https://islamansiklopedisi.org.tr/ukayli
Mekke ve Medine’de yaşadığı bilinen Ukaylî’nin dedesi dışındaki aile fertlerine dair bilgi yoktur. Hayatı boyunca bir iki defa Mısır ve Rey’e ilmî seyahat (rihle) yaptığı anlaşılmaktadır. Hocaları arasında anne tarafından dedesi Yezîd b. Muhammed el-Ukaylî, Muhammed b. İsmâil es-Sâiğ, İshak b. İbrâhim ed-Deberî, Ali b. Abdülazîz el-Begavî, Muhammed b. Mûsâ el-Belhî, Abdullah b. Ahmed b. Hanbel ve Nesâî gibi âlimler vardır. Mesleme b. Kāsım el-Endelüsî, Ebü’l-Hasan Muhammed b. Nâfi‘ el-Huzâî, İbnü’l-Mukrî el-İsfahânî ve Yûsuf b. Ahmed b. Dahîl el-Mısrî öğrencilerinden bazılarıdır. Çok eser verdiği kaydedilen Ukaylî, Rebîülevvel 322’de (Şubat-Mart 934) Mekke’de vefat etti. Ukaylî güvenilir bir muhaddis olarak tanınmış, hadisleri çoğunlukla ezberinden rivayet etmiş, hâfızasının sağlamlığını denemek isteyenler onun yanılmadığını görmüştür. Günümüze ulaşan veya sadece isimleri bilinen eserleri Ukaylî’nin yoğun biçimde ricâl ve cerhta‘dîl alanlarında faaliyet gösterdiğine işaret etmekte; cerh ve ta‘dîl ilminin büyük otoriteleri Buhârî, Müslim, Ebû Zür‘a er-Râzî, Ebû Hâtim er-Râzî ve Nesâî gibi müelliflerden sonra yetişmiş metodolojik tasnif dönemine mensup ricâl âlimlerinden biri olduğu anlaşılmaktadır. Ukaylî Ebû İshak es-Sebîî, Ebû Hanîfe, Ebü’z-Zinâd, İbn Ebû Leylâ, Ebû Yûsuf, Muhammed b. Hasan eş-Şeybânî, Züfer b. Hüzeyl, Hasan b. Ziyâd el-Lü’lüî ve Abdürrezzâk es-San‘ânî hakkındaki tenkitlerinde aşırıya kaçtığı için eleştirilmiştir. Ukaylî’nin özellikle Ali b. Medînî gibi hadis ilminin meşhur isimlerinden birini mihne olayı sırasındaki tavırları yüzünden, ayrıca Cehmiyye’ye meylettiği gerekçesiyle eleştirmesi (eḍ-Ḍuʿafâʾ, III, 235-240) Zehebî, Leknevî ve Kevserî gibi âlimler tarafından sert biçimde tenkit edilmesine yol açmıştır. Onun eḍ-Ḍuʿafâʾü’l-kebîr’e aldığı birçok râvi hakkında kullandığı, “Rivayetinin mütâbii yoktur” sözünün doğrudan bir cerh gerekçesi sayılmadığı belirtilmiş, ayrıca bazı râviler hakkındaki tenkitlerini zayıf râvilerden gelen bilgilere dayanarak yaptığı için eleştirilmiştir.
Eserleri. 1. eḍ-Ḍuʿafâʾü’l-kebîr. Çeşitli gerekçelerle hadiste zayıf sayılan, kendisine yalancılık veya uydurmacılık isnat edilen râvilere dair önemli eserlerden biri olup Yahyâ b. Maîn, Buhârî ve Ahmed b. Hanbel müellifin bu çalışmasında en çok faydalandığı hadis münekkitleridir. Selefî neşrine göre sayıları 2105 olan bu râviler eserde sadece ilk isimlerine göre alfabetik sıralanmıştır (nşr. Abdülmu‘tî Emîn Kal‘acî, Beyrut 1404/1984; nşr. Hamdî b. Abdülmecîd es-Selefî, Riyad 1420/2000). M. Zâhid Kevserî’nin bu eseri tenkit için kaleme aldığı Naḳdü Kitâbi’ḍ-Ḍuʿafâʾ li’l-ʿUḳaylî adlı basılmamış bir çalışması vardır. eḍ-Ḍuʿafâʾ üzerine Abdullah Ali Ahmed Hâfız doktora tezi (1399, Câmiatü Muhammed b. Suûd el-İslâmiyye külliyyetü usûli’d-dîn), Şûle Coşkun yüksek lisans tezi (2002, Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü) hazırlamıştır.
2. Kitâbü’ṣ-Ṣaḥâbe. İbn Abdülber en-Nemerî’nin el-İstîʿâb, İbn Hacer el-Askalânî’nin el-İṣâbe adlı eserlerinin kaynaklarından olan kitabın günümüze ulaşıp ulaşmadığı tesbit edilememiştir.
3. el-Cerḥ ve’t-taʿdîl. Bu eserin de zamanımıza kadar gelip gelmediği bilinmemektedir.
4. Kitâbü’l-ʿİlel. Abdülmu‘tî Emîn Kal‘acî’nin eḍ-Ḍuʿafâʾü’l-kebîr’deki bir ifadeye (IV, 351) dayanarak Ukaylî’ye nisbet ettiği bir eser olup hakkında bilgi yoktur.
BİBLİYOGRAFYA
Ukaylî, eḍ-Ḍuʿafâʾ, III, 235-240; IV, 351; ayrıca bk. neşredenin girişi, s. 47-49, 59-66.
Zehebî, Aʿlâmü’n-nübelâʾ, XV, 236-239.
a.mlf., Mîzânü’l-iʿtidâl, III, 138-141.
a.mlf., Teẕkiretü’l-ḥuffâẓ, III, 833-834.
Leknevî, er-Refʿ ve’t-tekmîl, s. 405-409.
M. Zâhid Kevserî, el-İmtâʿ bi-sîreti’l-imâmeyn el-Ḥasan b. Ziyâd ve ṣâḥibihî Muḥammed b. Şücâʿ, Kahire 1368, s. 36-52.
a.mlf., Lemeḥâtü’n-naẓar fî sîreti’l-İmâm Züfer, Kahire 1368, s. 22-26.
a.mlf., Fıḳhü ehli’l-ʿIrâḳ ve ḥadîs̱ühüm (nşr. Abdülfettâh Ebû Gudde), Beyrut 1390/1970, s. 53, 83.
Sezgin, GAS, I, 177.