https://islamansiklopedisi.org.tr/zeyyani
1147’de (1734) Fas şehrinde doğdu. Berberî Sanhâce’nin kollarından Zeyyân kabilesine mensuptur. Fas şehrinin cami ve medreselerinde Muhammed b. Hasan el-Bennânî, Muhammed b. Tayyib el-Kādirî, Ahmed b. Tâhir eş-Şarkī, Muhammed b. İbrâhim ve Ebû Hafs Ömer el-Fâsî gibi âlimlerden tefsir, hadis, fıkıh, mantık, nahiv ve lugat ilimlerini tahsil etti. Tarih, nesep, coğrafya ve simya alanına ilgisi, Mevlây İsmâil’in sarayında imamlık yapmış olan ve bu alanlarda zamanının en meşhuru sayılan dedesi Ali b. İbrâhim’den kalan kitaplarla başladı. Ülkedeki taht kavgası ve karışıklıklardan uzaklaşmak isteyen babasıyla birlikte 1169’da (1756) Medine’ye gitti. Ticaret maksadıyla gittikleri Mısır’da bulunduğu sırada simya ilmi ve sihir alanında tecrübe ve bilgilerini arttırdı. III. Mevlây Muhammed’in tahta geçtiği duyulunca İtalya, Fransa ve Portekiz sahillerini takip ederek ailesiyle birlikte ülkesine döndü. Zeyyânî, bu yolculukta uğradıkları Marsilya ve Barselona’da Avrupa şehirlerindeki önemli kalkınmayı görme imkânı buldu.
Fas’ta III. Mevlây Muhammed tarafından yönetimde (mahzen) kâtip olarak görevlendirilen Zeyyânî, yarım asırdan fazla hizmet edeceği Filâlî sarayındaki bu ilk görevi sırasında bilgisi ve üstün meziyetleriyle sultanın güvenini kazandı. Berberî lehçelerine vâkıf olduğundan sultan kendisini çeşitli bölgelerde isyan eden kabilelerle görüşmeler yapmak için görevlendirdi ve uzlaşma haberleriyle geri döndü. Ardından Osmanlı elçisi Seyyid İsmâil’in Fas ziyaretine karşılık I. Abdülhamid’e mektup ve değerli hediyeler sunmak üzere elçi sıfatıyla İstanbul’a gönderildi (28 Şevval 1200 / 24 Ağustos 1786). Yolda Tunus’a ve İspanya’nın Mâleka Limanı’na uğradı. Zeyyânî, Osmanlı Sarayı’nda büyük ilgiyle karşılandı. Padişah ona Rusya’nın Osmanlı Devleti’ne savaş açması durumunda Fas sultanının kendilerine borç para verip veremeyeceğini sorduğunda, “Söz konusu cihad olunca Fas sultanı Osmanlılar’a borç değil geri ödenmemek üzere önemli miktarda yardım etmeyi isteyecektir, Osmanlı Devleti’nden hiçbir şey esirgenmeyecektir” şeklindeki cevabıyla padişahın takdirini kazandı. İstanbul’da kaldığı üç ay zarfında Osmanlı devlet ricâliyle ve âlimlerle önemli görüşmeler yaptı. Hazîne-i Âmire’yi, darphâneyi, cami, medrese ve kütüphaneleri ziyaret etti; her şeyi büyük bir dikkatle inceleyip araştırdı ve uzun notlar tuttu. Ayrıca Fas sultanının kütüphanesi için kitap satın aldı. Fas’a dönüşünde I. Abdülhamid’in cevabî mektubunu sultana arzeden Zeyyânî, Sicilmâse valiliğine getirildi. Burada bulunan Mevlây Süleyman’a yardımcı oldu. Sultan III. Mevlây Muhammed’in 1204 (1790) yılındaki ölümüne kadar bu vazifede kaldı. Agādîr’in idaresiyle görevlendirildiği Mevlây Yezîd döneminde ülkede istikrarın bozulmasından ve Merakeş bölgesindeki isyanlardan sorumlu tutularak görevinden azledildi; önce Miknâs, ardından Rabat’ta hapsedildi ve mallarına el konuldu. Mevlây Yezîd’in ardından tahta çıkan Mevlây Süleyman onu yeniden sarayda görevlendirdi (1206/1792). Daha sonra Fas’ın en stratejik şehirlerinden olan, Cezayir Türkleri’nin almak istediği Vücde valiliğine tayin edildi. Ancak oraya giderken bedevîlerin saldırısına uğradı, arkadaşlarının çoğu öldürüldü ve eşyaları gasbedildi.
Zeyyânî’nin başına gelen bu olay onun kamu görevinden nefret etmesine yol açtı. Ülkesinden ayrılmak niyetiyle önce Vehrân’a (Oran) gitti, oradan Tilimsân’a geçip Ubbâd köyünde bir buçuk yıl tedris ve telifle meşgul oldu. Daha sonra yeniden seyahate çıktı. Vehrân, Cezayir ve Kosantîne’yi dolaştı, ardından çok iyi ağırlandığı Tunus şehrine geçti. 1 Cemâziyelevvel 1208 (5 Aralık 1793) tarihinde sıkıntılı bir gemi yolculuğu sonunda İstanbul’a ulaştı ve burada da büyük ilgiyle karşılandı. İstanbul’dan surre alayına katılarak Hicaz’a gitti. Hicaz’da görüştüğü, kendisi gibi sihir ve şa‘bezeye meraklı Akkâ Valisi Cezzâr Ahmed Paşa’nın bu alanda Suriye’de önemli gelişmelerin meydana geldiğini söylemesi üzerine o tarafa yöneldi. Ardından Mısır’a geçip Süleyman el-Feyyûmî, Abdurrahman el-Cebertî ve İsmâil el-Abbâsî ile bir araya geldi. Otuz beş yıl önce ziyaret ettiği Kahire onu bu defa daha çok etkiledi. Zeyyânî Mısır’dan Tunus’a, oradan kara yoluyla Cezayir’e gitti ve burada yedi ay kaldı. Niyeti buraya yerleşmekti; fakat Mevlây Süleyman’ın daveti üzerine ülkesine döndü. Sultan tarafından yakın ilgiyle karşılandı ve “zü’l-vizâreteyn” unvanıyla mahzenin başına getirildi, hâcib ile vezirin görevlerini birlikte yürütmeye başladı (1210/1795-96). Bu yıllarda Merakeş’e giderek Mevlây Süleyman’ın vebadan ölen kardeşlerinin miras meselesini halletti. Arayiş, Tıtvân ve Tanca gibi liman şehirlerinde gümrükleri denetledi. 1218’de (1803) çıkan isyanları önlemek amacıyla ikinci defa Sicilmâse valiliğine getirildi ve beş yıl sonra bu görevinden azledildi. Ardından inzivaya çekilen Zeyyânî hayatını ibadete ve telif çalışmalarına vakfetti. 4 Receb 1249 (17 Kasım 1833) tarihinde 102 yaşında Fas şehrinde vefat etti ve Nâsıriyye Zâviyesi hazîresine defnedildi.
Filâlîler döneminin meşhur devlet adamlarından ve en önemli tarihçilerinden olan Zeyyânî, bu hânedanın en meşhur sultanlarından sayılan birkaç sultanın hüküm sürdüğü dönemde yaşayan tek Faslı tarihçidir. Uzun süre yürüttüğü görevler sayesinde devleti, sultanları, devlet adamlarını, kabile reislerini ve halkı çok iyi tanıma fırsatı bulmuş, bu bilgilerini eserlerine aktarmış, Fas’ın dinî, siyasî, kültürel ve sosyal durumu hakkında önemli bilgiler vermiştir. Onun eserlerinin özgün taraflarından biri de Avrupa ülkeleriyle gerçekleştirilen diplomatik ilişkilerden bahsetmesi; ayrıca Portekiz, İspanya, Fransa ve İngiltere gibi devletler hakkında ticarî, tarihî ve coğrafî bilgiler aktarmasıdır. Eserlerinde başta Fiştâlî, İbnü’l-Kādî ve İfrenî gibi Mağrib tarihçileri olmak üzere İslâm tarihçileri ve coğrafyacılarının eserlerinden de faydalanmıştır. Zeyyânî, aktif siyasî hayatına rağmen çoğu tarih, coğrafya ve seyahatnâme alanlarında geride on beşten fazla eser bırakmıştır.
Eserleri. 1. et-Tercemânü’l-muʿrib ʿan düveli’l-meşriḳ ve’l-maġrib. Yaratılıştan 1228 (1813) yılına kadar gelen bir umumi tarihtir. Taberî gibi ilk dönem İslâm tarihçilerinin geleneğine bağlı kalan müellif eserinde “siyâsetü’l-mülûk” konusundaki mukaddimeden sonra Hz. Âdem, Nûh tûfanı, Persler, Himyerîler, Mısır firavunları, İsrâilliler, Yunanlılar, Romalılar, Câhiliye Arapları, Hz. Peygamber, Hulefâ-yi Râşidîn, Emevîler, İspanya’nın fethi, Abbâsîler, Fâtımîler, Ağlebîler, Eyyûbîler ve Osmanlılar’dan bahseder. Mağrib’de hüküm süren İdrîsîler, Murâbıtlar, Muvahhidler, Merînîler, Vattâsîler, Nasrîler (Benî Ahmer), Sa‘dîler ve ardından Mevlây Süleyman dönemine kadar (1228/1813) uzun süre hizmetlerinde bulunduğu Filâlîler tarihini ele alır. Fas’ta bulunan şerif sülâleleri, etnik grupları ve bunların yaşadıkları coğrafî bölgeler hakkında bilgi verir. Zeyyânî, eserinin bu bölümünde Sa‘dî şerifleriyle Osmanlılar arasındaki ilişkilere geniş yer ayırmış, Osmanlılar’ın desteğiyle Fas tahtını el geçiren Abdülmelik ve Ahmed el-Mansûr devirlerini, Kasrülkebîr savaşını ve Sudan seferini anlatmıştır. Ayrıca Sa‘dîler’in yıkılış döneminde Dilâ ve Tâfilâlet bölgesindeki zâviyeler hakkında bilgi aktarmış, bu konuda Fiştâlî’nin Menâhilü’ṣ-ṣafâʾ fî meʾâs̱iri mevâlîna’ş-şürefâʾ adlı kitabından faydalandığını belirtmiştir. O. Houdas, eserin bir bölümünü le Maroc de 1631 à 1812 adıyla Fransızca’ya çevirmiştir (Paris 1886). Sa‘dîler’le ilgili bölümü ise Roger le Tourneau Histoire de la dynastie saʿdîde ismiyle ve Fransızca tercümesiyle birlikte neşre hazırlamış, ancak ölümü üzerine eser L. Mougin ve H. Hamburger tarafından neşredilmiştir (Revue de l’Occident musulman et de la Méditerranée, sy. 23 [Aix-en-Provence 1977], s. 7-109).
2. el-Bustânü’ẓ-ẓarîf fî devleti evlâdi Mevlây ʿAlî eş-Şerîf. er-Ravżatü’s-Süleymâniyye fî mülûki’d-Devleti’l-ʿAleviyye ve’l-İsmâʿîliyye adıyla da bilinen eser Filâlîler hânedanının 1813 yılına kadar gelen tarihidir ve İfrenî’nin Nüzhetü’l-ḥâdî’sinin devamı gibidir. Giriş kısmında yukarıdaki eserini özetleyen müellif Filâlîler dönemini bu eserindekinden çok daha geniş biçimde ele almış, özellikle Mevlây İsmâil, III. Mevlây Muhammed, Mevlây Yezîd ve Mevlây Süleyman hakkında ayrıntılı bilgi vermiştir. Müellifin burada anlattıklarının çoğunu bizzat yaşamış olması eserin kıymetini daha da arttırmaktadır. Bu eserinde ayrıca edebî kişiliğini ve geniş kültürünü yansıtan Zeyyânî, tanıttığı sultanların ve mahzende görevli devlet adamlarının yanlış davranışlarını eleştirmekten çekinmemiştir. Eseri Reşîd ez-Zâviye neşretmiştir (Rabat 1992).
3. et-Tercemânetü’l-kübrâ fî aḫbâri’l-maʿmûr berren ve baḥren. Zeyyânî’nin Fas dışına yaptığı üç seyahat esnasında tuttuğu notlardan faydalanıp yazdığı ve çeşitli konuları ele aldığı seyahatnâmesidir. Zeyyânî en hacimli eseri olan seyahatnâmesini hayatının son yıllarında yazmaya başlamış ve seksen altı yaşında iken tamamlamıştır (1233/1818). Eser müellifin kendi biyografisiyle ailesine ayırdığı ve seferlerinden bahsettiği bölüm; siyer-i nebî, Endülüs tarihi, Bilâdüşşam, İstanbul’un fethi, Osmanlı Devleti ve Kuzey Afrika tarihine tahsis ettiği bölüm; seyahat ettiği şehirler (İstanbul, Vehrân, Tunus, Dımaşk, Kahire, Kudüs, Medine, Mekke), bu şehirlerdeki tarihî eserler, şehirlerin coğrafî durumu vb. konularda bilgi verdiği bölüm olmak üzere üç kısma ayrılabilir. Daha çok gözlemlerine dayanan son bölümde Ayyâşî, Yûsî, Hâlid b. Îsâ el-Belevî, İbn Nübâte el-Mısrî’nin seyahatnâmelerinden ve çeşitli tarih kitaplarından da yararlanmıştır. Bu bakımdan eser müellifin gezdiği İslâm dünyası ve özellikle Mağrib için en önemli seyahatnâmelerden sayılır. Ayrıca Filâlîler tarihi ve Fas-Osmanlı ilişkileri hakkında önemli bir kaynaktır. Eser Abdülkerîm el-Fîlâlî tarafından yayımlanmıştır (Rabat 1967, 1991).
4. Tuḥfetü’l-hâdi’l-muṭrib fî refʿi nesebi şürefâʾi’l-Maġrib. Fas şeriflerinin soy kütüğüne dair olan eseri Reşîd ez-Zâviye neşretmiştir (Rabat 1429/2008).
5. et-Tâc ve’l-iklîl fî meʾâs̱iri sulṭâni’l-celîl Süleymân b. Muḥammed b. ʿAbdillâh b. İsmâʿîl (Rabat Kraliyet Sarayı Ktp., nr. 616; Rabat Umumi Ktp., nr. K 241).
6. Elfiyetü’s-sülûk fî vefeyâti’l-mülûk (Rabat Umumi Ktp., nr. K 224).
7. Tekmîlü’t-tercemân fî ḫilâfeti Mevlây ʿAbdirraḥmân (Rabat Kraliyet Sarayı Ktp., nr. 2751).
8. Cevheretü’t-tîcân ve fehresetü’l-yâḳūt ve’l-lüʾlüʾi ve’l-mercân fî ẕikri’l-mülûki’l-ʿAleviyyîn ve eşyâḫi Mevlây Süleymân (Rabat Umumi Ktp., nr. K 112).
Zeyyânî’nin kaynaklarda daha başka eserleri de zikredilir.
BİBLİYOGRAFYA
Zeyyânî, et-Tercümânetü’l-kübrâ fî aḫbâri’l-maʿmûr berren ve baḥren (nşr. Abdülkerîm el-Fîlâlî), Rabat 1412/1991, neşredenin girişi, s. 29-47.
a.mlf., et-Tercemânü’l-muʿrib ʿan düveli’l-meşriḳ ve’l-maġrib (nşr. ve trc. Roger le Tourneau), Aix-en-Provence 1977.
Selâvî, el-İstiḳṣâ, VIII, 93.
É. Lévi-Provençal, Les historiens des Chorfa, Paris 1922, s. 142-208, 404.
a.mlf., “Zayyānī”, EI2 (İng.), XI, 490-491.
R. le Tourneau, “al-Zayyânî, historien des sa’diens”, Études d’orientalisme dédiées à la mémoire de Lévi-Provençal, Paris 1962, II, 631-637.
Faik Reşit Unat, Osmanlı Sefirleri ve Sefâretnâmeleri (nşr. Bekir Sıtkı Baykal), Ankara 1968, s. 137-141.
Abdülvehhâb b. Mansûr, Aʿlâmü’l-Maġribi’l-ʿArabî, Rabat 1979, II, 157-162.
Abdullah Kennûn, Mevsûʿatü meşâhîri ricâli’l-Maġrib, Beyrut 1414/1994, I/2, s. 7-39.
Nâsırüddin Saîdûnî, Mine’t-türâs̱i’t-târîḫî ve’l-coġrâfî li’l-ġarbi’l-İslâmî: Terâcimü müʾerriḫîn ve raḥḥâle ve coġrâfiyyîn, Beyrut 1999, s. 476-486.
a.mlf., “ez-Zeyyânî, Ebü’l-Ḳāsım b. Aḥmed b. ʿÖmer”, Mv.AU, XI, 405-407.
Muhammed el-Fâsî, “el-Kâtibü’l-vezîr Muḥammed b. ʿOs̱mân el-Miknâsî”, Mecelletü Tıṭvân, sy. 5, Rabat 1960, s. 16-24.