https://islamansiklopedisi.org.tr/yusuf-en-neccar
“Marangoz Yûsuf”la (Joseph the Carpenter) ilgili temel kaynak Matta ve Luka İncilleri ile bu İnciller’deki bilgilerden hareketle onun kimliğini ortaya koymaya çalışan apokrif literatürdür. Yûsuf en-Neccâr, Dâvûd soyundandır ve Heli’nin (Matta, 1/20; Luka, 1/27; 2/4; 3/23) yahut Ya‘kūb’un (Matta, 1/16) oğludur. Nâsıra şehrinde dülgerlik yapan Yûsuf “dosdoğru/sâlih bir şahsiyet” (Mûsâ şeriatına bağlı bir kişi) olarak takdim edilir (Matta, 1/19; 13/55; DB, III/2, s. 1670). Meryem, Yûsuf ile nişanlı iken bir beşerle cinsel ilişkiye girmeden Allah’ın iradesiyle mûcizevî bir şekilde Îsâ’ya hamile kalınca Yûsuf, Meryem’i utandırmak istemediğinden gizlice ondan ayrılmayı düşünür. Fakat Allah Teâlâ’nın bir meleği rüyasında ona görünerek, “Ey Dâvûd oğlu Yûsuf, Meryem’i kendine eş olarak almaktan çekinme! Çünkü onun rahminde oluşan kutsal ruhtandır” der. Bunun üzerine Yûsuf, Meryem’i yanına alır ve Îsâ doğuncaya kadar ona yaklaşmaz (Matta, 1/18-25; Luka, 1/27). Îsâ’nın doğmasına yakın günlerde yapılacak nüfus sayımında herkesin kendi memleketinde yazılması gerektiğinden Galile’deki Nâsıra şehrinde yaşayan Yûsuf, Meryem ile birlikte asıl memleketi olan Yahudiye’deki Beytlehem’e (Beytülahm) gider (Luka, 2/1-5). Îsâ doğduktan sonra da onu Kral Hirodes’in şerrinden korumak için Rabb’in meleğinin işaretiyle Meryem’i ve Îsâ’yı Mısır’a götürür, Hirodes’in ölümüne kadar orada kalır. Hirodes ölünce Rabb’in meleği tekrar Yûsuf’a görünerek geri dönmesini söyler, Yûsuf da Meryem ve Îsâ ile beraber Mısır’dan ayrılıp Nâsıra’ya yerleşir (Matta, 2/13-23; Luka, 2/39). Îsâ on iki yaşına gelince Meryem ile Yûsuf onu Fısıh (Paskalya) bayramında Kudüs’e götürürler ve ardından Nâsıra’ya dönerler (Luka, 2/41-51). İnciller’de Yûsuf’un bundan sonraki hayatına dair bilgi yoktur. Yuhanna İncili’nde yer alan, Îsâ Mesîh’in çarmıhta iken annesini havâri Yuhanna’ya emanet ettiği şeklindeki bilgiden (19/27) Yûsuf’un o tarihte hayatta bulunmadığı anlamı çıkarılabilir. Genellikle onun Îsâ’nın tebliğ faaliyetinden önce vefat ettiği kabul edilmekte, apokrif kitaplardan Histoire de Joseph le Charpentier’de 111 yaşında öldüğü belirtilmektedir (Cothenet, VI, 1025). Yûsuf muhtemelen Nâsıra’da ölmüş ve oraya defnedilmiştir. Kilise onun 20 Temmuz’da öldüğünü kabul etmektedir (DB, III/2, s. 1672-1673).
Kanonik İnciller dışında apokrif literatürde Yûsuf’un hayatıyla ilgili bazı bilgiler yer almaktadır. Protevangile de Jacques, Evangile de l’enfance du Pseudo-Matthieu, Livre de la nativité de Marie, Historia Josephi fabri lignarii, La vie de la vierge et la mort de Joseph gibi apokrif eserlere göre Yûsuf Beytlehemli’dir ve kırk yaşında Melcha yahut Escha, bazı rivayetlere göre ise Salome ile evlenmiş, kırk dokuz yıl süren bu evlilikten dört oğlu, iki kızı dünyaya gelmiştir. Ya‘kūb dışındaki çocukları evlenmiş, Yûsuf oğlu Ya‘kūb ile beraber yaşayıp marangozluk yapmıştır. Eşinin ölümünden bir yıl sonra mâbed kohenleri, üç yaşından beri mâbedde bulunan ve o sırada on iki veya on dört yaşında olan Meryem’i evlendirmek üzere Yahuda kabilesinden yaşlı ve dul bir erkek arandığını duyurunca adaylar arasına Yûsuf da katılmış ve kura ona çıkmıştır.
Evangile de l’enfance du Pseudo-Matthieu ve Protevangile de Jacques’a göre Meryem on iki veya on dört yaşına gelince başkohen insanları toplar ve Meryem’in bâkire kalmak üzere kendini Allah’a adadığını, ancak mâbedde durmasının dinen uygun olmadığını ve kendisini himaye edecek birinin bulunması gerektiğini söyler. İsrâiloğulları’nın on iki kabilesi arasında kura çekilir ve kura Yahuda kabilesine isabet eder. Yahuda kabilesinden dul erkeklerin ellerine asâlarını alıp gelmeleri bildirilir. Gelenler arasında Yûsuf adlı yaşlı bir kişi de vardır. Zekeriyyâ’ya, Meryem’i emanet edecek kişi için bu erkekler arasında kura çekmesi söylenince çekilen kura Yûsuf’a çıkar. Yûsuf ise yaşlılığını ve çocuklarını ileri sürerek itiraz eder; Meryem’le evliliği konusunda İsrâiloğulları’nın tepkisinden çekindiğini belirtir. Ancak ilâhî bir işaret üzerine Yûsuf Meryem’i alıp evine götürür. Ardından ona, “Ben seni Rabb’in tapınağından aldım ve evime bırakıp çalışmak üzere gidiyorum, fakat döneceğim: Tanrı seni korur” diyerek oradan ayrılıp Kafernahum’a gider. Altı veya dokuz ay yahut iki yıl sonra geri döndüğünde Meryem’in hamile olduğunu görünce çok öfkelenir ve ona karnındaki çocuğun babasını sorar. Meryem hiçbir erkekle ilişkide bulunmadığını söyler. Yûsuf, Meryem’i kendi evine göndermeye karar verir; fakat kendisine görünen melek Meryem’in hamileliğinin kutsal ruh vasıtasıyla gerçekleştiğini, doğacak çocuğa Îsâ adının verileceğini, onun, kavmini günahlardan kurtaracağını bildirir. Bunun üzerine Yûsuf, Meryem’i kendi evinde saklamaya devam eder. Başkohen durumu öğrenince her ikisini de sorguya çeker ve suçsuz olduklarını anlar (Ecrits apocryphes chrétiens, I, 89-91, 94-97, 126-132). İncil’e göre Yûsuf, Meryem’in mûcizevî şekilde gerçekleşen hamileliğinden dolayı toplumun baskısına direnerek onu terketmeyen sâlih bir kişidir.
Markos İncili’nde (6/3), Îsâ’nın Nâsıra’daki tebliğ faaliyeti sırasında Nâsıralılar’ın, “Meryem’in oğlu ve Ya‘kūb’un, Yoses’in, Yahuda’nın ve Simun’un kardeşi, dülger bu değil mi? Kız kardeşleri burada bizimle değil mi?” dedikleri nakledilir. Aynı olay Matta İncili’nde (13/55-56), “Dülgerin oğlu bu değil mi? Annesinin adı Meryem değil mi? Kardeşleri Ya‘kūb, Yûsuf, Simun, Yahuda değil mi? Bütün kız kardeşleri yanımızda değil mi?” şeklinde aktarılır. Bu ifadeler Yuhanna İncili’nde de yer alır (6/42). Luka İncili’nde Îsâ’nın şeceresi verilirken Îsâ “Yûsuf’un oğlu” diye takdim edilir (3/23), bu ifade Yuhanna İncili’nde de geçer (1/45). Diğer taraftan İnciller’de Yûsuf’tan “Meryem’in kocası” olarak bahsedilmektedir (Matta, 1/16, 20; Luka, 1/27; 2/5). İnciller’e göre Meryem, Îsâ’ya hamile kalmadan önce Yûsuf’la nişanlı idi (Matta, 1/18; Luka, 2/5). Yahudi hukukuna göre nişanlılar daha evlenmeden karı koca diye adlandırılıyor ve sadakatsizlik zina kabul ediliyordu. Bu durumda erkek için nişanlısını boşama hakkı doğuyor ve zina eden kadın taşlanarak öldürülüyordu.
Öte yandan Yûsuf’un Îsâ’nın doğumundan sonra Meryem’le evlendiği hususu tartışmalıdır. İnciller’e göre Yûsuf en-Neccâr, Meryem’in Îsâ’yı dünyaya getirmesinden sonra onunla evlenmiş, bu evlilikten isimleri İnciller’de zikredilen dört erkek (Ya‘kūb, Yahuda, Yoses, Simun) ve isimleri zikredilmeyen kız çocukları doğmuştur (Matta, 13/55; Markos, 6/3; Galatyalılar’a Mektup, 1/18-19). Meryem’in Yûsuf’la evliliği konusunda İslâmî kaynaklarda herhangi bir bilgiye rastlanmaz. Zira bu kaynaklarda sadece Îsâ’nın bâkire Meryem’den dünyaya gelmesi olayı anlatılır ve Îsâ’nın doğumunun ardından Meryem’in nasıl bir yaşam sürdüğü konusuna değinilmez. Buna karşılık hıristiyan kaynaklarında bu husus ilk dönemlerden itibaren yoğun biçimde tartışılmıştır. Çünkü İnciller’de bir taraftan Îsâ’nın bâkire Meryem’den dünyaya geldiği ifade edilirken diğer taraftan Îsâ’nın kız ve erkek kardeşlerinden bahsedilir. Hıristiyan dünyasında tartışılan temel sorun bâkire Meryem’den dünyaya gelen Îsâ’nın kardeşlerinin nasıl olabileceği konusudur. Bu da 374 yılında İznik âmentüsünü geliştiren Epiphanius’un âmentüsünde Meryem’in bâkireliğinin sürekliliği zikredilinceye kadar fazla konuşulmamıştır. Meryem’in bâkireliğinin sürekliliği bir dogmaya dönüşünce, Îsâ’nın kız ve erkek kardeşlerinin bulunduğunu ifade eden İncil rivayetlerinin nasıl yorumlanacağı hususunda üç görüş ortaya çıkmıştır. İlkine göre Meryem ve Yûsuf, Îsâ’nın dünyaya gelmesinden sonra evlenmiş ve bu evlilikten İnciller’de Îsâ’nın üvey kardeşleri diye zikredilen kız ve erkek çocukları dünyaya gelmiştir. Bu görüş ilmî çevrelerde, IV. yüzyılın sonlarında görüşün önemli savunucularından olan Helvidus’a nisbetle Helvedian diye anılmıştır. Aynı görüş erken dönem Hıristiyanlığında Hegesippus, Tertullian ve Bonosius tarafından da savunulmuştur. Ancak V. yüzyıldan itibaren bu görüş heretik (sapkın) olarak kabul edilmiş, Aydınlanma dönemiyle başlayan eleştirel Yeni Ahid araştırmalarına kadar hıristiyan dünyasında destek bulamamıştır. Günümüzde ise Protestan yorumcuların çoğu ve bazı Katolik yorumcular bu görüşü benimsemektedir (Meier, I, 330-332). İkinci görüşe göre hıristiyan kaynaklarında Îsâ’nın kardeşleri olarak zikredilen çocuklar Meryem’den dünyaya gelmemiştir; bunlar Yûsuf’un birinci evliliğinden olan çocuklarıdır. İlk defa, II. yüzyılın ortalarında yazıldığı kabul edilen Ya‘kūb’un “Protevangelium” adlı apokrif eserinde ifade edilen ve Salamis piskoposu Epiphanius’a izâfeten Epiphanius tezi olarak bilinen bu görüş Meryem’in bâkireliğinin sürekliliği dogmasıyla çelişmeyip bu dogmayı desteklediğinden erken dönem Hıristiyanlığında oldukça revaç bulmuştur. Bugün sınırlı sayıda teolog bu görüşü desteklemektedir. Jerome tarafından ileri sürülen ve Hieronymian tezi diye adlandırılan üçüncü görüşe göre ise hıristiyan kaynaklarında Îsâ’nın kardeşleri olarak zikredilen kişiler Îsâ’nın annesi Meryem’in Klopaslı Meryem adlı kız kardeşinin çocukları yani Îsâ’nın kuzenleridir (Bernheim, s. 14-15).
325’te İznik Konsili’nde dogmalaştırılan Îsâ’nın ilâhlığı ve 431 yılındaki I. Efes Konsili’nde dogmalaştırılan Meryem’in “Tanrı anası” olduğuna dair dogmalarla uyuşmadığı için, Îsâ’nın doğumundan sonra Meryem’in Yûsuf ile evlendiği ve bu evlilikten kardeşleri olduğu tezine karşı kilise çevreleri birinci ve ikinci tezleri geliştirmiştir. Ancak bunlar günümüz hıristiyan dünyasında fazla destek bulmamaktadır. Bunun yanında bazı İslâmî kaynaklarda, Îsâ’nın bâkire Meryem’den dünyaya geldiği görüşünün zedelenmemesi için İnciller’de Îsâ’nın kardeşleri diye zikredilen kimselerin Yûsuf en-Neccâr’ın Meryem’den önceki evliliğinden doğduğu öne sürülmektedir. Fakat Kur’an’da Îsâ’nın babasız dünyaya geldiği bildirildiğine göre onun ve annesinin ilâhî cevhere sahip olduğunu iddia eden hıristiyan dogmasına destek vermenin bir anlamı yoktur. Esasen Kur’an’da Îsâ’nın babasız doğduğu ifade edilirken Meryem’in hiç evlenmediğinden söz edilmez. Dolayısıyla Meryem, Îsâ’yı dünyaya getirdikten sonra Yûsuf en-Neccâr ile evlenerek ondan çocukları doğmuş olabilir. İslâmî kaynaklarda ayrıca Yûsuf’un Meryem’in amcasının oğlu olduğu, Meryem’le birlikte mâbede hizmet ettiği, Meryem’in hamileliğini tasvip etmediği, Meryem’e hamileliğini sorduğunda bunun Allah tarafından geldiğini söylediği ve Îsâ’nın doğumundan sonra Yûsuf’un onları Mısır’a götürdüğü nakledilmektedir (Sa‘lebî, s. 291-295; Köksal, II, 309-313).
BİBLİYOGRAFYA
Sa‘lebî, ʿArâʾisü’l-mecâlis, s. 291-295.
V. Ermoni, “Joseph”, DB, III/2, s. 1670-1674.
J. P. Meier, A Marginal Jew: Rethinking the Historical Jesus, New York 1991, I.
P.-A. Bernheim, James, Brother of Jesus, London 1997.
Ecrits apocryphes chrétiens, Paris 1997, I, 89-91, 94-97, 126-132.
Mustafa Âsım Köksal, Peygamberler Tarihi, Ankara 2004, II, 309-313.
J. Trinquet – R. Gautier, “Joseph”, Catholicisme, VI, 970-979.
Ed. Cothenet, “Joseph le Charpentier (Histoire de)”, a.e., VI, 1024-1025.
Ö. Faruk Harman, “Meryem”, DİA, XXIX, 239, 240-241.