’a giti. Celûlâ Savaşı’na katıldığı da rivayet edilir (Belâzürî, s. 551).
Hürmüzân kısa zamanda Hûzistan’a yeniden hâkim oldu ve Nehritîrâ’dan müslümanların müstahkem sınır şehirleri Meysân’a ve çevresine baskınlar düzenlemeye ve halkı tâciz etmeye başladı. Bu gelişmeler üzerine Utbe b. Gazvân, Sa‘d b. Ebû Vakkās’tan onun üzerine yürümek için izin ve takviye kuvvet istedi; Sa‘d da Nuaym b. Mukarrin ile Nuaym b. Mes‘ûd’u gönderdi (Taberî, IV, 72). Hürmüzân, Nehritîrâ’ya kadar ilerleyen İslâm ordusu karşısında ağır bir yenilgiye uğradı ve Sûkulahvâz Köprüsü’nden geçerek Düceyl nehrinin doğusuna çekildi; müslümanlar da Sûkulahvâz’da karargâh kurdular. Hürmüzân Utbe’den barış isteyip Menâzir ile Nehritîrâ’yı ve Sûkulahvâz’ın bir kısmını müslümanlara bırakmak zorunda kaldı.
Sâsânî Hükümdarı III. Yezdicerd, Kādisiye yenilgisinden sonra vasal ve kumandanlarını devamlı şekilde müslümanlara karşı kışkırtıyordu; bu maksatla Hürmüzân’a da çeşitli mektuplar yollamıştı. Bu durum Hürmüzân’ın bir defa daha harekete geçmesine ve müslümanlara karşı tehditkâr tavır almasına sebep oldu. Hz. Ömer de Sa‘d b. Ebû Vakkās’a bir mektup yazarak bu meseleyi kökünden halletmesi emrini verdi. Hürmüzân, üzerine gönderilen Nu‘mân b. Mukarrin kumandasındaki kuvvetlere yenilerek Râmhürmüz’ü bırakıp Şüşter’e (Tüster) çekildi (a.g.e., IV, 83-84). İslâm ordusu bu şehri uzun süre (18 ay veya 2 yıl) kuşattıysa da alamadı. Nihayet Ebû Mûsâ el-Eş‘arî Basra kuvvetlerinin başında yardıma geldi ve görevlendirdiği Ebû Sebre el-Âmirî’nin kumandasındaki askerler Hürmüzân’ı iç kaleye çekilmeye mecbur ettiler. Artık kurtuluş imkânı kalmadığını anlayan Hürmüzân yakın adamlarını öldürüp onlara ait değerli eşyaları da müslümanların eline geçmesin diye nehre attıktan sonra Ebû Mûsâ’dan eman dileyerek teslim oldu (21/642). Ebû Mûsâ onu, ileri gelen on iki İranlı ile birlikte Enes b. Mâlik’in gözetiminde Medine’ye gönderdi. Şüşter’in fethinden sonra bütün Hûzistan müslümanların eline geçti.
Hürmüzân’ın Medine’ye getirilişi ve Hz. Ömer’in huzuruna çıkarılışı İslâm tarihçileri tarafından çok ayrıntılı bir şekilde anlatılır. Halife ile konuşan Hürmüzân onun kendisini İslâm’a davetini reddettiği halde eman almayı başardı ve maiyetiyle birlikte ikamete mecbur tutulduğu Mısır’a gitmek üzere yola çıktı; fakat yolculuk sırasında gemisi kazaya uğradı ve zorlukla kurtularak Medine’ye geri döndü. Hürmüzân burada müslüman oldu, kendisine zaman zaman İran hakkında danışmanlık yaptığı Hz. Ömer’in emriyle 2000 dirhem atâ bağlandı.
Hürmüzân, 26 Zilhicce 23 (3 Kasım 644) tarihinde Hz. Ömer’i şehid eden İranlı hıristiyan köle Ebû Lü’lüe’nin (Fîrûz en-Nihâvendî) öldürülmesinden sonra onu azmettirdiği gerekçesiyle halifenin oğlu Ubeydullah tarafından katledilmiştir.
BİBLİYOGRAFYA
Ebû Yûsuf, el-Ḫarâc, s. 69.
İbn Sa‘d, eṭ-Ṭabaḳāt, III, 350, 355, 356; V, 16-18, 89-90.
Belâzürî, Fütûh (Fayda), s. 434, 542, 550-553, 668-669.
Ya‘kūbî, Târîḫ, II, 153-164.
Taberî, Târîḫ (Ebü’l-Fazl), IV, 72-89, 190, 191, 239-240.
Mes‘ûdî, Mürûcü’ẕ-ẕeheb (Abdülhamîd), I, 278; II, 329, 388.
Yâkūt, Muʿcemü’l-büldân, II, 30-31.
İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, II, 481-483, 506, 542-552; III, 33, 75-76.
İbn Hacer, el-İṣâbe (Bicâvî), VI, 572-574.
Abd al-Ḥusain Zarrīnkūb, “The Arab Conquest of Iran and its Aftermath”, CHIr., IV, 14-15.
K. V. Zetterstéen, “Hürmüzân”, İA, V/1, s. 633-634.
L. Vecca Vaglieri, “al-Hurmuzān”, EI2 (İng.), III, 586-587.