https://islamansiklopedisi.org.tr/rai-el-endelusi
Genellikle kabul edildiğine göre 782 (1380) yılında Nasrîler’in başşehri Gırnata’da doğdu ve hayatının büyük bir kısmını burada geçirdi. Gırnata’nın kumaşçılar çarşısında ticaretle uğraşan babası ona iyi bir eğitim imkânı sağladı. el-Câmiu’l-kebîr (el-Câmiu’l-a‘zam), Mescidü’l-Kaysâriyye ve Nasriyye (Yûsufiyye) Medresesi’nde başta Ali b. Muhammed el-Gırnâtî, İbn Sirâc ve Mintûrî olmak üzere çeşitli âlimlerden Arap dili, fıkıh ve fıkıh usulü ile hadis, tefsir ve kıraat dersleri aldı. Öğrencisi Burhâneddin el-Bikāî’nin kaydettiğine göre (ʿUnvânü’z-zamân, vr. 339b-340a) 824’te (1421) hac farîzasını yerine getirmek ve ilim tahsil etmek amacıyla Gırnata’dan hareket ederek Tunus, Sefâkus ve İskenderiye’ye uğradıktan sonra 825 (1422) yılının başında Kahire’ye ulaştı ve haccın ardından 826’da (1423) Kahire’ye yerleşti. Başta İbn Hacer el-Askalânî olmak üzere Ahmed b. Mûsâ el-Metbûlî, İbnü’l-Cezerî, Sâlih b. Muhammed ez-Zevâvî gibi âlimlerden ve Sâlihiyye Medresesi’nin zengin kütüphanesinden faydalandı. Burada Lisânüddin İbnü’l-Hatîb’in el-İḥâṭa fî aḫbâri Ġırnâṭa adlı eserine hâşiye ve ta‘likler düştü (Makkarî, VII, 106). Endülüs ve Mağrib’in sahil şehirlerinin yanı sıra Dımaşk, Kudüs ve el-Halîl’i de ziyaret etti. Ayrıca Fas’a gittiğini, burada Ömer b. Atıyye ile Süleyman b. Vilîe’den Arapça ve tefsir okuduğunu yine öğrencisi Bikāî kaydetmektedir (ʿUnvânü’z-zamân, vr. 340a). Râî zaman zaman Endülüs’e gidip Kahire’ye döndü (el-Ecvibetü’l-merżıyye, vr. 55a). 828 (1425) yılında ticaret için Tunus’a gitti. Kahire’ye dönünce özellikle şöhretini sağlayan Arap diliyle ilgili dersler vermeye başladı. Burhâneddin el-Bikāî, Takıyyüddin İbn Fehd, Ahmed b. Muhammed İbnü’l-Muhib, Ali b. Abdullah es-Senhûrî öğrencilerinden bazılarıdır. Kahire’deki Müeyyediyye Camii’nde bir süre Mâlikî imamı olarak görev yapan Râî hayatının sonlarına doğru gözlerini kaybetti ve 27 Zilhicce 853’te (10 Şubat 1450) Kahire’de vefat etti ve Sahrâ Kabristanlığı’nda Zeynüddin el-Irâkī’nin yanına defnedildi.
Nahiv, fıkıh ve fıkıh usulü alanlarında temayüz eden Râî gramer ve i‘raba dair zor meseleleri çözmekle tanınmış ve bu tür sorulara verdiği cevapları bir kitapta toplamıştır. Burada Ebû Hayyân el-Endelüsî ile Muhammed b. Muhammed el-Makkarî’nin görüşlerini eleştirmiştir (el-Ecvibetü’l-merżıyye, vr. 45a, 46b-47a). Arap dilini öğrenmeyi her mümine düşen bir vecîbe olarak gören Râî Arapça’nın diğer ilimlerin anahtarı olduğunu, Arapça’ya vâkıf olmadan diğer ilimlere başlayanların ışıksız gecede yolculuk yapan kimselere benzediğini söyler (ʿUnvânü’l-ifâde, Mukaddime). İntiṣârü’l-faḳīr adlı eserinden onun bid‘atlara karşı ıslahçı bir eğilime sahip olduğu anlaşılmaktadır. Şiirlerini orta seviyede kabul eden Şemseddin es-Sehâvî birçoğunu kendisinden yazdığını, ancak zamanla bir kısmını kaybettiğini belirtir (eḍ-Ḍavʾü’l-lâmiʿ, V, 203). Râî’nin bazı eserleriyle bir kısım biyografilerde yer alan şiirlerinde ölüm ve âhiret düşüncesi, vatan ve dost özlemi, nimete şükür, hakka riayet, hikemiyat, takvâya teşvik, mezhep taassubuna eleştiri, nahiv lugazları gibi konuların işlendiği görülür (a.g.e., V, 203; et-Tibrü’l-mesbûk, s. 292-293; Makkarî, II, 695-696).
Eserleri. 1. el-Ecvibetü’l-merżıyye ʿani’l-esʾileti’n-naḥviyye. Öğrencilerinin sorduğu kırk dört gramer sorusuna verdiği cevaplardan oluşur. Makkarî sorulardan hareketle hazırlandığı için nevâzil ve fetâvâ kitaplarına benzettiği esere en-Nevâzilü’n-naḥviyye adını vermiştir (Kahire, Dârü’l-kütübi’l-vefâiyye, Nahiv, Teymûr, nr. 393; Tunus, Dârü’l-kütübi’l-vataniyye, nr. 9322, 21165). Selâme Abdülkādir el-Merâkī yüksek lisans çalışmasında eseri tahkik etmiştir (1401, Câmiatü Ümmü’l-kurâ [Mekke]).
2. ʿUnvânü’l-ifâde li-iḫvâni’l-istifâde. İbn Âcurrûm’un Arap gramerine dair muhtasar eseri olan el-Âcurrûmiyye’nin şerhi olup (Dârü’l-kütübi’l-vataniyye, nr. 7364) Süleyman Tâceddin Ahmed el-Gānî tarafından yüksek lisans tezi olarak tahkik edilmiştir (1405, Câmiatü Ümmü’l-kurâ [Mekke]).
3. el-Müsteḳıllü bi’l-mefhûmiyye fî şerḥi elfâẓi’l-Âcurrûmiyye. el-Âcurrûmiyye’ye yazdığı muhtasar şerh olup ayrıntılı bilgi için geniş şerhe göndermeler yapmıştır (Dârü’l-kütübi’l-vataniyye, nr. 7364, vr. 63a-103b). Kitabın müstensihi Ahmed b. Atıyyetullah, Râî’nin eş-Şerḥu’l-kebîr adıyla üçüncü bir el-Âcurrûmiyye şerhinden söz ederse de kaynaklarda böyle bir esere rastlanmamıştır.
4. Mesâlikü’l-aḥbâb. Nahiv manzumesidir (Brockelmann, GAL Suppl., II, 100).
5. İntiṣârü’l-faḳīri’s-sâlik li-tercîḥi meẕhebi’l-İmâm Mâlik. Müellifin İmam Mâlik’e ve mezhebine yöneltilen eleştirilere cevap vermek, İmam Mâlik’in menkıbelerini, faziletlerini, ilmî seviyesini, onun mezhebini tercih ediş sebeplerini açıklamak amacıyla kaleme aldığı bir eserdir. Muhammed el-Hâdî Ebü’l-Ecfân’ın neşre hazırladığı kitap Beyrut’ta (1981) ve Ebûzabî’de (1981) basılmış, Tunus Kültür Bakanlığı’nın Tahkīku’t-türâs teşvik ödülünü kazanmıştır (1982).
Râî’nin kaynaklarda adı geçen diğer eserleri de şunlardır: Fütûḥu’l-medârik ilâ (iʿrâbi) Elfiyyeti İbn Mâlik, Şerḥu’l-Ḳavâʿid fi’n-naḥv li-Ḳāsım b. Saʿîd el-ʿUḳbânî, el-Fetḥu’l-münîr fî baʿżı mâ yaḥtâcü ileyhi’l-faḳīr, İḫtiṣâru Şerḥi İbn Merzûḳ ʿale’l-Muḫtaṣari’l-Ḫalîlî (Halîl b. İshak el-Cündî).
BİBLİYOGRAFYA
Râî el-Endelüsî, İntiṣârü’l-faḳīri’s-sâlik li-tercîḥi meẕhebi’l-İmâm Mâlik (nşr. M. Ebü’l-Ecfân), Beyrut 1981, neşredenin girişi, s. 19-107.
a.mlf., el-Ecvibetü’l-merżıyye, Tunus Dârü’l-kütübi’l-vataniyye, nr. 9322, 21165, vr. 45a, 45b-47a, 55a.
a.mlf., ʿUnvânü’l-ifâde, Tunus Dârü’l-kütübi’l-vataniyye, nr. 7364, Mukaddime.
Bikāî, ʿUnvânü’z-zamân bi-terâcimi’ş-şüyûḫ ve’l-aḳrân, Köprülü Ktp., nr. 1119, vr. 339b-340a.
Sehâvî, eḍ-Ḍavʾü’l-lâmiʿ, V, 203-204.
a.mlf., Vecîzü’l-kelâm fi’ẕ-ẕeyl ʿalâ Düveli’l-İslâm (nşr. Beşşâr Avvâd Ma‘rûf v.dğr.), Beyrut 1416/1995, II, 639-640.
a.mlf., et-Tibrü’l-mesbûk, Kahire, ts. (Mektebetü’l-külliyyâti’l-Ezheriyye), s. 291-293.
Süyûtî, Buġyetü’l-vuʿât, I, 233.
İbnü’l-Kādî, Dürretü’l-ḥicâl, II, 290.
Ahmed Bâbâ et-Tinbüktî, Neylü’l-ibtihâc (nşr. Abdülhamîd Abdullah el-Herrâme), Trablus 1989, s. 530.
Makkarî, Nefḥu’ṭ-ṭîb, II, 694-699; III, 524; V, 198-199; VII, 106.
İbnü’l-İmâd, Şeẕerât (Arnaût), IX, 407.
Mahlûf, Şeceretü’n-nûr, I, 248.
Brockelmann, GAL, II, 103; Suppl., II, 100.