https://islamansiklopedisi.org.tr/ibn-keygalag
258 (872) yılı civarında Bağdat’ta doğdu. Babası Keygalağ (Kayığlığ, Keyağlağ, Keyoğulluğ) Abbâsîler’in Dımaşk valilerinden olup Halife Mühtedî-Billâh’ın hal‘inde önemli rol oynamıştı. Halencî (Halîcî) adlı bir kişinin isyanı üzerine Halife Müktefî-Billâh, Dımaşk ve Ürdün âmili Ahmed b. Keygalağ kumandasındaki bir orduyu Mısır’a sevketti (Safer 293 / Aralık 905). İbn Keygalağ, Arîş yakınlarında meydana gelen savaşta ağır bir yenilgiye uğrayınca Bağdat’tan takviye birlikleri gönderildi. Bunların içinde İbn Keygalağ’ın kardeşi İbrâhim de vardı. Karmatî liderlerinden Zikreveyh b. Mihreveyh, oğlu Sâhibü’ş-Şâm Hüseyin’in (Hasan) katlinden sonra Ebû Gānim Nasr Abdullah b. Saîd’i Suriye’ye gönderip çeşitli kabilelerden destek alarak bölgeye hâkim olmasını istedi. Dımaşk ve Ürdün âmili Ahmed b. Keygalağ’ın Mısır’a gönderilmesini fırsat bilen Abdullah b. Saîd Busrâ, Ezriât ve Beseniye’yi işgal edip çocuk ve kadınları esir aldı, çok sayıda ganimet elde etti. Ardından Dımaşk üzerine yürüyerek şehri ele geçirmek istedi ve İbn Keygalağ’ın Dımaşk nâibi Sâlih b. Fazl’ı bozguna uğratıp öldürdü. Fakat Dımaşklılar şehri müdafaa ettikleri için Dımaşk’a giremedi. Oradan Taberiye’ye hareket eden Karmatîler, İbn Keygalağ’ın Ürdün nâibi olan Yûsuf b. Ahmed’i de katledip çevreyi yağmaladılar (293/906).
Cihad gayesiyle yola çıkan İbn Keygalağ Muharrem 294’te (Ekim 906) Tarsus’tan Bizans topraklarına girdi. Yaklaşık 5000 kişiyi esir aldı ve çok miktarda ganimet ele geçirdi. Bizans kuvvetleri kumandanı eman dileyip müslüman oldu (İbnü’l-Esîr, VII, 552). 7 Rebîülevvel 302’de de (30 Eylül 914) Ebû Ali Ebû Zünbûr b. Ahmed el-Mâzerâî ve Ebû Bekir Muhammed b. Ali el-Mâzerâî ile birlikte Mısır’a gitti. Ramazan 302’de (Mart-Nisan 915) Suriye’ye gönderilip Dımaşk ve Halep valiliğine tayin edildiyse de ertesi yıl azledildi. Aynı yıl Mûnis el-Muzaffer ile birlikte, Abbâsî Halifesi Muktedir-Billâh’a isyan eden Hüseyin b. Hamdân b. Hamdûn’u itaat altına almak üzere el-Cezîre’ye gönderildi. Hüseyin b. Hamdân af dilediyse de Abbâsî ordusu onu takip edince İrmîniye’ye kaçtı. Ardından Muktedir-Billâh, İbn Keygalağ’ı Mısır’a vali tayin etti. Ancak İbn Keygalağ Mısır’a gitmeyip yerine nâib gönderdi. 312 Muharreminde (Nisan 924) tekrar Dımaşk valiliğine getirildi ve yine ertesi yıl azledildi.
Hâcib Nasr, Karmatîler ile mücadele için çıktığı seferde hastalanınca yerine Ahmed b. Keygalağ’ı vekil tayin etti. Karmatîler onun karşısında tutunamayıp çöllere kaçtı (316/928). İbn Keygalağ aynı yıl Hemedan ve Nihâvend, 317’de (929) Halep (İbnü’l-Adîm, I, 101), 319’da da (931) İsfahan valiliğine tayin edildi. Leşkerî adlı Deylem asıllı bir kumandan İbn Keygalağ’ı mağlûp ederek İsfahan’a girdi. O da otuz süvariyle birlikte İsfahan köylerine sığındı. Leşkerî, az sayıdaki askeriyle İsfahan civarında dolaşırken İbn Keygalağ’ın adamları tarafından yakalandı. O sırada yetmiş yaşlarında olan İbn Keygalağ, Leşkerî’yi bizzat kendisi öldürdü. Bunu duyan askerleri ağırlıklarını bırakıp İsfahan’ı terkettiler. İbn Keygalağ’ın ilerlemiş yaşına rağmen elde ettiği başarı takdirle karşılandı ve Halife Muktedir-Billâh’ın nezdinde itibarı arttı. Halife kendisine hil‘at, gerdanlık ve bilezik verdi (Arîb b. Sa‘d, XI, 139-141). Mûnis el-Muzaffer’in Halife Muktedir-Billâh ile yaptığı savaşta halifenin sağ cenah kuvvetlerine kumanda eden İbn Keygalağ savaş sırasında esir düştü (a.g.e., XI, 150).
İbn Keygalağ, 9 Şevval 321 (2 Ekim 933) tarihinde Halife Kāhir-Billâh tarafından Muhammed b. Tuğç’un yerine ikinci defa Mısır valiliğine tayin edildi. Ancak o Mısır’a gitmeyip nâibi Ebü’l-Feth Muhammed b. Îsâ en-Nûşerî’yi gönderdi (Kindî, s. 282). Ertesi yıl kendisi de Mısır’a gitti. Halife Râzî-Billâh (934-940) daha sonra Ahmed’i azledip tekrar Muhammed b. Tuğç’u Mısır valiliğine getirdi ve Muhammed b. Tuğç 23 Ramazan 323’te (26 Ağustos 935) Mısır’a girdi (İbn Hallikân, V, 58, 62). İbnü’l-Esîr, İbn Keygalağ’ın 324’te (936) Mısır valiliğinden azledildiğini söylerse de (el-Kâmil, VIII, 328) bu bilgi diğer kaynaklarca teyit edilmemektedir. İbn Keygalağ’ın 323 (935) yılından sonraki bir tarihte vefat ettiği anlaşılmaktadır. Kendisi aynı zamanda edip ve şairdi. Onun şiirlerinden bazı örnekler günümüze ulaşmıştır (Seâlibî, I, 121-122; İbn Hallikân, V, 62-63).
BİBLİYOGRAFYA
Taberî, Târîḫ (Ebü’l-Fazl), X, 111, 115, 121, 122, 130, 134.
Kindî, el-Vülât ve’l-ḳuḍât (nşr. Rhuvon Guest), Kahire, ts. (el-Fârûku’l-hadîse li’t-tıbâa ve’n-neşr), s. 269, 273, 279, 282-286.
Arîb b. Sa‘d, Ṣılatü Târîḫi’ṭ-Ṭaberî (Taberî, Târîḫ [Ebü’l-Fazl], XI içinde), s. 18-19, 22, 24, 28, 52, 120, 138-141, 150.
Seâlibî, Yetîmetü’d-dehr, I, 121-122.
İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, VII, 228, 305, 310, 316, 332, 336, 371, 517, 540-541, 552; VIII, 93, 182, 200, 228, 229, 328.
İbnü’l-Adîm, Zübdetü’l-ḥaleb min Târîḫi Ḥaleb (nşr. Süheyl Zekkâr), Dımaşk 1418/1997, I, 99, 101.
İbn Hallikân, Vefeyât, V, 58, 62-63.
Ziriklî, el-Aʿlâm, I, 81-82.
Bedrân, Tehẕîbü Târîḫi Dımaşḳ, I, 441-442.
Hakkı Dursun Yıldız, İslâmiyet ve Türkler, İstanbul 1976, s. 179.
Süheyl Zekkâr, Aḫbârü’l-Ḳarâmiṭa, Dımaşk 1402/1982, s. 26, 51, 351.
Hasan Yûsufî Eşkûrî, “İbn Keyġalaġ”, DMBİ, IV, 533-534.