SEMEV’EL el-EZDÎ - TDV İslâm Ansiklopedisi

SEMEV’EL el-EZDÎ

السموأل الأزدي
Müellif: ZÜLFİKAR TÜCCAR
SEMEV’EL el-EZDÎ
Müellif: ZÜLFİKAR TÜCCAR
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 2009
Erişim Tarihi: 22.12.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/semevel-el-ezdi
ZÜLFİKAR TÜCCAR, "SEMEV’EL el-EZDÎ", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/semevel-el-ezdi (22.12.2024).
Kopyalama metni

Şeceresi Semev’el b. Âdiyâ el-Yehûdî ve Semev’el b. Hiyyâ b. Âdiyâ şeklinde de geçer. Milâdî I. yüzyılın sonuyla II. yüzyılın başlarında Hicaz bölgesinde Yesrib, Fedek, Hayber ve yakınındaki Teyma gibi yerlere gelen yahudilerden olabileceği belirtilmektedir (Şevkī Dayf, I, 388). Annesinin Gassân kabilesinden olduğu söylenen Semev’el (Ebü’l-Ferec el-İsfahânî, XXII, 122) Teyma’da dedesinden kalan Ablak Kalesi’nde yaşıyordu. Bölgenin çeşitli yerlerinden gelen Araplar burada konaklar, pazar kurup alışveriş yaparlardı. Semev’el, kaleyi dedesi Âdiyâ’nın yaptırdığına işaret ettiği bir şiirinde onun aynı zamanda iyi korunup yıkılmamasını istediğini de belirtir (Reşîd Yûsuf Atâullah, I, 91).

Semev’el, İmruülkays b. Hucr’ün çağdaşıdır. Babası Esedoğulları tarafından öldürülen ve intikam uğruna onlarla amansız bir mücadeleye giren İmruülkays maceralarla dolu bir hayata atıldı. Sonunda taraftarlarını kaybederek yalnız kaldı. Esedoğulları’nı korumak için Kisrâ Enûşirvân’dan yardım alan Hîre Kralı Münzir b. Mâüssemâ ile başa çıkamayacağını anlayınca kaçıp Bizans hükümdarından yardım istemek üzere İstanbul’a giderken Ablak Kalesi’nde Semev’el’e misafir oldu. Buradan ayrılırken (yaklaşık 538) kızını, amcasının oğlunu, silâhlarını ve babasından kalan bir kısım mirası ona emanet etti. Semev’el, Münzir’in İmruülkays’ın bıraktığı emanetleri vermesi hususundaki talebini kabul etmediği için onun gönderdiği askerler tarafından kuşatıldı. Kuşatma sırasında kale dışında bulunan oğlu Münzir’in askerlerince yakalandı. Kumandan Semev’el’e isteğini yerine getirmediği takdirde oğlunu öldüreceğini bildirdi. Semev’el kendisine teslim edilen emanetlerine ihanet edemeyeceğini söyleyince oğlu gözlerinin önünde öldürüldü. A‘şâ Meymûn b. Kays bir şiirinde bu olayı anlatmıştır (Şevkī Dayf, I, 389). Semev’el VI. yüzyılın ikinci yarısında öldü (yaklaşık 560). Oğlunun ve bir torununun da şiir yazdığı ve torunlarından birinin müslüman olup uzun bir ömür sonunda Muâviye’nin halifeliği dönemine (661-680) yetiştiği kaydedilir.

Semev’el şöhretini şairliğinden ziyade ahde vefasına ve mertliğine borçludur. Bu tavrını bir şiirinde övünerek anlatır. Bazı eleştirmenler bu şiiri fahriye türünün en iyi örneği olarak görmüştür (İbn Reşîḳ el-Kayrevânî, II, 804). Onun bu tutumu, “Semev’el’den daha vefakâr” şeklinde darbımesel haline gelmiştir. Ayrıca ”إذا المرء لم يدنس من اللّؤم عرضهُ / فكلّ رداء يرتديه لجميل“ (Kişi kirletmemişse şerefini densizce / Giydiği her elbise güzel yakışır ona) dizesiyle başlayan “Lâmiyye”sinde temiz bir hayatın nasıl olması gerektiğini anlatmış, bu şiirindeki prensipler dillerde dolaşmış ve büyük beğeni toplamıştır (Reşîd Yûsuf Atâullah, I, 92-93). Öte yandan bu şiirin İslâmî dönem şairi Ebü’l-Velîd Abdülmelik b. Abdürrahîm el-Hârisî’ye (ö. III./IX. yüzyıl başı) ait olduğu da söylenmektedir. Hârisî’nin tanınmayan bir şair olması ve Semev’el’in İmruülkays olayı sebebiyle tanınması, aynı vezin ve kafiyede birkaç beytinin bulunması bu nisbette etkili olmuştur. Özellikle söz konusu şiirinde ve Niftaveyh rivayetiyle gelen divanın neşrindeki bazı şiirlerde görülen İslâmî unsurlar ve Kur’ânî tabirler bunların kendisine aidiyetini şüpheli hale getirmektedir. Asmaî’nin antolojisinde yer alan ve Semev’el’e izâfe edilen “Tâiyye”nin de (el-Aṣmaʿiyyât, s. 82-86) şaire nisbeti aynı gerekçelerle şüpheli görülmüştür. En eski ve güvenilir antoloji yazarlarından Mufaddal ed-Dabbî’nin el-Mufaḍḍaliyyât’ında Semev’el’e ait herhangi bir şiirin yer almaması da şüphe ihtimalini güçlendirmektedir (Şevkī Dayf, I, 389). Tadeusz Kowalski, Luvîs Şeyho neşri olan divandaki yedi numaralı şiirin de şaire aidiyetini şüpheli görmekte, İslâm’ın ilk dönem şairlerinden Kays b. Hatîm’in bir şiirine cevap niteliğindeki kasidesinin Medineli Semev’el el-Kurazî adında tanınmamış bir şaire ait olması ihtimalinden söz etmektedir (, VIII, 1077). Bütün bu şüphelere rağmen şarkiyatçılar, sözü edilen şiirlerde Yahudiliğin İslâm’a tesirine dair izler bulma ümidiyle konu üzerinde önemle durmuş ve derin araştırmalara girmiştir. Bununla birlikte şaire aidiyeti kesin olan şiirlerde Arap muhitinin tesiri ve bunun neticesinde şiirlerin Arap şiiri kalıplarına uygunluğu görülmüştür. İbn Ebü’l-İsba‘ hicivde istitrat üslûbunu ilk kullananın Semev’el olduğunu kaydeder (Taḥrîrü’t-Taḥbîr, s. 132).

Semev’el’in divanını Luvîs Şeyho önce kendi çıkardığı dergide (Mecelletü’l-Meşriḳ, XII/3, Beyrut 1909, s. 161-178), ardından müstakil olarak (Beyrut 1909, 1920), Îsâ Sabâ şerhiyle birlikte Şiʿrü’s-Semevʾel adıyla (Beyrut 1951), Joachim W. Hirschberg (Der Dīvān des as-Samauʾal İbn ʿÂdiyâʾ, Cracow 1931, Almanca tercümesiyle beraber) ve Muhammed Hasan Âlü Yâsîn (Bağdat 1955) neşretmiş, ayrıca Urve b. Verd divanıyla birlikte basılmıştır (Dîvânü ʿUrve b. el-Verd ve’s-Semevʾel, Beyrut 1964).


BİBLİYOGRAFYA

Asmaî, el-Aṣmaʿiyyât (nşr. Ahmed M. Şâkir – Abdüsselâm Hârûn), Kahire 1375/1955, s. 82-86.

, s. 235-237.

Ebû Temmâm, el-Ḥamâse (nşr. G. W. Freytag), Bonn 1828, I, 49-54; II, 94-104.

İbn Kuteybe, eş-Şiʿr ve’ş-şuʿarâʾ, Beyrut 1964, I, 60, 61, 63, 183.

, Bulak 1285, VI, 87-89; VIII, 82 vd.; XIV, 98-101; XXII, 122.

Hamza el-İsfahânî, ed-Dürretü’l-fâḫire (nşr. Abdülmecîd Katâmiş), Kahire 1972, II, 415-416.

Ebû Ali el-Merzûkī, Şerḥu Dîvâni’l-Ḥamâse (nşr. Ahmed Emîn – Abdüsselâm M. Hârûn), Kahire 1951, I, 110-124.

İbn Reşîḳ el-Kayrevânî, el-ʿUmde (nşr. M. Karkazân), Beyrut 1408/1988, II, 804.

, I, 94-96.

İbn Ebü’l-İsba‘, Taḥrîrü’t-Taḥbîr (nşr. Hifnî M. Şeref), Kahire 1383/1963, s. 132.

Th. Nöldeke, Beiträge zur Kenntniss der Poesie der alten Araber, Hannover 1864, s. 52-86.

W. Caskel, “al-Aʿsā”, Studi orientalistici in onore di Giorgio Levi Della Vida, Roma 1956, I, 132-140.

, I, 388-390.

Reşîd Yûsuf Atâullah, Târîḫu’l-âdâbi’l-ʿArabiyye (nşr. Ali Necîb Atavî), Beyrut 1985, I, 91-94.

R. Geyer, “es-Semev’el b. ‘Âdiyâ”, , XXVII (1912), s. 173-183.

T. Kowalski, “A Contribution to the Problem of the Authenticity of the Dīwān of as-Samauʾal”, , III (1931), s. 156-161.

R. Paret, “Semev’el”, , X, 471-472.

Th. Bauer, “al-Samawʾal b. Ādiyā”, , VIII, 1077.

Ahmet Savran, “İmruülkays b. Hucr”, , XXII, 237-238.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2009 yılında İstanbul’da basılan 36. cildinde, 487-488 numaralı sayfalarda yer almıştır.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER