https://islamansiklopedisi.org.tr/muaykib-b-ebu-fatima
İlk müslümanlardan olup İslâmiyet’i kabul etmesinde, müslümanlar Mekke’de muhasara altında iken Hz. Peygamber’le gizlice görüşüp kabilesine dönen hemşerisi şair Tufeyl b. Amr’ın rolü bulunmaktadır. Abdüşemsoğulları’nın müttefiki olduğu söylenmekle beraber Saîd b. Âs ailesinin veya Utbe b. Rebîa’nın müttefiki, yahut Saîd b. Âs’ın âzatlısı olduğu rivayet edilmiştir. Muaykīb, Bey‘atürrıdvân’a ve Habeşistan’a yapılan ikinci hicrete katıldı. Oradan Ca‘fer b. Ebû Tâlib’le birlikte Medine’ye hicret ettiklerinde Resûl-i Ekrem’in Hayber’in fethiyle meşgul olduğunu öğrenince (7/628) Resûlullah’ın yanına gittikleri ve gazveye katılmadıkları halde ganimetten kendilerine pay verildiği belirtilmiştir. Ayrıca Muaykīb’ın Habeşistan hicretinin ardından memleketine döndüğü ve kabilesinden kalabalık bir grupla birlikte Medine’ye hicret ettikten sonra aralarında kurdukları bir heyette yer alarak Hayber’e gittiği de zikredilmiştir. Muaykīb’ın Bedir Gazvesi’ne (17 Ramazan 2 / 13 Mart 624) iştirak ettiğini kaydeden müelliflere dayanarak onun Medine’ye daha önce geldiğini söylemek mümkünse de Zehebî bu rivayetin sahih olmadığını söylemektedir.
Hz. Peygamber’in diplomatik mektuplarını yazdırdığı kâtiplerinden biri olan Muaykīb aynı zamanda Resûlullah’ın mühürdarlığı görevini yürütmüştür. Resûl-i Ekrem’in, parmağında bulunan yüzük şeklindeki mührünü hazırlanan resmî evraka basması için Muaykīb’a verdiği, onun da bu mührü evraka bastıktan sonra Hz. Peygamber’e iade ettiği anlaşılmaktadır. Muaykīb’ın bu görevini Hz. Ebû Bekir, Ömer ve Osman zamanında da sürdürdüğü, ilk iki halifenin onu ayrıca beytülmâlden sorumlu memur tayin ettikleri de belirtilmektedir. Hz. Osman’ın halifeliği sırasında Erîs Kuyusu’na düştüğü ve bütün aramalara rağmen bulunamadığı bilinen mührün bu kuyuya Muaykīb’ın elinden düştüğü rivayet edilmektedir (Müslim, “Libâs”, 55).
Hz. Ömer’in hilâfeti sırasında cüzzam hastalığına yakalanan Muaykīb ile bizzat halife ilgilenmiş, Yemen’den getirttiği iki doktorun uyguladığı tedavi sayesinde Muaykīb’ın hastalığı durmuş ve bir daha nüksetmemiştir. İfrîkıye’nin fethi sırasında (29/649-50) veya Hz. Osman’ın hilâfetinin sonunda (35/656) vefat ettiği belirtilen Muaykīb’ın 40 (660) yılında Hz. Ali’nin halifeliğinin ilk döneminde öldüğünü, hatta bu tarihten sonra da yaşadığını ileri sürenler bulunmaktadır.
Muaykīb Hz. Peygamber’den yedi hadis rivayet etmiş, kendisinden de iki oğlu Muhammed ve Hâris ile torunu İyâs b. Hâris, ayrıca Ebû Seleme b. Abdurrahman b. Avf rivayette bulunmuş, bu rivayetler Kütüb-i Sitte yanında Ahmed b. Hanbel’in el-Müsned’i ile Dârimî’nin es-Sünen’i gibi kaynaklarda yer almıştır.
BİBLİYOGRAFYA
Müslim, “Libâs”, 55.
İbn Sa‘d, eṭ-Ṭabaḳāt, IV, 116 -118.
İbn Habîb, el-Muḥabber, s. 127.
Belâzürî, Ensâb, I, 200-201.
İbn Abdülber, el-İstîʿâb, III, 476-477.
İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-ġābe (Bennâ), V, 240-241.
Zehebî, Aʿlâmü’n-nübelâʾ, II, 491-493.
İbn Hacer, el-İṣâbe, III, 451.
a.mlf., Tehẕîbü’t-Tehẕîb, X, 254.
Hamîdullah, İslâm Peygamberi (Mutlu), II, 267-268.
M. Mustafa el-A‘zamî, Küttâbü’n-nebî, Riyad 1401/1981, s. 106-107.
Köksal, İslâm Tarihi (Mekke), III, 219-220.
Wensinck, el-Muʿcem, VIII, 261.
Şâkir Mahmûd Abdülmün‘im, “Küttâbü’n-nebî”, el-Müʾerriḫu’l-ʿArabî, sy. 4, Bağdad 1975, s. 203.