https://islamansiklopedisi.org.tr/ibn-galbun-ebul-hasan
Halep’te dünyaya geldi. Babası gibi o da büyük dedesi Galbûn’a nisbetle İbn Galbûn diye meşhur oldu. Eymen Rüşdî Süveyd, Maʿrifetü’l-ḳurrâʾın Beyrut baskısı nüshasında (I, 369), Zehebî’nin otuz ile elli bir yaşları arasındakiler için kullanılan “kühûle” kelimesini zikrederek, “Kühûlet yaşlarında öldü” demesinden ve hocalarının vefat tarihlerinden hareketle onun 347 (958) yılı civarında doğmuş olabileceğini ileri sürmekteyse de aynı eserin müellif tarafından genişletilip pek çok tashih yapılarak kaleme alınan İstanbul baskısı nüshasındaki (II, 699), “Zannıma göre öldüğünde altmış yaşlarında idi” ifadesine bakıldığında 339’da (950) doğduğunu söylemek mümkündür.
İbn Galbûn, ilk bilgilerini tanınmış bir âlim olan babasından almış olmalıdır. Kitâbü’s-Sebʿa’yı, bizzat müellifi İbn Mücâhid’den dinleyen Ali b. Muhammed el-Muaddel el-Halebî’den okudu. Babasıyla birlikte Mısır’a yerleşerek burada babasından ve Ebû Adî, Abdülazîz b. Ali, Ahmed b. Abdülazîz b. Büdhün gibi âlimlerden kıraat tahsil etti. İbn Büdhün’ün 359’da (970) vefat ettiği dikkate alınırsa (Zehebî, Maʿrifetü’l-ḳurrâʾ, II, 610) Mısır’a gidişlerinin bu tarihten önce olduğu anlaşılır. İbn Galbûn daha sonra Basra’ya gitti. Burada Ebü’l-Hasan Ali b. Muhammed b. Sâlih el-Hâşimî, Ebü’l-Hasan Muhammed b. Yûsuf b. Nehâr el-Hırtekî, Ali b. Muhammed b. Huşnâm ve Ebü’l-Mâlikî gibi hocalardan kıraat okudu. Hocası Hâşimî’nin vefat tarihi 368 (978-79) olduğuna göre (a.g.e., II, 618) Basra’ya gidişi bu tarihten önce gerçekleşmiştir. Muhtemelen Bağdat’a Basra’dan geçmiş olan İbn Galbûn burada hadis âlimi Ebû Bekir Ahmed b. Ca‘fer el-Katîî ile buluştu. Ayrıca Ebü’l-Hasan Muhammed b. Abdullah b. Zekeriyyâ b. Hayyeveyh en-Nîsâbûrî ve Ebû Muhammed Hasan b. Reşîḳ el-Askerî’den hadis rivayet etti.
Seyahatlerinden sonra hayatının sonuna kadar Mısır’da yaşayan İbn Galbûn, kıraat alanındaki otoritesi sebebiyle çeşitli bölgelerden gelen pek çok âlimin ilgi odağı oldu. Endülüslü âlim Ebû Amr ed-Dânî, Mekkî b. Ebû Tâlib, İbrâhim b. Sâbit el-Uklîşî, Ebü’l-Fazl er-Râzî, Ahmed b. Bâbeşâz el-Cevherî, Ebû Abdullah Muhammed b. Ahmed el-Kazvînî onun talebeleri arasında yer aldı. Bunlardan son ikisi onun et-Teẕkire adlı eserini rivayet etti.
Kıraat ilmini İbn Galbûn’dan arz ve semâ yoluyla tahsil eden Ebû Amr ed-Dânî, “Ondan çok şeyler yazdık” derken fazileti ve lehçesinin güzelliği yanında ilmî kudreti ve anlayışı bakımından zamanında onun gibisini görmediklerini ifade etmektedir. Zehebî de İbn Galbûn’un kıraat ilmindeki üstün yerine işaret ederek Mısır’da dönemin önde gelen mukrîlerinden olduğunu belirtmiş, İbnü’l-Cezerî de onun hüccet, zaptı sağlam ve sika bir âlim olduğunu söylemiştir.
İbn Galbûn’un kıraat ilmindeki yerini önemli kılan sebeplerden biri, hiç şüphesiz onun Âsım b. Behdele kıraatinin Hafs rivayetini, eş-Şâṭıbiyye diye meşhur olan ve hemen bütün ilim çevrelerinde kabul gören Kāsım b. Fîrruh eş-Şâtıbî’nin Ḥırzü’l-emânî adlı kasidesine bağlayan tarikin halkalarından birini teşkil etmesidir. Bu tarikin İbn Galbûn’a kadar olan bölümü, aynı zamanda Ebû Amr ed-Dânî’nin et-Teysîr’indeki Hafs rivayetinin Hz. Peygamber’e ulaşan senedini oluşturmakta olup Şâtıbî’ye kadar şu isimlerden meydana gelmektedir: Hafs b. Süleyman, Ubeyd b. Sabbâh, Ahmed b. Sehl el-Üşnânî, Ali b. Muhammed el-Hâşimî, İbn Galbûn, Ebû Amr ed-Dânî, Ebû Dâvûd Süleyman b. Necâh, Ebü’l-Hasan Ali b. Hüzeyl, Kāsım b. Fîrruh eş-Şâtıbî.
İsnevî’nin Ṭabaḳātü’ş-Şâfiʿiyye’sinde biyografisine yer verildiğine göre fıkıhta Şâfiî olduğu anlaşılan İbn Galbûn 10 Şevval 399’da (7 Haziran 1009) Mısır’da vefat etti. İbnü’l-Cezerî, Ġāyetü’n-Nihâye’sinde (I, 339) Zehebî gibi 10 Şevval tarihini verirken en-Neşr’inde (I, 73) bunu 10 Zilkade (6 Temmuz) olarak zikretmiştir. Süyûtî ise Ḥüsnü’l-muḥâḍara’da (I, 491) 20 Şevval (17 Haziran) tarihini vermektedir. İbnü’l-Kāsıh (ö. 801/1399), İbn Galbûn’un Karâfe Mezarlığı’na defnedildiğini ve kabrinin kendi zamanına kadar ziyaret edilegeldiğini belirtmektedir.
Eserleri. İbn Galbûn’un günümüze ulaştığı bilinen tek eseri et-Teẕkire fi’l-ḳırâʾâti’s̱-s̱emân’dır. Eserde meşhur yedi imamın kıraatinin yanında daha sonra aşere imamları arasındaki yeri sağlamlaşacak olan Ya‘kūb el-Hadramî’nin kıraatine de yer verilmiş olup bu tercihte müellifin Basra’da gördüğü kıraat tahsilinin ve Ya‘kūb’un kıraatinin bu çevrede benimsendiğini tesbit etmiş olmasının tesiri bulunmalıdır. İbn Galbûn’un bu eserinde sekiz kurrâya yer vermesi, İbn Mücâhid’in Kitâbü’s-Sebʿa’sındaki yedi kıraatle “el-ahrufü’s-seb‘a” hadisindeki yedi harfin aynı şeyler olduğu şeklinde ortaya çıkan yanlış anlayışa karşı bir tepki olarak değerlendirilmişse de (Ahmed Nusayyif el-Cenâbî, MMİIr., XXXIII [1982], s. 449-451) et-Teẕkire’nin ne mukaddimesinde ne de diğer yerlerinde böyle bir tepkinin belirtisine rastlanmıştır. et-Teẕkire, sekiz kıraat konusunda telif edilen ilk kitaplardan günümüze ulaşan tek eser olması yanında daha sonraki müelliflerin kaynakları arasında yer alması bakımından da ayrı bir öneme sahiptir. Ebû Amr ed-Dânî et-Teysîr ve Câmiʿu’l-beyân adlı eserlerinde, Ebû Ca‘fer İbnü’l-Bâziş el-İḳnâʿda, Şâtıbî Ḥırzü’l-emânî’de, İbnü’l-Cezerî en-Neşr’de, Kastallânî Leṭâʾifü’l-işârât’ta ondan çokça faydalanan müelliflerden bazılarıdır. Rûdânî’nin et-Teẕkire’yi İbn Galbûn Tâhir yerine babası İbn Galbûn Abdülmün‘im’e nisbet etmesi bir zühul eseridir; aynı hatayı Brockelmann da tekrarlamıştır. İlk defa Abdülfettâh Buhayrî İbrâhim tarafından tahkik edilen eserin Kitâbü’t-Teẕkire fi’l-ḳırâʾât adıyla iki baskısı yapılmış (I-II, Kahire 1410/1990, 1411/1991), ardından eser, Eymen Rüşdî Süveyd’in tahkikiyle ve et-Teẕkire fi’l-ḳırâʾâti’s̱-s̱emân adıyla neşredilmiştir (I-II, Cidde 1412/1991). Müellif ayrıca et-Teẕkire’de kaydettiğine göre (I, 93, 156, 225) Kitâbü’l-İdġām li-Ebî ʿAmr, Kitâbü’l-Vaḳf li-Ḥamza ve Hişâm ile Kitâbü’r-Râʾât li-Verş adıyla üç eser daha kaleme almıştır.
Ebû Ali el-Fârisî’nin el-Ḥücce li’l-ḳurrâʾi’s-sebʿa adlı eserinin Murad Molla Kütüphanesi’ndeki (nr. 6-9) nüshasının bütün ciltlerinin ferağ kaydında yazmanın Tâhir b. Galbûn’un hattı olduğu belirtilmişse de nüsha üzerinde yapılan incelemede asıl müstensihin adının silinerek Tâhir b. Galbûn adının yazıldığı görülmüştür. Esasen eserin ilk üç cildinin istinsah tarihinin 427 (1036), IV. cildinin 428 (1037) olduğu dikkate alındığında hattın Tâhir b. Galbûn’a ait olamayacağı anlaşılır.
BİBLİYOGRAFYA
İbn Galbûn, et-Teẕkire fi’l-ḳırâʾâti’s̱-s̱emân (nşr. Eymen Rüşdî Süveyd), Cidde 1412/1991, neşredenin girişi, I, 30-153; a.e. (nşr. Abdülfettâh Buhayrî İbrâhim), Kahire 1411/1991, I, 7-24.
Zehebî, Maʿrifetü’l-ḳurrâʾ, I, 369-370; a.e. (Altıkulaç), II, 610, 618, 698-699, 751.
a.mlf., Târîḫu’l-İslâm: sene 381-400, s. 372.
Safedî, el-Vâfî, XVI, 404-405.
İbnü’l-Kāsıh, Sirâcü’l-ḳāriʾi’l-mübtedî, Kahire 1315, s. 54.
İbnü’l-Cezerî, Ġāyetü’n-Nihâye, I, 339.
a.mlf., en-Neşr, I, 73-74.
Süyûtî, Ḥüsnü’l-muḥâḍara, I, 491.
Rûdânî, Ṣılatü’l-ḫalef (nşr. Muhammed Haccî), Beyrut 1408/1988, s. 152.
Brockelmann, GAL Suppl., I, 330.
Sezgin, GAS, I, 16.
Ahmed Nusayyif el-Cenâbî, “Cühûdü Ṭâhir b. Ġalbûn fî ʿilmi’l-ḳırâʾât”, MMİIr., XXXIII (1982), s. 442-479.
a.mlf., “et-Teẕkire fi’l-ḳırâʾâti’s̱-s̱emân”, ʿÂlemü’l-kütüb, III, Riyad 1982, s. 33-36.
“İbn Ġalbûn”, DMBİ, IV, 363-364.