https://islamansiklopedisi.org.tr/ibnul-kirmani
Aslen Kirmanlı olup Receb 762’de (Mayıs 1361) Bağdat’ta doğdu. Babası, el-Kevâkibü’d-derârî fî şerḥi Ṣaḥîḥi’l-Buḫârî adlı eseriyle tanınan Şemseddin el-Kirmânî’dir. Küçük yaşta Bağdat’ta tahsile başlayarak babasının talebesi Celâleddin Es‘ad b. Muhammed b. Mahmûd el-Hanefî’den Kur’ân-ı Kerîm’i ve çeşitli metinleri ezberledi. Ayrıca ondan Kur’an’ın büyük bir kısmının i‘rabını okuyarak icâzet aldı. Babasından sarf-nahiv, mantık, edebiyat, fıkıh ve kelâm ilimleriyle ilgili önemli eserleri şerhleriyle birlikte okudu. Bağdat medreselerinde verdiği dersleri on iki yıl boyunca takip ederek Şâfiî fıkhı ve usulüne dair çeşitli eserleri ve el-Kevâkibü’d-derârî’nin tamamını ondan dinledi. Devrin tanınmış âlimlerinden hadis, lugat, hüsn-i hat, edebiyat, belâgat, mantık, felsefe, kelâm, âdâbü’l-bahs, astronomi, vaaz ve irşad (tasavvuf) dersleri aldı. Yaşadığı sürece yanından ayrılmadığı babasıyla birlikte elli kadar ilim merkezini dolaştı. Sehâvî, Timur’un Bağdat’ı kuşatması üzerine İbnü’l-Kirmânî’nin babasıyla birlikte Dımaşk’a göç edip oraya yerleştiğini belirtmişse de (eḍ-Ḍavʾü’l-lâmiʿ, X, 260) Timur’un Bağdat üzerine ilk seferinin 795’te (1393) olduğuna (Yücel, s. 10; Aka, s. 18) ve babası 786’da (1384) vefat ettiğine göre bu göç daha erken bir tarihte gerçekleşmiş olmalıdır. 800 (1397) yılından önce kardeşi Abdülhamîd’le birlikte Kahire’ye giderken babasının Buhârî şerhini de götürerek ilim çevrelerine tanıtan İbnü’l-Kirmânî bu eser sayesinde Kahire ve Dımaşk civarında şöhret kazanmıştır. Sirâcüddin el-Bulkīnî’ye uzun yıllar talebelik ederek fetvalarını yazmış, ondan fetva ve tedris icâzeti almış, Irâkī’den el-Elfiyye’sini dinlemiş, İbnü’l-Mülakkın’dan hadis tahsil etmiştir.
Kahire’de öğrenimini tamamladıktan sonra Dımaşk’a dönen İbnü’l-Kirmânî, Dımaşk Valisi Şeyh el-Mahmûdî ile tanışarak onun sırdaşı ve imamı oldu. Onun Kahire’ye yaptığı seyahatlerde beraberinde bulundu. Dımaşk’ta ikameti esnasında Tâceddin b. Berdis’ten Ṣaḥîḥ-i Müslim’i okudu. Şeyh el-Mahmûdî 802’de (1399-1400) Trablus valiliğine tayin edilince onunla birlikte Trablus’a gittiyse de Mahmûdî daha sonra onun Dımaşk’ta dârüladlde fetva görevini üstlenmesini istedi; Şeyh el-Mahmûdî Kahire’ye dönünce onunla Kahire’ye giderek orada yerleşti. Mahmûdî, 815’te (1412) sultan olunca İbnü’l-Kirmânî’yi Bîmâristânü’l-Mansûrî’nin nâzırı olarak görevlendirdi. Teori ve pratiğe dayalı tıp eğitimi yapılan bîmâristandaki görevi sultanın ölümüne kadar devam etti (824/1421). Bu tarihten itibaren eğitim, öğretim ve telifle meşgul olan İbnü’l-Kirmânî, gözlerinin zayıflaması ve kulağının ağır işitmesi sebebiyle ölümünden bir yıl önce derslerine son verdi. Hayatının son yıllarında genç bir hanımla yaptığı evlilikten 831 (1428) yılında Yûsuf adında bir oğlu dünyaya geldi. Sehâvî “arkadaşım” dediği Yûsuf’un iyi yetiştiğini, faziletli bir insan olduğunu ve Ḳaṣîdetü’l-bürde’nin altmış kadar tahmîsini derlediğini söylemektedir (eḍ-Ḍavʾü’l-lâmiʿ, X, 337; Vecîzü’l-kelâm, II, 509). İbnü’l-Kirmânî 8 Cemâziyelâhir 833’te (4 Mart 1430) Kahire’de vebadan öldü.
Eserleri. 1. Mecmaʿu’l-baḥreyn ve cevâhirü’l-ḥabreyn. Ṣaḥîḥ-i Buḫârî şerhi olup müellif hattı nüshası sekiz cilt halinde Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’ndedir (III. Ahmed, nr. 402; bk. Karatay, II, 50-52; DİA, VII, 119).
2. Muḫtaṣaru Târîḫi Mekkete’l-müşerrefe. Ezrakī’nin Aḫbâru Mekke’sinin muhtasarı olup müellif hattıyla yazılmış bir nüshası Berlin Staatsbibliothek’te kayıtlıdır (Ahlwardt, IX, 259).
İbnü’l-Kirmânî’nin ayrıca Ṣaḥîḥ-i Müslim üzerine bir şerhiyle bir muhtasarı olduğu, Abdurrahman b. Abdullah es-Süheylî’nin er-Ravżü’l-ünüf, İbn Mâkûlâ’nın Müfâḫaretü’l-ḳalem ve’d-dînâr adlı eserleriyle 810’da (1407) Ebü’l-Alâ b. Zühr’ün tıbba dair el-Ḫavâṣṣ’ını ihtisar ettiği el-Maḳṣûd min Tuḥfeti’l-mevdûd (Süleymaniye Kütüphanesi kayıtlarında [Fâtih, nr. 3096] İbnü’l-Kirmânî’ye nisbet edilen nüshanın adı ve müellifi belli olmayıp 893’te [1488] kaleme alındığı ve Şehzade Korkut’a takdim edilen bir akaid kitabı olduğu anlaşılmaktadır) ve el-Muḫtaṣar fî aḫbâri Mıṣr adlı çalışmalarının bulunduğu kaydedilmektedir.
BİBLİYOGRAFYA
Makrîzî, es-Sülûk, IV/2, s. 845.
İbn Hacer, İnbâʾü’l-ġumr, II, 183; VIII, 225.
İbn Tağrîberdî, en-Nücûmü’z-zâhire, XV, 169.
a.mlf., ed-Delîlü’ş-Şâfî (nşr. Fehîm M. Şeltût), Kahire 1399/1979, II, 781.
Hatîb el-Cevherî, Nüzhetü’n-nüfûs ve’l-ebdân fî tevârîḫi’z-zamân (nşr. Hasan Habeşî), Kahire 1973, III, 210.
Sehâvî, eḍ-Ḍavʾü’l-lâmiʿ, X, 259-261, 337.
a.mlf., Vecîzü’l-kelâm fi’ẕ-ẕeyl ʿalâ Düveli’l-İslâm (nşr. Beşşâr Avvâd Ma‘rûf v.dğr.), Beyrut 1416/1995, II, 509.
a.mlf., Ẕeylü’t-tâm ʿalâ Düveli’l-İslâm (nşr. Hasan İsmâil Merve), Beyrut 1992, s. 565.
Abdülbâsıt el-Malatî, Nüzhetü’l-esâṭîn fî men veliye Mıṣr mine’s-selâṭîn (nşr. Muhammed Kemâleddin İzzeddin Ali), Kahire 1407/1987, s. 126.
Keşfü’ẓ-ẓunûn, I, 546-547; II, 1629.
Ahlwardt, Verzeichniss, IX, 259.
Hediyyetü’l-ʿârifîn, II, 547.
Kehhâle, Muʿcemü’l-müʾellifîn, XIII, 230.
Karatay, Arapça Yazmalar, II, 50-52.
Sezgin, GAS, I, 121, 344.
Ziriklî, el-Aʿlâm (Fethullah), VIII, 166-167.
Yaşar Yücel, Timur’un Ortadoğu Anadolu Seferleri ve Sonuçları: 1393-1402, Ankara 1989, s. 10.
İsmail Aka, Timur ve Devleti, Ankara 1991, s. 18.
S. Kemal Sandıkçı, Sahîh-i Buhârî Üzerine Yapılan Çalışmalar, Ankara 1991, s. 47.
M. Yaşar Kandemir, “el-Câmiu’s-sahîh”, DİA, VII, 119.