https://islamansiklopedisi.org.tr/kazdagliyye
Mısır’da Kazduğlî/Kazduğliyye şeklinde okunan kelimenin aslı Batı Anadolu’daki Kazdağı’na nisbeti ifade eden Kazdağlı (Kazdâğî) olup bunun Mısır muhitinde ne zamandan beri bu şekilde telaffuz edildiği bilinmemektedir (Hathaway, s. 60-61). Mısır’da söz sahibi iki büyük Memlük grubu olan Kāsımiyye ve Zülfikāriyye’den farklı şekilde Osmanlı askerî ocağına mensup Kazdağlı Mustafa tarafından kuruldu. Mustafa Bey, Mısır’da 1085 (1674) yılında Azebân ve 1093’te (1682) Gönüllüyan Ocağı’nın ağası olan Belfiyye Hasan Ağa’nın emri altındaki ocak muhafızlarından biriydi. Hasan Ağa’nın hizmetinde Müstahfızân Ocağı’nın kethüdâlığı derecesine kadar yükselen Kazdağlı Mustafa (Cebertî, I, 334-337), zamanla bu ocakta nüfuzunu arttırarak 1676-1699 yılları arasında, Mısır’daki askerî ocaklarda söz sahibi olan Müstahfızân Ocağı’nın başodabaşısı Küçük Mehmed ile çarpıştı, fakat yenilerek Hicaz’a sürüldü. Ancak bir süre sonra rakibini bir suikastla öldürterek Mısır’a döndü ve Müstahfızân Ocağı’nı nüfuzu altına aldı. Rakiplerini bertaraf edip yeni köleler satın alarak onları önemli mevkilere getirmeye çalıştı. Kazdağlı Mustafa, 1115’te (1703) ölünceye kadar Belfiyye Hasan Ağa’nın yaptığı gibi Zülfikāriyye fırkasının taraftarı olarak görünüp önemli bir güç sahibi haline geldi.
Bir fırka olarak Kazdağliyye, Mustafa Kethüdâ’nın ölümünden sonra ortaya çıktı. Efrenc Ahmed’in 1123 (1711) yılında çıkardığı karışıklıklar esnasında Kazdağlı Mustafa’nın adamları onu Müstahfızân başodabaşısı yaptırmamak için öteki altı asker ocağını topladılar; Efrenc Ahmed’i Müstahfızân Ocağı’ndan atıncaya kadar Kāsımiyye taraftarı olan Azebân Ocağı’na iltica ederek o zamandan beri Mısır’ın çeşitli ocaklarında ve özellikle Müstahfızân Ocağı’nda nüfuzlarını arttırdılar.
Reisleri Çerkez Mehmed’in öldürülmesinin ardından Kāsımiyye fırkasının varlığının sona ermesi üzerine Mısır’da nüfuz ve hâkimiyet, 1733’te şeyhülbeledliğe tayin edilen Kutamış oğlu Muhammed’in liderliği altındaki Zülfikāriyye fırkasına ve bunun müttefiki olan Kazdağlılar fırkasına geçti. Ancak bir süre sonra bu iki fırka arasında da rekabet başladı, Müstahfızân Ocağı’nda büyük nüfuzu olan Kazdağlı Osman Kethüdâ, Kutamış oğlu Muhammed Bey’i bertaraf edince bu defa rekabet Zülfikāriyye fırkasının reisi Osman Bey ile Kazdağlı İbrâhim Çavuş arasında şiddetlendi. Saîd’de Hevvâre Arapları’nın şeyhi olan Şeyh Hümâm ile Azebân Ocağı’nın kethüdâsı Celfî Rıdvân bu rekabette Osman Bey’i desteklediler. Öte yandan Kazdağlı fırkasının reisi İbrâhim köleler satın almaya, rakibinin müttefiki olan Celfî Rıdvân’ı kendi tarafına çekmeye çalıştı ve aralarındaki mücadele Zülfikārî Osman Bey’in yenilgiye uğramasına kadar (1157/1744) devam etti. Bundan sonra askerî ittifak içinde olan Kazdağlı ve Celfiyye fırkaları Mısır’da önemli roller oynadılar (1161/1748).
Müstahfızân kethüdâlığında bulunan Kazdağlı İbrâhim, Mısır eyaletinin bütün önemli işlerine hâkim oldu ve ardından Celfî Rıdvân’ı yönetimden uzaklaştırdı. Mısır eyaletinin gelirlerine el koyup birçok köle satın aldığı gibi vefat eden beylerin mal ve mülklerini müsadere ederek kendi adamlarına verdi, hatta adamlarını ölen emîrlerin dul zevceleriyle evlendirdi ve yüksek makamlara getirdi. İbrâhim’in sağlığında sancak beyliği makamına ulaşıp onun ölümünden sonra Mısır’da büyük nüfuz elde eden Kazdağlı emîrlerinden üçü Circâvî Osman Bey, Gazzâvî Ali Bey ve Hüseyin Bey’dir.
İbrâhim’in ölümünün (1167/1754) ardından başında Abdurrahman Kâhya’nın bulunduğu Kazdağlı fırkası, köleleri azalan ve siyasî hayattan uzaklaştırılan Celfî Rıdvân Kethüdâ ile yeniden mücadeleye girdi. Celfiyye tâbilerinden birinin suikastı neticesinde hayatını kaybeden Rıdvân Bey’den sonra Kazdağlılar Mısır’da tek nüfuz ve hâkimiyet sahibi fırka oldu. Fakat çok geçmeden bu fırkanın liderleri arasında da makam ve mansıp elde etmek için rekabet ve mücadeleler başladı.
Kazdağlı İbrâhim’in oğlu Abdurrahman Kâhya’nın şeyhülbeled olmak için askerî sıfatı bulunmadığından Kazdağliyyeler, bu makama o sırada İbrâhim Bey’in en büyük oğlu olan Circâvî Osman Bey’i seçtiler (1169/1756). Bu arada Kazdağlı tâbilerinden Sabuncu Hüseyin ve Bulutkapan Ali beyler sancak pâyesine ulaştırılmıştı. 1170 (1757) yılında Circâvî’nin yerine şeyhülbeledliğe getirilen Sabuncu Hüseyin Bey, Kāsımiyye fırkasının müttefiki olan Nısf Haram’ın nüfuzunu iade etmek için Kazdağlı beylerini Mısır beylerbeyisinin emriyle çeşitli yerlere dağıttı, fakat kendisi de bir suikast sonucu öldürüldü (Ekim 1757). Şeyhülbeledliğe seçilen Gazzâvî Ali Bey, beyleri sürgünden kurtarıp kendi tarafına çekmeye çalıştı ve hac serdarlığına çıkmadan önce Defterdar Halil Bey’i eski makamına getirdi. Gazzâvî Ali Bey onunla Kazdağlı Abdurrahman’ı bertaraf etme hususunda anlaşmaya vardı. Ancak bu komployu öğrenen Abdurrahman Bey, Bulutkapan Ali Bey’i Gazzâvî’nin yerine şeyhülbeledliğe tayine çalıştı, Kazdağlı beyleri de Ali Bey’i bu makama seçtiler.
Bulutkapan Ali Bey şeyhülbeled olunca kendisine ait köleler satın alıp onları başta sancak beyliği olmak üzere çeşitli mevkilere yükseltti, Kazdağlı mensuplarından rakip olarak gördüklerini sürgüne gönderip emlâklerini kendi adamlarına dağıttı. Sonunda Kazdağlı fırkasının liderliğini ele geçiren Ali Bey, Mısır’ı Osmanlı Devleti’nden ayırmaya çalıştı. Fakat Ali Bey’in Mısır’daki hâkimiyeti uzun sürmedi, Kazdağlı fırkası beyleri arasında tekrar ihtilâf çıktı ve onun ortadan kaldırılmasının ardından Kazdağlı liderliği Ebü’z-Zeheb Muhammed’e geçti. Ebü’z-Zeheb Mısır’ın Osmanlı Devleti’ne bağlılığını kabul etti; hatta Şam’da Devlet-i Aliyye’ye baş kaldıran Zâhir el-Ömer’e karşı düzenlenen seferin başına geçti ve bu savaşta öldü (Cemâziyelevvel 1189 / Haziran 1775).
Ebü’z-Zeheb’in ölümü üzerine onun Muhammediyye denilen tâbilerinden İbrâhim ve Murad beylerle Aleviyye denilen Bulutkapan tâbilerinden İsmâil Bey arasında nüfuz rekabeti başladı. İbrâhim Bey rakiplerini bertaraf edip 1191’e (1777) kadar Mısır’ın en nüfuzlu şahsiyeti oldu, ancak aradaki rekabet 1199 (1785) yılına kadar devam etti. Kazdağlı fırkasının Mısır’daki karışıklıklara yol açmayı sürdürmesi üzerine Osmanlı hükümeti 1786-1787 yıllarında Kaptanıderyâ Cezayirli Gazi Hasan Paşa’nın kumandasında Mısır’a bir sefer düzenledi. Gazi Hasan Paşa eyalette bulunduğu sırada huzur ve asayişi temine çalıştı ve şeyhülbeledliği İsmâil Bey’e verdi. Fakat onun Mısır’dan ayrılmasından sonra eyalette durum tekrar karıştı. İsmâil Bey’in ölümü üzerine (1791) Mısır, Kazdağlılar’dan İbrâhim ve Murad beylerin eline düştü, bunların nüfuzları da 1798’e kadar sürdü. Aynı yıl Fransızlar’ın Mısır’ı işgalinden sonra Kazdağlı memlüklerinin nüfuzu sarsıldı. Bu sırada Murad Bey ölmüş (1801), İbrâhim Bey de Suriye’ye kaçmıştı. Fransızlar’ın Mısır’dan çıkarılmasının ardından Murad Bey’in tâbilerinden Berdisî Osman ve Alfî Muhammed beyler Kazdağlı fırkasının Mısır’da nüfuzunu iadeye çalıştılarsa da bu ikisinin ardarda ölmesiyle 1805’te Kavalalı Mehmed Ali Paşa eyalete hâkim oldu. Mehmed Ali Paşa, 1811 yılında Kazdağlı Memlükleri’ni Kal‘atülcebel’de bir hile ile ortadan kaldırdı. Son Kazdağlı kalıntıları ise İbrâhim Bey’le birlikte Dongola’ya kaçtı. Böylece Mısır’da Kazdağlı fırkası tarihe karıştı.
BİBLİYOGRAFYA
Cebertî, ʿAcâʾibü’l-âs̱âr (nşr. Hasan Cevher), Kahire 1958-65, I, 107, 157, 159, 163, 233, 334-337; II, 7, 12-13, 14-16, 20, 48-49, 70, 82, 90, 108, 117-118, 304-305; III, 5, 29-30, 40, 56, 64, 117, 136, 156, 192, 225, 231, 260, 293, 307, 351; IV, 185, 188, 189.
Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, IV/1, s. 429-433.
M. Rif‘at Ramazan, ʿAlî Bek el-Kebîr, Kahire 1950, s. 28-29, 50-52, 187.
Mahmûd eş-Şerkāvî, Mıṣr fi’l-ḳarni’s̱-s̱âmin ʿaşer, Kahire 1956, s. 68, 70-72.
P. M. Holt, Egypt and the Fertile Crescent: 1516-1922, London 1966, s. 85-100.
a.mlf., Studies in the History of the Near East, London 1973, s. 231-251.
a.mlf., “Ḳāzdug̲h̲liyya”, EI2 (İng.), IV, 852-853.
Irâkī Yûsuf Muhammed, el-Vücûdü’l-ʿOs̱mâniyyü’l-Memlûkî fî Mıṣr, Kahire 1985, s. 33-35, 48, 137, 138-139, 140-141, 142-144.
J. Hathaway, The Politics of Households in Ottoman Egypt: The Rise of the Qazdağlis, Cambridge 1987.
J. W. Livingston, “The Rise of Shaykh al-Balad ‘Alī Bey al-Kabīr: A Study in the Accuracy of the Chronicle of al-Jabarti”, BSOAS, XXXIII (1970), s. 283-294.
Feridun Emecen, “Ali Bey, Bulutkapan”, DİA, II, 383-384.