https://islamansiklopedisi.org.tr/tercuman-i-hakikat
İlk nüshası 27 Haziran 1878’de yayımlanan gazetenin sahibi Mehmed Cevdet olarak görülmekteyse de gazeteyi kurup yöneten Ahmed Midhat’tır. Otuz dört yıl kesintisiz yayımlanan gazete Ahmed Midhat’ın ölümünden (28 Aralık 1912) sonra da çıkmaya devam etmiştir. Tesbit edilebilen son sayısı 12 Kânunusâni 1340 (12 Ocak 1924) tarihli 15325. sayıdır. Kuruluş sürecinde yazı heyetinde Vâhid, İbrâhim, Manas ve Mehmed Ali Bey gibi isimler yer almıştır. Henüz gelişme döneminde bulunan Türk basını için bir mektep vazifesi gören gazete halka okuma alışkanlığı kazandırma, bilgiyi halka ulaştırma, kültürü tabana yayma gibi bir misyonu da üstlenmiştir. Toplumun birtakım beklentilerini karşılamada ve doğuş sürecini yaşayan kamuoyunu biçimlendirip zihinleri yönlendirmede en etkili yayın organı olduğu görülmektedir. Bu özelliklerinin en azından temel ilkeler düzeyinde, dönemin padişahı II. Abdülhamid’in halkı eğitme ve onu zararlı düşüncelerden koruma esasına dayanan eğitim ve kültür politikasıyla paralellik gösterdiğini söylemek mümkündür. Siyasî iradeyle örtüşen bu düşünce ve amaç birlikteliği gazeteye maddî ve mânevî desteği de beraberinde getirmiştir.
Tercümân-ı Hakîkat bu halkçı ve memleketçi hareketinde başarı kaydederken bir yandan da zamanın genç kalemlerine kapılarını açmış, onların yetişmesine yardımcı olmuştur. Bu yönüne dikkat çeken dönemin bazı yazarları hâtıralarında gazeteyi bir ocak, bir bilgi ve irfan kaynağı diye anacaktır. Bu ocağın eğitiminden geçenler arasında özellikle Ahmed Râsim’i, İkdamcı Ahmed Cevdet ile Hüseyin Rahmi’yi (Gürpınar) belirtmek gerekir. Bunlara gazetede yazıları çıkan Nigâr Hanım, Halide Edip (Adıvar), Veled Çelebi (İzbudak), Ahmed İhsan (Tokgöz), Hüseyin Cahit (Yalçın) gibi kişiler de eklenebilir. Tercümân-ı Hakîkat’in bir irfan ocağı misyonu yüklenmesinde Ahmed Midhat’ın toplumu ve gençleri kollayan ve koruyan pragmatik anlayışının, yenilikçi bakış açısının önemli rolü vardır. Sayfalarında Batı dünyasında bilim, fen ve sanayi alanındaki gelişmelerle ilgili bilgiler aktaran gazete romantizm, natüralizm, realizm gibi sanat akımlarından okuyucularını haberdar etmeye çalışmıştır. Böylece haber verme yanında halkın bilgi ve görgüsünü arttırma, bilgilenme ve bilinçlenme süreciyle birlikte yeni bir toplumu inşa etme amacı güdülmüştür. Gazetenin bu tutumu en azından II. Meşrutiyet’in hemen öncesine kadar devam etmiştir. Siyasî iktidarın sağladığı ekonomik imkânların katkısıyla baskı kalitesiyle de dikkat çeken gazetenin uzun yayın hayatı süresince dört dönemden geçtiği görülür.
1878-1882 yılları arasında Ahmed Midhat, çevresince kendisine yakıştırılan “yazı makinesi” unvanına denk düşen bir enerjiyle çalışarak telif, tefrika, çeviri, uyarlama yazılarıyla gazeteyi şekillendirir. Bu dönemde halka kıssadan hisse verme amacına uygun biçimde macera romanlarına, tarih ve coğrafya konulu yazılara, o günün tabiriyle “âsâr-ı mütenevvia”ya yer verilir. Bu uygulama, Ahmed Midhat’ın her şeyin öğrenilmesi gerektiği anlayışıyla tam bir uygunluk gösterir. Ahmed Midhat, kaleme aldığı popüler romanların yanı sıra keşif ve icatlardan haber veren yazılarıyla bir yandan genç kuşaklara okuma yazma zevkini aşılar, diğer yandan onlara yayınları izleme alışkanlığı kazandırır. Zengin içeriği ve kaliteli baskısıyla gazete asıl kimliğine ikinci dönemde (1882-1884) kavuşur. Bu dönem, Ahmed Midhat’ın edebiyat dünyasında yıldızı giderek parlayan damadı Muallim Nâci’yi de yanına almasıyla başlar. Muallim Nâci’nin görevi gazetenin edebiyat sayfasını yönetmektir. Bu süreçte gazete, gerek toplum ve kültür hayatına getirdiği hareketlilikle gerekse içerik zenginliğiyle güçlenip kamuoyuyla bütünleşme fırsatını yakalar. Bunda, Muallim Nâci’nin edebiyat sayfasında eski-yeni tartışmalarını yeniden alevlendiren polemikçi anlayışının payı büyüktür. Zaman içinde bu anlayış, gazetenin öteden beri izlemeye çalıştığı faydacı/toplumcu amacı nisbeten gölgelemeye başlayınca Ahmed Midhat kaleme aldığı sert bir beyannâme ile edebiyat sayfasını kaldırır; zaman zaman düzeysiz polemiklere yer verip gereksiz tartışmalara yol açan Muallim Nâci’yi de gazeteden uzaklaştırır. Bu davranışta, Muallim Nâci’nin gazeteyi eskinin ocağı haline getirmesi iddiasından çok toplumsal ayrışmaları uygun görmeyen siyasî iradenin uyarısının etkisi olmalıdır. 1884’ten II. Meşrutiyet’in hemen öncesine kadar devam eden üçüncü dönem, daha önce edebiyat sayfasında yaşanan polemikler bir yana bırakılırsa bir önceki dönemin uzantısı gibidir. Bu dönemde eski-yeni tartışmaları farklı bir düzeyde de olsa devam eder. Yazı kadrosuna Fâik Reşad’ı da katan Ahmed Midhat “Dilde Sadeliği İltizam Edelim” başlıklı yazısıyla (Haziran 1896) konuyu gündeme getirir. Bu yazı, henüz oluşum sürecinde bulunan Servet-i Fünûncular’la Ahmed Midhat’ı karşı karşıya getirir ve sert tartışmalar cereyan eder. Ahmed Midhat’ın ertesi yıl Sabah gazetesinde yayımladığı “Dekadanlar” başlıklı yazı tartışmaları daha ileriye, hatta kırıcı boyutlara taşır. Edebiyat dünyasında yankı uyandıran ve gruplaşmalara yol açan bu tartışmalar zamanla hararetini kaybederek yerini basit polemiklere bırakır. Ancak Ahmed Midhat’ın “İkrâm-ı Aklâm: Kalemlerin İkramı” (Eylül 1897) yazısıyla tartışmalar tekrar alevlenir. Bu dönemde rüşdiye öğrencileri için haftalık özel eğitim ilâveleri de veren gazete (1879-1880, 26 sayı) Girit’teki isyanlar sebebiyle evlerini terketmek zorunda kalan muhtaçlar (Girit muhtâcîni) yararına Musavver Servet-i Fünûn’la beraber bir özel sayı (nüsha-i fevkalâde) çıkarır (1895).
Zamanın siyasî şartlarının etkisiyle kendi politikasından uzaklaşan gazete, 1908 inkılâbıyla gelen hareketli ortamda tarafsız görünmesine rağmen İttihat ve Terakkî karşıtı bir politika izler ve bu partinin yandaşlarıyla şiddetli tartışmalara girilir. Tartışmalar sadece gazetenin itibarını sarsmakla kalmaz, Ahmed Midhat’ın zihinlerde yer eden ve saygı duyulan portresini de zedeler. İttihat ve Terakkî’nin yönetimi tamamen ele geçirmesinin ardından (1912) bu muhalefet dönemi sona erer. Ahmed Midhat’ın ölümünü izleyen yıllarda el değiştirip Ahmet Ağaoğlu’nun başyazarlığında İttihat ve Terakkî’yi destekleyen bir çizgide yoluna devam eder. Mütareke yıllarında Peyami Safa ve Ethem İzzet (Benice) gibi isimler yazılarıyla katılır. Millî Mücadele’yi destekleyen bir politika takip edilir. Eski seviyesini hiçbir zaman yakalayamayan gazete Cumhuriyet’in ilânından sonra bir süre daha çıkarak 1924 yılı Ocak ayında kapanır. 1920’den itibaren edebî ilâveler de verilmiştir. Yazarları arasında Ahmed Refik Altınay, İbnülemin Mahmud Kemal, İsmâil Safâ (şiirleri), İbrahim Hakkı Konyalı, Mehmed Cemâleddin Çauşeviç, Midhat Bahârî, Müstecâbizâde İsmet Bey, Nâbizâde Nâzım sayılabilir. Basıldığı Tercümân-ı Hakîkat Matbaası’nda gazetenin yayınları gibi görünen Müntehabât-ı Tercümân-ı Hakîkat ve Müntehabât-ı Ahmed Midhat yanında daha önce tefrika edilmiş edebiyat (roman, hikâye, hâtırat, mektup, seyahat), tarih, felsefe ve bilim alanlarıyla ilgili seri yazılar ve bazı çevirilerin sayısı 150 civarındadır.
BİBLİYOGRAFYA
Ahmed Râsim, Matbûat Hâtıralarından. Muharrir, Şair, Edib (İstanbul 1342/1924) (haz. Kâzım Yetiş), İstanbul 1980, tür.yer.
Mustafa Nihat Özön, Edebiyat ve Tenkid Sözlüğü, İstanbul 1954, s. 271.
Münir Süleyman Çapanoğlu, İdeal Gazeteci Efendi Babamız Ahmed Mithat, İstanbul 1964, s. 24-40, 116-118, 186-189.
Enver Behnan Şapolyo, Türk Gazeteciliği Tarihi: Her Yöniyle Basın, Ankara 1969, s. 146-151.
B. Lewis, Modern Türkiye’nin Doğuşu (trc. Metin Kıratlı), Ankara 1970, s. 188.
Ahmet Hamdi Tanpınar, 19. Asır Türk Edebiyatı Tarihi, İstanbul 1976, s. 595-598.
Ahmet Şerif Çaycı, Tercüman-ı Hakikat Gazetesinde Batı Edebiyatı: 1878-1896 (doktora tezi, 1993), İÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü.
İsmail Karaca, Tercüman-ı Hakikat Gazetesinin Edebiyat ve Kültür Tarihi Bakımından Tedkiki: 1878-1888 (yüksek lisans tezi, 1998), İÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Kemal H. Karpat, İslâm’ın Siyasallaşması: Osmanlı Devleti’nin Son Döneminde Kimlik, Devlet, İnanç ve Cemaatin Yeniden Yapılandırılması (trc. Şiar Yalçın), İstanbul 2004, s. 360-367.
Bengi Kümbül, Tercüman-ı Hakîkat Gazetesine Göre Osmanlı Ermenileri (1914-1918), Antalya 2006.
Hakkı Tarık Us Kütüphanesi Kataloğu: Süreli Yayınlar (haz. Selahattin Öztürk v.dğr.), İstanbul 2006, s. 378-380.
Harika Durgun, Ahmed Midhat Efendi’nin Edebiyat Teorisi, Tarihi ve Eleştirisine Dair Görüşleri Üzerine Bir İnceleme (doktora tezi, 2008), Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Mehmet Tekin, “Halkımızı Okumaya Alıştıran İlk Gazete: Tercümân-ı Hakikat”, Tarih ve Edebiyat Mecmuası, XVIII/12, İstanbul 1982, s. 28-33.