https://islamansiklopedisi.org.tr/merzifonlu-kara-mustafa-pasa-kulliyesi--istanbul
Divanyolu caddesi üzerindeki külliyenin inşaatını Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa 1094 (1683) yılından önce başlatmış ve ölümü üzerine oğlu Ali Bey 1102’de (1690-91) Mimar Hamdi’ye tamamlatmıştır. Medrese, dershane-mescid, sıbyan mektebi, sebil, su deposu, dükkânlar ve zamanla oluşan hazîreden meydana gelen külliyenin medresesi içinde bir de kütüphane tesis edilmişti. 1837 ve 1894 depremlerinde harap olan yapılar 1842-1843, 1861-1863 ve 1895 yıllarında tamir görmüştür. 1918’de harîkzedeler tarafından işgal edilen külliyenin 1953-1954 yıllarında yapılan yol genişletme çalışmaları sırasında dış cephesinden cepheye bitişik dükkânlar yıktırılmış, sebil ve hazîresi doğuya taşınmış, avlu kapısı geriye alınmıştır. 1960-1964 yılları arasında Vakıflar İdaresi tarafından restore edilmesinin ardından sebil kiraya verilmiş, diğer bölümleri İstanbul Fetih Cemiyeti, Yahya Kemal Enstitüsü ve Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı’na tahsis edilmiştir.
Caddeye bakan avlu duvarındaki kapı üzerinde dört satırlık ta‘lik kitâbede bâninin ölüm yılı ebcedle 1095 (1683) olarak verilmiştir. Avlunun kuzeydoğusunda yer alan dershane-mescid sekizgen bir plana sahiptir. Kesme küfeki taşından inşa edilmiş olan yapının üzeri dıştan sekizgen kasnaklı pandantifli bir kubbe ile örtülüdür. Batı yönünde bulunan giriş cephesi önünde mukarnas başlıklı sütunlara oturan sivri kemerli revak üç kubbe ile örtülmüşken günümüzde meyilli bir çatıya dönüştürülmüştür. Yay kemerli kapının kemer köşe dolguları rûmî süslemelidir. Üstte yer alan yedi beyitlik sülüs kitâbe külliyenin ebced hesabıyla 1102’de (1690-91) tamamlandığına işaret eder. Çift sıra pencereli yapıda alt sıradaki pencereler sivri hafifletme kemerleri altında küfeki taşı alınlıklı, mermer söveli ve dikdörtgen açıklıklı, üst sıradaki pencereler ise sivri kemerlidir. Mihrabın sağında yer alan alt pencere kapatılarak dolap nişi haline getirilmiştir. Beş kenarlı bir niş şeklinde ve mukarnas yaşmaklı mihrabın üstüne tek satır halinde sülüs hatlı bir âyet yazılmıştır. Oldukça harap durumdaki yapının kubbe ve mihrabı ile kapı, pencere, dolap alınlıklarında geç devir kalem işlerinin izleri görülmektedir. Halka açık bir mescid olarak uzun süre kullanılan yapının doğu cephesi dışındaki pencerenin sağında derin bir niş içinde mermer bilezikli bir kuyu vardır. Bunun külliyenin altında olduğu bilinen Bizans sarnıcı ile bir bağlantısının olabileceği düşünülebilir.
Külliyenin batı ve güney sınırını teşkil eden “L” şeklinde sıralanmış on medrese odasının önü “U” biçiminde düzenlenmiş on birimli bir revakla örtülmüştür. Kuzeydeki revakın arkasında medrese odaları yoktur. Revak cepheleri kesme küfeki taşından olup medrese odalarının batı ve kuzey cepheleri taş-tuğla almaşık örgülüdür. Baklavalı başlıklı dokuz mermer sütuna oturan sivri kemerli revaklarla medrese odalarının üzeri pandantiflerle geçişi sağlanan kubbelerle örtülüdür. Yalnızca iki kolun kesiştiği köşede yer alan oda dikdörtgen planlı olup güneyde kubbeli, kuzeyde beşik tonozludur. Köşe odası tek kapı ile, diğer odalar birer kapı ve ikişer dikdörtgen pencere ile revaka açılır. Oda kapılarının karşısında üzeri yuvarlak kemerli ocakla bunun iki yanında birer dolap nişi mevcuttur. Ocak bacaları dışta küfeki taşından sekizgen gövdeli ve dilimli kubbeciklidir. Medresenin güney kolundaki köşe odasının güneye açılan iki penceresi orijinal olup diğerleri dolap nişlerinin pencere haline getirilmesiyle oluşturulmuştur. Helâlar da bu kolun ucunda bulunmaktadır. Uzun kolun kuzey ucunda yer alan odanın yenilenmiş olan kuzey duvarındaki iki dikdörtgen pencere sonradan açılmıştır. Buradaki revakların doğu cephesinde küçük bir kuş köşkü yer alır. Vaktiyle avluda bulunan şadırvan günümüze kadar gelmemiştir.
Avlunun güneydoğusunda bulunan sıbyan mektebi dikdörtgen planlı olup üzeri ahşap tavanlı, kurşun kaplı bir çatıyla örtülüdür. Medrese avlusundan kısmen tecrit edilen yapının güneyindeki girişi önünde küçük bir avlu vardır. Güneydoğudaki avlu duvarı üzerinde yer alan küçük bir kapı ile dışa bağlanan yapının doğu ve güney cepheleri iki sıra tuğla, bir sıra kesme küfeki taşından almaşık örgülü ve çift sıra pencerelidir. Alt sıra pencereler tuğladan yuvarlak hafifletme kemerleri altında dikdörtgen açıklıklı, üst sıra pencereler ise tuğladan yuvarlak kemerlidir. Medrese avlusuna bakan kuzey ve batı cepheleri tamamen kesme küfeki taşı kaplı olup alt sırada dolap nişleri yer aldığından yalnızca batı cephesinde üst sırada sivri kemerli pencereler görülür. Güneydeki cephe ortasında basık kemerli, mermer söveli bir kapı ile ulaşılan yapının kuzey duvarında bir ocak bulunur. Mektebin küçük avlusunun batısında iki sivri kemerli niş içinde çeşmeler, güneyinde ise helâlar vardır. Sıbyan mektebinin güneybatısında kesme küfeki taşından inşa edilmiş su deposunun üzeri beşik tonozla örtülmüştür. Kuzey cephesinde üstte sivri kemerli küçük bir açıklığı bulunan su deposunun batı duvarında son yıllarda bir kapı açılmış ve burası kalorifer dairesi haline getirilmiştir.
Külliyenin doğu köşesinde yer alan sebil beş cepheli olarak düzenlenmiş olup üstü sekizgen kasnaklı kurşun kaplı bir kubbeyle örtülüdür. Avlu duvarındaki yay kemerli bir kapıdan ulaşılan sebilin asıl kapısı mermer ve yay kemerlidir. Mukarnaslı başlıklı altı mermer sütuna oturan sivri kemerli cephelerde alınlıklar boş bırakılmış, başlıkların hizasından yay kemerli mermer levhalarla cepheler ikiye bölünmüştür. Madenî şebekeler, merkezleri birbirine bağlanan eksenleri kaydırılmış altıgenlerden oluşan geometrik kompozisyonludur.
Eskiden cadde üzerinde ve dershane-mescidin kuzeyinde yer alan 100’ü aşkın kabrin bulunduğu hazîre bugün doğuya taşınmıştır. Kare bir alanda mukarnaslı başlıklı sütunlara oturan ve her yönde üçer sivri kemerli olarak düzenlenen, üzeri açık sekizgen kasnaklı hazîrede günümüzde yirmi yedi kabir mevcuttur. Hazîrenin dışa açılan doğu cephesi mukarnaslı başlıklı mermer sütunlarla bölümlenmiş olup aralarda girift geometrik kompozisyonlu madenî şebekeler vardır. Solda devam eden şebekeli cephede ise volütlü geç devir başlıkları bulunmaktadır.
Külliyenin caddeye bakan kuzey cephesinde kapının sağında dört, batı cephesinde ise sekiz olmak üzere on iki dükkânı yol genişletilmesi sırasında yıktırılmıştır. Batı cephesindeki dükkânların tonoz örtülerinin izleri olan tuğla kemerler bugün hâlâ görülebilmektedir.
BİBLİYOGRAFYA
Ayvansarâyî, Hadîkatü’l-cevâmi‘, I, 171-172.
İzzet Kumbaracılar, İstanbul Sebilleri, İstanbul 1938, s. 29.
Konyalı, İstanbul Âbideleri, s. 65-66.
Semavi Eyice, Istanbul, Petit guide à travers les monuments byzantins et turcs, İstanbul 1955, s. 40.
a.mlf., “Byzantion”, DİA, VI, 524.
Tahsin Öz, İstanbul Camileri, Ankara 1962, I, 83.
Cansel Özerdem, Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Külliyesi (mezuniyet tezi, 1966), İÜ Ed.Fak. Sanat Tarihi Bölümü.
Behçet Ünsal, “İstanbul’un İmarı ve Eski Eser Kaybı”, Türk San‘atı Tarihi Araştırma ve İncelemeleri, İstanbul 1969, II, 37-39.
Tülay Reyhanlı, Osmanlılar’da Külliye Mimarisinin Gelişmesi (doktora tezi, 1974), İÜ Ed.Fak. Sanat Tarihi Bölümü, s. 383-385.
Zeynep Nayır, Osmanlı Mimarlığında Sultan Ahmet Külliyesi ve Sonrası (1609-1690), İstanbul 1975, s. 188-191.
Erünsal, Türk Kütüphaneleri Tarihi II, s. 64-65.
Eminönü Camileri (nşr. Eminönü Müftülüğü), İstanbul 1987, s. 107-108.
J. Pervititch, İstanbul Sigorta Haritaları: Gedikpaşa-Kumkapı, plan 2, İstanbul 1922.
Affan Egemen, İstanbul’un Çeşme ve Sebilleri, İstanbul 1993, s. 646.
Ömer Faruk Şerifoğlu, Su Güzeli: İstanbul Sebilleri, İstanbul 1995, s. 46.
Selçuk Mülayim, “Çözüm ve Tarihleme Sorunlarıyla Bir Geometrik Kompozisyon”, IV. Millî Selçuklu Kültür ve Medeniyeti Semineri Bildirileri (25-26 Nisan 1994), Konya 1995, s. 43-46.
Mübahat S. Kütükoğlu, XX. Asra Erişen İstanbul Medreseleri, Ankara 2000, s. 93-96.
a.mlf., “1869’da Faal İstanbul Medreseleri”, TED, sy. 7-8 (1977), s. 355.
a.mlf., “Dârü’l-hilâfeti’l-‘aliyye Medresesi ve Kuruluşu Arefesinde İstanbul Medreseleri”, İTED, VII/1-2 (1978), s. 52-53.
Ahmet Vefa Çobanoğlu, “Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Külliyesi”, DBİst.A, V, 402-403.