https://islamansiklopedisi.org.tr/mazerailer
Vâsıt yakınlarındaki Femüssılh’a (bazı kaynaklarda Basra veya Bağdat) bağlı bir köy olan Mâzerâyâ’ya (Mâzerâye, Mâderâyâ) nisbetle anılır. Mensupları, yüksek memuriyetlerde ve bu dönemlerde devlet gelirlerinin temel kaynağını oluşturan haracın (Dîvânü’l-harâc) idaresinde bulunan aile hakkında İbn Zûlâk (Târîḫu üsreti’l-Mâẕerâʾiyyîn) ve Hans Ludwig Gottschalk’ın (Die Māḏarāʾijjūn, Berlin ve Leipzig 1931) müstakil çalışmaları vardır. Mısır ve Suriye’de nüfuz kazanan ailenin bilinen şahsiyetleri şunlardır:
Ebû Bekir Ahmed b. İbrâhim b. Hasan el-Utrûş (ö. 270/884). Mâzerâîler’den Mısır’da görev yapan ilk kişidir. Abbâsî Halifesi Mu‘temid-Alellah’ın isteği üzerine Ahmed b. Tolun tarafından Mısır’da Dîvânü’l-harâc reisliğine getirildi (266/879-80). Başlangıçta Ebü’l-Hasan Ali b. Hüseyin b. Şuayb es-Sagīr ile beraber üstlendiği görevi, Ebü’l-Hasan’ın Ahmed b. Tolun tarafından ortadan kaldırılmasından sonra ölümüne kadar tek başına yürüttü.
Ebû Abdullah Muhammed b. Ahmed b. İbrâhim (ö. 322/934). Ebû Bekir Ahmed b. İbrâhim’in oğludur. Kahire’de Zübeyr b. Bekkâr, Ubeydullah b. Sa‘d ez-Zührî, İbn Şebbe ve Müberred’in öğrencisi oldu. Kendisinden oğlu Osman, Ebû Ahmed Hasan b. Ahmed b. Ali el-Mâzerâî, Ebüt-Tayyib Ahmed b. Süleyman el-Harîrî ve başkaları rivayette bulundular. Mısır haraç dairesinin yönetimine getirildi. Kâtipliğini yapan kardeşi Ebü’l-Hasan Ali b. Ahmed vefatından sonra onun yerine geçti. Makrîzî babası hakkında verdiği bazı bilgileri bunun için de zikreder (el-Muḳaffa’l-kebîr, V, 136-138).
Ebû Zünbûr (Ebû Ali) Hüseyin b. Ahmed b. İbrâhim (ö. 317/929). Ebû Bekir Ahmed b. İbrâhim’in diğer oğludur. 232’de (846) muhtemelen Bağdat’ta doğdu. Ömer b. Ahmed b. Şebbe ve başkalarından hadis yazdı. Dârekutnî kendisinden rivayette bulundu. Ağabeyi Ebü’l-Hasan Ali ile beraber Kahire’ye giderek kâtiplik yaptı. Ahmed b. Tolun ve oğlu Humâreveyh zamanında Şam haraç işlerinin idaresiyle görevlendirildiğinde işleri kontrol altına alarak kabiliyetini gösterdi. Ağabeyinin vezirliği sırasında Şam’a gönderildi ve 285 (898) yılına kadar orada kaldı. Hârûn b. Humâreveyh kendisini Mısır haraç idaresinin başına getirdiyse de Bağdat’tan gönderilen hilâfet ordusu başkumandanı Muhammed b. Süleyman tarafından yıkılan Tolunoğlu hânedanına mensup yöneticilerle birlikte tutuklanarak Bağdat’a götürüldü (292/905). Emîr Îsâ en-Nûşerî ile Kahire’ye gelen Ebû Zünbûr, İbnü’l-Halîc Muhammed b. Ali’nin isyanı sırasında İskenderiye’ye kaçtı. Irak’tan gönderilen Fâtik el-Mu‘tazıdî’nin ortalığı yatıştırması üzerine Fustat’a döndü (Receb 293 / Mayıs 906) ve tekrar haraç dairesinin başına getirildi. Habbâse b. Yûsuf ile savaşmak için Mısır’a gelen Abbâsî kumandanı Mûnis el-Muzaffer’in yakını olarak Ebû Bekir Muhammed b. Ali de haraç işlerine baktı. 304’te (917) Bağdat’ta Vezir İbnü’l-Cerrâh Ali b. Îsâ’nın azledilmesi Mâzerâîler’in de azline ve hapsedilmesine sebep oldu; Ebû Zünbûr Bağdat’ta oturmaya mecbur tutuldu. Ardından Mısır’ın malî idaresinde tekrar görev aldıysa da 311’de (923) Vezir İbnü’l-Furât el-Âkūlî tarafından Bağdat’a çağrıldı ve malları müsadere edildi. İlki 285-292 (898-905) yılları arasında olmak üzere beş defa Mısır’ın haraç işlerine tayin edilen Ebû Zünbûr’ün son tayini Ebû Mansûr Tekin’in valiliği sırasında 313 (925) yılında yapılmış, bu göreve Muhammed b. Ca‘fer el-Kerhî’nin getirilmesiyle başlayan mâzuliyeti 317 Cemâziyelevvelinin ortalarında (Haziran 929) Şam’da ölümüne kadar sürmüştür. Görevde kaldığı sırada Mısır’da Tolunoğulları’nın yıkılışı, Habbâse ve Cîze vak‘aları gibi siyasî olaylarda etkin rol oynamıştır. Her yıl Mısır maliyesinden Bağdat’a 600.000 dinar gönderen Ebû Zünbûr âlim ve fakirlere karşı cömert davranırdı. Ehl-i beyt’e ve sahâbe neslinden gelenlere harcanmak üzere 100.000 dinar kıymetinde emlâk vakfetmiştir. Bir defasında 1000 dinarla mükâfatlandırdığı el-Ḥamâse sahibi Buhtürî ve Meryemî tarafından kendisine methiyeler yazılmıştır.
Ebü’l-Hasan Ali b. Ahmed b. İbrâhim (ö. 283/896). Ebû Bekir Ahmed b. İbrâhim’in diğer oğludur. 226 (841) yılında doğdu. Humâreveyh b. Ahmed b. Tolun’un veziri olduktan sonra idare tamamen kendisinin eline bırakıldı, büyük nüfuz kazandı, adına Irak’ta day‘alar ve mülkler satın alındı. Humâreveyh’in ölümü üzerine yerine geçen Ceyş’in hal‘edilmesi sırasında çıkan kargaşada onunla aynı zamanda öldürüldü (Cemâziyelâhir 283 / Temmuz 896).
Ebü’t-Tayyib Ahmed b. Ali b. Ahmed el-A‘ver el-Kevkebî (ö. 303/915). Ebü’l-Hasan Ali b. Ahmed’in oğludur. 261’de (875) Bağdat’ta doğdu. Mısır’da görevli olan babasının yanına ağabeyi Ebû Bekir Muhammed ile beraber gitti (272/885). Edebiyat okudu, hadis tahsili ve kitâbetiyle meşgul oldu. Kendisinden Ebû Bekir Muhammed b. Ca‘fer el-Harâitî ve Muhammed b. Abbas eş-Şelmegānî rivayette bulundular. 292’de (905) Hârûn b. Humâreveyh ve ardından Mûnis el-Muzaffer onu haraç dairesinin başına getirdi. Mûnis tarafından Halife Muktedir-Billâh’a vezirliğe getirilmesi tavsiye edilmişse de elçiler gelmeden Ebü’t-Tayyib Kahire’de öldü.
Ebû Bekir Muhammed b. Ali b. Ahmed (ö. 345/957). Ebü’l-Hasan Ali b. Ahmed’in diğer oğludur. 13 Rebîülevvel 258’de (28 Ocak 872) Nusaybin’de doğdu. Bağdat’ta Ahmed b. Abdülcebbâr el-Utâridî ve başkalarından hadis tahsil etti, kendisinden de Ebû Müslim el-Kâtib ve başkaları rivayette bulundular. Humâreveyh’in Mısır maliyesinden sorumlu memuru olan babasının yanına kardeşi Ebü’t-Tayyib Ahmed ile beraber gitti (272/885). 280’de (893) babası tarafından vekâleten maliyenin yönetimine getirildi, onun öldürülmesinin ardından Hârûn b. Humâreveyh’in veziri oldu. Tolunoğulları yıkıldığında (292/905) çok sayıda adamıyla birlikte tutuklanarak Bağdat’a götürüldü ve 301 (913) yılına kadar burada kaldı. İtibar kazandıktan sonra Mûnis’le Mısır’a giderek yönetimde söz sahibi oldu. Dîvânü’l-harâc’ın başında bulunan kardeşi Ebü’t-Tayyib Ahmed ölünce onun yerine geçti. 304’te (916) amcası Ebû Zünbûr’un bu vazifeye getirilmesi üzerine Fustat’ta oturdu ve ailenin servetini yönetti. 318’de (930) Mısır maliyesinde tekrar görev alan Ebû Bekir nüfuzunu dostu Vali Ebû Mansûr Tekin’in ölümüne kadar korudu (321/933). Muhammed b. Tekin zamanında da geniş yetkilere sahipti. 322’de (934) Abbâsî Halifesi Râzî-Billâh tarafından İbnü’l-Furât ailesinden Ebü’l-Feth Fazl b. Ca‘fer’in vezir tayin edilmesinden sonra Muhammed b. Tuğç el-İhşîd Mısır valiliğine getirildi (323/935). Ebû Bekir el-Mâzerâî validen gizlendiyse de İbnü’l-Furât Fustat’a gelince tutuklanıp malları müsadere edildi, Şam ve Mısır’daki day‘alarına el konuldu, kendisi de Şam’a götürüldü. Bir süre Remle’de tutuklu kalıp ardından Mısır’a döndüyse de İbnü’l-Furât’ın 327’de (939) ölümüne kadar göz hapsinde tutuldu. Serbest kaldıktan sonra Muhammed b. Tuğç el-İhşîd ona geniş yetkiler vererek itibarını iade etti. Mısır’da gözü olan ve bunu açığa vurmaya başlayan Muhammed b. Râiḳ ile savaşmak üzere Suriye’ye giden İhşîd’in ölümü üzerine yerine Ebû Bekir’in teklifiyle on beş yaşlarındaki oğlu Ebü’l-Kāsım Ûnûcûr geçti; Muhammed b. Ali yapılan vezirlik teklifini kabul etmeyip kendisi müdebbir, oğlu Ebû Ali Hüseyin vezir oldu. Ancak Vezir İbn Hinzâbe’nin (Ebü’l-Fazl Ca‘fer İbnü’l-Furât) entrikası neticesinde çıkan bir isyan esnasında durumu bozuldu ve 335’te (946-47) hapse atıldı. Ertesi yıl Ûnûcûr’un vasîsi Ebü’l-Misk Kâfûr, Seyfüddevle el-Hamdânî ile savaştıktan sonra Mısır’a dönünce serbest kaldı ve devlet işleri kendisine havale edildi. Aynı yılın şâban (mart) ayında görevden alındıysa da kendisine ve oğluna ait day‘alar iade edildi. Muhammed b. Ali 11 Şevval 345 (16 Ocak 957 Cuma) tarihinde Fustat’ta öldü. Mâzerâîler’in servet, nüfuz ve itibarda zirveye ulaşmış en önemli mensubu olan Muhammed b. Ali’nin daha önce bu aileden kimsenin sahip olmadığı kadar çok serveti vardı. Haraç dışında yıllık geliri 400.000 dinara ulaşıyordu. 301-322 (914-934) yıllarında ve 340’tan (951-52) sonra beş yıl aralıksız hacca gitmiş (toplam yirmi yedi hac), her haccında Mekke ve Medine halkına 150.000 dinar gibi büyük yekün tutan para ve ayrıca gıda yardımı yapmıştır. Ehl-i beyt ve sahâbe nesli için özel divan kurmuş ve surreler hazırlamıştı. Bu divanda geçimini temin ettiği kimselere ayrılan tahsisat 60.000’i (dinar [?]) buluyordu. Hayatı boyunca 10.000 (veya 1000) köle âzat ettiği söylenir.
Ebû Ali Hüseyin b. Muhammed b. Ali. Ebû Bekir Muhammed b. Ali’nin oğludur. Seyfüddevle el-Hamdânî’nin Dımaşk’ı ele geçirdiği haberi üzerine Kâfûr’un emrinde Şam’a gittiği, babasının teklifiyle Ûnûcûr tarafından vezirliğe getirildiği, ancak kısa bir süre sonra azledildiği (Safer 335 / Eylül 946) bilinmektedir.
Mâzerâî (Mâderâî) nisbesini taşıyan diğer kişiler arasında Tolunoğulları döneminde Mısır’da kâtiplik yapan Ebû İshak İbrâhim b. Ahmed (ö. 313/925); müsned sahibi bir muhaddis olup Ali b. Harb et-Tâî, Ebû Kılâbe er-Rekāşî, Yûsuf b. Saîd, Muhammed b. Abdülmelik ed-Dakīkī gibi hocalardan hadis dinleyen, kendisinden Kadı Ebû Ömer Kāsım b. Ca‘fer el-Hâşimî, Ebü’l-Hasan Ali b. Kāsım en-Neccâd, Ahmed b. Ali es-Süleymânî’nin rivayette bulunduğu Ebü’l-Hasan Ali b. İshak b. Muhammed b. Bahterî (ö. 334/945-46); Halife Muktedir-Billâh tarafından Mısır Dîvânü’l-harâcı’na tayin edilen (Rebîülevvel 311 / Temmuz 923), ancak asker arasında çıkan kargaşa sonucu görevden uzaklaştırılan Ebü’l-Hüseyin Muhammed b. Hüseyin b. Abdülvehhâb; Bağdatlı bir muhaddis olup Ağleb b. Temîm, Avn b. Ma‘mer, Bişr b. Mufaddal ve başkalarından hadis öğrenen, kendisinden Muhammed b. Hârûn el-Fellâs el-Mahremî, Abbas b. Muhammed ed-Dûrî, Ahmed b. Harb el-Muaddil, Ahmed b. İshak b. Sâlih el-Vezzân’ın rivayette bulunduğu Abdurrahman b. Abdülazîz b. Mâzerâ eş-Şebbûye el-Medâinî; kâtiplik yapan ve Nesâî’den rivayetleri olan Ebü’l-Hasan Muhammed b. Ali b. Ahmed b. Ali anılabilir.
BİBLİYOGRAFYA
el-ʿUyûn ve’l-ḥadâʾiḳ fî aḫbâri’l-ḥaḳāʾiḳ (nşr. Ömer es-Saîdî), Dımaşk 1972, IV/1, s. 203, 211, 219; IV/2, s. 488.
Kindî, el-Vülât ve’l-ḳuḍât (Guest), s. 251, 258, 262-263, 269, 280, 281, 282, 283, 285, 294, 485, 486, 517, 518, 521-522, 526, 527, 529-530, 544, 546, 550, 559, 560, 586.
Hatîb, Târîḫu Baġdâd, III, 79-81; IV, 385.
Sem‘ânî, el-Ensâb (Bârûdî), V, 160-161.
Muvaffakuddin b. Osman, Mürşidü’z-züvvâr ilâ ḳubûri’l-ebrâr (nşr. M. Fethî Ebû Bekir), Kahire 1415/1995, s. 265-269.
Yâkūt, Muʿcemü’l-büldân, Tahran 1965, IV, 381-382.
İbnü’l-Esîr, el-Lübâb, III, 142-143.
Zehebî, Aʿlâmü’n-nübelâʾ, XV, 334-335, 451-452.
Safedî, el-Vâfî, IV, 115; VII, 186; XII, 321-322.
Makrîzî, el-Muḳaffa’l-kebîr (nşr. Muhammed el-Ya‘lâvî), Beyrut 1411/1991, I, 33, 343-344, 570, 571; II, 50, 123-124, 313-316; III, 146-147, 466-481; V, 136-138, 424, 425, 468, 536, 747; VI, 12, 234-247, 252, 362.
İbn Tağrîberdî, en-Nücûmü’z-zâhire, III, 141-142, 145, 215-216, 317.
Süyûtî, Ḥüsnü’l-muḥâḍara, I, 369.
C. H. Becker, Beiträge zur Geschichte Agyptens unter dem Islam, Strassburg 1902-1903, s. 171 ve tür.yer. (ayrıca bk. Islamic Geography [haz. Fuat Sezgin], XLV/1, Frankfurt 1992, s. 325).
D. Sourdel, Le vizirat ʿAbbāside de 749 à 936, Damas 1960, II, 396, 408-409, 413, 417, 426, 429-430, 447, 453, 457, 491-492, 511, 514, 537-538, 559, 635-636, 654.
Bedrân, Tehẕîbü Târîḫi Dımaşḳ, IV, 285-286.
H. L. Gottschalk, “al-Mād̲h̲arāʾī”, EI2 (İng.), V, 953.