https://islamansiklopedisi.org.tr/seyyid-ibrahim
Kahire’nin Kal‘a semtinde doğdu. Babasının adı İbrâhim, annesinin adı Fâtıma’dır. İlk öğrenimini Mescid el-Gūrî es-sagīr yanındaki Küttâb Medresesi’nde yaptıktan sonra Ezher’in lise kısmını bitirdi. 1921’de Câmiatü Mısır’ın (Câmiatü’l-Fuâdi’l-evvel) Külliyyetü’l-âdâb bölümünden mezun oldu. İlkokul çağında iken Şeyh Ferec ve Şeyh Abdülhâfız’dan hat meşkine başladı. Yaşadığı semtin mimari eserlerinde gördüğü celî yazılardan etkilenerek onları taklide çalıştı. Bu hevesi ve yeteneği onun hat sanatına yönelmesine sebep teşkil etti. Bir süre İstanbul’dan Kahire’ye göç eden Muhammed Vehbi Efendi’den sülüs ve nesih meşketti. Ardından Muhammed Mûniszâde Efendi’nin hatlarından istifade ederek sülüs ve nesih yazılarını ilerletti. Divanî ve celî divanîyi Hüsnü Efendi’den yazdı. Osmanlı hattatlarının sülüs ve nesih meşk mecmualarını ve celî yazılarını örnek alarak sanatını geliştirdi. Melik Fuâd’ın davetiyle İstanbul’dan Mısır’a gelen Aziz Rifâî Efendi ile ilişki kurup kendisinden faydalandı. Meşk mecmualarından yararlanarak yazdığı ta‘lik ve celî ta‘likte İran üslûbunu benimsedi.
Osmanlı saray yazısı olan divanîyi çok beğenen Seyyid İbrâhim bu hattı kitap kapaklarında, kartvizitlerde, davetiye metinlerinde yaygın biçimde kullandı. Bu yazının Mısır’daki önemli isimlerinden Guzlân Bey, divanî yazıda Osmanlı tavrına uymayan ve Mısır divanîsi denilen bir tarz geliştirerek bu yolda hazırladığı meşk kitabını neşredilmek üzere Eğitim Bakanlığı’na teslim ettiğinde Seyyid İbrâhim bu çalışmayı divanînin asıl esprisinden bir sapma olarak gördü ve buna şiddetle karşı çıktı, bu konuda makaleler yazdı. Hazırladığı rapor etkili oldu ve ilgili kurul eserin bakanlıkça yayımlanması kararını iptal etti. Çok beğendiği Osmanlı tuğra formunda yirmiden fazla kompozisyon tasarladı. Çeşitli vesilelerle yaptığı radyo ve televizyon konuşmalarında, gazete ve dergi yazılarında çağın getirdiği kolaycı, günübirlik yenilik arayışları çerçevesinde yazının estetik asaletinden uzaklaştırılmasına ve geleneğinden koparılmasına karşı durdu.
İlk resmî görevine 1918’de Kahire’de bir ilkokulda hat hocası olarak başladı. 1935-1979 yılları arasında Medresetü tahsîni’l-hutût el-melekiyye’de, 1937-1959 yıllarında Kahire Üniversitesi’ne bağlı Dârülulûm’da, 1970-1977 yılları arasında Kahire Amerikan Üniversitesi’nde hat hocalığı görevini sürdürdü. Ayrıca Atebe Meydanı’nda açtığı atölyesinde istek üzerine yazılar yazdı. 1947’de Kahire’deki Mecmau’l-lugati’l-Arabiyye’ye bağlı Teysîrü’l-kitâbeti’l-Arabiyye Komisyonu üyesi iken Arap harflerinin değiştirilmesine ilişkin tartışmalara katıldı ve bu fikre karşı çıktı. 1964’te el-Meclisü’l-a‘lâ li-riâyeti’l-fünûn ve’l-âdâb üyesi oldu. Yaptığı çalışmalar dolayısıyla Cemal Abdünnâsır tarafından onur madalyası ile ödüllendirildi. Daha sonra Kültür Yüksek Konseyi üyeliğine getirildi ve 1969 yılına kadar bu görevini sürdürdü.
Seyyid İbrâhim 1937’de ve daha sonraki yıllarda Suudi Arabistan’a, 1947 ve 1952’de Küveyt, 1979’da İspanya, 1970’te Beyrut’a ve Ankara yoluyla İstanbul’a seyahat etti. İstanbul’da başta Hamit Aytaç olmak üzere hattatlarla tanışarak şehrin tarihî yerlerini gezdi. Her fırsatta yazıyı Türkler’den öğrendiğini ifade eden Seyyid İbrâhim ünlü Osmanlı hattatlarının levha ve kıtalarından oluşan zengin bir koleksiyon oluşturdu. Hat sanatı yanında şiir ve edebiyatla da ilgilendi. el-Hilâl ve el-ʿUṣûr başta olmak üzere birçok dergide edebî yazılar yazdı. Yakın dostları arasında Abbas Mahmûd Akkād ve Tâhâ Hüseyin gibi çağdaş Mısır Arap edebiyatının ünlü isimleri vardır. Seyyid İbrâhim 9 Ocak 1994 tarihinde vefat etti. 1 Kasım 1996’da Kahire opera binasında eserlerinden oluşan bir sergi düzenlendi. 2000 yılında İslâm Konferansı Teşkilâtı’na bağlı İslâm Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi’nce uluslararası hat yarışmasının beşincisine “Seyyid İbrâhim” adı verildi. Seyyid İbrâhim hat sanatı sahasında pek çok talebe yetiştirmiştir. Bunlar arasında Hâşim Muhammed el-Bağdâdî, Cezayirli Muhammed Şerîfî, Musullu Cennet Ferah Adnân, Filistinli Muhammed Siyâm, Sudanlı Osman Vekîullah, Medineli Ahmed Ziyâ İbrâhim, Nâsır el-Meymûn, Lübnanlı Muhsin Fütûnî sayılabilir.
Seyyid İbrâhim Ḫaṭṭü’n-nesḫ (Sudan 1942), Ḫaṭṭü’r-riḳāʿ (Kahire 1954), Fennü’l-ḫaṭṭi’l-ʿArabî (Kahire 1963) adlı meşk mecmualarını hazırlamış, Delâʾilü’l-ḫayrât adıyla bir eser yazmıştır (Kahire 1345). Onun 1928-1950 yılları arasında Mısır’da ve başka ülkelerde el-Ehrâm, el-Muṣavvir, el-Hilâl, el-Letâʾifü’l-muṣavvere, el-Muḳaṭṭam, el-Belâġ, el-Baḥreyn, el-Medînetü’l-münevvere, Livâʾü’l-İslâm, Mecelletü Medreseti taḥsîni’l-ḫuṭûṭi’l-melikiyye başta olmak üzere çok sayıda gazete ve derginin isim ve logoları, sinema ve tiyatro afişleri, ticarethane ve şirket ilânları, davetiye yazıları, kartvizit, kaset, kitap isimleri yayımlanmıştır. Kahire’de Seyyidinâ Hüseyin (1929) ve el-Herem camileri, Minye’de Gūlî Camii (1930), İskenderiye’de Ebü’l-Abbas el-Mürsî Camii, Hindistan’ın Bengalur şehrinde Çama Camii (1960) yazıları ile yine Kahire’de çok sayıda bina ve kabir kitâbesi Seyyid İbrâhim’in celî sülüs hatla yazdığı yazıları arasında zikredilebilir.
BİBLİYOGRAFYA
Seyyid İbrâhim, Fennü’l-ḫaṭṭi’l-ʿArabî, Kahire 1994, s. 13.
a.mlf., “el-Ḫaṭṭu’l-ʿArabî”, Mecelletü medreseti taḥsîni’l-ḫuṭûṭi’l-melikiyye, I, Kahire 1362/1943, s. 12-15.
İbnülemin, Son Hattatlar, s. 170.
Fârûk Lokmân, Seyyid İbrâhîm ve fennü’l-ḫaṭṭi’l-ʿArabî, Cidde 1999, s. 9-12.
Ahmed Sabrî Zâyid, Târîḫu’l-ḫaṭṭi’l-ʿArabî ve aʿlâmü’l-ḫaṭṭâṭîn, Kahire 1999, s. 218-231.
Fevzi Sâlim Afîfî, ʿAmîdü’l-ḫaṭṭi’l-ʿArabî Seyyid İbrâhim, Kahire 2000.
M. Hüsrev Subaşı, “Osmanlı Türk Hattatlığının (Mısır) Arap Hattatlığına Tesiri ve Bir Türk Ekolü Savunucusu Olarak Mısırlı Hattat Seyyid İbrâhim”, Ortadoğu’da Osmanlı Dönemi Kültür İzleri Uluslar Arası Bilgi Şöleni Bildirileri (haz. Şebnem Ercebeci – Aynur Şimşek-Canpolat), Ankara 2001, II, 477-499.
Muhittin Serin, Hat Sanatı ve Meşhur Hattatlar, İstanbul 2003, s. 245-247.
Hâlid Seyyid İbrâhim, “Seyyid İbrâhim şâʿirü’l-ḫaṭṭi’l-ʿArabî”, el-ʿArabî, sy. 480, Küveyt 1998, s. 156-162.