MUHAMMED HÜSEYİN FAZLULLAH - TDV İslâm Ansiklopedisi

MUHAMMED HÜSEYİN FAZLULLAH

محمّد حسين فضل اللّٰه
Müellif:
MUHAMMED HÜSEYİN FAZLULLAH
Müellif: MUSTAFA ÖZ
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 2019
Erişim Tarihi: 23.04.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/muhammed-huseyin-fazlullah
MUSTAFA ÖZ, "MUHAMMED HÜSEYİN FAZLULLAH", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/muhammed-huseyin-fazlullah (23.04.2024).
Kopyalama metni

16 Kasım 1935 tarihinde Irak’ın Necef şehrinde ilim ehli bir aile içinde doğdu. Babası Lübnan’ın Cebeliâmil bölgesi din âlimlerinden Seyyid Abdürraûf Fazlullah’tır. Aile, Muhammed Hüseyin’in dördüncü dedesi Muhammed b. Fazlullah’tan dolayı Fazlullah ailesi diye anıldığından Muhammed Hüseyin, Fazlullah adını da almıştır. Soyunun Hasan b. Ali b. Ebû Tâlib vasıtasıyla Hz. Ali’ye ulaştığı belirtilir. İlk eğitimini babasından alan Muhammed Hüseyin, Necef Havze-i İlmiyyesi’nde öğrenime başladı. Burada çeşitli hocalardan ilk bilgileri edindikten sonra “ders-i hâric” denilen üst seviyedeki derslere başlamaya hak kazandı. Bu dönemde Ebü’l-Kāsım Hûî, Muhsin el-Hakîm, Mahmûd eş-Şahrûdî ve Hüseyin el-Hillî gibi hocaların derslerine devam etti. Öğrenimi sırasında olumlu bir intiba bırakması ve güvenilirliği sebebiyle hocası Hûî kendisine, Şiîler’in müctehide getirip teslim etmesi gereken şer‘î malların toplanması ve muhafaza edilmesi konusunda yetki verdi.

Muhammed Hüseyin tahsilini tamamlamasının ardından öğretim faaliyetine başladı. Necef Havze-i İlmiyyesi’nde çeşitli ülkelerden gelen öğrencilere yaklaşık yirmi yıl süre ile lisans üstü fıkıh, usûl-i fıkıh, zaman zaman da Arapça dersleri verdi. Ayrıca Necef’teki dinî ve kültürel etkinliklerle yakından ilgilendi. Bu arada el-Mecmau’s-Sekafî adlı kuruluşun yayın bölümü üyeliğine seçildi. Daha sonra Muhammed Mehdî el-Hakîm ile birlikte el-Edeb adlı bir dergi yayımladı. 1380’de (1960-61) Cemâatü’l-ulemâ, Necef’te el-ʿAdvâ adlı dergiyi çıkardığında dergiyi ilmî yazılarıyla destekleyenler arasında yer aldı.

1966’da Irak’tan ayrılıp Lübnan’a göç etti. Dostları ve meslektaşları gitmesine üzülmekle birlikte kendisi için, “Necef’ten ayrılan herkes zararlı çıkmış, fakat Muhammed Hüseyin müstesna, onu kaybetmekle Necef zarara uğramıştır” ifadesini kullanmıştır. Muhammed Hüseyin, Lübnan’da Havzetü’l-ma‘hedi’ş-şer‘î el-İslâmî adıyla bir eğitim müessesesi kurdu. Bunu diğer hayır kurumları, yetimhane ve hastahaneler takip etti. Daha sonra Beyrut’ta yüksek lisans ve doktora seviyesinde dersler vermeye başladı ve çok sayıda öğrenci yetiştirdi. Bu arada Şam’da bulunan Havzetü’l-Murtazâ’da değişik ülkelerden Suriye’ye gelen öğrencilere bilhassa fıkıh okuttu. Lübnan’da Şiî İslâmî meclisin kurulmasında büyük pay sahibi olduğu bilinen Fazlullah, Hizbullah’ın ikinci genel sekreteri Abbas el-Mûsevî’yi Bekāa’da ilmî müesseselerin tesisinde maddî ve mânevî açıdan destekledi.

Muhammed Hüseyin, başta Hizbullah olmak üzere Lübnan’daki İslâmî direniş hareketlerinin yanında yer aldı ve Hizbullah’ın mürşidi olarak kabul edildi. Bu örgütle ilişkisinden dolayı 1985 yılında Bi’rü’l-abd infilâkı başta olmak üzere çeşitli suikastlara mâruz kaldı. Evi İsrail-Lübnan savaşı sırasında (Temmuz 2006) İsrail ordusu tarafından bombalandı. 17 Mayıs 1983’te İsrail ve Lübnan arasındaki anlaşmada İsrail askerlerinin Güney Lübnan’dan çekilmesi, buraya Lübnan askerleriyle güvenlik karakollarının yerleştirilmesi konusunda büyük rolü oldu. Bu arada 1997’de Beyrut’un güney bölgelerinde Şîa mensuplarınca uzun süreden beri kılınmayan cuma namazlarının kılınması uygulamasını da başlattı.

1989’da otuz kadar Şiî ulemâsının Muhammed Hüseyin’in müctehid olduğu hususunda şehâdette bulunması ve kendisinin merci-i taklîd olarak kabul edilmesi üzerine önce “âyetullah” ve ardından “âyetullāhi’l-uzmâ” unvanını aldı. Öte yandan dönemin bazı âlimlerinin düşüncelerine muhalefet etti. Humeynî’nin velâyet-i fakīh görüşünü benimsemeyip Lübnan’da bu düşüncenin bir değer ifade etmeyeceğini söyledi. Genellikle Şiî ulemâsı tarafından ileri sürülüp tarihen kesin gibi kabul edilen, Hz. Ömer tarafından bir karışıklık esnasında Hz. Fâtıma’nın kaburga kemiklerinin kırılması olayını tamamen reddetmemekle beraber bazı şüphelerinin bulunduğunu söyledi, bu sebeple çeşitli âlimler tarafından eleştirildi. Şîa imamlarının tekvînî (tabiat konularını aşan) bir velâyete sahip oldukları düşüncesini şiddetle reddetti. Şîa’nın çıplak gözle veya göze yardımcı olacak bir aletle belirlediği kamerî ayların başlangıcının hesapla belirlenmesinin gerektiğini vurguladı. Yine Şîa’nın Hz. Ebû Bekir, Ömer ve Hz. Âişe gibi sahâbîleri lânetle anmak, onları bazı kötülükleri işlemekle ve küfürle itham etmek gibi hususların terkedilmesini istedi, bu davranışların haram olduğunu söyledi. Ayrıca mûsikinin mubah olduğu konusu da onun düşünceleri arasında yer almaktadır.

Muhammed Hüseyin Fazlullah 4 Temmuz 2010 tarihinde Beyrut’ta vefat etti, Güney Beyrut’ta bulunan Mescidü’l-imâmeyni’l-Haseneyn Mezarlığı’na defnedildi. Fazlullah’ın düşünceleri Cevâd et-Tebrîzî, Hüseyin Vahîd-i Horasânî ve Ca‘fer Murtazâ el-Âmilî gibi merci-i taklîdler tarafından kıyasıya eleştirilmiştir. Bu eleştirilerin çoğalması üzerine İran’ın dinî lideri Ali Hamaney, Fazlullah’ın imanı, cihadı ve ilmiyle mezhebin önde gelen âlimlerinden olduğu, kendisine dil uzatmanın ve aleyhinde söz söylemenin haramlığı konusunda bir fetva çıkararak kampanyayı önlemeye çalışmıştır.

Eserleri. 1. Min Vaḥyi’l-Ḳurʾân. Kur’ân-ı Kerîm’in bir tefsiri olan eserin ilk baskısından (Beyrut 1399/1979) sonra hacmi genişletilerek yapılan ikinci baskısı (Beyrut 1419/1998) yirmi dört cilt olup müellifin dili, anlayışı ve mezhebî düşünceleri konusunda önemli açıklamalar içeren çağdaş bir tefsirdir (Mehmet Yolcu ve Cuma Ağaç tarafından aynı adla Türkçe’ye tercüme edilmiştir [I-X, İstanbul 1989-1992]).

2. el-Ḥıvâr fi’l-Ḳurʾân. Diyalog ve cedel hakkındaki eserde özellikle müşrikler ve münkirlerle, Ehl-i kitap’la yapılan tartışmalarda tarafların psikolojik durumu ve uymaları gereken esaslar üzerinde durulmuş, konu Kur’ân-ı Kerîm’deki kıssalardan hareketle işlenmeye çalışılmıştır. Muhtelif neşirleri bulunan eserin beşinci baskısı Beyrut’ta gerçekleştirilmiştir (1417/1996).

3. Kitâbü’l-Cihâd. İslâm davetinin mahiyeti ve metodunun, inanç hürriyetinin, cihadın farz-ı kifâye konumunda bir görev oluşunun, cihadla ve esirlerle ilgili hükümlerin, güven ve barış yanında savaşla ilgili konuların âyet ve hadislerden geniş ölçüde faydalanılarak işlendiği bir eserdir (Beyrut 1416/1996).

4. el-Ḥac ḥareketün ve ʿibâdetün ve siyâse (baskı yeri ve tarihi yok).

5. Kitâbü’n-Nikâḥ. Evlilik ve nikâh mevzuunun geniş biçimde ele alındığı, âlimlerin düşüncelerinin ve çeşitli tartışmalarının yer aldığı orta hacimde bir eserdir (Beyrut 1417/1996).

6. Teʾemmülâtün İslâmiyye ḥavle’l-merʾe. Eserde kadının kişiliği ve sosyal hayattaki etkinliği, özellikle Batı’da yaygınlaşan kadının özgürleştirilmesi, ekonomik ve sosyal hayata katılıp çalışması, iki cins arasındaki güven ve sevgi, evlilik ilişkisinin boyutları, çok evlilik ve boşanma gibi konular üzerinde durulmaktadır (Beyrut 1413/1992, T trc. Ali Kaya, İslâmî Açıdan Kadın Sorunu, İstanbul 2005).

7. el-ʿAlâḳātü’l-İslâmiyye el-Mesîḥiyye. Muhammed Fazlullah’tan başka yedi müellifin İslâmiyet’in ve Hıristiyanlığın tarihte ve günümüzdeki ilişkilerine yer verilen, gelecekte bu ilişkilerin nasıl olacağı konusunda düşüncelerin ortaya konulduğu bir eserdir (Beyrut 1994).

8. el-İslâm ve manṭıḳu’l-ḳuvve. Güce dayanarak haklılık iddia eden düşünceye karşı yazılan eserde asıl olanın hak ve haklılık olduğu, kuvvete dayalı mantıkla hareket edilmesinin doğru sayılmayacağı hususu ahlâkî bir tarzda incelenmektedir (Beyrut 1987).

9. Li’l-İnsân ve’l-ḥayât. İslâm ve diyalog, medeniyetler mücadelesi, İslâm ve Batı, şiddet, köktencilik, hürriyet, İslâm ve sanat, kadın, tıp, Kur’an ve hayat, imâmet, risâlet, aşk, sevgi, kader ve kazâ gibi konuların işlendiği eseri (Beyrut 1418/1997) Oktay Yılmaz İnsan ve Hayat İçin Yeni Ufuklar adıyla Türkçe’ye çevirmiştir (İstanbul 1998).

10. el-Ḥareketü’l-İslâmiyye hümûm ve ḳażâyâ. Eserde İslâm ümmetinin değişmesi, ifrat ve tefrit arasındaki İslâmî değişim, İslâm devleti, İslâmcılık ve mezhepçilik, İslâm düşüncesinde azınlık ve çoğunluk kavramları üzerinde durulmaktadır (Beyrut 1994, T trc. Vahdettin İnce, İslâmî Hareket: İlkeler ve Sorunlar, İstanbul 1996).


BİBLİYOGRAFYA

Muhammed Hüseyin Fazlullah, İslâmî Hareket: İlkeler ve Sorunlar (trc. Vahdettin İnce), İstanbul 1996, I, 2.

a.mlf., Gençlerin Dünyası (trc. İlyas Aslan), İstanbul 2005, s. 4.

Moojan Momen, An Introduction to Shi‘i Islam: The History and Doctrines of Twelver Shi‘ism, New Haven 1985, s. 266-268.

Fouad Ajami, The Vanished Imam: Musa al Sadr and the Shia of Lebanon, London 1986, s. 213-218.

Chibli Mallat, Shi’i Thought from the South of Lebanon, Oxford 1988, s. 6, 8, 15, 23, 25, 26, 35-42.

Halîl Ahmed Halîl, el-ʿAḳl fi’l-İslâm, Beyrut 1993, s. 272-280.

a.mlf., Mevsûʿatü aʿlâmi’l-ʿArabi’l-mübdiʿîn fi’l-ḳarni’l-ʿişrîn, Beyrut 2001, II, 937-941.

Vaddâh Şerâre, Devletü “Ḥizbillâh”: Lübnân müctemeʿân İslâmiyyen, Beyrut 1996, s. 63, 71, 85, 129, 198, 245, 268, ayrıca bk. İndeks.

Ahmed el-Musallî, Mevsûʿatü’l-ḥarekâti’l-İslâmiyye fi’l-vaṭani’l-ʿArabî ve Îrân ve Türkiyâ, Beyrut 2004, s. 359-361.

Abdülganî İmâd, el-Ḥarekâtü’l-İslâmiyye fî Lübnân, Beyrut 2006, s. 159, 168-169, 176.

Seyyed Vali Reza Nasr, The Shia Revival: How Conflicts within Islam will Shape the Future, New York 2006, s. 181.

Fuâd Sâlih es-Seyyid, Mevsûʿatü aʿlâmi’l-ḳarni’l-ʿişrîn fi’l-âlemeyni’l-ʿArabî ve’l-İslâmî, Beyrut 1434/2012, II, 145-146.

M. Kramer, “Hizbullah in Lebanon”, The Oxford Encyclopedia of the Modern Islamic World (ed. J. L. Esposito), Oxford 1995, II, 130-133.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2019 yılında Ankara’da basılan (gözden geçirilmiş 3. basım) EK-2. cildinde, 304-305 numaralı sayfalarda yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER