https://islamansiklopedisi.org.tr/yavuz-hasan-rami
Trabzon’un Çaykara ilçesine bağlı Akdoğan (Yukarı Hopşera) köyünde doğdu. Soyunun, Şehzade Selim’in Trabzon valiliği döneminde Şah İsmâil’in Akkoyunlular’a yönelik zulmünden kaçarak bu yöreye gelip yerleştiğine dair şifahî bir rivayet vardır. Aile yakın dönemde Yarımağaoğulları diye bilinen Hacımustafaoğulları sülâlesine mensuptur. Babası Mehmed Zeki Efendi, annesi Âkıle Hanım’dır. Babası Akdoğan köyünde dinî tahsil yaparken I. Dünya Savaşı’na gönüllü olarak katıldı ve Osmanlı-Rus savaşları sırasında Sarıkamış cephesinde şehid oldu. Bu sırada babaannesini, bir yıl sonra da annesini kaybeden Hasan Rami kız kardeşiyle birlikte amcası İsmail Efendi’nin himayesine girdi. Savaş yıllarının getirdiği kıtlık ve yokluk ortamında okumaya heves etti. Kur’an’ı ve ilmihal bilgilerini mahalle camisinde öğrendi. İslâmî ilimleri tahsil etmeye başladığı ilk hocası sonraları Erzurum yöresindeki irşad faaliyetleriyle tanınan Salih Bilgin’dir (Hacı Salih Efendi). Kendi köyünde müderris Veliefendizâde Tayyip Zühdü Efendi’nin yanında öğrenimini sürdürdü. Kış mevsiminde uzunca bir yolu yalın ayak yürüyerek gittiği medresede hocasının takrir ettiği dersleri hemen ezberliyor ve yaşça kendisinden büyük öğrenci arkadaşlarına müzakere hocalığı yapıyordu. Gündüz derslere devam ederken akşamları Salih Efendi’den Ḳaṣîdetü’l-bürde’yi okuyup icâzet aldı. 1923’te medreselerin kapatılması üzerine dinî tahsilini yarıda bırakıp Çaykara İlkokulu’na girdi. Osman Turan’la aynı dönemde okumaya başladığı ilkokuldan maddî imkânsızlık yüzünden dördüncü sınıfta iken ayrılmak zorunda kaldı ve uzun yıllar sonra dışarıdan imtihana girerek ilkokul diploması aldı. 1932-1933’te askerlik görevini yerine getirdi. Ardından yarım bıraktığı İslâmî ilimleri tahsile yöneldi ve ders arkadaşı, eski Trabzon vâizi Kemal Poyraz ile (Parlak) birlikte Tayyip Zühdü Efendi’den okumaya devam etti. O devirde dinî ilimlerin öğretimi yasaklandığı için hocasının evine geceleyin gidip geliyordu. Bu arada altı ay gibi kısa bir süre içinde hıfzını tamamladı; Of’un Uğurlu (Çifaruksa) köyüne giderek Mehmet Rüştü Âşıkkutlu’dan kıraat öğrendi ve aşere dersleri gördü. 1938’de Tayyip Zühdü Efendi’den eski medrese usulü icâzet alarak tahsilini tamamladı. 1940’ta ferâiz hocası Dursun Poyraz’ın kızı Ayşe Hanım’la evlendi; bu evlilikten dokuz çocuğu dünyaya geldi, bunlardan ikisi küçük yaşta öldü.
1938’de gayri resmî imamlık görevine başladı. İmamlık yaptığı köy halkı kendisine bir miktar ücret veriyordu. İki yıl kendi köyünde, ardından Akçaabat’ın Doğançay, bir yıl sonra da Of’un Yukarı Kışlacık köylerinde imamlık yaptı. Bu son görevi sırasında ders de okutuyordu. Hasan Yavuz önceleri resmî görev almakta tereddüt gösterirken daha sonra 1944’te vâizlik imtihanını kazanıp Akçaabat vâizliğine tayin edildi, iki ay sonra Of vâizliğine nakledildi. Burada aynı zamanda fahrî imamlık yaparken yaklaşık kırk yıl sürecek olan eski usulde talebe yetiştirme faaliyetine hız verdi. 1948’de Çaykara vâizliğine gelince köydeki evinin alt katını iki odalı bir mektep haline getirdi ve burada ders okutmaya devam etti. 1955 yılında hacca gitti. Otuz sekiz yıl sürdürdüğü vâizlik görevi yanında yirmi iki devrede 300 civarında öğrenciye icâzet verdi. Başta Karadeniz bölgesi olmak üzere yurdun çeşitli yerlerinden gelen talebeleri yetiştirdi. 28 Şubat 1982’de emekliliğe ayrıldı ve 30 Mart 1982 tarihinde geçirdiği bir kalp krizi sonucunda -kendisinin de arzu ettiği gibi- hasta yatıp kimseye muhtaç olmadan doğduğu köyde vefat etti. Cenazesine memleketin dört bir yanından gelen çok kalabalık bir cemaat iştirak etti. Ölümünün ardından hakkında şiirler yazılmış, basın organlarında yazılar çıkmıştır (Son Devir İslâm Âlimlerinden, II, 367-388; Bal, s. 774). Hasan Rami Yavuz, Osmanlı medreselerinin son devrini idrak etmiş, medrese öğretiminin yanında din öğretiminin de resmî okullardan kaldırıldığı bir devirde din adamı yetiştirmenin önemini kavramış ve kendini bu işe adamıştır. Küçük yaşından beri İslâm ilimlerine ve âlimlere karşı büyük sevgi beslemiştir. İlim erbabını ziyaret edip onlarla sohbet ederdi. O dönemde Çaykara ve çevresinde yaşayan âlimlerin çoğuyla görüşmüş ve kendilerinden faydalanmıştır.
Talebe yetiştirmeye başladığı yıllarda çok kitap okuyan Hasan Yavuz ziraatla meşgul olurken bile ezberlediği ders kitaplarını tekrar ederdi. Dinî tahsile son derece önem verdiğinden buna yardım edecek siyasal ve sosyal imkânları kullanmaya çalışırdı. Eğitim ve öğretimde esas olarak eski medreselerin yolunu seçmiş ve bu hususta önemli başarı sağlamıştır. Öğrencilerine şefkatle yaklaşır, sorunlarıyla ilgilenir ve onlara maddî yardımda bulunurdu. Derslerinde geçmiş âlimlerin dinî tecrübelerini anlatarak mânevî bir hava oluşturmaya özen gösterirdi. Verdiği dersler karşılığında hiçbir şekilde ücret almazdı. Altı yedi yıl devam eden bir öğretim dönemi boyunca Osmanlı medreselerinde okutulan sarf nahiv kitaplarının ardından Arap edebiyatından Telḫîṣü’l-Miftâḥ (Kazvînî), mantıktan Îsâġūcî (Esîrüddin el-Ebherî), kelâmdan Şerḥu’l-ʿAḳāʾid (Teftâzânî) ve Celâl-Şerḥu’l-ʿAḳāʾidi’l-ʿAḍudiyye (Devvânî), usûl-i fıkıhtan Mirʾâtü’l-vüṣûl fî ʿilmi’l-uṣûl (Molla Hüsrev) adlı kitapların tamamını; tefsirden Envârü’t-tenzîl (Beyzâvî), Tefsîrü’l-Celâleyn (Mahallî-Süyûtî), fıkıhtan Mülteḳa’l-ebḥur (İbrâhim el-Halebî), Mecmaʿu’l-enhur (Şeyhîzâde Damad Abdurrahman), hadisten Muḫtârü’l-eḥâdîs̱ (Ahmed el-Hâşimî) gibi eserlerden bölümler seçerek okuturdu. el-Ferâʾiżü’s-Sirâciyye’nin (Secâvendî) yanı sıra Ḳaṣîdetü’l-bürde’yi de (Bûsîrî) okutup bunlar için ayrı icâzet vermiştir.
İslâm dinine hizmet etmek için siyasetten yararlanan Hasan Rami Yavuz ilçenin mülkî âmirleri ve çeşitli partilerden siyasetçilerle iyi geçinmeye çalışır, o günün şartlarında ders okutmasına engel olunmamasını bunların sayesinde sağlardı. İcâzet merasimleri çevre illerden gelen meşhur hocaların, hâfızların ve geniş halk kitlesinin katılımıyla bir bayram havası içinde geçerdi. Yetiştirdiği öğrenciler dine önemli hizmetlerde bulunmuş, bir kısmı hocalarının metoduyla ders okutmaya devam etmiştir. Talebelerinden Ali Fikri Yavuz uzun yıllar İstanbul müftü yardımcılığı, ardından Kadıköy müftülüğü yapmış, Çaykara müftüsü Yusuf Ziya Bilgin önemli sayıda öğrenci yetiştirmiştir. Diğer bir öğrencisi olan Orhan Baş, Beşiktaş’ta bir Kur’an kursunda yöneticilik yapmakta ve burada önemli hizmetler görmektedir. Hasan Yavuz oğullarının hepsinin dinî yüksek tahsil yapmasını istemiş, bunlardan Yunus Vehbi, Yusuf Şevki ve Salih Sabri İlâhiyat fakültelerinde öğretim üyesi olmuştur. Diğer öğrencilerinin bir kısmı yurt içinde ve yurt dışında Diyanet İşleri Başkanlığı’nın çeşitli kademelerinde, bir kısmı da İlâhiyat fakültelerinde görev yapmaktadır. Hasan Yavuz hocalığı sırasında her türlü cemaatçilik ve hizipçilikten uzak durmuştur. Zühd ve takvâya da önem verir, teheccüde kalkmayı ve zikri ihmal etmezdi; yılın üç ayında oruç tutardı.
Hasan Rami Yavuz’un tasavvufa karşı ilgisi, Ahmed Ziyâeddin Gümüşhânevî’nin halifelerinden Ferşad Efendi’ye rüyada intisap etmekle başlamış ve hayatı boyunca sürmüştür. Tasavvuf konusunda Sun‘ullah Gaybî, Niyâzî-i Mısrî ve İsmâil Hakkı Bursevî’nin eserlerinden etkilenmiştir. İstanbul’da Mehmet Zahit Kotku’nun gözetiminde iki defa halvete girmiş ve hilâfet almıştır. Daha sonra irşadda bulunmuş, yöresinde bazı kişiler kendisine intisap etmiştir. Bununla birlikte bu alana fazla yoğunlaşmamıştır. Talebeleri onun mânevî yönünün çok güçlü olduğunu ve yaptığı duaların kabul edildiğini söyler. Hz. Peygamber’in sünnetine tam uymaya çalışır, Resûlullah’ı şeklen de taklit etmeye gayret ederdi. Vefatından bir buçuk ay önce yazdığı ölümle ilgili bir şiirinde dünyadan ayrılışının yaklaştığına işaret etmiştir.
Hasan Yavuz’un vaazlarını ve çeşitli zamanlarda okunacak duaları içeren Müminlere Vaazlar (İstanbul 2007) ve tasavvufî-dinî şiirlerinden oluşan Mahrem Sözler (İstanbul 2007) adlı iki kitabı yayımlanmıştır. Oğlu Yunus Vehbi Yavuz babasının hayatını, şahsiyetini konu edinen, çağdaşı olan hocalarla öğrencilerine dair geniş bilgi veren Çaykaralı Hacı Hasan Efendi adıyla bir eser hazırlamış (I-II, İstanbul 2007), ayrıca hakkında düzenlenen anma toplantılarında yapılan konuşmaları Hacı Hasan Efendi’yi Anma Toplantıları adıyla kitap haline getirmiştir (İstanbul 2007). Engin Kaban, Hasan Rami Efendi ve Çaykara Sosyo-Kültürel Hayatına Etkileri adıyla yüksek lisans tezi hazırlamıştır (1997, Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü).
BİBLİYOGRAFYA
Mehmet Yahya Kutluoğlu, Topal Hoca (Hacı Lekur), İstanbul 2004, s. 110-114.
Son Devir İslâm Âlimlerinden Çaykaralı Hacı Hasan Efendi -Hasan Rami Yavuz- (haz. Yunus Vehbi Yavuz), İstanbul 2007, I, 33-88; II, 367-388.
Mehmet Akif Bal, Trabzonlu Ünlü Simalar ve Trabzon’un Ünlü Aileleri, İstanbul 2007, s. 774.
Haşim Albayrak, Oflu Hoca Kavramını Oluşturan Din Adamları, İstanbul 2008, s. 207-214.
Hüseyin Albayrak, Trabzonlu Meşhurlar Ansiklopedisi, Ankara 2008, s. 692-693.
Ali Kemal Saran, Omuzumda Hemençe: Cumhuriyet Devrinde Bir Medrese Talebesinin Hatıraları, Ankara 2009, s. 208-249.