MÜEYYED-BİLLÂH, Muhammed b. Kāsım - TDV İslâm Ansiklopedisi

MÜEYYED-BİLLÂH, Muhammed b. Kāsım

المؤيّد بالله محمّد بن القاسم
Müellif: MUSTAFA ÖZ
MÜEYYED-BİLLÂH, Muhammed b. Kāsım
Müellif: MUSTAFA ÖZ
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 2020
Erişim Tarihi: 22.12.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/mueyyed-billah-muhammed-b-kasim
MUSTAFA ÖZ, "MÜEYYED-BİLLÂH, Muhammed b. Kāsım", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/mueyyed-billah-muhammed-b-kasim (22.12.2024).
Kopyalama metni

990’da (1582) doğdu. Yemen’de Zeydî imâmetini kuran Hâdî-İlelhak neslinden Mansûr-Billâh Kāsım b. Muhammed’in oğludur. Genç yaşta babasının Osmanlı kuvvetleriyle yaptığı mücadeleye katıldı. Şehâre Kalesi’nde on beş ay süreyle kuşatma altında kaldıktan sonra gizlice ayrılıp Berat dağlarına kaçan babası onu vekil olarak kalede bıraktı. Durumun kötüye gittiğini görünce kendisinin ve silâhlı mensuplarının kaleden çıkmaları ve saldırıya uğramamaları kaydıyla Osmanlı güçleriyle anlaşma imzaladı (Muharrem 1011 / Temmuz 1602). Babasının 12 Rebîülevvel 1029’da (16 Şubat 1620) vefatı üzerine toplanan Zeydiyye mezhebi ileri gelenlerince imâmete uygun bulundu. Böylece Müeyyed-Billâh unvanıyla Zeydî imamı oldu.

Onun imâmetinin ilk devresi, daha önce babasıyla Osmanlı Valisi Mehmed Paşa arasında Cemâziyelevvel 1028 (Nisan-Mayıs 1619) tarihinde imzalanan antlaşmaya uygun olarak nisbî bir sükûn ve istikrar içinde geçti. 1035 Ramazanında (Haziran 1626) imamın önde gelen adamlarından birinin San‘a’da halkı tahrik ettiği gerekçesiyle Osmanlı Valisi Haydar Paşa tarafından idam edilmesi üzerine aradaki anlaşma bozuldu. 1036 Muharreminde (Ekim 1626) Osmanlı kuvvetleriyle Müeyyed-Billâh mensupları arasında savaş tekrar başladı. Müeyyed-Billâh kardeşleri Ahmed, Hasan ve Hüseyin’i üç ayrı ordunun başında Yemen’in Osmanlılar’ın elinde kalan kuzey bölgelerine sevketti. Bu güçler, civardaki kabilelerden destek alarak birkaç ay içinde Osmanlılar’ın elinde bulunan Amrân ve Sülâ ile müttefikleri Âlü Şemseddin b. İmâm Şerefeddin’in hâkimiyetindeki Kevkebân ve Tavîle dışında bütün bölgeleri zaptettiler. Bir süre sonra Haydar Paşa’yı destekleyen Kevkebân Emîri Abdürrab b. Ali de Müeyyed-Billâh kuvvetlerine teslim olmak zorunda kaldı (25 Receb 1036 / 11 Nisan 1627). İmam Müeyyed ordularının galibiyetleri sonucunda Yemenliler’in pek çoğu imamın hâkimiyetini benimsedi. Sabyâ ve Cîzân şeriflerinin yanı sıra Cevf Emîri Şerîf Hüseyin b. Nâsır da ona bağlılık bildirdi ve Hasan b. Kāsım kuvvetlerinin katılımıyla San‘a’dan Taiz’e kadar olan güney bölgeleri ele geçirildi. Bu esnada San‘a’nın 100 km. kadar güneyinde bulunan Zemâr şehrinin Türk idarecisi, Vali Haydar Paşa ile olan ihtilâfından dolayı imamın kardeşi Hasan’a sığındı. San‘a, Kevkebân’ın ele geçirilişinin ardından 1036 yılı Şâban ayı başlarından (Nisan 1626) itibaren imamın kardeşi Hasan tarafından kuşatma altına alınmıştı. Osmanlı Valisi Haydar Paşa, askerleri ve malzemeleriyle birlikte San‘a’yı terkederek Yemen’in güney bölgelerine gitmek üzere barış yapmak istediyse de imam bunu kabul etmeyip San‘a’nın kayıtsız şartsız tesliminde ısrar etti. San‘a’nın imam kuvvetlerince muhasarası tam iki yıl sürdü. Neticede Haydar Paşa, güven içinde Zebîd’e intikal etmek şartıyla 1038 yılı Receb ayı başında (24 Şubat 1629) şehri İmam Müeyyed-Billâh’a bırakmak zorunda kaldı (Seyyid Mustafa Sâlim, s. 380). Taiz de yaklaşık bir yıl süren kuşatmanın ardından 10 Şevval 1038’de (2 Haziran 1629) imamın eline geçti. Yâfi‘ kabilesi şeyhlerinden olan Aden emîri İmam Müeyyed-Billâh’a itaat arzetti. İmamın kardeşi Hasan kumandasında bulunan güneydeki kuvvetler, başta Cened emîri olmak üzere Osmanlılar’a bağlı emîrlerden önemli ölçüde mukavemet gördülerse de sonunda direnişi kırdılar.

Müeyyed-Billâh, iki yıl içinde San‘a ve Taiz dahil olmak üzere Yemen’in büyük bir bölümünü ele geçirdi. Osmanlılar’ın hâkimiyet alanı sadece Zebîd ve çevresindeki Tihâme beldelerine münhasır kaldı. Kızıldeniz havzasında Osmanlı hâkimiyetinin sona ereceğinden endişe eden Mısır Valisi Bayram Paşa, Habeşistan valisine haber göndererek Yemen’e takviye kuvveti sevketmesini istedi. 1037 yılı sonlarında (Ağustos 1628) Âbidin Paşa kumandasında 1000 kişilik bir kuvvet Yemen’in Kızıldeniz sahilindeki Muhâ (Mahâ) Limanı’na ulaştı. Bunun üzerine Hasan b. Kāsım’ın kumandasındaki kuvvetler limanı kuşattı. Daha sonra muhasarayı kaldırmak için Cened’den gönderilen Osmanlı birliklerini mağlûp etti (Muharrem 1038 / Eylül 1628). Yemen’de Osmanlı hâkimiyetinin yeniden tesisi için son bir teşebbüs olarak Haydar Paşa azledildi ve yerine Ahmed Kansu Paşa getirildi. Büyük bir kuvvetle Yemen’e gelen yeni vali burada hâkimiyet kurmaya çalıştı. Tihâme’nin kuzey bölgelerini Müeyyed-Billâh kuvvetlerinin elinden almak için çaba sarfetti, kısmen de başarılı oldu. Ancak onun bölgeden çekilmesinin ardından Sabyâ ve Cîzân şerifleri tekrar imamın tarafına geçtiler. Zebîd ve Muhâ arasında sıkışan Osmanlı kuvvetleri, Taiz’i alma teşebbüsünde bulundukları sırada Necdülmuhayreb mevkiinde daha savaş başlamadan Müeyyed-Billâh’ın adamları tarafından yapılan bir baskın sonucu dağıldı (30 Ramazan 1039 / 13 Mayıs 1630). Herhangi bir başarı elde edemeyen Ahmed Kansu Paşa bir yıl süre ile anlaşma yapılması talebinde bulundu ve 1 Muharrem 1040’ta (10 Ağustos 1630) anlaşma imzalandı. Üç yıl sonra savaş yeniden başladı. Aden’e gönderilen Osmanlı güçlerinin başarılı olamamasına karşılık Cîzân’a sevkedilen kuvvetler burayı ele geçirdi. Buradan kaçan ahali Müeyyed-Billâh’a sığındı. Muhâ ve Zebîd civarında birçok savaş cereyan etti. Bu savaşlarda İmam Müeyyed güçlerinin kumandanlığını yapan Hasan b. Kāsım önemli ilerleme sağladı. Ahmed Kansu Paşa’nın yeniden bir yıllık süre için mütareke talebi Hasan b. Kāsım’ın muhalefetine rağmen Müeyyed-Billâh tarafından kabul edildi (20 Muharrem 1045 / 6 Temmuz 1635). Fakat mütarekenin ardından daha bir ay geçmeden Ahmed Kansu Paşa, kendi askerî kuvvetleri içinde itibarının zayıflaması ve aldığı tepkiler sebebiyle Zebîd’den kaçarak Hasan b. Kāsım’ın karargâhına sığındı. Burada samimi bir şekilde karşılandı ve bir gemiyle Mısır’a gönderildi (Âtıf Paşa, s. 103-104). Osmanlı kuvvetleri üzerinde kötü bir tesir icra eden bu hadiseden sonra bir kısım askerler kendilerini korumak amacıyla Kethüdâ Mustafa’yı vali kabul edip ona uydular. Kethüdâ Mustafa, çok geçmeden kendisinin ve ordusunun Yemen’den ayrılıp Mısır’a gitmesi hususunda İmam Müeyyed’e barış teklifinde bulundu. Kabul edilen teklif gereğince Osmanlı ordusu 1 Cemâziyelevvel 1045’te (13 Ekim 1635) Yemen’i terketti. İmâmete geçişinden itibaren babası Mansûr-Billâh’ın yolunu izleyen, özellikle de kardeşleri Ahmed, Hasan ve Hüseyin’in yardımları sayesinde başarıya ulaşan Müeyyed-Billâh Osmanlılar’ı Yemen’den çıkaran Zeydî imamı olarak tanınır. Yemen’de tam bir hâkimiyet sağlayan Müeyyed-Billâh 17 Receb 1054’te (19 Eylül 1644) Şehâre’de vefat etti ve burada babasının mezarının yanına defnedildi.

Müeyyed-Billâh’ın eserlerinden bazıları şunlardır: Esânîdü’l-Müʾeyyed-Billâh (imamın kendi rivayet silsilesini ele alan eseridir), Taṣfiyetü’n-nüfûs (ahlâkla ilgili bir çalışmadır), el-Fetâva’l-fıḳhiyye (imamın çeşitli sorulara verdiği cevapları ihtiva etmektedir), Risâle fî ibṭâli’l-vaḳf ʿale’l-veres̱e, Menâhicü’l-ḫalef (Harem-i şerif’i koruyanların nasıl hareket etmesi gerektiğini anlatan bir risâledir), Min cevâbâti’l-İmâm el-Müʾeyyed-Billâh, Vaṣiyyetü’l-İmâm el-Müʾeyyed-Billâh (bu eserleri ve diğer çalışmaları için bk. Abdullah Muhammed el-Habeşî, Müʾellefât, s. 137-139; Meṣâdirü’l-fikri’l-İslâmî, s. 670-671).


BİBLİYOGRAFYA

Topçular Kâtibi Abdülkadir (Kadrî) Efendi Târihi (haz. Ziya Yılmazer), Ankara 2003, II, 885.

, II, 111.

Yahyâ b. Hüseyin es-San‘ânî, Ġāyetü’l-emânî fî aḫbâri’l-ḳuṭri’l-Yemânî (nşr. Saîd Abdülfettâh Âşûr), Kahire 1388/1968, II, 813-839.

, III, 293-294; IV, 122-123.

, II, 445-447.

Abdullah b. Ali el-Vezîr, Târîḫu’l-Yemen ḫilâle’l-ḳarni’l-ḥâdî ʿaşer el-hicrî (nşr. M. Abdürrahîm Câzim), Beyrut 1405/1985, s. 51, 57-59, 98-99.

, II, 238-240.

Ahmed Râşid, Târîh-i Yemen ve San‘a, İstanbul 1291, I, 257-258.

Âtıf Paşa, Yemen Tarihi, İstanbul 1326, I, 98-104.

Hüseyin b. Ahmed el-Arşî, Bulûġu’l-merâm (nşr. Anistâs el-Kermelî), Kahire 1939, s. 66-67.

, II, 560.

Seyyid Mustafa Sâlim, el-Fetḥu’l-ʿOs̱mâniyyü’l-evvel li’l-Yemen, Kahire 1969, s. 369-389.

Abdullah Muhammed el-Habeşî, Müʾellefâtü ḥükkâmi’l-Yemen (nşr. E. N. Eberhard), Wiesbaden 1979, s. 136-139.

a.mlf., Meṣâdirü’l-fikri’l-İslâmî fi’l-Yemen, Beyrut 1408/1988, s. 669-671.

Muhammed b. Ahmed el-Akīlî, Târîḫu’l-Miḫlâfi’s-Süleymânî, Riyad 1402/1982, I, 354.

, VII, 6.

Ahmed Mahmûd Subhî, ez-Zeydiyye, Kahire 1404/1984, s. 596.

Abdullah b. Abdülkerîm el-Cürâfî, el-Muḳteṭaf min târîḫi’l-Yemen, Beyrut 1407/1987, s. 152.

J. R. Blackburn, “al-Muʾayyad Bi’llāh Muḥammad”, , VII, 270.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2020 yılında Ankara’da basılan 31. cildinde, 480-481 numaralı sayfalarda yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER