https://islamansiklopedisi.org.tr/huseyni-asiran
Hüseynî-Aşiran Perdesi. Türk mûsikisi ses sistemi içinde orta sekizlinin dokuzuncu perdesi olan sesin adıdır. Eski devirlerde bu perde sadece “aşiran” adıyla anılmıştır. Herhangi bir değiştirme (ârıza) işareti taşımayan ana perdelerden olan bu ses, ayrıca yegâh perdesine bir tanînî diyezi veya acem-aşiran perdesine bir bakiye bemolü getirilerek de elde edilebilir. Bugün kullanılmakta olan Batı mûsikisi nota sisteminde portenin birinci çizgisine yazılır, adı “mi”dir.
Pest sekizlide kaba hüseynî-aşiran, tiz sekizlide hüseynî, en tiz sekizlide ise tiz hüseynî adını alır. Hüseynî-aşiran perdesi klasik ebced nota sisteminde dâl harfi (د), Abdülbâki Nâsır Dede’nin nota sisteminde (ء), Kantemiroğlu notasında (عـ) harfleriyle gösterilmiş, Hamparsum notasında () şekli kullanılmıştır. Bu perde ayrıca (birinci çizgideki mi olarak) sabâ-aşiran, hüseynî-aşiran, bûselik-aşiran, nühüft, canfezâ vb. bir grup makamın da karar perdesidir.
Hüseynî-Aşiran Makamı. Eski devirlerde bir ara “vech-i hüseynî” olarak da adlandırılan makamın dizisi, yerindeki hüseynî makamı dizisine hüseynî-aşiran perdesinde bir uşşak dörtlüsünün eklenmesinden meydana gelmiştir:
Nota yazımında donanımına hüseynî makamı gibi si için koma bemolü (segâh), fa için bakiye diyezi (eviç) yazılır, gerekli değişiklikler ise eser içerisinde gösterilir. Makamın yedeni yegâh, durağı hüseynî-aşiran perdesidir.
Hüseynî-aşiran makamı seyrinin büyük bir bölümünde hüseynî makamı hâkim olduğundan hüseynî makamının güçlüsü olan hüseynî perdesi hüseynî-aşiran makamının da güçlüsüdür ve bu perde üzerinde uşşak çeşnisiyle makamın yarım kararı yapılır. Hüseynî dizisinin karar perdesi olan dügâh perdesi ise ikinci mertebe güçlü olup bu perdede hüseynî çeşnisiyle asma karar yapılır.
Bu makamın önemli bir kısmını meydana getiren hüseynî makamının bütün asma kararları bunun için de geçerlidir. Bu münasebetle çârgâhta çârgâhlı, nevâda rastlı ve bûselikli, segâhta segâhlı ve ferahnâkli, rast perdesinde de rastlı asma kararlar, hüseynî makamında olduğu gibi hüseynî-aşiran makamında da aynen kullanılır. Ayrıca dügâhta hüseynî çeşnisiyle, ırak perdesinde segâhlı, yegâhta da rast çeşnisiyle bir asma karar yapılabilir, ancak başka bir makama benzeme ihtimali göz önünde bulundurularak segâhlı asma kararda fazla ısrar edilmemesi uygun görülmüştür.
Bütün bu asma kararlardan başka özellikle büyük formlu eserlerde yapılması âdet olan bir geçki daha vardır. O da tam karara yaklaşıldığında gösterilen yerinde hicaz ve nikriz çeşnileridir. Bu çeşnilere makamın karar perdesi üzerinde bulunan uşşak dörtlüsü eklenildiğinde hüseynî-aşiran perdesi üzerinde bir karcığar geçkisi meydana gelmektedir. Ancak tam karara yine makamın kendi dizisiyle gidilmesi gerekir.
Hüseynî-aşiran makamı dizileri on bir seslik bir ses sahası içinde yer almaktadır. Fazla tizlere çıkılması makamın özelliğine uygun olmadığından bu ses sahası içinde seyir onun genel karakteri için yeterlidir. Bununla beraber çok gerekirse dügâh üzerindeki hüseynî beşlisi, tiz durak muhayyer üzerine simetrik olarak göçürülebilir veya hüseynî üzerindeki uşşak dörtlüsü, muhayyer perdesine bir bûselik beşlisi getirilmek suretiyle hüseynîde uşşak dizisi halinde genişletilebilir.
İnici olarak kullanılan hüseynî-aşiran makamının seyrine yerindeki hüseynî dizisiyle ve hüseynî perdesi civarından başlanır. Diziyi meydana getiren çeşnilerde gezinip gerekli asma kararlar gösterildikten sonra güçlü hüseynî perdesinde uşşak çeşnisiyle yapılan yarım kararın ardından yine karışık gezinilir ve dügâh perdesinde hüseynî dizisi sona erdirilir. Nihayet hüseynî-aşiran perdesindeki uşşak dörtlüsünün seslerinde de dolaşılıp sona doğru hicaz ve nikriz geçkileri yapılır. Tekrar hüseynî-aşirandaki uşşak dörtlüsüne dönülmesinin ardından da bu dörtlü ile hüseynî-aşiran perdesinde tam karar yapılır.
Hacı Sâdullah Ağa’nın zencir usulünde, “Azîmetin nereden böyle bî-nikāb senin” ve hafif usulünde, “Nevbahâr oldu yine azm-i gülistân görünür” mısraları ile başlayan besteleri, “O müşgîn turralar kim ol büt-i dil-cûda gördüm ben” mısraı ile başlayan ağır semâisi ile, “Dilber olucak âşıkına eyleye çâre” mısraı ile başlayan yürük semâisinden oluşan takımı bu makamın en güzel örnekleri arasındadır. Ayrıca Zekâî Dede’nin curcuna usulünde, “Cemâlin şem‘ine pervâne gönlüm” mısraı ile başlayan şarkısı ve Ali Rıza Şengel’in evsat usulünde, “Ey Hudâ ben eylerim çok mâsivâya iltifât” mısraıyla başlayan ilâhisi de bu makamda bestelenmiş seçkin eserlerdendir.
BİBLİYOGRAFYA
Kantemiroğlu, İlmü’l-mûsikî, I, 3.
Abdülbâki Nâsır Dede, Tedkīk u Tahkīk, Süleymaniye Ktp., Nâfiz Paşa, nr. 1242/I, vr. 15b, 24b.
Hâşim Bey, Mûsikî Mecmuası, İstanbul 1280, s. 42, 78.
Ezgi, Türk Musikisi, I, 21, 177-178; IV, 226-227.
Özkan, TMNU, s. 497-500.
Arel, Türk Mûsıkîsi, s. 1, 38, 155-156.