https://islamansiklopedisi.org.tr/sehristani-hibetuddin
23 Receb 1301 (19 Mayıs 1884) tarihinde Sâmerrâ’da doğdu. Babası Hüseyin el-Âbid fıkıh âlimi, annesi Meryem eş-Şehristânî şairdi. Şehristânî nisbesi anne tarafından gelmektedir. Anne ve babasının nesebinin İmam Zeyd b. Ali vasıtasıyla Hz. Ali’ye ulaştığı belirtilmektedir. Hüseyin el-Âbid, hocası Mirza Muhammed Hasan eş-Şîrâzî’nin 1312 (1895) yılında vefatı üzerine Sâmerrâ’dan ayrılarak memleketi olan Kerbelâ’ya döndü. Şehristânî eğitimini babasından aldı. Babasının 1319’da (1901) ölümünden sonra Kerbelâ’dan Necef’e gitti. Burada müctehidlerden Muhammed el-Îrevânî, Habîbullah er-Reştî, Seyyid Muhammed Kâzım el-Yezdî, Şeyhüşşerîa Fethullah el-İsfahânî ve özellikle Ahund Molla diye bilinen Muhammed Kâzım el-Horasânî’nin derslerine katıldı; belâgat, mantık, felsefe, astronomi, usûlü’d-dîn ve fıkıh alanlarında birikim sahibi oldu ve müctehid (âyetullah) unvanını aldı. Tabiat bilimlerinde de kendini yetiştirdi ve modern bilimlerin en son verilerini dikkate alarak yorumlar yapmaya başladı. Bu sırada kaleme aldığı el-Heyʾe ve’l-İslâm adlı eseri takdirle karşılandı.
Şehristânî 1911 yılında Necef’te el-ʿİlm adıyla ilk aylık dergiyi çıkarmaya başladı. İstibdadı eleştiren, meşveret prensibini ve fikir hürriyetini savunan dergi birçok düşüncenin tartışıldığı entelektüel bir ortam oluşturdu. Şehristânî ve arkadaşlarının yazıları sayesinde bid‘atlarla mücadelenin ve ıslah çizgisindeki faaliyetlerin ortaya konulduğu bir yayın haline geldi. Ancak derginin neşir hayatı fazla sürmedi ve 21. sayıdan sonra kapandı. Şehristânî’nin bid‘at diye nitelediği hususların başında çeşitli bölgelerden Necef ve Kerbelâ gibi kutsal mekânlara cenazelerin getirilip defnedilmesi ve 10 Muharrem’de Hz. Hüseyin’in şehâdeti dolayısıyla Şiîler’in yaptığı matem merasimleri gelmekteydi. Şehristânî her iki uygulamanın da haram olduğunu açıkça belirtti ve bunlara şiddetle karşı çıktı. Ayrıca cuma namazının âdil bir imamın arkasında kılınmasının Şiîler için gerekli olduğunu belirterek buna uyulmamasını tenkit etti. İran’daki anayasa hareketlerinin ateşli bir taraftarı olarak Necef’te bu hareketle ilgili tartışmalara dergisinde yer verdi. 1912’de başlayıp iki yıldan fazla süren seyahatinde Suriye, Lübnan, Mısır, Mekke, Medine, Arabistan, Yemen ve Hindistan’ın bazı şehirlerini gezdi; oralardaki toplulukları ve ilmî çevreleri yakından tanıma fırsatı buldu. Necef’e döndüğünde müslüman toplumların durumu, ilmî faaliyetleri ve hürriyetlerini kazanma mücadeleleri gibi konularda öğrencilerini ve çevresini bilgilendirdi ve halkı bilinçlendirmeye çalıştı.
I. Dünya Savaşı’nda bazı âlimlerle birlikte Necef çevresindeki Irak aşiretlerini İngiliz işgaline karşı direnmeye teşvik eden Şehristânî, Şuaybe’de İngilizler’le mücadele eden kuvvetlerin arasına katıldı. Daha sonra bu mücadeleyi el-Ḫaybe fi’ş-Şuʿaybe adlı eserinde anlatacaktır. İngilizler’in 1917’de Bağdat’ı ele geçirmesinin ardından Kerbelâ’ya yerleşti ve mücadelesine burada devam etti. 1920’de Bağdat’ta İngiliz siyasî hâkimi Sir Wilson ile görüşerek ülkenin bağımsızlığa kavuşmasını isteyen Irak heyetinde yer aldı. Bu isteklere olumlu cevap verilmeyince halk İngilizler’e karşı Rümeyse’de ayaklandı; istilâcı kuvvetler Kerbelâ, Hille ve Necef’ten çıkarıldı. Ancak İngiliz güçleri Kerbelâ’yı tekrar ele geçirip buradaki mukavemeti idare eden Şehristânî’yi ve arkadaşlarını hapse attı. Hille’de dokuz ay hapiste kalan Şehristânî, tahliye edildikten sonra Kerbelâ’ya dönerek ilmî çalışmalarına ve siyasî faaliyetlerine devam etti. 1921 Ekiminde Abdurrahman en-Nakīb’in ikinci hükümetinde Maarif vekili oldu. Bu sırada İngilizler’i ve onlara taraftar olanları uzaklaştırmaya çalıştı. Ancak başmüsteşar Sâtı‘ el-Husrî ile gerginlikler yaşanması ve diğer bazı gerekçelerle 1922 yılı Ağustosunda istifa edip Kerbelâ’ya döndü. Şer‘î mahkemelerin yeniden kurulmasıyla 1923-1934 yılları arasında Ca‘ferî Temyiz Mahkemesi başkanlığına getirildi. Görevinin son zamanlarında gözlerini kaybetti. 1934-1935 yıllarında Bağdat milletvekili olarak Irak Parlamentosu’na girdi. Parlamentonun dağılmasının ardından 1940’lı yıllarda Kâzımiye havze-i ilmiyyesine çekilip kendi kitaplarını vakfettiği Mektebetü’l-Cevâdeyn adıyla bir kütüphane kurdu. 1955’te İran’ı ziyaret etti, ulemâ ve devlet adamlarından büyük ilgi gördü. 7 Şubat 1967 tarihinde Bağdat’ta vefat etti ve Mektebetü’l-Cevâdeyn’de defnedildi.
Eserleri. Şehristânî’nin çoğu Arapça, bir kısmı Farsça olan 350’ye yakın çalışmasından bazıları şunlardır: el-Muḥîṭ fî tefsîri’l-Ḳurʾâni’l-Kerîm (yazma nüshasının ailesinde bulunduğu sanılmaktadır); Mevâhibü’l-meşâhid fî uṣûli’l-ʿaḳāʾid (manzum bir risâledir [Tahran 1343]); Tevḥîdü ehli’t-tevḥîd fî cemîʿi kelimeti’l-müslimîn ʿalâ ʿaḳīdeh (Irak Maarif Vekâleti’nin okullarda okutulmasına karar verdiği bir çalışması olup [Bağdat 1343] Seyyid Sâdık Han tarafından Farsça’ya çevrilmiştir [baskı yeri yok, 1352]); el-Maʿârifü’l-ʿâliye (tevhid, dinin gerekliliği ve Kur’an’ın îcâzı hakkındadır [Bağdat 1935]); et-Tenebbüh fî ḥurmeti’t-teşebbüh (erkeklerle kadınların kıyafetleriyle birbirine benzemeye çalışmalarının sakıncalarına dairdir [Bağdat 1340]); Ḫaṭarü’l-efyûn (baskı yeri yok, 1324/1906); et-Teẕkire li-Âli Muḥammed el-ḫayyire (Bağdat 1340); Minhâcü’l-ḥâc (Ali b. Zeynelâbidîn’in hacdaki uygulamalarını anlatan rivayetine göre hazırlanmış bir rehberdir [Bağdat 1342]); el-Heyʾe ve’l-İslâm (Bağdat 1910; Necef 1961; nşr. Seyyid Ahmed el-Hüseynî [Necef 1384/1965]); Feyżü’l-bârî (felsefenin esaslarıyla ilgili bir risâledir [Bağdad 1343]); Nehḍatü’l-Ḥüseyn (Beyrut, ts.; nşr. Ali el-Hâkānî, Kerbelâ 1388/1969). Şehristânî ayrıca Nadr b. Şümeyl’in Risâle fi’l-ḥurûfi’l-ʿArabiyye adlı eserini Kitâb fî teşrîḥi’l-ḥurûf adıyla neşretmiştir (el-ʿİlm, II/3 [Bağdat 1329], s. 128-133) (el-ʿİlm dergisinde çok sayıda makalesi bulunan Şehristânî’nin eserlerinin geniş bir listesi için bk. Mv.AU, XV, 264-266).
BİBLİYOGRAFYA
Hibetüddin eş-Şehristânî, el-Heyʾe ve’l-İslâm (nşr. Seyyid Ahmed el-Hüseynî), Necef 1384/1965, neşredenin girişi, s. 3-16.
a.mlf., Nehḍatü’l-Ḥüseyn, Kerbelâ 1388/1969, Ali el-Hâkānî’nin girişi, s. 34-35.
Serkîs, Muʿcem, II, 1154-1155.
M. Mehdî es-Sebzevârî, Hibetüddîn eş-Şehristânî, Bağdad 1930.
Molla Ali Vâiz-i Hıyâbânî, Kitâb-ı ʿUlemâ-yi Muʿâṣırîn, Tahran 1946, s. 201-211.
Tebrîzî, Reyḥânetü’l-edeb, VI, 350-352.
Ali el-Hâkānî, Şuʿarâʾü’l-Ġarî evi’n-Necefiyyât, Necef 1956, X, 65-94.
Hânbâbâ Müşâr, Müʾellifîn-i Kütüb-i Çâpî-yi Fârsî ve ʿArabî, Tahran 1342 hş., IV, 282-285.
Ca‘fer el-Halîlî, Hâkeẕâ ʿaraftühüm, Bağdad 1968, II, 195-212.
K. Avvâd, Muʿcemü’l-müʾellifîne’l-ʿIrâḳıyyîn, Bağdad 1969, III, 438-441.
Âgā Büzürg-i Tahrânî, eẕ-Ẕerîʿa ilâ teṣânîfi’ş-Şîʿa, Beyrut 1403/1983, II, 99, 214, 481; III, 130, 486; IV, 229; V, 8; VI, 378; VIII, 87; X, 44, 189; XVI, 105, 405.
a.mlf., Ṭabaḳātü aʿlâmi’ş-Şîʿa: Nuḳabâʾü’l-beşer fi’l-ḳarni’r-râbiʿ ʿaşer, Meşhed 1404, IV, 1413-1418.
Aʿyânü’ş-Şîʿa, X, 261.
M. Hâdî el-Emînî, Muʿcemü ricâli’l-fikr ve’l-edeb fi’n-Necef ḫilâle elf ʿâm, Necef 1413/1992, II, 761-762.
Ömer Rızâ Kehhâle, Muʿcemü’l-müʾellifîn, Beyrut 1414/1993, III, 502.
Muʿcemü ṭabaḳāti’l-mütekellimîn, Kum 1426/1384, V, 330-331, 450-455.
Nâsır Bâkırî, “Şerḥ-i Ḥâl ve Âs̱âr-i Âyetullāh el-ʿUẓmâ Seyyid Hibetü’d-dîn Ḥüseynî, Şehristânî”, Mişkât, sy. 31, Meşhed 1991, s. 105-108.
W. Ende, “al-S̲h̲ahrastānī, Sayyid Muḥammad”, EI2 (İng.), IX, 216-217.
Ali el-Kāsımî, “eş-Şehristânî, Ebû Cevâd Muḥammed ʿAlî b. Ḥüseyn”, Mv.AU, XV, 263-266.