MÜTKIN - TDV İslâm Ansiklopedisi

MÜTKIN

المتقن
Müellif:
MÜTKIN
Müellif: EMİN ÂŞIKKUTLU
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 2006
Erişim Tarihi: 16.04.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/mutkin
EMİN ÂŞIKKUTLU, "MÜTKIN", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/mutkin (16.04.2024).
Kopyalama metni

Sözlükte “işi sağlam yapmak” anlamındaki itkān masdarından türeyen mütkın kelimesi “herhangi bir ilim veya meslek dalında uzman olup işini sağlam yapan kimse” demektir. Hadis terimi olarak hadis rivayetinde âzami dikkat ve titizlik gösteren, tashif, tahrif ve vehimden uzak bir şekilde hıfz veya kitâbet yoluyla öğrendiği hadisi aynen nakledebilen sağlam ve güvenilir râviler hakkında kullanılan bir ta‘dîl lafzı olup zâbıt kavramı ile büyük ölçüde örtüştüğü görülür. Nitekim Abdurrahman b. Mehdî hıfzı “itkān” olarak tanımlamıştır (İbn Ebû Hâtim, II, 36).

Mütkın kavramı, hadis ve ricâl kaynaklarında genellikle diğer ta‘dîl lafızları ile birlikte yalın halde, bazan da “mütkınü’l-kitâb, mütkınü’l-hadîs, mütkınü’r-rivâye, mütkınü’z-zabt, mütkın li-ilmih” gibi terkipler halinde kullanılmaktadır. Ayrıca “mütkın aceb, mâ kâne etkanehû li’l-hadîs, mütkın cidden, gāye fi’l-itkān, mütkın gāye, mütkın bi’l-merra” gibi mübalağa ifade eden terkipler şeklinde de zikredilmektedir. Ancak mütkın lafzının, adâlet vasfının varlığına delâlet eden başka bir lafız olmaksızın râvi hakkında tek başına kullanılması halinde o râvinin sika olduğunu göstermeyeceği, bu sebeple ta‘dîl lafızları sıralamasında “adlün zâbitün” lafzından sonraki mertebede yer aldığı ifade edilmiştir (Şemseddin es-Sehâvî, I, 363, 364). Diğer taraftan hadis rivayetinde râvide aranan birinci öncelikli şartın adâlet sıfatı olduğu, dolayısıyla âdil olmayan râvinin zâbıt olmasının önem taşımayacağı dikkate alındığında, ayrıca ricâl kaynaklarında mütkın denilen râvilerin durumunun genellikle âdil olduklarını gösteren başka ta‘dîl lafızlarıyla pekiştirilmesi uygulamada mütkın kavramının “sika” mânasında kullanılageldiğini göstermektedir. Dolayısıyla dinî ve ilmî dürüstlüğü, hadise olan ilgisi ve sevgisi ve bu Uğurdaki sürekli gayreti sonucunda elde ettiği maharet sebebiyle mütkın sıfatını kazanan bir râvinin aksi sabit olmadıkça rivayetinin makbul râviler sıralamasında ilk sıralarda yer alması gerekir. Ancak bir râvinin mütkın olması onun kusursuz olduğu anlamına gelmez. Çünkü en güvenilir râvilerin bile hata yapması ve yanılması mümkündür (Müslim, Kitâbü’t-Temyîz, s. 179). Nitekim sayıları az da olsa mütkın diye nitelenen bazı râviler yanılma, tedlîs yapma, garîb hadis rivayet etme veya rivayetlerini ezbere bilmeme gibi kusurları sebebiyle eleştirilmiştir.

İlk dönem muhaddislerince yapılan genel taksimde (İbn Ebû Hâtim, I, 6, 10) ta‘dîl lafızlarının birinci mertebesinde yer alan mütkın lafzı, bu lafızları daha ayrıntılı bir taksime tâbi tutan sonraki dönem muhaddislerine göre ikinci, üçüncü, hatta dördüncü mertebedeki ta‘dîl lafızları arasında sayılmakla beraber bu durum mütkın kavramının anlamı üzerinde herhangi bir değişiklik meydana getirmemiştir. Nitekim Abdurrahman b. Mehdî, İmam Müslim, İbn Ebû Hâtim er-Râzî, Râmhürmüzî ve Hatîb el-Bağdâdî gibi ilk dönem münekkit hadis âlimleri, mütkın terimiyle ta‘dîl edilen râvilerin rivayetlerinin dinî delil olacağını söyledikleri gibi onların taksimini esas alan İbnü’s-Salâh eş-Şehrezûrî ve Nevevî ile bu konuda ayrıntılı taksime giden Zehebî, Zeynüddin el-Irâkī, İbn Hacer el-Askalânî, Şemseddin es-Sehâvî ve Sindî gibi daha sonraki muhaddisler de aynı görüşü benimsemiştir (Fetḥu’l-muġīs̱, I, 367). Mütkın terimiyle ta‘dîl edilen râvilerin rivayetleri Buhârî ve Müslim’in el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ’leri gibi temel hadis kaynaklarında, bu râvilerin şahsî ve ilmî yönleriyle ilgili bilgiler de Ebü’l-Hasan el-İclî’nin Maʿrifetü’s̱-S̱iḳāt, İbn Ebû Hâtim’in el-Cerḥ ve’t-taʿdîl, İbn Hibbân’ın Kitâbü’s̱-S̱iḳāt, Zehebî’nin Teẕkiretü’l-ḥuffâẓ ve Siyeru aʿlâmi’n-nübelâʾ, İbn Hacer el-Askalânî’nin Tehẕîbü’t-Tehẕîb gibi biyografi kitaplarında yer almaktadır.


BİBLİYOGRAFYA

, “tḳn” md.

Müslim, “Muḳaddime”, 1 (I, 5).

a.mlf., Kitâbü’t-Temyîz (nşr. M. Mustafa el-A‘zamî), Riyad 1402/1982, s. 179.

, II, 261.

, I, 6, 10; II, 36, 37, 38, 126; IV, 171.

, VII, 80; IX, 196.

Râmhürmüzî, el-Muḥaddis̱ü’l-fâṣıl (nşr. M. Acâc el-Hatîb), Beyrut 1404/1984, s. 406.

Abdülkerîm b. Muhammed er-Râfiî, et-Tedvîn fî aḫbâri Ḳazvîn (nşr. Azîzullah el-Utâridî), Beyrut 1408/1987, I, 130; II, 152, 287; III, 129, 220, 421.

, I, 216, 380, 494; IV, 1253.

, IV, 98.

, IV, 156; VIII, 388.

Şemseddin es-Sehâvî, Fetḥu’l-muġīs̱, Beyrut 1403/1983, I, 363, 364, 367.

, s. 135, 157.

Ebü’l-Hasan Mustafa b. İsmâil, Şifâʾü’l-ʿalîl bi-elfâẓ ve ḳavâʿidi’l-cerḥ ve’t-taʿdîl, Kahire 1411/1991, s. 121.

Mücteba Uğur, Hadis Terimleri Sözlüğü, Ankara 1992, s. 171, 296.

Emin Âşıkkutlu, Hadiste Ricâl Tenkîdi: Cerh ve Ta‘dîl İlmi, İstanbul 1997, s. 177.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2006 yılında İstanbul’da basılan 32. cildinde, 221-222 numaralı sayfalarda yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER