https://islamansiklopedisi.org.tr/kitab-i-mustetab
XVII. yüzyılda, Osmanlı devlet ve toplum düzeninde ortaya çıkan çeşitli bozuklukların sebeplerini ve bunların düzeltilmesi için izlenecek yolu belirlemek amacıyla kaleme alınan ıslahat risâlelerinin ilk örneklerinden biridir. Literatürde ilk defa İ. Hakkı Uzunçarşılı tarafından kullanılan lâyihayı yayımlayan Yaşar Yücel bunun III. Murad, III. Mehmed, I. Ahmed ve II. Osman devirlerinde yaşamış, devşirme kökenli, Enderun mensubu, adı bilinmeyen bir kişi tarafından yazıldığını ve II. Osman’a sunulduğunu kaydetmiş, lâyihada I. Ahmed’den “merhum” diye bahsedilmesi, on ikinci faslın sonundaki şiirde II. Osman’ın adının geçmesi (Âfitâb-ı mülk ü zıll-i Hak Osman Han / Halk-ı âlem sâye-i adlinde buldular eman) ve, “Sultan Murad Han hazretlerinin zamanından beri yirmi beş yıldan mütecavizdir” ibaresinin yer alması gibi ipuçlarından hareketle eserin 1029 (1620) yılında yazılmış olabileceğini ileri sürmüştür. Lâyiha yazarının ismini gizlemesini ise II. Osman’a başşehirde duyulan husumete bağlamıştır (Yücel, s. XX-XXIII).
Kısa bir giriş, on iki fasıl ve bir zeyilden oluşan lâyiha, öncelikle XVII. yüzyılın başlarından itibaren ortaya çıkan kriz döneminin karamsarlığı içinde kaleme alınmıştır. Diğer lâyihalarda görüldüğü gibi bu lâyihada da yazar, toplumdaki düzenin (nizâm-ı âlem) bozulmasına ve eski kanunların ihlâline yol açan gelişmelerin neler olduğunu anlatarak konuya girer. Ardından mevcut bozuklukların çözüm yollarıyla ilgili tekliflerini sıralar. Koçi Bey Risâlesi’nin ana kaynaklarından olduğu anlaşılan eser temelde, “dâire-i adliyye” ve “kānûn-ı kadîm” kavramları esasına dayalı klasik siyaset anlayışına uygun bir özellik gösterir. Lâyihanın girişinde, değişen şartların ülkenin düzenini kargaşaya soktuğunu ve halkı infiale sürüklediğini belirten yazar iş başında bulunanların bu duruma nasıl çare bulabileceklerini anlatır. Kendisi çözülme ve bozulmanın III. Murad’ın saltanat yıllarında (1574-1595) başladığı görüşündedir. O döneme kadar idareciler şeriata ve kanunlara riayet ediyor, adaleti gözetiyordu. III. Murad devrinden itibaren adalet bir yana bırakılmış, vezirler ve beyler birbirine düşmüş, kul taifesinin içine ecnebi (mesleğin dışından olanlar, devşirme olmayanlar) karıştırılmış ve makam sahipleri geleceğe dönük hiçbir ciddi tedbir almaz, günübirlik menfaatlerinden başka bir şey düşünmez hale gelmiştir.
Daha sonra bozuklukların ayrıntılı bir tahliline girişilir. Burada devlet hazinesini zarara sokan sebeplerden birinin kul taifesinin sayıca çoğalması, diğerinin ise timar sisteminde dirliklerin hak sahiplerine verilmemesi ve rüşvetle iş görülmesi olduğu ileri sürülür. Ayrıca rüşvet ve kayırma yüzünden kānûn-ı kadîmden sapıldığı, devletin temel dayanakları olan iki ocağın (kul taifesi ve timarlılar) bozulmasıyla cephelerde başarısızlıkların meydana geldiği ifade edilir. Bozulan en önemli makamların başında ise vezîriâzamlık gelir. Eskiden herkes vezîriâzamdan korkarken şimdi aksi vâkidir, dolayısıyla perişanlığın bir sebebi de idarecilerin vezîriâzamın emirlerini dinlememeleri ve halka zulmetmeleridir. Sonuçta lâyiha yazarı bütün bozuklukları iyi bir vezîriâzamın bulunmayışına bağlar. Bu sebeple padişahın, atalarının zamanında olduğu gibi doğru yolu gözeten bir idareci bulup vezîriâzam tayin etmesi şarttır. Kapı ağalığı ve saray düzeni de bozulmuştur. Eskiden Enderun’da hizmet etmek üzere yetiştirilen iç oğlanları devşirme ve kul cinsinden seçilirken şimdi çoğu İstanbul’un şehir oğlanları, Türk, Kürt, Ermeni ve Çingene oğullarındandır.
Eserin zeylinde müellif din ve devlet işleriyle ilgili şu yedi soruyu ortaya koyar: 1. Askerî başarı elde edilemeyişinin sebepleri nelerdir; hükümdarın sefere çıkmaması bunda etkili midir? 2. Ordunun başarısızlığında kapıkulu sayısının artmasının rolü var mıdır? 3. Yeniçerilerin arasına karışan ecnebi ticaret ve zanaat erbabından zafer beklenebilir mi? 4. Dirliklerin eski kanunlara aykırı biçimde gelişigüzel dağıtılmasının sebebi nedir? 5. Kul taifesinin içine reâyâ çocukları, kul cinsinden olmayan Türk, Kürt, Çingene ve Acemler hangi yolla katılmıştır? 6. Yeniçerilere ulûfeleri tamam verilirken sipahilerin ve diğerlerinin mültezimlerin kapısına, yahudiler gibi kâfirlerin eline düşürüldüğü doğru mudur? 7. Padişaha ait hasların gelirlerinin eskisi gibi toplanamamasının sebepleri nelerdir? Sonuçta yanlış giden işlerin düzeltilmesi için yapılacaklar konusunda bazı tavsiyelerde bulunulmaktadır.
Klasik Osmanlı siyaset ve devlet anlayışının temel alındığı Kitâb-ı Müstetâb, somut konular üzerinde durması yönünden pratik özelliğiyle dikkat çekmektedir ve teorik kısımları dışında Gelibolulu Mustafa Âlî’nin Nushatü’s-selâtîn adlı eserinin başlattığı bir tarzın örneklerindendir. Eserin muhtevası Koçi Bey’in kendi lâyihalarında Kitâb-ı Müstetâb müellifinin bakış açısından, yönteminden ve düşüncelerinden yararlandığını ortaya koymaktadır. Risâlenin üç nüshası tesbit edilmiştir. Bilinen en eski nüsha Süleymaniye Kütüphanesi’nde kayıtlıdır (Hamidiye, nr. 983). Diğer iki nüsha Türk Tarih Kurumu Kütüphanesi ile (nr. 537) Süleymaniye Kütüphanesi’ndedir (Fâtih, nr. 3514). Eserin bu nüshaları Yaşar Yücel tarafından karşılaştırmalı olarak ele alınmıştır (Osmanlı Devlet Düzenine Ait Metinler, 1, Kitâb-i Müstetâb, Ankara 1974; Osmanlı Devlet Teşkilâtına Dair Kaynaklar: Kitâb-i Müstetâb, Kitâbü Mesâlihi’l-müslimîn ve menâfii’l-mü’minîn, Hırzü’l-mülûk, Ankara 1988).
BİBLİYOGRAFYA
Koçi Bey, Risâle (haz. Yılmaz Kurt), Ankara 2011.
Uzunçarşılı, Kapukulu Ocakları, I, 25.
M. Tayyib Gökbilgin, “XVII. Asırda, Osmanlı Devletinde Islahat İhtiyaç ve Temayülleri ve Kâtip Çelebi”, Kâtip Çelebi: Hayatı ve Eserleri Hakkında İncelemeler, Ankara 1957, s. 197-218.
Yaşar Yücel, Osmanlı Devlet Teşkilâtına Dair Kaynaklar, Ankara 1988, Giriş, s. XX-XXIII.
Ahmet Uğur, Osmanlı Siyâsetnâmeleri, İstanbul 2001, s. 58.
Mehmet Öz, Kanun-ı Kadimin Peşinde: Osmanlıda Çözülme ve Gelenekçi Yorumcuları, İstanbul 2010.
Agâh Sırrı Levend, “Siyaset-nameler”, TDAY Belleten, 1962 (1963), s. 190-191.
Halil İnalcık, “Military and Fiscal Transformation in the Ottoman Empire, 1600-1700”, Ar.Ott., VI (1980), s. 283-337.
Coşkun Yılmaz, “Osmanlı Siyaset Düşüncesi Kaynakları İle İlgili Yeni Bir Kavramsallaştırma: Islahatnâmeler”, Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi, I/2, İstanbul 2003, s. 309-310.
Orhan M. Çolak, “İstanbul Kütüphanelerinde Bulunan Siyasetnâmeler Bibliyografyası”, a.e., I/2 (2003), s. 363-364.