MEHMED RÂSİM, Eğrikapılı - TDV İslâm Ansiklopedisi

MEHMED RÂSİM, Eğrikapılı

Müellif: M. UĞUR DERMAN
MEHMED RÂSİM, Eğrikapılı
Müellif: M. UĞUR DERMAN
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 2003
Erişim Tarihi: 20.12.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/mehmed-rasim-egrikapili
M. UĞUR DERMAN, "MEHMED RÂSİM, Eğrikapılı", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/mehmed-rasim-egrikapili (20.12.2024).
Kopyalama metni

1099’da (1688) dünyaya geldi. İstanbul’un Eğrikapı semtinde doğduğu için bu lakapla anılmaktadır. Babası aynı semtteki Molla Aşkî Mescidi’nin imamı hattat Yûsuf Efendi’dir. Suyolcuzâde Mehmed Necib Efendi’nin, doğumuna düşürdüğü Farsça “Bâd nâmâver-i irfân Mehemmed Râsim” mısraını Mehmed Râsim sonradan kullandığı şahsî mührüne kazdırmıştır. Çocukluğunda tahsili esnasında babasından sülüs-nesih yazılarını öğrendikten sonra onun izniyle Hâşimîzâde Yedikuleli Seyyid Abdullah Efendi’den derse başladı. Aklâm-ı sittenin her nevini ayrı ayrı meşkederek on sekiz yaşında icâzetnâme aldı ve hocasının takdirini kazandı.

Galata Sarayı’nın 1126 (1714) yılındaki açılışında Mehmed Râsim, Sadrazam Şehid Ali Paşa tarafından buraya muallim tayin edildi ve yıllarca pek çok talebeye hüsn-i hat meşketti. Fakat bütün hat üstatları gibi Topkapı Sarayı’na hoca olarak nakli arzusunu taşıyan Mehmed Râsim bu emeline ancak 1150’de (1737) erişebildi. Ta‘lik hattatı Nûr Mustafa Efendi’nin ölümüyle açılan hat muallimliği Galata Sarayı’na ek olarak Mehmed Râsim’e verildi. Kendisinden sonra da Topkapı Sarayı’na hat hocası olacak hattatların Galata Sarayı’ndan naklen tayinleri bir teamül haline geldi. Aynı zamanda Sarây-ı Âmire kâtipliğine de getirilen Mehmed Râsim’e buradaki diğer hat üstatları ile birlikte ilk defa olarak hırka-i şerifi ziyaret şerefinin verildiğini Tuhfe-i Hattâtîn nakletmektedir. 14 Şâban 1169’da (14 Mayıs 1756) veremden ölen Râsim Efendi Eğrikapı dışındaki kabristana gömüldü. Hâlâ duran kitâbesi, talebesi Mestçizâde Ahmed Efendi tarafından devrinin celî sülüs üslûbuyla yazılmıştır.

Mehmed Râsim hayatı boyunca altmış mushaf, 1000 kadar en‘âm ve Kehf sûresi, delâilü’l-hayrât ve vakfiye, hilye, kıta ve murakka‘, mesâbîh-i şerif, meşârik-ı şerif yazdı. Eserlerini o devrin meşhur müzehhipleri olan Haydarpaşalı İbrâhim Çelebi, Drağmanlı Süleyman Çelebi, Bursalı Abdurrahman Çelebi ve Sultanselimli Reşid Mustafa Çelebi bezemişlerdir. Mehmed Râsim’in Mustafa Râkım öncesi anlayışa göre yazdığı celî sülüs kitâbelerden zamanımıza gelebilenleri, Azapkapı’daki Sâliha Sultan Sebili’nin altı beyitlik ve iki çeşmesinin yirmi iki beyitlik kitâbesi (1145/1732-33), Nuruosmaniye Camii cümle kapısındaki tarihsiz “İnne’s-salâte ...” âyetidir. Bu sonuncusunun taşçı ustaların ihmali yüzünden aslına göre çok bozulduğunu nakleden Müstakimzâde, Sâliha Sultan kitâbesindeki “elif”lerin de zülfesiz olduğunu yazmaktaysa da bunların zülfesi vardır. Muhtemeldir ki 1958 istimlâkinde yıkılan mektebin kitâbesi öyleydi. Müstakimzâde, Mehmed Râsim’in yazılarını Galata Sarayı’na hoca oluncaya kadar “Mehmed min telâmîz-i es-Seyyid Abdullah” yahud “Mehmed İmamzâde”, ondan sonra “Mehmed Râsim” veya “Mehmed Râsim İmamzâde”, kırk yaşından itibaren sadece “Mehmed Râsim” olarak imzaladığını belirtmektedir. Ancak bu ayırıma uymayan imzalı eserlerine de rastlanmaktadır. İmamzâde Mehmed imzasıyla yazdığı bazı kıtalarının aynı ismi taşıyan diğer bir hattatla karıştırıldığı da görülmüştür.

Üstatların yazılarını taklit etmekte büyük başarı gösteren Mehmed Râsim, ta‘lik hattını Hekimbaşı Kâtibzâde Mehmed Refî Efendi’den öğrenip elli iki yaşındayken icâzet aldı, kendisi de Refî Efendi’ye sülüs ve nesihten icâzet verdi. Ender görülen bu vak‘a için zamanında şu tarih düşürülmüştür: “Yazar tebrîki târîhin bu iki izn için hâme / İcâzet birbirinden aldı iki kâmil-i dânâ.” Râsim Efendi, hurde ta‘lik hattı ile bazı risâleler ve Enmûzecü’l-lebîb isimli kitabı istinsah ettiyse de bu eserlerin âkıbeti belli değildir.

Medrese mezunu olduğu, Arapça ve Farsça’ya hâkimiyeti bulunduğu anlaşılan Mehmed Râsim’in seksen dört sayfa hacmindeki divançesi ve münşeat örneklerinin toplandığı bir yazma nüsha zamanımıza kadar gelmiştir (İÜ Ktp., TY, nr. 9632). Bu divançe Râsim Efendi’nin şiir ve inşâ sahasında da başarılı olduğunu göstermektedir. Eserde kaside, gazel ve şarkı nevileri dışında birçok tarih manzumesi, münşeatta ise arz-ı hâl ve mektup numuneleri yer almaktadır. Nakşibendî tarikatına mensup bulunan Râsim Efendi hayatı boyunca kalemini abdestsiz halde divitine sokmamış olmasıyla da tanınır.

Mehmed Râsim, başta Sultan III. Ahmed ve I. Mahmud gibi sanat hâmisi padişahlar olmak üzere devrinin sadrazamlarından ve devlet adamlarından takdir ve alâka görmüş, çağının reîsü’l-hattâtîni kabul edilmiştir. Ancak münşeatındaki bazı belgelerden zaman zaman geçim sıkıntısı çektiği anlaşılmaktadır.

Sanat hayatı boyunca meşk ve tâlim tarafı ağır basan ve 1000 kadar hattat yetiştirdiği rivayet edilen Mehmed Râsim Müstakimzâde gibi bir hat ve hattatlar tarihi yazarına hocalık etmiş olduğu için Tuhfe-i Hattâtîn’de kendisinden tafsilâtlı olarak bahsedildiği gibi doksan dört öğrencisinin biyografisine de geniş yer verilmiştir. Bunlar arasında Mestçizâde Ahmed, Fethiyeli Ahmed Hıfzı (Şeyh Hamdullah’tan bu yana devam eden hattatlar şeceresi bu zat yoluyla zamanımıza kadar gelmiştir), Mehmed Hıfzı, Mustafa b. Hasan, Abdülkadir Hamdi, Abdurrahman Hilmi ve Bağdâdî İsmâil Enverî efendiler ilk hatırlanacak olanlardır. Râsim Efendi sanat hayatı boyunca Hâfız Osman’ın üslûbuna bağlı kalmıştır.

Kendisinden yazı isteyenleri reddetmeyen Râsim Efendi’nin müze ve hususi koleksiyonlarda bulunan eserleri arasında Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’ndeki mushaf (Yeniler, nr. 126), yirmi bir cüzü yazılmış eksik mushaf (Emanet Hazinesi, nr. 273), Amme cüzü (Emanet Hazinesi, nr. 271), iki en‘âm (Emanet Hazinesi, nr. 395; Yeniler, nr. 894); Türk ve İslâm Eserleri Müzesi’ndeki mushaf (nr. 466), en‘âm (nr. 1449), murakka‘ (nr. 2440, 2468); İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi’ndeki murakka‘ (AY, nr. 6515, 6922); Sakıp Sabancı Müzesi’ndeki murakka‘ (nr. 377) ve en‘âm (nr. 407) sayılabilir.


BİBLİYOGRAFYA

Sâlim, Tezkire, İstanbul 1315, s. 277-279.

, s. 52-53.

, s. 203-204, 465-470, 722.

, II, 349.

Habîb, Hat ve Hattâtân, İstanbul 1305, s. 145-147.

Cl. Huart, Les calligraphes et les miniaturistes de l’Orient musulman, Paris 1908, s. 168-169.

Fethi İsfendiyaroğlu, Galatasaray Tarihi, İstanbul 1952, s. 475-477.

Şevket Rado, Türk Hattatları, İstanbul, ts. (Yayın Matbaacılık), s. 155-156.

Ali Alparslan, Osmanlı Hat Sanatı Tarihi, İstanbul 1999, s. 74-76.

M. Uğur Derman, Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi Hat Koleksiyonundan Seçmeler, İstanbul 2002, s. 108-111.

Muhittin Serin, Hat Sanatı ve Meşhur Hattatlar, İstanbul 2003, s. 145-148.

M. Cavid Baysun, “Eğrikapılı Râsim Efendi”, , VII/10 (1954), s. 1-16.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2003 yılında Ankara’da basılan 28. cildinde, 514-515 numaralı sayfalarda yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER