https://islamansiklopedisi.org.tr/ibnul-lebbane
Endülüs’ün Dâniye (Denia) şehrinde doğdu. Annesinin süt satarak hayatını kazanmasından dolayı İbnü’l-Lebbâne diye tanındı. Kaynaklarda babası, tahsili ve hocaları hakkında bilgi yoktur; sadece kendisi gibi edebiyata meraklı, ancak daha çok ticaretle uğraşan Abdülazîz adlı bir kardeşi olduğundan söz edilmektedir.
Klasik şiir mülûkü’t-tavâif döneminde siyasî çöküşün aksine hiciv, methiye, tefâhür, zühd, sabır, hüzün, tabiat, içki, kadın gibi temalar etrafında önemli bir gelişme gösterdi. Şairlerin değeri arttı ve şairler vezirlerle denk tutulur oldular. Şiirlerinde bu temaları işleyen dönemin en meşhur şairlerinden biri de İbnü’l-Lebbâne’dir. Benî Sumâdıh hânedanından Mu‘tasım et-Tücîbî (Ebû Yahyâ Muhammed b. Ma‘n) döneminde (1052-1091) Meriye (Almeria) Endülüs’ün en önemli kültür merkezi haline gelmiş, Benî Sumâdıh sarayı edip ve şairlerin sığınağı olmuştu. İbnü’l-Lebbâne de Mu‘tasım-Billâh’ı övmek için Dâniye’den Meriye’ye geçti (460/1068). Ancak hükümdarla yakınlığı çok uzun sürmedi. Mu‘tasım’ın şair İbnü’l-Haddâd el-Vâdîâşî’yi Dîvân-ı İnşâ reisi tayin etmesi üzerine Meriye’den ayrılıp Batalyevs’e (Badajoz) gitti. Batalyevs Emîri Ebû Hafs Ömer el-Mütevekkil’e methiyeler sundu. Ancak bu defa da Mütevekkil’den beklediği ilgiyi göremeyince Abbâdîler’den İbn Abbâd el-Mu‘temid-Alellah’ın Kurtuba’yı (Córdoba) fethini tebrik için Kurtuba’ya geçti. Burada bir süre kaldıktan sonra Mu‘temid’in İşbîliye’de (Sevilla) bulunan sarayına girmeyi başardı. Mu‘temid ve oğullarının güvenini kazanarak saray şairi oldu ve uzun süre sıkıntılardan uzak bir hayat yaşadı.
484’te (1091) İşbîliye’yi işgal eden Murâbıtlar, İbn Abbâd el-Mu‘temid’i esir alıp önce Tanca’da, ardından Miknâs ve birkaç ay sonra da Merakeş yakınlarında bulunan Ağmât’ta hapsettiler. İbnü’l-Lebbâne zaman zaman onu ziyaret ederek gönlünü aldı ve hakkında methiyeler yazdı. 489 yılı Şâban ayı sonlarında (Ağustos 1096) Mayurka (Majorka) Emîri Nâsırüddevle Mübeşşir b. Süleyman’ı övmek için Mayurka adasına geçti. Ancak sultandan beklediği ilgiyi göremeyince adayı terkederek Mağrib Berberî hânedanından Hammâdîler’e sığınmak amacıyla Bicâye’ye (Bougie) döndü. Bicâye’de oldukça sıkıntılı günler geçiren İbnü’l-Lebbâne buradan önce Tilimsân’a, oradan da tekrar Mayurka’ya geçti ve bu şehirde vefat etti. Ünlü tarihçi Feth b. Hâkān el-Kaysî, İbnü’l-Lebbâne’nin öğrencilerindendir.
İbnü’l-Lebbâne’nin kendi düşünceleri doğrultusunda hareket eden bir karaktere sahip olduğu, zaman zaman tutarsız davranışlar sergilediği, sık sık işret meclislerine katıldığı ve bunun edebî ağırlığına zarar verdiği kaydedilmektedir. Bu yüzden idarecilerle arasında anlaşmazlıklar çıkmış ve bulunduğu yerleri terketmek zorunda kalmıştır (İbn Bessâm eş-Şenterînî, II, 692). İbn Bessâm’ın, “Biraz daha yaşasaydı zamanın en büyük şairi olurdu” (a.g.e., II, 666-667) yargısının birçok eleştirmence de benimsenmesi, onun döneminde en önemli edip ve şairler arasında yer aldığını göstermektedir. Kaside, müveşşah ve mukattaât tarzında şiirler yazan şairin lafızdan çok mânaya önem vermesi, kelime seçimindeki titizliği onu seçkin bir şair ve edip yapan niteliklerdir. Bu açıdan Câhiliye dönemi şairlerinden Semev’el’e benzetilmiştir. İbnü’l-Lebbâne’nin en meşhur methiye ve mersiyeleri Abbâdîler hânedanı hakkında yazdıklarıdır (meselâ bk. Makkarî, IV, 256-260). Ayrıca “İşbîliye Mersiyesi” de önemli manzumeleri arasında sayılır. Eserlerinin günümüze ulaşmaması, hayatı ve edebî kişiliği hakkında daha ayrıntılı inceleme yapılmasına imkân vermemektedir.
Muhammed Mecîd es-Saîd, İbnü’l-Lebbâne’nin çeşitli kaynaklarda yer alan şiirlerini derleyerek Şiʿru İbni’l-Lebbâne ed-Dânî adıyla yayımlamıştır (Basra, ts.). Şairin şiirlerinin bir başka derlemesi ve neşri de Hamdâne Hacâcî tarafından gerçekleştirilmiştir (Cezayir 1998). Bu derleme, daha sonra Arapça metni ve Fransızca tercümesiyle birlikte Ibn al-Labbâna, Le poète d’al-Muʿtamid prince de Séville ou le symbole de l’amitié adıyla neşredilmiştir (Paris 1999). Birçok eser yazdığı kaydedilen İbnü’l-Lebbâne’nin kaynaklarda adı geçen eserleri şunlardır: el-İʿtimâd fî aḫbâri Benî ʿAbbâd, Saḳīṭu’d-dürer ve laḳīṭu’z-zeher fî şiʿri Benî ʿAbbâd (İbnü’l-Ebbâr, I, 145), Naẓmü’s-sülûk fî vaʿẓi’l-mülûk ve menâḳılü’l-fitne. Habîb ed-Dehmânî, İbnü’l-Lebbâne ed-Dânî: Ḥayâtühû ve âs̱âruh adıyla bir çalışma yapmıştır (1987, Câmiatü Zeytûne külliyyetü’l-âdâb).
BİBLİYOGRAFYA
Feth b. Hâkān el-Kaysî, Ḳalâʾidü’l-ʿiḳyân (nşr. Hüseyin Yûsuf Haryûş), Zerkā 1409/1989, III, 776-790.
İbn Bessâm eş-Şenterînî, eẕ-Ẕaḫîre, II, 666-702.
Dabbî, Buġyetü’l-mültemis (Ebyârî), I, 143-144.
İbn Dihye el-Kelbî, el-Muṭrib (nşr. İbrâhim el-Ebyârî v.dğr.), Kahire 1954, s. 15, 20-21.
İbnü’l-Ebbâr, et-Tekmile, Sidney 1986, I, 145.
İbn Hallikân, Vefeyât, V, 32-35, 39.
İbn Saîd el-Mağribî, el-Muġrib, II, 409-414.
Zehebî, el-ʿİber, IV, 15.
a.mlf., Aʿlâmü’n-nübelâʾ, XIX, 373-374.
Kütübî, Fevâtü’l-Vefeyât, II, 514-517.
Safedî, el-Vâfî, IV, 297-300.
Yâfiî, Mirʾâtü’l-cenân, III, 197.
Makkarî, Nefḥu’ṭ-ṭîb, IV, 94, 215, 222, 241, 242, 246, 256-260.
Keşfü’ẓ-ẓunûn, II, 994, 1964.
Ömer Ferruh, Târîḫu’l-edeb, V, 80-88.
D. Wasserstein, The Rise and Fall of the Party-Kings: Politics and Society in Islamic Spain 1002-1086, Princeton 1985, s. 83-85, 87, 89, 95.
F. de la Granja, “Ibn al-Labbāna”, EI2 (İng.), III, 853.