https://islamansiklopedisi.org.tr/sipehsalar
Farsça sipeh (ordu) ve sâlâr (kumandan) kelimelerinden oluşan sipehsâlâr (ispehsâlâr) Arapça’ya isfehsâlâr (isbehsâlâr) şeklinde geçmiştir. Arapça’da aynı unvanı ifade etmek üzere sâhibü’l-ceyş tabiri de kullanılmaktadır. Sipehsâlâr teriminin kullanımı IV. (X.) yüzyılda Deylemli ve diğer İran toplulukları arasında yayılmıştır. Bu devirde Irak Büveyhî Emîri Bahtiyâr’ın iki Türk kumandanına sipehsâlâr unvanını verdiği görülmektedir. Adudüddevle döneminden sonra Büveyhî eyaletlerinde yaşanan kargaşa sırasında sadece “kumandan” veya “subay” anlamında kullanılmaya başlanmış, ancak diğer hânedanlar arasında asıl anlamını korumaya devam etmiştir. Meselâ Saffârîler devrinde Bars-ı Deylem adlı birinin Ebü’l-Hüseyin Tâhir tarafından sipehsâlâr tayin edildiği bilinmektedir. Sâmânîler’de savaşlara çoğu zaman Horasan valileri kumandanlık ettiğinden bu valilere sipehsâlâr unvanı da verilmiştir. Sipehsâlâr-ı Horasan şeklinde kaydedilen bu unvan askerî anlamda Horasan orduları başkumandanını, mülkî olarak da Horasan valisini ifade ederdi. Sâmânîler döneminde sipehsâlâr-ı Horasan görevine Muhtâcoğulları ve Simcûrîler’e mensup kumandanlar getirilmiştir. Horasan sipehsâlârlığına tayin edilenlere bayrak ve hil‘at verilirdi.
Gazneliler’de de ordu kumandanı için sipehsâlâr unvanı kullanılmış, Nasr b. Sebük Tegin ve kardeşleri Mahmud ve Yûsuf gibi hânedan mensupları sipehsâlâr olarak tayin edilmiştir. Gazneliler devrinde sipehsâlâr bir eyalet idaresinde hem orduların başkumandanlığını hem de valilik görevini bir arada yürütmekte, bulunduğu bölgede kendi adına hutbe okutabilmekteydi. Nitekim Nasr b. Sebük Tegin adına Sîstan’da hutbe okunmuştu (Ramazan 400 / Nisan-Mayıs 1010). Ahmed b. Ali Nûştegin sipehsâlâr ve vali olarak Kirman bölgesine gönderildiğinde kendisine kemer, iki tuğlu külâh, davul, bayrak ve beş fil verilmiştir. Gazneli ordusundaki Hintli birliklerin kumandanına sipehsâlâr-ı Hindûyân adı veriliyordu. Büyük Selçuklular’da bütün kuvvetlerin başkumandanına sipehsâlâr-ı büzürg veya emîr-i sipehsâlâr (isfehsâlâr) denilirdi. Sipehsâlâr ordunun eğitiminden, savaşa hazır bulunmasından, sevk ve idaresinden sorumluydu. Nizâmülmülk sultanın büyüklerle, sipehsâlârla ve amîdler ile oturup kalkmamasını bunun hükümdarın haşmetine zarar vereceğini, ayrıca sipehsâlârlık görevinin gençlere değil tecrübeli yaşlılara verilmesi gerektiğini kaydeder. Selçuklu döneminde de sipehsâlâr aynı zamanda vali olarak görev yapıyordu. Emîr-i sipehsâlâr unvanı Hârizmşahlar’ın divanından çıkan resmî mektuplarda ve tayin beratlarında da görülmektedir. Hârizmşahlar da uçlarda faaliyette bulunan birliklerin kumandanları için “kır (uc) isfehsâlâr” tabirini kullanmışlardır. Sipehsâlâr ve emîr-i sipehsâlâr unvanları Anadolu Selçukluları askerî teşkilâtında da beylerbeyi (emîrü’l-ümerâ) unvanı gibi kullanılıyordu.
Fâtımîler, Börîler, Zengîler ve Memlükler’de de bu unvan mevcuttu. Fâtımîler’de sipehsâlârlık sâhibü’l-bâbdan sonra gelen önemli bir görev unvanı olup tablhâne emîrlerine verilirdi (Kalkaşendî, IV, 6). Zengîler hânedanının kurucusu İmâdüddin Zengî’nin birçok unvanı arasında “el-emîrü’l-isfehsâlâr el-kebîr” de vardı (İbnü’l-Kalânisî, s. 443). Memlükler’de isfehsâlâr tablhâne emîrlerine şeref unvanı olarak verilmiştir. Ancak Kalkaşendî, İbn Fazlullah el-Ömerî’den naklen VIII. (XIV.) yüzyıldan itibaren bu unvanın terkedildiğini kaydeder (Ṣubḥu’l-aʿşâ, IV, 6).
Aynı terim İlhanlılar, XVI. yüzyıl başlarına kadar Hindistan’daki müslüman devletler ve Safevîler döneminde de kullanılmıştır. Safevîler’de başlangıçta başkumandanlar için emîrü’l-ümerâ ve kürcübaşı (kurçîbaşı) tabirlerine yer verilirken Şah I. Abbas’tan itibaren sipehsâlâr-ı Îrân, sipehsâlâr-ı küll-i leşker-i Îrân tabirleri kullanılmaya başlanmıştır. Kaçarlar’da XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren sipehsâlâr unvanına yer verildiği görülmektedir. Bu unvan Osmanlı döneminde nâdiren kullanılmıştır. Meselâ II. Murad döneminde Anadolu beylerbeyi için “Anatol’un sipehsâlârı” denilmiştir (Hadîdî, s. 32, 210). Osmanlı Devleti’nde başkumandanların genel unvanı serdar veya seraskerdi. Bazı XVIII. yüzyıl kaynaklarında ikisinin bir arada “serdâr-ı sipehsâlâr” şeklinde geçtiği görülmektedir (Anonim Osmanlı Tarihi, s. 154). Ayrıca Kuyucu Murad Paşa için sadrazam ve sipehsâlâr-ı ekrem unvanları kullanılmıştır (Ayn Ali, s. 85). Abbâsîler’de ise yüksek rütbeli ve nüfuzlu askerlerden oluşan birliklere isfehsâlâriyye adı verilmiştir (İbnü’l-Cevzî, VIII, 29, 35, 55, 64, 72-73).
BİBLİYOGRAFYA
Gerdîzî, Zeynü’l-aḫbâr (nşr. Abdülhay Habîbî), Tahran 1347 hş., s. 84, 153, 160-163, 165, 167-168.
Târîḫ-i Sîstân (nşr. Bahâr), Tahran 1314 hş., s. 258, 308, 310, 357-358.
İbnü’l-Kalânisî, Târîḫu Dımaşḳ (Zekkâr), s. 443.
İbnü’l-Cevzî, el-Muntaẓam, VIII, 29, 35, 55, 64, 72-73.
Bündârî, Zübdetü’n-Nusra (Burslan), s. 91, 160.
Râvendî, Râhatü’s-sudûr (Ateş), s. 173, 366.
Kalkaşendî, Ṣubḥu’l-aʿşâ, IV, 6.
Yahyâ b. Ahmed Sirhindî, The Tārīkh-i Mubārakshāhī (trc. K. K. Basu), Karachi 1977, s. 6-7.
Hadîdî, Tevârîh-i Âl-i Osman: 1299-1523 (haz. Necdet Öztürk), İstanbul 1991, s. 32, 210.
Ayn Ali, Risâle-i Vazîfehorân, s. 85.
Anonim Osmanlı Tarihi: 1099-1116/1688-1704 (nşr. Abdülkadir Özcan), Ankara 2000, s. 154.
Uzunçarşılı, Medhal, s. 54-55, 103-104.
a.mlf., Osmanlı Tarihi, III/1, s. 132, 160, 163, 165, 174.
Mafizullah Kabir, The Buwayhid Dynasty of Baghdad, Calcutta 1964, s. 137-139.
Hasan-ı Enverî, Iṣṭılâḥât-ı Dîvânî: Devre-yi Ġaznevî ve Selcûḳī, Tahran 2535 şş., s. 132-133.
C. E. Bosworth, The History of the Saffarids of Sistan and the Maliks of Nimruz (247/861 to 949/1542-3), Costa Mesa 1994, s. 244, 277-278, 282, 305, 307, 309, 348.
a.mlf., “Ispahsālār, Sipahsālār”, EI2 (İng.), IV, 208-210.
Güller Nuhoğlu, Beyhaki Tarihine Göre Gaznelilerde Devlet Teşkilâtı ve Kültür (doktora tezi, 1995), İÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 287-291, 317, 321, 329-331.
R. M. Savory, “The Office of Spahsālār (Commander in-Chief) in the Safavid State”, Proceedings of the Second European Conference of Iranian Studies (ed. B. G. Fragner v.dğr.), Roma 1995, s. 597-616.
M. Hanefi Palabıyık, Valilikten İmparatorluğa Gazneliler Devlet ve Saray Teşkilatı, Ankara 2002, bk. İndeks.
S. Digby, “Ispahsālār, Sipahsālār”, EI2 (İng.), IV, 210.