https://islamansiklopedisi.org.tr/merahul-ervah
Müellifin hayatı hakkında kaynaklarda bilgi bulunmamaktadır (krş. Süyûtî, I, 347; Brockelmann, GAL, II, 21; Ziriklî, I, 175). Sadece el-Merâḥ adıyla da bilinen eser, Osmanlı medreselerinde ders kitabı olarak okutulan ve “sarf cümlesi” diye tanınan, Emsile, Binâ, Maksûd ve (Tasrîf-i) İzzî’yi de içine alan risâleler grubunun son halkasını oluşturur.
Girişte sarf ilminin önemine temas eden müellif kitabını yedi bölüme (bab) ayırmıştır. Birinci bölümde masdar ve masdar kalıpları, üçlü kök fiilin (sülâsî mücerred) altı kalıbı ve bunların bazı Arap kabileleri tarafından farklı kullanılışı, üçlü kök fiilden türeyen (mezîd) on iki fiil kalıbı, dörtlü kök fiille (rubâî mücerred) ondan türeyen (rubâî mezîd) ve ona dahil edilen (rubâînin mülhakları), fiil kalıpları dörtlü kök fiilin beşli türemişiyle (humâsî mezîd: تفعلل ← تدحرج) altılı türemişi (südâsî mezîd: افعنلل ← احرنجم) ve buna dahil edilen fiil kalıpları ele alınmıştır.
Eserinin birinci bölümünü yedi kısma (fasıl) ayıran müellif bunların her birinde düzenli (sahîh-i sâlim) bir fiilden türeyen mâzi, muzâri, emir ve nehiy fiilleriyle ism-i fâil, sıfat-ı müşebbehe, ism-i tafdîl, mübalağalı ism-i fâil, ism-i mef‘ûl, ism-i zaman, ism-i mekân ve ism-i âlet kalıplarının çekimini yapmıştır. Diğer altı bölümde düzensiz fiiller olan muzaaf, mehmûz, misâl, ecvef, nâkıs ve lefîfin zamanlara ve şahıslara göre çekimleri verilmiş, çekim sırasında meydana gelen harf düşmesi (hazif), harf değişim ve dönüşümleri (i‘lâl, ibdâl, kalb) gibi değişiklikler sebepleriyle açıklanmış, bu fiillerden türeyen fiil ve isim kalıplarının çekimi yapılmıştır. Eser, “aksâm-ı seb‘a” adı verilen ve kök harfleri içinde illet harfi bulunup bulunmamasına göre fiil ve türevlerini yedi kısımda inceleyen sisteme göre düzenlenmiştir.
Merâḥu’l-ervâḥ müstakil olarak veya adı geçen sarf risâleleriyle birlikte defalarca basılmıştır (İstanbul 1233, 1286, 1291; Bulak 1240, 1249, 1262, 1282; Delhi 1293; Lahor 1906; 1276, 1280, 1282; Kahire 1299, 1344). Eser üzerine yazılan çok sayıda şerh arasında Dunkûz (Dikgöz) lakabıyla tanınan Şemseddin Ahmed’in Şerḥu’l-Merâḥ’ı (İstanbul 1306; Kahire 1309), Bedreddin el-Aynî’nin Melâḥu’l-elvâḥ fî şerḥi Merâḥi’l-ervâḥ’ı (bk. bibl.) ve Kemalpaşazâde’nin el-Felâḥ fî şerḥi’l-Merâḥ’ı (İstanbul 1289) sayılabilir (diğer şerhler için bk. Brockelmann, GAL, II, 24-25; Suppl., II, 14).
BİBLİYOGRAFYA
Ahmed b. Ali b. Mes‘ûd, Merâḥu’l-ervâḥ: “Sarf Cümlesi”, İstanbul 1317.
Bedreddin el-Aynî, Melâḥu’l-elvâḥ fî şerḥi Merâḥi’l-ervâḥ (nşr. Abdüssettâr Cevâd, el-Mevrid içinde), IV/2, Bağdad 1975, s. 195-228; IV/4 (1975), s. 227-254; V/2 (1976), s. 171-196; V/3 (1976), s. 189-204; V/4 (1976), s. 195-214.
Süyûtî, Buġyetü’l-vuʿât, I, 347.
Abdüllatîf b. Muhammed Riyâzîzâde, Esmâʾü’l-kütübi’l-mütemmim li-Keşfi’ẓ-ẓunûn (nşr. Muhammed Altuncî), Kahire, ts. (Mektebetü’l-Hancî), s. 287.
Keşfü’ẓ-ẓunûn, II, 1651.
Brockelmann, GAL, II, 21, 24-25; Suppl., II, 14.
Serkîs, Muʿcem, I, 374, 906.
Ziriklî, el-Aʿlâm (Fethullah), I, 175.
Nihal Atsız, “Kemalpaşa-oğlu’nun Eserleri”, ŞM, sy. 7 (1972), s. 122.