MERÂGĪ, Muhammed Mustafa - TDV İslâm Ansiklopedisi

MERÂGĪ, Muhammed Mustafa

محمّد مصطفى المراغي
Müellif:
MERÂGĪ, Muhammed Mustafa
Müellif: ALİ CUM‘A
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 2004
Erişim Tarihi: 24.04.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/meragi-muhammed-mustafa
ALİ CUM‘A, "MERÂGĪ, Muhammed Mustafa", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/meragi-muhammed-mustafa (24.04.2024).
Kopyalama metni

7 Rebîülâhir 1298’de (9 Mart 1881) Mısır’ın Saîd bölgesindeki Circâ’ya (Girga) bağlı Merâga köyünde doğdu. Kur’ân-ı Kerîm’i ezberledikten sonra ilk dinî bilgileri babasından aldı. Ardından Ezher’e girdi. Ali es-Sâlihî’den Arap edebiyatı tahsil etti ve onun edebî üslûbundan etkilendi. Daha sonra Muhammed Abduh’u tanıdı, onun tefsir, tevhid ve belâgat konularındaki derslerine devam etti. Zamanla yakın dostu olan Muhammed Abduh fikrî ve ilmî kişiliğinin gelişip olgunlaşmasında önemli rol oynadı.

1904 yılında tahsilini tamamlayan ve Ezher’den “âlimiyye” diploması alan Merâgī 1 Kasım 1904’te Sudan’ın Dongola şehrine kadı tayin edildi. 1906’da Hartum kadısı oldu. 1907’de şer‘î mahkeme müfettişlerinin seçimi konusunda Sudan kādılkudâtı ile aralarında ihtilâf çıkınca görevinden ayrılıp Mısır’a döndü ve Vakıflar Bakanlığı’nda din öğretimi müfettişliğine getirildi. Ancak bu defa Sudan kādılkudâtlığı görevi için yapılan teklifi kabul ederek 1 Ağustos 1908’de oraya gitti (Ebü’l-Vefâ el-Merâgī, s. 117; Fehd b. Abdurrahman bu tarihi 1909 olarak vermektedir [I, 189]). Sudan’daki görevi sırasında hâkimlerin yetişip meslekî tecrübe kazanması ve adliye teşkilâtının kurulup gelişmesinde önemli hizmetler veren, İslâm hukukunun en iyi şekilde uygulanması, kadılık mesleğinin itibarlı hale gelmesi için çaba gösteren Merâgī 1919’da Mısır’a döndü ve 9 Ekim’de şer‘î mahkemeler teftiş heyeti başkanı oldu. Adalet Bakanlığı’nın çeşitli kademelerinde görev yaptıktan sonra 1923’te Yüksek Şeriat Mahkemesi başkanlığına getirildi. 1924’te Meclisü kibâri’l-ulemâ’ya katılarak Ezher’e döndü. Bulunduğu makamlarda hem fakih hem de bir uygulayıcı olarak öteden beri üzerinde durduğu ıslahata yönelik ciddi çalışmalar gerçekleştirdi. Başkanlığını yaptığı bir komisyon tarafından hazırlanan ahvâl-i şahsiyye hakkındaki kanun taslağının 1920 yılında kanunlaşmasında önemli rol oynadı. Mısır mevzuatındaki boşanmaya dair hükümlerin tâdil edilip talâkın yemin sayılmaması, üç talâkın bir talâk kabul edilmesi, torunun dedeye mirasçı olmasına imkân tanınması gibi hususlar yine onun ıslahatçı gayretleriyle gerçekleşti.

22 Mayıs 1928’de Ezher şeyhi olan Merâgī öğretim seviyesinin yükseltilmesi için çalıştı ve ıslahatçı faaliyetlerini sürdürdü. Geri kalmış müslüman milletleri eğitmek, onlara sağlam bir tevhid şuuru aşılamak, İslâm âlimlerinin bıraktığı ilmî mirası ihya etmek, gayri müslim toplumlara hurafelerden arındırılmış olarak İslâm’ı sunmak, mezhepler arasındaki farkları asgariye indirmek gibi hususlar onun Ezher’i geliştirmek için ön plana çıkardığı faaliyet alanlarıydı. Merâgī bu çalışmaları sırasında birçok akım ve meslek mensubuyla, ayrıca ülke idaresine hükmeden işgalcilerle mücadele etmek zorunda kaldı. Çeşitli engellerle karşılaşması yüzünden 10 Ekim 1929’da Ezher şeyhliğinden istifa etti. 1935 yılında öğrenci ve öğretim elemanlarının tekrar görevine dönmesi için gösteriler düzenlemesi üzerine 27 Nisan 1935’te eski görevine getirildi ve hayatının sonuna kadar bu görevini sürdürdü. 23 Ağustos 1945’te İskenderiye’de istirahat maksadıyla bulunduğu hastahanede vefat eden Merâgī’nin cenazesi önce evinin bulunduğu Hulvân’a götürüldü; daha sonra Kahire’ye nakledilerek Ezher Camii’nde Seyyide Nefîse Kabristanı’nda toprağa verildi. Şahsiyetli, vakarlı bir ilim ve fikir adamı olan Merâgī yumuşak tabiatlı, mütevazi ve gerçeği söylemekten çekinmeyen bir kişiydi. Kral Fârûk’un, boşadığı hanımının bir başkasıyla evlenmesini engelleyecek bir fetva istemesi üzerine Merâgī ona karşı çıkmış ve isteğini kabul etmemiştir.

Mısır’ın siyasî açıdan çok kritik bir döneminde görev yapan Merâgī siyasî tartışmalara katılmış, ülkenin iç ve dış siyasetinde etkili olmuştur. Sudan başkadılığı sırasında İngilizler’in Sudan genel valisi Sir Reginald Wingate’in, hilâfetin Kureyşliler’e ait olduğu meselesini de gündeme getirip Osmanlı hilâfetinin gayri meşrû olduğu iddiasıyla Mekke’de baş kaldıran Şerîf Hüseyin’i yeni halife olarak ilân etme planlarına karşı çıkmıştır. Merâgī, Wingate’e yazdığı mektupta halifelik hakkındaki fikirlerini açıklamıştır. Ona göre hilâfet meselesi tamamen dünyevî bir konu olup dinle ancak belli bazı bağları vardır. Hz. Peygamber, Arap kabileleri arasında bir iktidar mücadelesine yer vermemek için halifenin Kureyş’ten olmasını istemiştir. Fakat daha sonraki dönemlerde ulemânın çoğu artık halifenin Kureyş’ten olması zorunluluğunun kalmadığını ifade etmiştir. Merâgī, mektubunu Osmanlı halifelerini savunmak için değil meseleye tarihî ve dinî bir açıklık getirmek için kaleme aldığını özellikle belirtmekle birlikte ortaya koyduğu gerekçeler Osmanlı hilâfetinin dinî açıdan meşruiyetini güçlendirmiştir. Bu arada müslümanların Osmanlı olmayan bir kişiyi de halife olarak seçebileceklerini söylemiş, ancak bunun zorluğuna dikkat çekmiştir (Merâgī’nin mektubu için bk. Kedourie, s. 208-212; bu konuda ayrıca bk. Enver el-Cündî, el-İmâm el-Merâġī, s. 112 vd.).

Merâgī, hilâfetin Türkiye’de ilgasından sonra ortaya çıkan durumu müzakere etmek için 25 Mart 1924’te bir araya gelen Mısır ulemâsı arasında yer almış, toplantı sonunda kaleme alınan karar metninde hilâfet makamının artık boş olduğu, dolayısıyla müslümanların Osmanlı halifesine itaat zorunluluğu bulunmadığı ifade edilerek yeni bir halifenin belirlenmesi için bütün müslümanların temsilcilerinin katılacağı bir toplantı düzenlenmesi çağrısında bulunulmuştur (Kedourie, s. 183; Görgün, s. 23). Kral Fuâd’ın 1936’da vefatından sonra tahta geçen oğlu Fârûk’un hocası ve en yakınındaki kişilerden biri olarak onun halifeliği üstlenebileceğini düşünen Merâgī’nin bu yönde teşebbüsleri olmuşsa da bunlardan bir sonuç çıkmamıştır (Kedourie, s. 203 vd.). Merâgī, iki ülke arasında 1936’da yapılan ittifak antlaşmasına dayanarak Mısır’ı İngiltere’nin yanında II. Dünya Savaşı’na sokmak isteyen İngilizler’e karşı da mücadele etmiştir.

Eserleri. Merâgī hacimli çalışmalar yapmaya fırsat bulamamışsa da pek çok makalesi ve eseri mevcut olup bazıları şunlardır:

1. Baḥs̱ fî tercemeti’l-Ḳurʾâni’l-Kerîm ve aḥkâmihâ (Kahire 1355/1936; Beyrut 1401/1981).

2. ez-Zemâletü’l-insâniyye. Londra’da dinlerle ilgili bir konferansa sunulmak üzere kaleme alınmıştır (Kahire 1936).

3. el-Vaḥdetü’l-İslâmiyye ve’l-vaḥde ve’s-siyâde ve nûrü’l-İslâm (Kahire 1355).

4. ed-Dürûsü’d-dîniyye (Kahire 1938-1940). Merâgī’nin ramazan aylarında Kahire ve İskenderiye camilerinde verdiği vaazlardan oluşan eserin bir önceki eser gibi bazı sûrelerin tefsirini ihtiva ettiği ve Kral Fârûk’un bu vaazları dinlediği zikredilmiştir.

5. Tefsîru sûreti’l-Ḥucurât (Kahire 1940).

6. Tefsîru sûretey Loḳmân ve’l-ʿAṣr (Kahire 1943).

7. Buḥûs̱ fi’t-teşrîʿi’l-İslâmî ve esânîdi ḳānûni’z-zevâc ve’ṭ-ṭalâḳ (Kahire 1346).

8. el-Fetḥu’l-mübîn fî ṭabaḳāti’l-uṣûliyyîn (Kahire 1950).

9. ez-Zevâc ve’ṭ-ṭalâḳ fî cemîʿi’l-edyân (Kahire 1966).

10. Ḥadîs̱ü ramażân. Furkān, Lokmân, Hucurât, Hadîd ve Asr sûrelerinin tefsiridir (Kahire 1982).

11. Kitâbü’l-Evliyâʾ ve’l-maḥcûrîn. Yazma nüshasının Ezher Kütüphanesi’nde bulunduğu belirtilmektedir (Ali Abdülazîm, II, 42).


BİBLİYOGRAFYA

Enver el-Cündî, el-İmâm el-Merâġī, Kahire 1952.

a.mlf., Terâcimü’l-aʿlâmi’l-muʿâṣırîn fi’l-ʿâlemi’l-İslâmî, Kahire 1970, s. 421-433.

M. Abdülmün‘im Hafâcî, el-Ezher fî elfi ʿâm, Kahire 1374, I, 264-279.

Ebü’l-Vefâ el-Merâgī, eş-Şeyḫ el-Merâġī bi-aḳlâmi’l-küttâb, Kahire 1376/1957.

M. Hüseyin ez-Zehebî, et-Tefsîr ve’l-müfessirûn, Kahire 1381/1962, III, 256-275.

Abdülmüteâl es-Saîdî, el-Müceddidûn fi’l-İslâm, Kahire, ts. (Mektebetü’l-âdâb), s. 545-549.

Ahmed M. Mansûr v.dğr., Delîlü’l-maṭbûʿâti’l-Mıṣriyye, Kahire 1975, s. 24, 41.

M. Lings – Y. H. Safadi, Third Supplementary Catalogue of Arabic Printed Books in the British Library 1958-1969, London 1977, II, 120.

Ali Abdülazîm, Meşyeḫatü’l-Ezher münẕü inşâʾihâ ḥatte’l-ân, Kahire 1399/1979, II, 11-43.

Âyide İbrâhim Nusayr, el-Kütübü’l-ʿArabiyyetü’lletî nüşiret fî Mıṣr beyne ʿâmey 1926-1940, Kahire 1980, s. 16, 17, 23, 74.

Delîlü’l-kitâbi’l-Mıṣrî, Kahire 1983, s. 99.

E. Kedourie, The Chatham House Version and Other Middle-Eastern Studies, London 1984, s. 183, 203-204, 208-212.

M. Mehdî Allâm, el-Mecmaʿiyyûn fî ḫamsîne ʿâmen, Kahire 1406/1986, s. 322.

Fehd b. Abdurrahman er-Rûmî, Menhecü’l-medreseti’l-ʿaḳliyyeti’l-ḥadîs̱e fi’t-tefsîr, Beyrut 1407, I, 188-193.

Lem‘î el-Mutîî, Mevsûʿatü hâẕe’r-recül min Mıṣr, Kahire 1417/1997, s. 526-532.

Hilal Görgün, Die politische Rolle der Azhar in der Sadat-Ära (1970-1981), İstanbul 1998, s. 23, 25-27.

M. Kürd Ali, “el-ʿAllâme el-Merâġī şeyḫu’l-Ezher”, , XXI/7-8 (1946), s. 289-305.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2004 yılında Ankara’da basılan 29. cildinde, 164-165 numaralı sayfalarda yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER