https://islamansiklopedisi.org.tr/ibnul-allaf
Muhtemelen 218 (833) yılında Bağdat yakınındaki Nehrevan kasabasında doğdu. Babası hayvan yemi (alef) satıcısı olduğundan İbnü’l-Allâf künyesiyle tanındı. Bir gözünün sakat olduğu (İbnü’l-Mu‘tez, s. 358) veya gözlerinin görmediği kaydedilmektedir (İbn Hallikân, II, 107). Ebû Ömer ed-Dûrî’den kıraat okudu. Humeyd b. Mes‘ade el-Basrî, Nasr b. Ali el-Cehdamî ve Muhammed b. İsmâil el-Hassânî’den hadis rivayet etti. Ebû Bekir Ahmed b. Nasr es-Sezâî ile Ebü’l-Ferec eş-Şenebûzî kendisinden kıraat dersi aldı. Abdullah b. Hasan en-Nehhâs, Ebû Hafs İbn Şâhin ve diğer bazı âlimler ondan hadis naklettiler. Hayatının büyük bir bölümünü Bağdat’ta geçiren İbnü’l-Allâf, Abbâsî hânedanı ile iyi ilişkiler içinde bulundu, Halife Mu‘tazıd-Billâh’ın nedimleri arasına girdi. İbnü’l-Mu‘tez’le ve Muktedir-Billâh’ın veziri Ebü’l-Hasan İbnü’l-Furât ile dostluk kurdu. 318 (930) veya 319 (931) yılında Bağdat’ta vefat etti.
İbnü’l-Mu‘tez, İbnü’l-Allâf’ı usta şairler arasında sayar. Ancak şiirinin tekellüflü, sunî, kuru ve donuk olduğu gerekçesiyle eleştirilmiştir. Kendisinden nakledildiğine göre, Halife Mu‘tazıd-Billâh’ın nedimi iken bir gece halifenin uykusu kaçınca hâdimi gelip kendisine irticâlen bir beyit okumuş, fakat devamını getirememişti. Halifenin hepsi de şair olan diğer nedimleri de orada bulunuyordu. İbnü’l-Allâf, halifenin beytin devamını maksadına uygun olarak tamamlayana ödül vereceğini söylediğini, nedimlerin içinde sadece kendisinin o anda şiiri tamamlayarak ödülü aldığını anlatır.
Medih, mersiye, gazel gibi geleneksel temalarda şiirleri bulunmakla birlikte İbnü’l-Allâf, asıl şöhretini çok sevdiği kedisi için mersiye olarak yazdığı ve sembolik ifadelere yer verdiği “el-Kasîdetü’d-dâliyye”sine borçludur. Kasidenin söyleniş amacı hakkında çeşitli rivayetler vardır. Kedisinin komşularının damında bulunan güvercinlere dadanması üzerine komşuları tarafından öldürülmesinden dolayı altmış beş beyitlik bu şiiri nazmettiği kaydedilir. Şairin, dostu İbnü’l-Mu‘tezz’in Muktedir-Billâh tarafından öldürülmesinden sonra ona açıkça mersiye söylemekten korktuğu için kedi sembolünü kullanarak bu mersiyeyi onun için söylediği de rivayet edilmektedir. İbnü’l-Allâf’ın oğlu Ebü’l-Hasan Vezir Sâhib b. Abbâd’a babasının bu kasidesini okuyunca vezir bu şiirde İbnü’l-Mu‘tezz’in sembolize edilmiş olduğunu söylemiştir (Demîrî, II, 402). Ayrıca kasidede kedi sembolü ile Vezir İbnü’l-Furât’ın oğlu Muhassin’in kastedildiği de söylenir. Diğer bir rivayete göre, Halife Muktedir-Billâh’ın veziri İbnü’l-Cerrâh Ali b. Îsâ’nın bir câriyesi İbnü’l-Allâf’ın kölesine âşık olmuş, bu durum ortaya çıkınca her ikisi de öldürülmüş, şair halifeden çekindiği için acısını açıkça ifade edemeyip onları sembolize etmek amacıyla bu kasidesini kaleme almıştır. Selâhaddin es-Safedî, bu kasidede sözü edilen kedinin gerçek anlamda bir kedi olduğunu, şiirin başka bir amaçla söylenmiş olduğunu iddia edenleri hayretle karşıladığını ifade eder. İbn Hallikân’a göre bu kaside şairin en güzel şiirlerindendir. Kasideyi Joseph D. Carlyle İngilizce’ye tercüme etmiştir. Sabîh Redîf, şairin kaynaklarda yer alan şiirlerini derleyip tahkik ederek Şiʿru İbni’l-ʿAllâf adıyla yayımlamıştır (Bağdat 1974).
BİBLİYOGRAFYA
İbnü’l-Mu‘tez, Ṭabaḳātü’ş-şuʿarâʾ (nşr. Abdüssettâr Ahmed Ferrâc), Kahire 1976, s. 358-359.
Hatîb, Târîḫu Baġdâd, VII, 379-380.
İbn Hallikân, Vefeyât, II, 107-111.
Zehebî, Aʿlâmü’n-nübelâʾ, XIV, 514-518.
Safedî, Nektü’l-himyân (nşr. Ahmed Zekî Bek), Kahire 1329/1911, s. 139-142.
Demîrî, Ḥayâtü’l-ḥayevân, II, 402-404.
İbnü’l-İmâd, Şeẕerât, II, 277-279.
Mehmed Zihni, Kitâbü’t-Terâcim, İstanbul 1304, s. 101-103.
C. Zeydân, Âdâb (Dayf), II, 167-168.
Ziriklî, el-Aʿlâm (Fethullah), II, 201.
Ömer Ferruh, Târîḫu’l-edeb, II, 394-397.
Ch. Pellat, “Ibn al-ʿAllāf”, EI2 (İng.), III, 702.
Abbas Hüccet-i Celâlî, “İbn ʿAllâf”, DMBİ, IV, 324.