https://islamansiklopedisi.org.tr/zubeyr
Abdülmuttalib’in Zemzem Kuyusu’nu yeniden ortaya çıkarmasından sonra dünyaya gelen ilk çocuğu olup Resûl-i Ekrem’in babası Abdullah ile amcası Ebû Tâlib’in öz kardeşidir. Annesi Mahzûmoğulları’ndan Fâtıma bint Amr b. Âiz’dir. Hz. Muhammed’in babası Abdullah’ın, ticaret için gittiği Suriye’den dönerken Yesrib’de (Medine) vefatıyla sonuçlanan hastalığı sırasında Abdülmuttalib’in Yesrib’e büyük oğlu Hâris’i gönderdiği kabul edilmekle birlikte Zübeyr’i yolladığı da rivayet edilir. Buna göre Zübeyr, Medine’ye vardığında vefat eden kardeşinin Dârünnâbiga’ya defninin ardından Mekke’ye dönmüştür.
Hz. Muhammed’i küçükken güzel sözler söyleyerek salladığı nakledilen Zübeyr (İbn Habîb, s. 349), Ebû Tâlib’den sonra onun çocukluk ve gençlik yıllarında önemli rol oynayan amcasıdır. Abdülmuttalib’in ölümünden önce sekiz yaşında olan Hz. Muhammed’in bakımı ve himayesinin kendisine bırakılmasını çok istemiş, ancak Abdülmuttalib bu görevi Ebû Tâlib’e vermiştir. Bu konuda Zübeyr ile Ebû Tâlib arasında çekilen kura sonucunda Ebû Tâlib’in bu görevi aldığı da kaydedilir (Belâzürî, I, 93). Ebü’l-Fidâ İbn Kesîr ise ölünceye kadar Hz. Muhammed’in bakımını Ebû Tâlib ile birlikte üstlendiğini nakleder (el-Bidâye, II, 258). Abdülmuttalib ölünce Mekke ve Kâbe ile ilgili görevlerden bir kısmını üzerine alan Zübeyr, o sırada on küsur yaşında olan Hz. Muhammed’le birlikte ticaret için Yemen’e gitti (a.g.e., a.y.). Muhammed Hamîdullah, bu yolculuğun Bahreyn-Uman tarafına ya da Ebû Tâlib ile birlikte Filistin tarafına yapıldığı görüşündedir (İslâm Peygamberi, I, 48). Yolculuk sırasında yeğeninde bazı olağan üstü haller gören Zübeyr, Mekke’ye dönünce onunla daha çok ilgilenmeye başladı.
Zübeyr, Ficâr savaşlarının en şiddetlisi olan ve Kureyş-Kinâne ile Kays Aylân kabileleri arasında cereyan eden dördüncüsünde Hâşimoğulları’nın kumandanıydı. Zübeyr’in Ebû Tâlib’le birlikte haram aylarda gerçekleşen bu savaşa katılmaktan pek hoşnut olmadıkları rivayet edilir. Orta halli bir tüccar olan ve Mekke’nin zengin aristokrat sınıfına katılmayan Zübeyr, Hilfü’l-fudûl’ün gerçekleşmesinde ilk girişimde bulunan kimse oldu. Mekke’deki en zengin, en yaşlı ve nüfuzlu kimselerden olan Abdullah b. Cüd‘ân et-Teymî’ye başvurarak onu bu işin görüşülmesi için bir toplantı yapmaya ikna etti ve Benî Hâşim adına bu toplantıya katıldı. Abdüddâroğulları’ndan Mâlik b. Umeyle’nin nedimi olan Zübeyr (İbn Habîb, s. 366) aynı zamanda Mekke’deki anlaşmazlıkların çözümünde hakemlik görevi yapardı. Nitekim Harb b. Ümeyye, Mekke’de Temîm kabilesinden bir tâcirin malını almak isteyince Zübeyr araya girerek Temîmli tüccarın hakkını korumuştu.
Aynı zamanda Kureyş’in şairlerinden olan Zübeyr’in keskin bir dili vardı ve hicivlerinden çekinilirdi (Cevâd Ali, IX, 115-116). Onun milâdî 605 yılında Kâbe’nin Kureyşliler tarafından inşası esnasında çalışanları korkutan yılanla ilgili inşad ettiği söylenen şiiri günümüze ulaşanların içinde en meşhurudur (İbn İshak, s. 89). Ancak Cevâd Ali bu şiirin Zübeyr’e ait olmadığı kanaatindedir (el-Mufaṣṣal, IX, 709). Ebü’l-Fidâ İbn Kesîr, Zübeyr’in Hz. Muhammed henüz on dört yaşında iken öldüğünü kaydederse de Dördüncü Ficâr Savaşı’na ve Hilfü’l-fudûl’e katıldığı dikkate alınırsa Zübeyr daha geç bir tarihte ölmüş olmalıdır. Hatta İbn İshak tarafından Zübeyr’e nisbet edilen ve Kâbe’nin Kureyşliler tarafından yeniden inşası sırasında yazıldığı belirtilen şiirden hareketle onun Hz. Peygamber’in risâletinden kısa bir süre önce öldüğü söylenebilir.
Mahzûmoğulları’ndan Âtike bint Ebû Vehb b. Amr ile evlenen Zübeyr’in Abdullah ve Tâhir adlı iki oğlu ile Ümmü’l-Hakem, Dubâa, Safiyye ve Ümmü’z-Zübeyr adlı dört kızının bulunduğu rivayet edilmektedir (İbn Sa‘d, VIII, 38; Süheylî, I, 132). Ümmü’l-Hakem amcasının oğlu Rebîa b. Hâris ile evlenmiş, Dubâa ise Hz. Peygamber tarafından, Abdurrahman b. Avf’ın kızını vermeyi reddettiği Mikdâd b. Amr el-Kindî el-Behrânî ile evlendirilmiştir. Zübeyr b. Avvâm’ın oğlu Abdullah ile karıştırılan Zübeyr b. Abdülmuttalib’in oğlu Abdullah ise Hz. Ebû Bekir döneminde müslümanların Bizanslılar’la yaptığı Ecnâdeyn Savaşı’nda şehid olmuştur (13/634). Künyesini aldığı Tâhir ise Kureyş gençlerinin en zarifi idi.
BİBLİYOGRAFYA
İbn İshak, es-Sîre, s. 10, 89, 131.
İbn Hişâm, es-Sîre (nşr. Ömer Abdüsselâm Tedmürî), Kahire 1987, I, 125, 175, 224-225.
İbn Sa‘d, eṭ-Ṭabaḳāt (nşr. M. Abdülkādir Atâ), Beyrut 1410/1990, I, 69, 75, 79, 103; VIII, 38.
İbn Habîb, el-Münemmaḳ, s. 89, 171, 186-189, 331, 349, 366, 368, 421.
Belâzürî, Ensâb (Zekkâr), I, 64, 93, 96, 101, 112.
Ya‘kūbî, Târîḫ, II, 11, 13, 15.
Süheylî, er-Ravżü’l-ünüf, I, 132.
Ebü’l-Fidâ İbn Kesîr, el-Bidâye ve’n-nihâye (nşr. Ali Abdüssâtir v.dğr.), Kahire 1408/1988, II, 230, 258, 271, 282-283.
İbn Hacer el-Askalânî, el-İṣâbe (nşr. Âdil Ahmed Abdülmevcûd v.dğr.), Beyrut 1418/1997, IV, 77-78; VIII, 212-213, 220-221, 377-378.
Cevâd Ali, el-Mufaṣṣal, IV, 85-88, 91, 208; IX, 115-116, 709.
Hamîdullah, İslâm Peygamberi, I, 48.