ZEYLA‘ - TDV İslâm Ansiklopedisi

ZEYLA‘

زيلع
Müellif: AHMET KAVAS
ZEYLA‘
Müellif: AHMET KAVAS
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 2013
Erişim Tarihi: 21.11.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/zeyla
AHMET KAVAS, "ZEYLA‘", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/zeyla (21.11.2024).
Kopyalama metni

Yerli Somali dilinde adı Seylac, Arapça’da ise Zeyla‘ olup Somali’nin Evdal bölgesinin kuzeybatısında Afrika boynuzunda bir sahil şehridir. Somali’nin Cibuti sınırı yakınında Aden körfezine bakan kıyısında önemli bir limandır ve ince bir dil şeklinde uzanan küçük bir yarımada üzerinde yer alır. Tarihinin antik döneme kadar uzandığı ve buraya Avalitae dendiği rivayet edilir. Bugünkü adına ilk defa III. (IX.) yüzyıl müelliflerinden Ya‘kūbî’nin Kitâbü’l-Büldân’ında rastlanır (s. 155). Mes‘ûdî, Zeyla‘dan Habeşliler’in yurdu, İbnü’l-Havkal ise Hicaz ve Yemen için önemli bir liman diye bahseder. Eldeki bilgilere göre burada XI. asrın ortalarında Ömer Veleşma‘ tarafından Evfât Emirliği kuruldu. XV. yüzyılın başına kadar hüküm sürdükten sonra yerini Adel Emirliği aldı. 1329-1331 yılları arasında bölgeyi ziyaret eden İbn Battûta, bölgenin Berber denilen Somali soylu siyahî bir halkı olduğunu, ticarî faaliyetinin deve ve koyun yetiştiriciliği ile balıkçılıktan ibaret bulunduğunu yazar. Makrîzî’ye göre Evfât Emirliği yedi küçük idarî birimden meydana geliyordu. Evfât Sultanı II. Sa‘deddin 1403’te Habeş Kralı I. David’den kaçarak Zeyla‘a sığınmış, şehir ele geçirilince de öldürülmüş, mezarı daha sonra ziyaretgâh haline gelmiştir. Emirliğin merkezinin Harar’a taşınmasının ardından devlet Zeyla‘/Harar Emirliği diye anılmaya başlandı.

1517’de Kızıldeniz’e giren Portekiz donanması geri dönerken Zeyla‘ İskelesi’ni tahrip etti. 1528’de de aynı tahribat tekrarlandı. Bu arada göçebe Somali halkının baskılarını durdurmak için şehrin etrafına sağlam bir sur inşa edildi. Zeyla‘ın Osmanlı idaresi altına girmesi Portekizliler’le yapılan mücadeleler sırasında gerçekleşti. Özdemir Paşa 954’te (1547) bölgedeki faaliyetlerini arttırdı, iskelesini 966’da (1559) Osmanlı Devleti’ne bağlandı ve Osmanlılar tarafından kurulan Habeş beylerbeyiliğinin bir sancak merkezi haline getirildi.

Zeyla‘, Osmanlı hazinesine yıllık 300 lira vergi ödeyen bir şeyh tarafından idare edilmekteydi. Burada yaşayan Arap, Somali ve Afar soylu tüccarlar Cidde, Basra ve Hindistan taraflarına ticarî seferler düzenlemekteydi. Evliya Çelebi, 1673 yılında bizzat gittiği ve bir ay kaldığı Zeyla‘ hakkında ayrıntılı bilgi vermektedir. Ona göre Zeyla‘ Bahr-i Muhît kenarında büyük bir iskele ve kaledir. Doğuda yalçın kayalık üzerinde iç kalesi bulunur. Bir burun şeklinde olduğundan her iki tarafında korunaklı limanı vardır. Kalede bir dizdarla 700 asker görev yapmaktadır. Hayli işlek bir ticareti olan Zeyla‘da Hint, Yemen, Portekiz ve İngilizler’in temsilcileri vardır. Kale içindeki ev sayısı 1000 kadardır. Ayrıca bir cami, bir buğday ambarı, sarnıç, kale dışında beş on kadar dükkân, kahvehane ve bozahâne mevcuttur (Seyahatnâme, X, 952-955). Osmanlı hâkimiyetinde Zeyla‘ın idarî yapısı zamanla değişiklik gösterdi. Önceleri Habeş, ardından Yemen’e bağlı bir sancak merkezi idi. Evliya Çelebi’nin bildirdiğine göre burada paşanın yolladığı bir kaymakam görev yapmaktaydı. 1848’de Yemen’in Muhâ İskelesi’ne bağlandığında Zeyla‘ın müdürü el-Hac Ali Şârmârkī idi. O sırada Asîrliler şehri yağmalayıp tahrip ettiler. Bölgede kesintiye uğrayan Osmanlı hâkimiyetini yeniden kurmak üzere 1849’da Kıbrıslı Tevfik Paşa’nın yaptığı seferin ardından Zeyla‘, Yemen’in Hudeyde sancağına bağlı bir nahiye merkezi oldu.

İngiliz seyyahı Richard F. Burton 1854 Ekiminde geldiği Zeyla‘da nahiye müdürü el-Hac Ali Şârmârkī tarafından karşılandı. Aynı yıl İsa kabilesinin Zeyla‘a düzenlediği saldırıda hâkimin oğlu öldürüldü. Fransa’nın Aden konsolosu Latise’in 1860’ta Tâcûre ile Zeyla‘ arasında öldürüldüğü şâyiasından nahiye müdürü sorumlu tutuldu. Böylece başlayan kriz yerli halk ile idarecilerin arasının açılmasına yol açtı. 1864’te idare yeniden kuruldu, vekâleten müdür yapılan Ebû Bekir Şüheymî aynı yıl asaleten tayin edildi. Yeni müdür için daha ziyade “Yemen muzâfâtından Zeyla‘ nâm bender müdürü” ifadesi kullanılmıştır. Bu dönemde Zeyla‘, Aden körfezinin önemli iskelesi olduğu kadar iç kısımdaki dağlık bölgede bulunan gümüş ve kömür madenleriyle dikkatleri üzerine çekti. Bunlardan örnek almak üzere bölgeye memurlar gönderildi.

Somali kabilesinin Zeyla‘a karşı saldırıları Ebû Bekir Şüheymî zamanında da sürdü. Şüheymî 1868’de Yemen eyaletinden yardım isteyince kendisine başıbozuk 100 asker yollandı. Asayiş ve emniyet sağlanmasıyla bunlar geri döndü. Ertesi yıl yeniden emniyetin devamı için yapılan yardım talebi üzerine elli asker gönderildi ve kısa zamanda bölgede huzur hâkim oldu. Yerli önderler, Osmanlı askerleri sayesinde sağlanan asayiş ve emniyetten dolayı memnuniyetlerini ve halifeye bağlılıklarını bir mektupla İstanbul’a bildirdiler. XIX. yüzyılın ikinci yarısında Batılılar’ın Afrika boynuzu üzerindeki baskıları giderek arttı. Harar, Habeşistan Krallığı’nca işgal edilirken Zeyla‘ ve Berberâ, İngiltere’nin himayesinde gösterildi. Fransızlar, daha önce Bâbülmendep’in Zeyla‘a yakın noktasında Ubûk (Obak) adlı yerdeki boş araziyi 1859’da gönderdikleri üç memurla yerli bir reisten 10.000 riyal karşılığındaki 50.500 franka satın almışlardı. Öte yandan, 1863’te hidiv olan İsmâil Paşa’nın etkili faaliyetleri sonucu 27 Mayıs 1866’da çıkarılan bir fermanla Yemen veya Hicaz vilâyetlerine bağlı Sevâkin ve Masavva‘ kaymakamlıkları Mısır valiliğinin denetimine verildi. Bunu 1 Haziran 1875 tarihli bir başka fermanla Zeyla‘ ve civarı takip etti. Mısır valiliğinden Zeyla‘ için İstanbul’a 15.000 altın gönderilmesi kararlaştırıldı. Böylece Mısır vilâyetine tâbi Kızıldeniz muhafızlıkları Port Said, Sevâkin, Masavva‘ ve Zeyla‘dan ibaret oldu. Zeyla‘ kasabasının nüfusu o yıllarda 1500 kişi civarındaydı. Limanı sığ olduğundan 250 tonluk gemiler 1,5 km. açıkta demir atıyorlardı.

Zeyla‘ın Mısır’a devri bazı meselelere yol açmıştı. Buranın müdürü Ebû Bekir Şüheymî devir işine rıza göstermemişti ve Yemen’e bağlı kalmakta ısrarlıydı. Sultan Abdülaziz’den gelen emir üzerine Yemen’den gönderilen memurlar tarafından devir konusunda ikna edildi. Mısır tarafından paşa unvanı verilerek buranın mutasarrıflığına tayin edildi, Harar, Berberâ ve Belhâr da kendisine bağlandı. II. Abdülhamid döneminde 30 Eylül 1879’da gelen telgrafta Zeyla‘dan Re’sülhâfun’a kadar uzanan sahillerin Osmanlı Devleti sınırları içine alınması, buraya dirayetli bir memurla bir vapur gönderilmesi, Osmanlı bayrağı dikilmesi, belli miktarda asker bulundurulması ve bir fener yaptırılması hidivliğe emredilmişti. İngilizler’in giderek artan baskıları karşısında Mısır hidivine gönderilen fermanda kendi idaresi altındaki arazilerden hiçbirinin herhangi bir sebeple yabancı bir devlete bırakılmaması bildirilmişti. Ancak hidivin Zeyla‘ ve Harar’daki askerleriyle diğer memurlarını çektiğini İstanbul’a bildirmesi Meclis-i Vükelâ tarafından hoş karşılanmadı. Bölgenin Osmanlı idaresine doğrudan bağlanmasına karar verilip Harar’dan Zeyla‘a gelen asker ve memurların orada bekletilmesi ve Yemen vilâyetinden bir memur gelerek idareyi ele alıncaya kadar oradan ayrılmamaları istendi. Mısır’ın bu emri uygulamamasındaki temel sebepler Harar dahil buradaki görevlilerin masraflarının çokluğu, gelirlerin bunları karşılayamaması, iç bölgelerin denize uzaklığı ve daha da önemlisi kendine mahsus gemilerin bulunmamasıydı. Harar, Berberâ ve Zeyla‘ 13 Mayıs 1885’te boşaltıldı ve bölgede büyük bir idarî boşluk meydana geldi.

Hudeyde’ye bağlı bir müdürlük haline getirilen Zeyla‘ belli miktarda bir vergiyi Yemen mal sandığına ödemeye başladı. “Bâc” adı verilen vergi sadece rugan yağından, esir ticaretinden ve Habeş mallarının gemilere yüklenmesi esnasında alınmaktaydı. Bu müdürlükte ikamet eden ahali ise vergi vermekle mükellef değildi. Esir ticareti padişahın emriyle ülkenin her tarafında olduğu gibi burada da yasaklanınca Zeyla‘ın geliri azaldı. Bu açığı kapatmak için Habeş malları vergisi arttırıldı. Mısır Hidivliği’ne devredildiği tarihe kadar Zeyla‘ın ödemesi gereken vergi miktarı 1850-1856 yıllarında 500-3000 riyal, 1865-1868’de köle ticaretinin yasaklanması sebebiyle 2000 riyal idi. 1882’de İngiltere Mısır’ı işgal edince verginin tahsili durdu. Osmanlılar işgal edilen yerlerde hak iddiasında bulundu ve Zeyla‘-Masavva‘ arasındaki sahilde yeniden bir idare kurdu (1884). Bu idareyi Mısır Hidivliği üstlenecekti, ancak Fransa’nın Zeyla‘ yöresini işgali bu yönetime de son verdi (1888). Osmanlı Devleti, Almanya’nın yanında I. Dünya Savaşı’na girerken Habeşistan Kralı Lij Yasu’yu kendi saflarına çekmek amacıyla Zeyla‘dan Belhâr’a kadar 120 kilometrelik sahil şeridini kendisine vermeyi kabul etti. Ancak İngilizler ve Fransızlar bu gelişme üzerine harekete geçerek zaten Müslümanlığını gizlemeyen ve Osmanlı Devleti’ne karşı dostluğuyla bilinen kralı tahttan indirdiler. Böylece Osmanlı Devleti’nin Zeyla‘daki hâkimiyeti fiili olarak 1916 yılında sona erdi. Somali’nin Fransa, İtalya ve İngiltere tarafından parçalanmasıyla Zeyla‘ “Somaliland” kısmında kaldı.

1991’de Somali’nin iç karışıklıklarla parçalanma sürecine girmesiyle Zeyla‘, uluslararası alanda otonom bölge olarak tanınan Somaliland ile bu anlamda tanınma girişimi bulunan Evdal bölgesi arasında tartışma konusu olan yerlerden biriydi. Ancak Evdal da 2006’da Somaliland’ın bir parçası olmayı kabul etti. Son yirmi yıl içinde yoğun çatışmaların yaşandığı şehir büyük hasar gördü ve halkın önemli bir kısmı çevredeki Lughaya, Borama ve Gabiley şehirlerine, komşu ülke Cibuti’ye göçtü. Somaliland’da barış sağlanınca şehirden gidenlerin çoğu geri geldi. Yurt dışındaki Zeyla‘lılar’ın gönderdiği paralarla şehir yeniden inşa edildiği gibi ticaret ve balıkçılık alanında da canlılık göze çarpmaktadır. Zeyla‘da hüküm süren Adel Sultanlığı’na ait bazı tarihî eser kalıntıları mevcuttur. Yine Osmanlılar zamanında 1850’li yıllarda burada görevlendirilen müdür için yaptırıldığı ileri sürülen bir hükümet konağı, tarihî bir cami ve Şeyh İbrâhim Zeylaî’ye ait bir türbe kalıntısı bulunmaktadır.


BİBLİYOGRAFYA

, Mümtâze-Kalem-i Mısır, 3-A/10, 43.

, Mühimme-i Mısır Defteri, nr. 5, s. 83.

, İrade-Meclis-i Vâlâ, nr. 22470 (17 Rebîülevvel 1277).

, İrade-Dahiliye, nr. 42184.

, İrade-Hususi, nr. 11 (2 Safer 1312).

, Vilâyet Gelen-Giden Defteri, nr. 320, s. 240 (27 Zilhicce 1280), s. 257 (19 Cemâziyelevvel 1283).

, Ayniyat-Arabistan Defteri, nr. 871, s. 79 (21 Şâban 1285).

, nr. 12/27; 118/35; 118/47; 124/33.

Ya‘kūbî, el-Büldân (nşr. M. Emîn Dannâvî), Beyrut 1422/2002, s. 155.

, I, 276.

, X, 952-955.

Abdülmü’min b. Ali, Mir’âtü’l-Yemen, İÜ Ktp., TY, nr. 6129, s. 75-76.

Ahmed Râşid, Târîh-i Yemen ve San‘a, İstanbul 1291, s. 21, 195, 292.

L. M. Devic, Le pays des zendjs ou la côte d’orientale d’Afrique, Paris 1883, s. 54.

Mehmed Muhsin, Afrika Delîli, Kahire 1312, s. 188-203, 307-308, 311.

Âtıf Paşa, Yemen Tarihi, İstanbul 1326, I, 139.

Nureddin Bey, Yemen Layihası, İstanbul 1327, s. 4-5.

Abdurrahman er-Râfiî, ʿAṣru İsmâʿîl, Kahire 1948, I, 131-132.

Asaf Tanrıkut, Yemen Notları, Ankara 1965, s. 77.

J. Cuoq, l’Islam en Ethiophie des origines au XVIe siècle, Paris 1981, s. 54-64.

R. Rinchard, “Historical Setting”, Somalia: A Country Study (ed. Harold D. Nelson), Washington 1982, s. 1-63.

M. Ferîd es-Seyyid Haccâc, Ṣafaḥât min Târîḫi’ṣ-Ṣûmâl, Kahire 1983, s. 11-13, 20, 43, 572.

Hulûsi Yavuz, Kâbe ve Haremeyn İçin Yemen’de Osmanlı Hâkimiyeti: 1517-1571, İstanbul 1984, s. 196.

Receb Muhammed Abdülhalîm, el-ʿAlâḳātü’s-Siyâsiyye beyne müslimi’z-Zeylaʿ ve Naṣâra’l-Ḥabeşe fi’l-ʿuṣûri’l-vüsṭâ, Kahire 1405/1985.

R. F. Burton, Voyages à la Mecque et chez les mormons, Paris 1991, s. 115.

Cengiz Orhonlu, Osmanlı İmparatorluğu’nun Güney Siyaseti: Habeş Eyaleti, Ankara 1996, s. 23, 136-137.

a.mlf., “XVI. Asrın İlk Yarısında Kızıldeniz Sahillerinde Osmanlılar”, , XII/16 (1961), s. 1-24.

M. L. Dames, “The Portuguese and Turks in the Indian Ocean in the Sixteenth Century”, (1921), s. 1-28.

A. Grohmann – [Vâhid Çabuk], “Zeylâ”, , XIII, 551-553.

A. Rouaud, “Zaylaʿ”, , XI, 520-521.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2013 yılında İstanbul’da basılan 44. cildinde, 350-352 numaralı sayfalarda yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER