https://islamansiklopedisi.org.tr/magribi-ahmed-kehattu
737’de (1336) Delhi’de varlıklı bir ailenin çocuğu olarak doğdu. Menkıbeye göre henüz dört yaşında iken âniden çıkan bir fırtına yüzünden yolunu kaybetmiş, tüccarlar tarafından bulunarak silsilesi Medyeniyye tarikatının kurucusu Ebû Medyen’e ulaşan Baba İshâk-ı Mağribî adlı bir şeyhin dergâhına getirilmiş, bu dergâhta eğitim görerek büyümüş, on iki yaşlarında Delhi’ye yaptığı bir ziyaret esnasında kardeşleri onu tanıyarak kendisini götürmek istemiş, ancak Ahmed bunu kabul etmemiştir.
Mağribî yirmi beş yaşına gelince Baba İshak tarafından halife tayin edildi. 776’da (1374-75) şeyhinin ölümü üzerine onun yerine geçti ve kırk gün inzivâya çekildikten sonra Delhi’deki Hân-ı Cihân Camii’ne yerleşti. On iki yıl boyunca zâhidâne bir hayat sürdü ve arkasından hacca gitti. Hac dönüşü Irak ve İran’a uğradı. 800 (1398) yılında Timur ordusu Delhi’ye saldırdığında müridleriyle birlikte bir eve hapsedildiyse de Timur tarafından serbest bırakıldı. Mağribî Timur’dan büyük saygı gördü, daha sonra onunla birlikte Semerkant’a gitti. Gucerât’a dönmeden önce Horasan’ı ziyaret etti. Hindistan dönüşünde Serhîz şehrine yerleşti. Gucerât’ta bağımsız bir devlet kuran Sultan Muzaffer Şah kendisine iltifatta bulunarak müridi oldu. Sultanın yaptığı bağışların çok büyük miktarlara ulaştığı, şeyhin bunların dağıtılması için özel bir kişiyi görevlendirdiği kaydedilmektedir. Muzaffer Şah’ın ölümü üzerine yerine geçen Ahmed Şah ve onun ardından Muhammed Şah da Mağribî’ye mürid oldu. Mağribî ileri bir yaşta Serhîz’de vefat etti. Kabri üzerinde Muhammed Şah’ın (1442-1451) inşasına başladığı türbe ve cami Kutbüddin Ahmed Şah zamanında (1451-1458) tamamlanmış, ayrıca bir imarethâne yaptırılmıştır.
Semâı seven ve semâ meclislerine katılan Mağribî’nin semâın şeriata aykırı olup olmadığı hususunda Horasanlı âlimlerle yaptığı bir tartışmada onları ikna ettiği, bizzat kendisinin semâ meclislerinde kavalla Hindular’ın “doha”larını icra ettiği, bununla beraber Hindular’a karşı bir husumeti bulunduğu nakledilmektedir. Mağribî’nin Farsça sözleri ve menkıbeleri bir müridi tarafından Melfûẓât-ı Aḥmed-i Maġribî adı altında bir eserde toplanmıştır (Storey, 1/2, s. 953). Aynı zamanda bir şair olan Mağribî’nin Melfûẓât’ta bazı şiirleri yer almaktadır. Ahmed Şah’a sunduğu bir risâleyi Ebû Hâmid b. İbrâhim Şerḥ-i Risâle adıyla şerhetmiştir.
BİBLİYOGRAFYA
Ebü’l-Fazl el-Allâmî, The Ā-īn-i Akbarī (trc. H. S. Jarrett), Delhi 1989, III, 413.
Abdülkādir el-Bedâûnî, Muntak̲h̲abu-t-tawārīk̲h̲ (trc. G. S. A. Ranking), Delhi 1986, I, 357-358.
Cihangir, The Tūzuk-i Jahāngīrī or Memoirs of Jahāngīr (trc. A. Rogers, ed. H. Beveridge), New Delhi 1978, I, 428.
Storey, Persian Literature, I/2, s. 952-953.
T. W. Beale, An Oriental Biographical Dictionary, Millwood 1980, s. 41.
A. Schimmel, Islam in the Indian Subcontinent, Leiden-Köln 1980, s. 66.
S. Athar Abbas Rizvi, A History of Sufism in India, New Delhi 1986, I, 404-408.
Zuhûrü’l-Hasan Şârib, Ḫumḫâne-i Taṣavvuf, Lahor 1988, s. 275-279.
Z. A. Desai, “The Major Dargahs of Ahmadabad”, Muslim Shrines in India (ed. Christian W. Troll), New Delhi 1989, s. 80-81.
B. Lawrence, “Mag̲h̲ribī”, EI2 (İng.), V, 1209-1210.
K. A. Nizami, “Aḥmad Khattū”, EIr., I, 649-650.