https://islamansiklopedisi.org.tr/kanimi
Fizan’ın merkezi Murzuk’ta (Merzûk) doğdu. Şeyh Laminû adıyla da bilinir. Babası Kânim’in Mao şehrinden gelen âlim bir kimseydi. Eğitimini Murzuk ve Bornu’da tamamladıktan sonra 1790’da hacca gidip birkaç yıl Hicaz bölgesinde kalarak bilgisini arttırdı ve âlim kişiliğiyle tanındı. Ülkesine dönünce Bornu’da Ngala emîrinin kızıyla evlendi ve Kādiriyye tarikatına intisap ederek zamanla bölgede siyasî ve dinî bir güce kavuştu.
XIX. yüzyılın başlarında Osman b. Fûdî’nin liderliğindeki Fûlânîler, Benî Seyf hânedanından Sultan Ahmed’in hâkim olduğu Bornu’ya saldırarak Nguru’yu aldılar. 1808’de Bornu’da Benî Seyf tahtına çıkan genç sultan (may) Dûneme b. Ahmed, Fûlânîler’in eline geçen eski başşehir Birni N’gazargamu’yu geri alabilmek için Kânimî’den yardım istedi. Kânimî, Kanembular’la Şüve Arapları’ndan oluşturduğu özel ordusuyla şehri kurtardı (1809) ve bu zafer sebebiyle Benî Seyf hânedanı üzerinde büyük bir nüfuz kurarak Bornu’nun gerçek hâkimi konumuna geldi.
Kânimî, Fûlânîler’le yaptığı savaşı kazandıktan sonra Benî Seyf ordusunun da yardımıyla düşmanı Bornu’dan sürdü. Bunun üzerine sultan kendisine “şehu” (şeyh) unvanı ile birlikte büyük bir arazi verdi. Ancak Kânimî’nin nüfuz ve şöhretinin artmasından rahatsız olan Bornu’nun ileri gelenlerinden bazıları, onun sözünden dışarı çıkamayan Dûneme’yi tahtından indirerek yerine amcası Muhammed Neclerûmâ’yı getirdiler (1811). Fakat Kânimî yeni sultanla anlaşamadığı için Dûneme’yi adamlarının da desteğiyle 1813’te yeniden tahta çıkardı. Bu gelişmelerden sonra daha da güçlenen Kânimî 1814’te yakın çevresini yanına alarak kendi kurduğu Kukava’ya yerleşti ve ülkeyi oradan yönetmeye başladı; sultanın ikamet ettiği Nguru ise sözde merkez olarak kaldı. 1820’de Kânimî’nin baskısından bunalan Dûneme, Bornu’ya saldıran Bagirmi emîriyle gizlice iş birliği yaparak ondan kurtulmayı planladı. Fakat durumu önceden haber alan Kânimî birliklerini savaş alanından çekti ve düşmanla bizzat karşılaşmak zorunda kalan sultan çarpışmalar sırasında öldü; bu arada Kukava da kısmen yıkıldı. Dûneme’nin yerine kardeşi İbrâhim geçirildi ve devletin idaresi yine Kânimî’nin elinde kaldı.
1821-1824 yılları arasında Bagirmi’ye karşı düzenlediği seferlerle güney sınırını güven altına alan Kânimî, 1825’te Bornu’nun batı tarafındaki Fûlânîler’e karşı saldırıya geçti ve bir süre sonra anlaşmaya vardı; ancak Fûlânîler ile Bornu arasındaki karşılıklı saldırılar 1827 yılına kadar devam etti. Kânimî 1826’da Katagum ve Hadejia emirliklerini alarak Kano sınırına kadar ilerledi. Fakat ertesi yıl Hadejia ve Katagum bölgelerini, Sokoto’yu başşehir yaparak Nijerya Fûlânî Devleti’ni en geniş sınırlarına kavuşturan Muhammed Bello’ya bırakmak zorunda kaldı ve ancak bu suretle iki devlet arasında anlaşma sağlandı. 1830’da, Kânimî’nin yıllardan beri ortadan kaldırmaya çalıştığı Ticâniyye tarikatının Bilâdüssûdan’da yayılmasına ön ayak olan ve ileride Tekrûr (Tukulor) Devleti’ni kuracak olan el-Hâc Ömer hac dönüşü Bornu’ya geldi ve burada bir müddet kaldı. Kânimî önceleri ona karşı eski düşmanca tutumunu sürdürdüyse de ziyaretinin sonuna doğru kendisine büyük bir yakınlık gösterdi. Kânimî’nin sebebi anlaşılamayan bu tavır değişikliği el-Hâc Ömer tarafından şeyhi Seyyid Ahmed et-Ticânî’nin kerametine bağlanmıştır.
1837’de ölen ve Kukava’ya defnedilen Kânimî, yaptığı esaslı idarî değişikliklerle Bornu Devleti’ni güçlendirirken nüfuzunu kaybetmiş olan mayların tükenen bin yıllık yönetimine son verdi. Bunu yaparken gösterişli bir hânedan kurmamaya dikkat etti; bazı bölgeleri doğrudan yönetirken diğerlerini sadece vergi vermekle mükellef kıldı. Genelde idareyi altı kişiden meydana gelen bir heyetin danışmanlığıyla yürüttü ve inançlı bir müslüman olmasına rağmen Bornu içinde bir ihtidâ veya ıslah hareketine girişmedi. Avrupalılar’la iyi münasebetleri desteklemekle birlikte onların niyetleri konusunda ihtiyatlı davrandı.
Kânimî’den sonra yerine oğlu Ömer geçti. Bir ara tahtı kardeşi Abdurrahman’a bırakmak zorunda kaldıysa da tekrar idareyi ele geçirdi. Gerek Ömer gerekse ondan sonra Bornu’ya hâkim olan oğulları Trablusgarp vilâyeti üzerinden Osmanlı Devleti’yle iyi ilişkiler kurdular. Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde Osmanlı sultanına gönderdikleri çeşitli mektuplar bulunmaktadır (bk. bibl.).
Bir ilim adamı kişiliğine sahip olmasına rağmen Kânimî’ye bugün sadece Naṣîḥatü’l-ḥükkâm ehle’l-fehm adlı küçük bir fıkıh risâlesi atfedilmekte ve Denham ile Hugh Clapperton’un 1828’de tercüme ederek seyahatnâmelerine aldıkları “Nesîmü’s-sabâ” başlıklı bir kasidesi bulunmaktadır. Onun asıl dikkat çeken yazıları, bugün Nijerya’nın İbadan ve Zaria şehirlerindeki üniversitelerin kütüphanelerinde saklanan mektuplarıdır (Hunwick v.dğr., II, 385-387). Bölgedeki önde gelen siyasî kişilere hitaben kaleme aldığı mektuplardan özellikle yıllarca savaştığı Fûlânîler’in önderi Osman b. Fûdî ile oğlu Muhammed Bello’ya gönderdikleri önem taşımaktadır. Bu mektuplarda, onların cihad çağrılarını reddettiği ve Bornulu müslümanların eski geleneklerini sürdürmelerinin putperestlikten kaynaklanmayıp cahillikten ileri geldiğini söylediği ve bunun cihad yerine eğitimle halledilebileceğini belirttiği görülür. Bu arada Fûlânîler’in yürüttüğü cihadın amacını aştığını ve onların aslında kendi devletlerinin topraklarını genişletmeye yöneldiklerini ileri sürer. Muhammed Bello onun iddialarına karşı İnfâḳu’l-meysûr adıyla bir risâle kaleme almıştır (Kahire 1383/1964).
BİBLİYOGRAFYA
BA, DUİT, sene: 1286, Dahiliye, nr. 42101; sene: 1288, Dahiliye, nr. 43982.
BA, A.MKT, Umum Vilâyât, tarih: 25 C 1271, dosya nr. 185, vesika nr. 100.
BA, YEE, nr. 30/332.
Le dīvān des sultans du [Kānem] Bornū (nşr. ve trc. D. Lange), Wiesbaden 1977, s. 6.
el-Hâc Ömer, Teẕkiretü’l-ġāfilîn ʿan ḳubḥi iḫtilâfi’l-müʾminîn (nşr. ve trc. C. Gerresch-Dekais, Bulletin de l’institut fondamental d’Afrique noire içinde), XXXIX/4, Dakar 1977, s. 890-931.
R. W. July, Histoire des peuples d’Afrique (trc. P. Adodo v.dğr.), [baskı yeri yok] 1977 (Editions Gaignault), II, 51-56.
L. Brenner, “Muhammad al-Amīn al-Kānimī and Religion and Politics in Bornu”, Studies in West African Islamic History (ed. J. R. Willis), London 1979, I, 160-176.
P. B. Clarke, West Africa and Islam, London 1982, s. 116-117, 132, 158-159.
Sidi Mohammed Mahibou – Jean-Louis Triaud, Voilà ce qui est arrivé Bayan ma waqa’a d’al-Hagg Umar al-Fūtī, Paris 1983, s. 26, 34, 65.
Maikorema Zakari, “Les états de l’espace nigérien (VIIIe s.-XIXe s.)”, Culture et civilisation islamiques: Le Niger, Rabat 1988, s. 44.
M. R. Lipschutz – R. K. Rasmussen, Dictionary of African Historical Biography, London 1989, s. 100-101.
Madina Ly-Tall, Un Islam militant en Afrique de l’Ouest au XIXe siècle, Paris 1991, s. 98-100, 110-115.
Arabic Literature of Africa: The Writings of Central Sudanic Africa (ed. R. S. O’Fahey – J. O. Hunwick), Leiden 1995, II, 384-387.
Ahmet Kavas, “Afrika’nın Sömürgeleştirilmesi Öncesinde Rabih b. Fazlullah’ın Kurduğu Son Bilâdü’s-Sultan Devleti ve Fransa’yla Mücadelesi”, Osm.Ar., sy. 20 (2000), s. 9-35.
Abdullahi Smith, “al-Kānemī”, EI2 (Fr.), IV, 565.