https://islamansiklopedisi.org.tr/abdullah-b-muhammed-b-munazil
Gençlik yıllarında dinî ilimleri tahsil etti, özellikle hadis ilmiyle meşgul oldu. Daha sonra tasavvufa yöneldi. Kaynaklar onun Melâmetîler’in pîri Hamdûn el-Kassâr’ın en meşhur müridi olduğu konusunda birleşmektedir. Şa‘rânî ve Münâvî, şeyhinden sonra Horasan-Nîşâbur bölgesinin en tesirli sûfîsi olan Abdullah b. Münâzil’i, Melâmetî şeyhi olarak tanıtırlar. Nîşâbur’da vefat etti. Kabri Enbâr Şehitliği’ndedir.
Abdullah b. Münâzil’in tasavvufî düşüncesinin en belirgin özelliği, Melâmî-meşrep oluşudur. Kassâr’ın başlattığı bu anlayış onun fikir, görüş ve tesbitleriyle gelişmiş ve daha da berraklaşmıştır. Kuşeyrî er-Risâle’sinde Melâmetiyye terimine yer vermemekle birlikte, adı geçen iki zatın Melâmî olduklarını belirtir.
Abdullah b. Münâzil, “kesb ve gayretle beraber Allah’a tevekkül, kesbsiz halvetten iyidir” diyerek iç dünyalarını ve dervişliklerini gizli tutmak için iş hayatına atılan ve toplumla içli dışlı olan Melâmîler’in bu konudaki temel anlayışlarına işaret eder. Ona göre kendini zayıf sayarak tasavvuf yoluna giren kuvvetlenir, kuvvetli olduğunu sanan ise zaafa düşer. Nefsin azgınlığına gem vurabilmek için dilenciliği bile tavsiye eden İbn Münâzil, her olaya sünnetullah açısından bakar ve ârif olan kişinin hiçbir şeyi garip karşılamayacağını ifade eder. Dua etmediğini, kimseden de dua istemediğini söyleyerek rıza ve teslimiyetten ne anlaşılması gerektiğini ortaya koyar.
BİBLİYOGRAFYA
Sülemî, Ṭabaḳāt, s. 366.
Kuşeyrî, er-Risâle, s. 163.
Attâr, Teẕkiretü’l-evliyâʾ (nşr. R. A. Nicholson), Leiden 1905-1907, II, 107 vd.; a.e. (trc. S. Uludağ), İstanbul 1985, s. 574.
Lâmiî, Nefehât Tercümesi, s. 254.
Münâvî, el-Kevâkib, II, 54.
Şa‘rânî, eṭ-Ṭabaḳāt, I, 107.
İbnü’l-İmâd, Şeẕerât, II, 330.