https://islamansiklopedisi.org.tr/mazeri
Seksen üç yaşında vefat ettiğine dair kayıtlara göre 453 (1061) yılında doğmuş olmalıdır. Sicilya adasının güneydoğu sahilinde bulunan Mâzer (Mazara) şehrinde dünyaya geldiği kabul edilen Mâzerî’nin, Normanlar’ın 1072’de bu adayı ele geçirmesinden önce Kuzey Afrika’daki Mehdiye (Tunus’ta) şehrine göç ettiği düşünülmektedir. Sicilya çevresinin en meşhur Mâlikî âlimlerinden olan Mâzerî hayatının büyük bir kısmını Mehdiye’de geçirdi. Kaynakların öncelikle zikrettiği hocaları Ebü’l-Hasan Ali b. Muhammed el-Lahmî ve Ebû Muhammed Abdülhamîd b. Muhammed İbnü’s-Sâiğ’dir. Mezhep içi tercihleri ve Mâlikî fıkhını, daha sistematik ve kapsamlı kaidelere irca edilmiş hale getiren belirli sorularla yeniden ifade etme hususunda Lahmî’den, Mâlikî fıkhını fıkıh usulü diliyle açıklama hususunda İbnü’s-Sâiğ’den etkilenmiştir. Felsefe, matematik ve tabii ilimler tahsil eden Mâzerî’nin bu dallardaki hocaları hakkında yeterli bilgi bulunmamaktadır. Fıkhın yanı sıra tıp sahasında da yaşadığı coğrafyada tanınan Mâzerî’ye insanların hem fetva sormak hem deva aramak için başvurduğu kaydedilmektedir. Yirmi yaşından önce Mehdiye’de ders vermeye başlayan Mâzerî’nin en tanınmış öğrencileri Ebû Hafs el-Meyyânişî, İbnü’l-Haddâd el-Mehdevî ve Ebû Yahyâ Zekeriyyâ b. Haddâd’dır. Meyyânişî, Mâzerî’nin görüş ve eserlerinin Doğu topraklarında yayılmasına öncülük ederken İbnü’l-Haddâd hocasının Mehdiye’de miras bıraktığı ilim halkasını sürdürmüştür. Ebü’l-Hasan İbn Azîme, Ebû Bekir İbn Hayr, Ebû Bekir İbn Ebû Cemre, İbnü’n-Nahvî ve ihtilâflı olmakla beraber İbn Tûmert ile Ebû Bekir İbnü’l-Arabî de öğrencileri arasında zikredilmektedir. Kādî İyâz ile filozof İbn Rüşd ise kendisiyle buluşmadan ondan icâzet almışlardır. Mâzerî Rebîülevvel 536’da (Ekim 1141) vefat etti ve Tunus’un Manastır şehrinde defnedildi. Hayatı hakkındaki modern çalışmalar arasında Hasan Hüsnî Abdülvehhâb ve Muhammed eş-Şâzelî Neyfer’in monografileriyle Tâhir b. Muhammed el-Ma‘mûrî’nin Zeytûne Üniversitesi’nde hazırladığı doktora tezi kaydedilebilir. Ayrıca doğum yeri olan Sicilya’nın Mazara del Vallo şehrinde adını taşıyan bir araştırma merkezi kurulmuş ve Quaderni del Corso al-Imam al-Mazari adıyla bir araştırma dizisinin yayımına başlanmıştır.
Birçok istilâ, siyasal ve toplumsal kriz ortamında yaşayan Mâzerî, Zîrî sultanlarıyla ilişkisi bulunduğu halde hayatı boyunca müftülük dahil herhangi bir resmî görev kabul etmemiştir. Bazı araştırmacılar tarafından Mâlikî tarihindeki Karavî ve Irâkī anlayışlarını şahsında mezceden bir kişi olarak kabul edilse de çağdaşları ve eserleri göz önüne alındığında Irâkī metoduna daha yakın görünmektedir. Nitekim bölgesindeki en önemli kelâm âlimlerinden biri olması ve Kādî Abdülvehhâb’ın et-Telḳīn adlı eserini şerhetmesi onun Irâkī anlayışıyla yakın ilişkisine işaret etmektedir. Sistematik ve dirayet ağırlıklı hadis çalışmalarının da fıkıh sahasındaki bu tavrı ile paralel olduğu söylenebilir. İbn Arafe’nin kanaatinin aksine Kādî İyâz, Burhâneddin İbn Ferhûn, İbn Dakīkul‘îd gibi birçok Mâlikî fıkıh ve tabakat müellifi Mâzerî’yi müctehid olarak kabul etmektedir. Farz namazlarda besmele okumak gibi Mâlikî mezhebinin bazı ayırıcı alâmetlerine muhalefet ettiği zikredilse de müctehid olmasına rağmen fetvalarının çoğunu Mâlikî fıkhının meşhur kavillerine göre verdiği belirtilmektedir. Bir kitapta toplamadığı fetvaları birçok Mâlikî eserinde ve özellikle Burzülî ve Venşerîsî’nin kitaplarında yer almaktadır.
Mâzerî, gelişme dönemi Mâlikî fıkhının en önde gelen fakihlerinden biri olduğu gibi İbnü’l-Hâcib sonrası devrin eserlerinde ve özellikle muhtasar literatüründe görüşlerine en çok başvurulan âlimler arasındadır. Mâlikî fıkhının klasik dönemini belirleyen Halîl b. İshak’ın el-Muḫtaṣar’ında “kavl” kelimesinin yalnız Mâzerî’nin görüşlerine atıfta bulunmak için kullanılması onun Mâlikî mezhebindeki yerini gösteren en önemli delillerdendir. el-Muḫtaṣar’da bu kelime, Mâzerî’nin diğer fakihlerin ortaya koyduğu görüşler hakkındaki yorum ve tercihlerini, söz konusu kelimeden türetilen fiiller ise Mâzerî’nin şahsına ait tercih ve görüşlerini ifade etmektedir. Mâlikî fıkıh birikimini doğru yansıtma bakımından Lahmî ve İbn Rüşd el-Ced ile birlikte en güvenilir üç müelliften biri kabul edilen Mâzerî, “eş-şeyh el-fakīh” olarak adlandırıldığı birkaç eser dışında müteahhirîn Mâlikî literatüründe “imam” lakabıyla anılmaktadır. Eş‘arî düşüncesine bağlılığını kelâm eserlerinin yanı sıra fıkıh eserlerine de yansıtan Mâzerî, bu çalışmalarında çağdaşı olan Mâlikîler’e nisbetle Mu‘tezile’ye çok daha anlayışlı yaklaşması ve önde gelen Eş‘arî âlimlerinin bazı görüşlerini tenkit etmesiyle dikkat çekmektedir.
Fâtımî iktidarına ve bununla bağlantılı olarak felsefe ve tasavvuf düşüncesine karşı Kuzey Afrika’daki Sünnî devletlerin ve Mâlikî fakihlerinin birlikte sürdürdüğü mücadelede önemli bir rol oynayan, Zîrî Hükümdarı Temîm b. Bâdîs’in ricası üzerine İhvân-ı Safâ’ya bir reddiye yazan Mâzerî bir eserinde İslâm filozoflarına karşı da bir eser kaleme aldığını ima etmektedir (Îżâḥu’l-maḥṣûl, s. 268).
Eserleri. Mâzerî’nin, çoğu verdiği dersler esnasındaki imlâlarından oluşan eserleri onun şahsî tecrübe ve hâtıralarına da yer veren açık ve akıcı bir üslûba sahiptir.
1. Şerḥu’t-Telḳīn. Kādî Abdülvehhâb’ın et-Telḳīn’i üzerine kaleme aldığı bu eser, ihtiva ettiği hilâfiyyât bilgisi ve üslûbu ile başta İbn Rüşd olmak üzere birçok Mâlikî fakihini etkilemiştir. Mâzerî, et-Telḳīn’i paragraflara bölerek her paragrafta işlenen konuları kapsayan sorular ve farazî fıkhın neticesi olan meseleler üretmekte, bu meseleler arasında furûk, eşbâh ve nezâir ilişkilerini tesbite çalışmaktadır. Kitabın diğer mezheplerin görüş ve delillerini değerlendirmesi ve yer yer Mâlikî mezhebi dışındaki mezheplerin yaklaşımlarını onaylaması Kuzey Afrika literatüründe ilk defa görülen bir husustur. Esas alınan metnin yaklaşık son üçte birlik bölümü müellifi tarafından şerhedilmeyerek eksik bırakılan eserin başından namaz bahislerinin sonuna kadar olan kısmı tahkik edilerek yayımlanmıştır (bk. bibl.). Eserin baştan sehiv ve namazı bozan hususlarla ilgili bölüme kadar olan kısmı ayrıca Medine el-Câmiatü’l-İslâmiyye’de Zekî b. Muhammed Abdurrahman Buhârî tarafından doktora tezi olarak neşre hazırlanmıştır (1414/1993).
2. Îżâḥu’l-maḥṣûl min Burhâni’l-uṣûl (Şerḥu’l-Burhân, el-İmlâʾ ʿale’l-Burhân). Mâzerî’nin ders halkalarında okuttuğu bir metin olan İmâmü’l-Haremeyn el-Cüveynî’nin el-Burhân fî uṣûli’l-fıḳh adlı kitabının icmâ bahsine kadar gelen bölümünün şerhidir. Eş‘arî kelâmını Mâlikî fıkıh usulüyle mezceden ilk eserlerden biri olan Îżâḥu’l-maḥṣûl bir yandan daha sonraki el-Burhân şerhlerini etkilemiş, öte yandan Mâlikî mezhebi tarihinde yeni bir dönemin öncülerinden biri olmuştur. Mâzerî eserde Cüveynî’yi Meşşâî felsefesinden ve Mu‘tezile’den etkilendiği, Eş‘arî düşüncesine muhalefet ettiği gerekçesiyle eleştirmekte, Mâlik b. Enes ve Ebû Hanîfe’ye dair bazı ifadelerini haksız bulmaktadır. Eserin yayımında (bk. bibl.) esas alınan tek nüshasının baştan bir kısmı ile aradan bazı varakları eksiktir.
3. el-Muʿlim bi-fevâʾidi Müslim. Mâzerî’nin, Müslim’in el-Câmʿiu’ṣ-ṣaḥîḥ’ini okuttuğu dersler esnasında talebelerin aldığı notlardan oluşan ve onun ilk çalışmalarından biri olduğu kabul edilen eser fıkhü’l-hadîs literatürünün en güzel örneklerindendir. Müslim’in bilinen ilk şerhi olan ve onun eksik bıraktığı hususların tamamlanmasına yönelik bir dizi eserin kaleme alınmasına yol açan el-Muʿlim müellifin Eş‘arî yönünü de yansıtmaktadır (bk. el-CÂMİU’s-SAHÎH [Müslim]).
4. el-Keşf (en-Nüket) ve’l-inbâʾ ʿani’l-mütercem bi’l-İḥyâʾ. Yaşadığı coğrafyada Eş‘arî düşüncesinin önderlerinden biri olmasına rağmen Gazzâlî’ye ve özellikle İḥyâʾü ʿulûmi’d-dîn adlı eserine karşı Kuzey Afrika ve Endülüs Mâlikî çevrelerinde oluşan tepkiye katılan Mâzerî, Gazzâlî’nin talebeleriyle görüşerek İḥyâʾda tenkit ettiği bazı hususların istisnaî hata değil Gazzâlî’nin karakterinin ve düşüncesinin birer yansıması olduğunu anladıktan sonra bu hususta bir eser kaleme almaya karar vermiştir. Günümüze ulaşmadığı zannedilen eserin başka kaynaklar tarafından iktibas edilen pasajlarından anlaşıldığı kadarıyla Mâzerî’nin İḥyâʾü ʿulûmi’d-dîn’e yönelttiği eleştiriler Gazzâlî’nin Meşşâî, Bâtınî ve tasavvuf düşüncesinden etkilenmesi, bu etkinin naslara, dinî hakikatlere ve fıkha yaklaşımına yansıması, zayıf hadislerle amel etmesi ve özellikle ilham gibi kişisel dinî tecrübeleri neticesinde elde ettiği kanaatleri fıkıh sahasına taşıması noktalarında toplanabilir (Sübkî, VI, 240-242; Zebîdî, I, 28).
5. Ḳaṭʿu lisâni’n-nâbiḥ fi’l-mütercem bi’l-vâżıḥ. Kur’an’ın yedi harf üzere indirilmesi, tevâtüren nakli gibi meselelere dair olan eser, önce müslümanken daha sonra hıristiyan olan bir âlimin iddialarına karşı cevap olarak telif edilmiştir (Şerḥu’t-Telḳīn, II, 680; el-Muʿlim, III, 264, 378).
6. el-İmlâʾ ʿalâ şeyʾ min resâʾili İḫvâni’ṣ-Ṣafâʾ. Bu kitabın, İsmâilî mezhebi ve Fâtımî siyasetine karşı mücadelenin bir parçası olarak Sultan Temîm b. Muizz’in Mâzerî’den yazmasını rica ettiği eser olduğu düşünülmektedir (Makkarî, III, 166).
7. en-Nükeṭü’l-ḳaṭʿiyye fi’r-red ʿale’l-Ḥaşeviyye ve’l-leẕîne yeḳūlûne bi-ḳıdemi’l-aṣvâti ve’l-ḥurûf. Halku’l-Kur’ân hakkındaki Eş‘arî görüşünü savunmak için kaleme alındığı kaydedilmektedir (Îżâḥu’l-maḥṣûl, neşredenin girişi, s. 21).
8. Taʿlîḳ ʿalâ eḥâdîs̱i’l-Ḥâfıẓ Ebî Bekr Muḥammed b. ʿAbdillâh b. Zekeriyyâ en-Nîsâbûrî. Mâzerî’nin, Buhârî ve Müslim üzerinde çalışmaları olan Cevzakī’nin hangi eserine ta‘lik yazdığı hususunda ihtilâf vardır (Makkarî, III, 166; bk. el-Muʿlim, neşredenin girişi, I, 89-90).
Onun kaynaklarda adı geçen diğer eserleri de şunlardır: Naẓmü’l-ferâʾid fî ʿilmi’l-ʿaḳāʾid, Kitâbü’t-Taʿlîḳa ʿale’l-Müdevvene, Keşfü’l-ġıṭâʾ ʿan lemsi’l-ḫaṭâʾ, el-İmlâʾ ʿale’l-Buḫârî. Biyografik kaynakların yer vermediği bu son eser Şerḥu’t-Telḳīn’de zikredilmektedir (II, 577-578).
BİBLİYOGRAFYA
Mâzerî, el-Muʿlim bi-fevâʾidi Müslim (nşr. Muhammed eş-Şâzelî Neyfer), Tunus 1988, tür.yer., ayrıca bk. neşredenin girişi, I, 1-266.
a.mlf., Şerḥu’t-Telḳīn: Kitâbü’ṣ-Ṣalât ve muḳaddimâtihâ (nşr. M. Muhtâr es-Selâmî), Beyrut 1997, tür.yer., ayrıca bk. neşredenin girişi, I, 1-112.
a.mlf., Îżâḥu’l-maḥṣûl min Burhâni’l-uṣûl (nşr. Ammâr et-Tâlibî), Beyrut 2001, tür.yer., ayrıca bk. neşredenin girişi, s. 1-52.
Kādî İyâz, Tertîbü’l-medârik, II, 795.
a.mlf., el-Ġunye (nşr. Mâhir Züheyr Cerrâr), Beyrut 1402/1982, s. 65.
İbn Hallikân, Vefeyât, IV, 285.
Abdurrahman b. Muhammed Debbâğ – İbn Nâcî, Meʿâlimü’l-îmân (nşr. Muhammed Mâdûr), Tunus 1978, III, 183.
Zehebî, Aʿlâmü’n-nübelâʾ, XX, 104-107.
Safedî, el-Vâfî, IV, 151.
Yâfiî, Mirʾâtü’l-cenân, III, 267.
Sübkî, Ṭabaḳāt (Tanâhî), VI, 240-242.
İbn Ferhûn, ed-Dîbâcü’l-müẕheb, Kahire 1911, s. 279-281.
a.mlf., Tebṣıratü’l-ḥükkâm (nşr. Tâhâ Abdürraûf Sa‘d), Kahire 1406/1986, I, 72.
Venşerîsî, Îżâḥu’l-mesâlik ilâ ḳavâʿidi’l-İmâm Mâlik (nşr. Ahmed Bû Tâhir Hattâbî), Rabat 1400/1980, s. 158.
a.mlf., el-Miʿyârü’l-muʿrib (nşr. Muhammed Haccî), Beyrut 1401/1981, II, 133.
Makkarî, Ezhârü’r-riyâż (nşr. Abdüsselâm Herrâs), Rabat 1978, III, 165-166.
Keşfü’ẓ-ẓunûn, I, 557; II, 1741.
İbnü’l-İmâd, Şeẕerât, IV, 114.
Zebîdî, İtḥâfü’s-sâde, I, 28.
Mahlûf, Şeceretü’n-nûr, s. 152.
H. R. Idris, “L’école mālikite de Mahdia: l’Imām al-Māzarī (m. 536/h. 1141)”, Études d’orientalisme dédiées à la mémoire de Lévi-Provençal, Paris 1962, I, 153-163.
Muhammed eş-Şâzelî Neyfer, el-Mâzerî: el-Faḳīh ve’l-mütekellim ve kitâbühü’l-Muʿlim, Tunus 1982, tür.yer.
Tâhir b. Muhammed el-Ma‘mûrî, el-İmâm el-Mâzerî: Ḥayâtühû ve âs̱âruh (doktora tezi, 1985), Tunus, el-Külliyyetü’z-Zeytûniyye li’ş-şerîa ve usûli’d-dîn.
a.mlf., “Ebû ʿAbdillâh Muḥammed el-Mâzerî”, Dâʾiretü’l-maʿârifi’t-Tûnusiyye, Tunus 1991, II, 71-87.
Ali b. Muhammed Zehrânî, el-Ḥayâtü’l-ʿilmiyye fî Ṣıḳılliyeti’l-İslâmiyye, Mekke 1417/1996, s. 146-147.
Cemâl Azzûn, “Meṣâdirü’l-Mâzerî fî kitâbihi Şerḥu’t-Telḳīn”, ʿÂlemü’l-kütüb, XXIII, Riyad 2002, s. 53-74.
Ch. Pellat, “al-Māzarī”, EI2 (İng.), VI, 942-943.