SEYDA, Muhammed Said - TDV İslâm Ansiklopedisi

SEYDA, Muhammed Said

Müellif:
SEYDA, Muhammed Said
Müellif: ABDURRAHMAN ADAK
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 2009
Erişim Tarihi: 25.04.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/seyda-muhammed-said
ABDURRAHMAN ADAK, "SEYDA, Muhammed Said", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/seyda-muhammed-said (25.04.2024).
Kopyalama metni

Cizre’de doğdu. Babası Şeyh Ömer-i Zengânî olup soyunun, Mardin’in Dargeçit ilçesinin günümüzde harabe durumunda olan Kureyşa köyünde yatan ve nesebinin Hz. Peygamber’e vardığı söylenen Pîr-i Kureyş (Pikureş) adlı kişiden geldiği ileri sürülür. Annesi Şeyh Reşid Dirşevî’nin kızı Halime Hanım’dır. Zengânî, Mevlânâ Hâlid el-Bağdâdî’nin halifesi Şeyh Hâlid-i Cezerî’nin Cizre’nin hemen yakınında kurduğu Basret (İnceler) Dergâhı’nda postnişin olarak görev yapmış, daha sonra Cizre’ye yerleşmiş ve evinin yakınındaki camide irşad faaliyetine devam etmiştir. Doğumundan altı ay sonra babası hac dönüşü Cidde’de vefat eden Muhammed Said babasının öğrencisi Şeyh Hüseyin Basretî’nin himayesine girmiş, onun taltifiyle kendisine “hocam” anlamında “Seyda” diye hitap edilmeye başlanmış (Muhammed Şefik, s. 90), Cumhuriyet döneminde aile önce Varol soyadını almışken daha sonra Seyda soyadını tercih etmiştir.

Seyda, ilk derslerini dayısı Muhammed Nûri Dirşevî’den ve babasının yerine postnişin olan Şeyh Abdülhakim Dirşevî’den aldı. Şeyh Abdülhakim’in 1905 yılında vefatının ardından dergâhın başına Seyda’nın büyük ağabeyi Şeyh Muhyiddin, medresenin başına da ortanca ağabeyi Şeyh Sirâceddin’in geçmesi üzerine Seyda medrese tahsilini bu ağabeyinin yanında tamamlayarak icâzet aldı. Sirâceddin 1920’de vefat edince medrese sorumluluğunu kendisi üstlendi. Artık molla olan Seyda, ilk icâzeti meşhur talebelerinden Molla Süleyman Hoserî ile M. Saîd Ramazan el-Bûtî’nin babası Molla Ramazan’a verdi. Müderris olarak bulunduğu bu dönemde Seyda’ya Şeyh Muhammed Nûri Dirşevî tarafından tarikat icâzeti verildi. Böylece henüz müderrisken dayısının yanında tarikat çalışmalarına başladı. Dirşevî’nin 1924’te vefatından sonra babasından itibaren beşinci postnişin olarak tarikatın başına geçti.

1925’te Şeyh Said olayının çıkması ve aynı yıl tekkelerin kapatılması üzerine diğer aile fertleri, yeğenleri ve bazı öğrencileriyle birlikte memleketinden ayrılmak zorunda kaldı. Önce Cizre’nin yakın bir köyü olan Çiftik’e, ardından Musul’a giderek yerleşti. Musul’da kendisinden istifade ettiği kıraat âlimi Muhammed Sâlih el-Cevvâdî ile tanıştı. Oradan Şam’a geçti ve memleketin sükûnete kavuşması üzerine 1928’de Cizre’ye döndü. Bu devirde kışın Cizre’de, yazın Bağlarbaşı (Serdehl) köyünde veya civar beldelerde ders ve irşâd faaliyetlerine devam etti. Bölgedeki benzer ihtiyacı karşılamak amacıyla çok sayıdaki kişiyi medrese ve dergâh faaliyetlerinde görevlendirdi.

7 Ocak 1968 tarihinde vefat eden Şeyh Seyda, Cizre’de aile mezarlığına defnedildi ve kabrinin üzerine bir kubbe inşa edildi. Kendisinden sonra oğlu Muhammed Nurullah Seyda ilmî, edebî ve tasavvufî çalışmalarıyla temayüz etmiş ve risâleler şeklinde on üç eser kaleme almış, ancak 1985 yılında henüz otuz yedi yaşında iken trafik kazasında ölmüştür. Şeyh Seyda’nın diğer çocukları Taybet Hanım, Muhammed Ataullah, Muhammed Baki, Abdullah Veli ve Muhammed Saffetullah’tır.

Şeyh Seyda’nın altın ve gümüş dışındaki paraların zekâtıyla ilgili Aḥkâmü’l-envât (Dımaşk 1949; İstanbul 1967), eḍ-Ḍâbıṭa fi’r-râbıṭa (Dımaşk 1957), et-Teʾlîf fi’t-teʾlîf (Dımaşk 1957), et-Taṣavvuf (Dımaşk 1957), Manẓûmât (Dımaşk 1957), Tenbîhü’l-müsterşidîn (Dımaşk 1957), fetvalarından oluşan el-Mecmaʿu’ṣ-ṣaġīr (Dımaşk 1963) ve eṭ-Ṭıbbü’n-nebevî (İstanbul 1966) gibi eserleri vardır. Halifelerinden Şeyh Abdüssamed Efendi onun hayatını kaleme almış ve seksen beş mektubunu bir araya getirmiştir (bk. bibl.).

Cizre’de Kale mahallesindeki Şeyh Seyda Camii’nin müştemilâtı içinde bulunan dergâhta dervişler tarafından zikr-i cehrî çerçevesinde def (arbana) eşliğinde söylenen ilâhî ve kasidelerle bir tekke ve klasik divan edebiyatı geleneği de canlı tutulmaktadır. Şeyh Seyda Dergâhı kimsesizlerin ve akıl hastalarının barındığı, muhtaç insanlarla çevre köylerden işleri için Cizre’ye gelenlerin yemek yediği, pek çok anlaşmazlığın çözüme kavuşturulduğu sosyal bir hizmet de görmektedir.


BİBLİYOGRAFYA

Muhammed Şefîk, el-Aḥvâlü’d-dürriyye fî silsileti’z-Zibâriyye, Musul 1935, s. 77-91.

M. Cemîl Âlü’l-Hatîb, Keşfü’l-ḳınâʿi’l-mesdûl, Dımaşk 1975, s. 1-20.

Necmettin Şahiner, Son Şahitler, İstanbul 1994, IV, 188.

Mehmet Çağlayan, Şark Ulemâsı, İstanbul 1996, s. 229-239.

M. Saîd Ramazan el-Bûtî, Hâẕâ vâlidî, Dımaşk 1998, s. 15.

Abdullah Yaşın, Tarih Kültür ve Cizre, Ankara 2007, s. 404.

Abdüssamed Efendi, el-Mecmaʿu’l-münaḍḍadü’l-ḳamerî fî tercemeti’ş-Şeyḫ Muḥammed Saʿîd Seyda el-Cezerî (trc. İbrahim Öztürk), Ö. Faruk Seyda özel kitaplığı.

“Şeyh Seydâ”, Evliyalar Ansiklopedisi, İstanbul 1993, XI, 297-303.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2009 yılında İstanbul’da basılan 37. cildinde, 20-21 numaralı sayfalarda yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER